Ceza Genel Kurulu 2021/247 E. , 2021/635 K.
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Sanık ... hakkında kasten yaralama suçuna teşebbüsten açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Kiraz Sulh Ceza Mahkemesince 28.01.2011 tarih ve 267-18 sayı ile; sanığın TCK’nın 86/2, 86/3-e, 35, 62 ve 54. maddeleri uyarınca 1 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, müsadereye, CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiş, karar itiraz edilmeksizin 28.02.2011 tarihinde kesinleştirilmiştir.
Sanığın denetim süresi içerisinde 27.02.2013 tarihinde işlediği kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu nedeniyle kesin nitelikte 1.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi üzerine, 6545 sayılı Kanun'un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle dosyayı ele alan Kiraz Asliye Ceza Mahkemesince 23.09.2014 tarih ve 192-191 sayı ile; CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasına, sanığın kasten yaralama suçuna teşebbüsten TCK’nın 86/2, 86/3-e, 35 ve 62. maddeleri uyarınca 1 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (1. Ceza Dairesi ile birleşen) 3. Ceza Dairesince 29.05.2017 tarih ve 13218-7358 sayı ile; “Sanığın aşamalardaki savunmalarında mağdurun kendisine yumruk atarak yaralaması üzerine eline bıçak aldığını savunması karşısında; sanık lehine TCK'nın 29. maddesindeki haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Kiraz Asliye Ceza Mahkemesince 25.01.2018 tarih ve 240-99 sayı ile; sanığın TCK’nın 86/2, 86/3-e, 35, 29/1, 53 ve 62. maddeleri uyarınca 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (1. Ceza Dairesi ile birleşen) 3. Ceza Dairesince 10.12.2018 tarih ve 4816-19116 sayı ile; “Dosyada mevcut adli sicil kaydına göre daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan sanık hakkında, TCK'nın 86/2, 86/3-e, 35, 29, 62. maddelerince hükmolunan 30 günün altındaki kısa süreli (27 gün) hapis cezasının, TCK'nın 50/3. maddesindeki zorunluluk gereğince TCK'nın 50/1. maddesinde düzenlenen adli para cezası dışındaki seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan Kiraz Asliye Ceza Mahkemesince 19.03.2019 tarih ve 6-142 sayı ile; sanık hakkında TCK’nın 86/2, 86/3-e, 35, 29/1, 53 ve 62. maddeleri uyarınca belirlenen 27 gün hapis cezasının, TCK’nın 50/1-a ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 540 TL adli para cezasına çevrilmesine ve taksitlendirmeye karar verilmiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (1. Ceza Dairesi ile birleşen) 3. Ceza Dairesince 16.12.2019 tarih ve 17426-22992 sayı ile; “Dairemizin 10.12.2018 tarihli, 2018/4816 Esas ve 2018/19116 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen daha önce hapis cezasına mahkûm olmamış sanık hakkında TCK'nın 86/2. maddesine gereğince verilen seçimlik cezalardan 30 günün altında kalan 27 gün hapis cezasının, TCK'nın 50/3. maddesi uyarınca TCK'nın 50/2. maddesi de dikkate alınarak TCK'nın 50/1-a maddesinde öngörülen adli para dışındaki diğer seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyesi...; “...Temel cezanın belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı ve TCK'nın 50/3. maddesinin gerekçesinde de açıkça belirtildiği gibi kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevirmenin mahkemenin takdirinde olduğu düşüncesinde olduğumdan hükmün onanması gerek gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Kiraz Asliye Ceza Mahkemesi ise 01.12.2020 tarih ve 16-398 sayı ile;
“Mahkememizin kararının temyizi üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 16.12.2019 tarih ve 2019/17426 Esas, 2019/22992 Karar sayılı ilamı ile daha önce hapis cezasına mahkûm olmamış sanık hakkında TCK'nın 86/2. maddesi gereğince verilen seçimlik cezalardan 30 günün altında kalan 27 gün hapis cezasının, TCK'nın 50/3. maddesi uyarınca TCK'nın 50/2. maddesi de dikkate alınarak TCK'nın 50/1-a maddesinde öngörülen adli para dışındaki diğer seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş ise de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.02.2014 ve 2012/12-1528 Esas, 2014/62 Karar sayılı ilamında 'Sanığa yüklenen taksirle yaralama suçu için seçimlik olarak hapis