Ceza Genel Kurulu 2021/363 E. , 2021/636 K.
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
1- Yargıtay 8. Ceza Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülmekte olan 2021/7 esas sayılı davada;
Birleştirme kararı neticesinde ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince 02.12.2019 tarih ve 300-323 sayı ile görevi kötüye kullanma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, gizliliğin ihlali ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ın Yargıtay 9. Ceza Dairesinde yargılamalarının yapılması için son soruşturmanın açılmasına karar verilmiştir.
Yargıtay 9. Ceza Dairesince 2019/18 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, sanıklara atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden ayırma kararı verilip ayrılan dava dosyası aynı Dairenin 2019/20 esas sayısına kaydedilerek 30.12.2019 tarih ve 20-172 karar sayı ile davanın reddine; sanıklara atılı görevi kötüye kullanma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve gizliliğin ihlali suçlarından ise 30.12.2019 tarih ve 18-171 sayı ile Dairenin görevsizliğine ve sanıklar hakkında ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılması için dosyanın Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay 8. Ceza Dairesince de 10.02.2020 tarih ve 1-1 sayı ile karşı görevsizlik kararı verilmesi üzerine Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca 20.05.2021 tarih ve 29-49 sayı ile 8. Ceza Dairesinin görevli olduğuna karar verilmiştir.
2- ... 37. Ağır Ceza Mahkemesince 2018/62 esas sayı ile görülmekte olan davada;
... Cumhuriyet Başsavcılığının 01.03.2018 tarihli ve 9663-1913 sayılı iddianamesi ile sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanun'un 5, TCK’nın 53, 54, 58/9 ve 63. maddeleri gereğince cezalandırılması isteğiyle açılan kamu davası ... 37. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/62 esas sırasına kaydedilmiştir.
... 37. Ağır Ceza Mahkemesince 2018/62 esas sayılı davada yürütülen yargılama sırasında 04.02.2020 tarihinde, 2018/62 esas sayılı davanın, aralarında sanık ...'ın da bulunduğu dokuz sanık hakkında Yargıtay 8. Ceza Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla 2020/1 esas sayı ile görülmekte olan davayla birleştirilip birleştirilmeyeceği konusunda anılan Daireden görüş bildirilmesi talep edilmiş, Yargıtay 8. Ceza Dairesince 03.08.2021 tarihinde 2021/7 esas sayı ile her iki davanın birleştirilmesine muvafakat edilmemesine karar verilmiştir.
Bu doğrultuda ... 37. Ağır Ceza Mahkemesince 05.10.2021 tarih ve 62-316 sayı ile; 2018/62 esas sayılı davanın Yargıtay 8. Ceza Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülmekte olan 2021/7 esas sayılı davayla birleştirilmesine, olumsuz birleştirme uyuşmazlığı oluştuğu gerekçesiyle uyuşmazlığın çözümü için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının uyuşmazlığın giderilmesi istekli 17.11.2021 tarihli ve 133187 sayılı görüş yazısı ile Ceza Genel Kuruluna gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken konu, ... 37. Ağır Ceza Mahkemesi ile Yargıtay 8. Ceza Dairesi arasında oluşan birleştirme uyuşmazlığının giderilmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
OLUMSUZ GÖREV UYUŞMAZLIKLARINA KONU DAVALAR:
1- YARGITAY 8. CEZA DAİRESİNDE İLK DERECE MAHKEMESİ SIFATIYLA 2021/7 ESAS SAYI İLE GÖRÜLMEKTE OLAN DAVANIN KONUSU VE AŞAMALARI:
Sanık ...’ın, ... hâkimi olarak görev yapmakta iken ... Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (.../...) silahlı terör örgütüne üye olduğu gerekçesiyle Hâkimler ve Savcılar Kurulu 2. Dairesince 16.07.2016 tarihli ve 2016/345 sayılı kararıyla görevinden uzaklaştırılmasına karar verildiği, Hâkimler ve Savcılar Genel Kurulunca 24.08.2016 tarihli ve 426 sayılı karar ile meslekten çıkarıldığı,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 19.07.2019 tarihli ve 3467-491 sayılı iddianamesine göre; sanık ... ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında 18.04.2007 tarihinde ... ilinde gerçekleştirilen ve kamuoyunda '... Yayınevi Katliamı' olarak bilinen cinayetin (sözde) ... Terör Örgütü tarafından planlandığının iddia edilmesi üzerine şikâyetçiler hakkında (sözde) ... Terör Örgütüne bağlı faaliyette bulundukları şüphesi ile ...'da görülen “... Yayınevi Cinayeti” davasının ... davası ile ilişkilendirildiği ve bu davada iddia edilen hukuka aykırı eylemler nedeniyle sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve görevi kötüye kullanma, diğer sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, görevi kötüye kullanma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve gizliliğin ihlali suçlarından; sanık ...'ın TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanun'un 5 ve TCK’nın 257/1; diğer sanıkların TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanun'un 5, TCK’nın 257/1-2, 109/1-3-d ve 285. maddeleri gereğince cezalandırılmaları isteğiyle kamu davası açıldığı, davanın ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/300 esas sırasına kaydedildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığının 12.09.2019 tarihli ve 3846-549 sayılı iddianamesine göre; sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, görevi kötüye kullanma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve gizliliğin ihlali suçlarından TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanun'un 5, TCK’nın 257/1-2, 109/1-3-d ve 285. maddeleri gereğince cezalandırılması isteğiyle kamu davası açıldığı, davanın ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/328 esas sırasına kaydedildiği,