cezası ile adli para cezası öngörülmüş olup, suç tarihinde 65 yaşından büyük olan sanık hakkında temel ceza olarak hapis cezasını tercih eden yerel mahkemece, sonuç olarak hükmedilen 5 ay kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK'nın 50/3. maddesi gereğince aynı kanunun 50/1. maddesinde belirtilen para cezası dâhil seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve kanuna aykırıdır.' şeklindeki kabulü ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.02.2020 ve 2017/18-1187 Esas, 2020/88 Karar sayılı ilamında 'İkinci fıkrada adli para cezasına çevirme yasağı düzenlenmiş olup adli para cezası ile hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bir suçtan hüküm kurulurken temel cezanın tercihen hapis cezası olarak seçilmesinden sonra, sonuç hapis cezası kısa süreli olsa dahi 50. maddenin 1. fıkrasında sayılan seçenek yaptırımlardan adli para cezasına çevrilemeyecektir. Ancak adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesine bir engel bulunmamaktadır. Maddenin ikinci fıkrasında yasaklayıcı bir düzenleme yapan kanun koyucunun, üçüncü fıkrada hiçbir sınırlama yapmaksızın zorunlu çevirme hâllerini düzenlemiş olması ve fıkra gerekçesinde de fıkrada belirtilen sürelerdeki hapis cezalarının açıkça adli para cezasına da çevrilebileceğini belirtilmiş bulunması karşısında, diğer koşulların da mevcut olması kaydıyla sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına da çevrilebileceğinin kabulü gerekmektedir.' şeklindeki kabulleri dikkate alındığında mahkememizce önceki kararda direnilmesi gerektiği” şeklindeki gerekçeyle direnerek sanığın önceki hüküm gibi adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.05.2021 tarihli ve 3744 sayılı 'bozma' istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 28.06.2021 tarih, 9108-11329 sayı ve oy çokluğuyla direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğuyla Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında seçimlik cezanın öngörüldüğü kasten yaralama suçundan TCK'nın 86/2, 86/3-e, 35, 29 ve 62/1. maddeleri uyarınca verilen 27 gün hapis cezasının, TCK'nın 50/3. maddesi uyarınca, adli para cezasına çevrilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
5237 sayılı TCK'nun “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. maddesinin 1. fıkrası;
“Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
a) Adlî para cezasına,
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,
Çevrilebilir”,
2. fıkrası; “Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez”,
3. fıkrası ise; “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir”,
Şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin 3. fıkrasının gerekçesi; “Maddenin üçüncü fıkrasında, kısa süreli hapis cezasının adli para cezası veya diğer seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi açısından mahkemenin takdir yetkisinin olmadığı hâller belirlenmiştir. Bu hâllerde, mahkeme kısa süreli hapis cezasını adli para cezasına veya diğer seçenek tedbirlerden birine çevirecektir. Bunun için kişinin daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması ve hükmolunan hapis cezasının otuz günden fazla olmaması gerekir. Keza, daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” şeklindedir.
Maddenin birinci fıkrasında sanığa hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilebileceği düzenlenmiş olup maddede “çevrilebilir” kelimesine yer verilmiş olduğundan hâkimin kısa süreli hapis cezasını birinci fıkrada belirtilen seçenek yaptırımlardan birine çevirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırıma çevrilip çevrilmemesi, çevrilmesi hâlinde hangi seçenek yaptırıma çevrileceği hususları dosya içeriğine göre hâkimin takdirine bırakılmıştır.
İkinci fıkrada adli para cezasına çevirme yasağı düzenlenmiş olup, adli para cezası ile hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bir suçtan hüküm kurulurken temel cezanın tercihen hapis cezası olarak seçilmesinden sonra, sonuç hapis cezası kısa süreli olsa dahi 50. maddenin 1. fıkrasında sayılan seçenek yaptırımlardan adli para cezasına çevrilemeyecektir. Ancak adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesine bir engel bulunmamaktadır.
Üçüncü fıkrada ise seçenek yaptırımlara çevirmenin zorunlu olduğu hâller düzenlenmiş olup buna göre daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak kaydıyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile suç tarihinde onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm olduğu kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunludur. Burada hâkime takdir hakkı tanınmamış olup, şartların oluşması hâlinde fıkrada belirtilen sürelerdeki hapis cezalarını maddenin birinci fıkrasında sayılan seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunlu kılınmıştır. Kanun koyucu seçenek yaptırımlara çevirme noktasında bir sınırlama getirmemiş, hapis cezasının birinci fıkrada belirtilen seçenek yaptırımlardan herhangi birine çevrileceğini belirtmiş, nitekim madde gerekçesinde; “bu hâllerde, mahkeme kısa süreli hapis cezasını adli para cezasına veya diğer seçenek tedbirlerden birine çevirecektir” denilmek suretiyle kısa süreli hapis cezasının adli para cezası dâhil seçenek yaptırımlardan birine çevrilebileceği açıkça hükme bağlanmıştır.
Öğretide de bu konuya ilişkin olarak; 'Hakaret suçunu düzenleyen TCK'nun 125/1 inci maddesi, fiilin cezasını, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak öngörmüştür. Hakim seçim imkanı olmasına rağmen sanığı para cezasına değil, kısa süreli hapis cezasına mahkum etmişse, bu ceza artık paraya çevrilemez. Bununla birlikte, suç tanımında adli para cezası ile hapis cezasının seçimlik olduğu bazı hallerde, hapis cezası tercih edilip, somut ceza belirlendiğinde, 50/3'te yer alan ceza sınırının altında bir hapis cezasına ulaşılırsa, kanaatimizce diğer şartları mevcutsa, adli para cezasına çevirmek mümkündür' (...... ...Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, ... Yayınevi, ... 2014, 8. Baskı, s. 706) şeklinde görüşe yer verilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında yasaklayıcı bir düzenleme yapan kanun koyucunun, üçüncü fıkrada hiçbir sınırlama yapmaksızın zorunlu çevirme hâllerini düzenlemiş olması ve fıkra gerekçesinde de fıkrada belirtilen sürelerdeki hapis cezalarının açıkça adli para cezasına da çevrilebileceğini belirtilmiş bulunması karşısında, sanık hakkında hükmedilen 27 gün hapis cezasının adli para cezasına da çevrilebileceği,
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan sanık ... hakkında, kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adli para cezası öngörülen kasten yaralama suçundan mahkûmiyet hükmü kurulurken, TCK’nın 86/2. maddesi uyarınca hapis cezası tercih edildikten sonra, TCK’nın 86/3-e, 35 ve 29. maddeleri uyarınca yapılan artırım ve indirim sonucunda belirlenen 27 gün hapis cezasının, TCK’nın 50/3. maddesindeki zorunluluk uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasının a bendine göre adli para cezasına çevrildiği dosyada;
Kanun koyucunun TCK’nın 50/3. maddesindeki şartların gerçekleşmesi hâlinde bu hapis cezalarının TCK’nın 50/1. madde ve fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesini zorunlu kılması, bu yaptırımlardan adli para cezasına çevrilemeyeceğine dair yasaklayıcı bir düzenleme bulunmaması, kıyas veya genişletici yorum yoluyla, hakkında düzenleme olmayan bir ceza hukuku konusunda kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı başta olmak üzere, kişi hak ve hürriyetlerinin aleyhine uygulama geliştirilemeyeceği hususu birlikte değerlendirildiğinde, Yerel Mahkeme uygulamasında bir isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, usul ve Kanun’a uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Kiraz Asliye Ceza Mahkemesinin usul ve Kanun’a uygun bulunan 01.12.2020 tarihli ve 16-398 sayılı mahkûmiyet kararının ONANMASINA,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.