... 2. Ağır Ceza Mahkemesince 17.09.2019 tarih ve 328-221 sayı ile; ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/328 esas sayılı dosyası ile 2019/300 esas sayılı dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğundan davaların birleştirilmesine, yargılamaya 2019/300 esas sayılı dosya üzerinden devam edilmesine karar verildiği,
... 2. Ağır Ceza Mahkemesince 02.12.2019 tarih ve 300-323 sayı ile; sanık ... ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, görevi kötüye kullanma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve gizliliğin ihlali suçlarından son soruşturmanın açılmasına, dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verildiği,
Yargıtay 9. Ceza Dairesince 30.12.2019 tarih ve 18-171 sayı ile; “...Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tefrik kararı verilip 2019/20 esas sayısına kaydedildikten sonra aynı sanıkların aynı eylemleri nedeniyle sonradan açıldığı anlaşılan Dairemizin 2019/20 esasına kayıtlı dava dosyasındaki silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin dava ile ilgili olarak CMK'nın 223/7. maddesi uyarınca davanın reddine karar verildiği,
Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tefrik kararı verilip 2019/21 esas sayısına kaydedildikten sonra sanığa atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliği ve mahiyeti itibariyle kişisel suç olması nedeniyle kovuşturma yapma yetkisinin, sanığın görev yaptığı yerin bağlı olduğu ... Bölge Adliye Mahkemesinin bulunduğu yerdeki ... Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, Dairemizin ... bu esas sayılı dosyasında sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında görevi kötüye kullanma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve gizliliğin ihlali suçlarından açılan kamu davasında; 2797 sayılı Kanun’un 6545 sayılı Kanun ile değişik 14. maddesinin Ceza Dairelerinde kısmının a, b, c fıkraları ile 31.01.2019 tarihli ve 30672 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı kararı uyarınca; dava açılan son soruşturma kararındaki nitelenen en ağır suça göre davaya bakma görevinin Yargıtay 8. Ceza Dairesine ait olduğu, Dairemizin ilk derece yargılama yapma görevinin 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 46. maddesindeki kişilerle ile Yargıtay Büyük Genel Kurulunun ... bölümüne ilişkin 30.01.2019 tarihli ve 2019/1 sayılı kararıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesinin görev alanına giren suçlara ilişkin olarak ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılması gereken işler olarak tahdidi olarak sınırlandırıldığı, sanıkların görevleri ve konumları ile dava açılan son soruşturma kararındaki atılı suçların anılan maddelerde sayılan kişiler ve suçlar arasında olmadığı anlaşıldığı” gerekçesiyle dosyanın Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verildiği,
Yargıtay 9. Ceza Dairesince 30.12.2019 tarih ve 20-172 sayı ile; sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından dava açılmakla birlikte aynı eylemlerinden dolayı devam eden ve sonuçlanan davaların bulunması, kişisel suç olması nedeniyle kovuşturma yapma yetkisinin sanıkların görev yaptığı yerin bağlı olduğu Bölge Adliye Mahkemelerinin bulunduğu yerdeki Ağır Ceza Mahkemelerine ait olduğu ve bu mahkemeler tarafından karar verileceği düşünülmekle birlikte usul ekonomisi bakımından sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçlarına ilişkin davaların CMK’nın 223/7. maddesi uyarınca reddine karar vermek gerektiğinden, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmış ise de ... 37. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/162 esas sayılı dosyasında da dava açılıp derdest olduğu, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmış ise de ... 26. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/67 esas sayılı dosyasında dava açılıp derdest olduğu, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmış ise de ... 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/465 esas sayılı dosyasında dava açılıp derdest olduğu, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmış ise de ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Dairesinin 2019/598 esas sayılı dosyasında derdest olduğu, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmış ise de ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Dairesinin 2019/194 esas sayılı dosyasında derdest olduğu, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmış ise de ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Dairesinin 2019/1002 esas sayılı dosyasında dava açılıp derdest olduğu, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmış ise de Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2019/1976 esas sayılı dosyasında derdest olduğu, sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmış ise de ... 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/100 esas sayılı dosyasında karar verilip kesinleştiğinden kamu davalarının reddine karar verildiği,
Yargıtay 8. Ceza Dairesince 10.02.2020 tarih ve 1-1 sayı ile; '...Sanıkların mesleki yetkinlikleri bulunmasına rağmen .../... silahlı terör örgütünün amacı doğrultusunda ‘... Yayınevi Cinayeti’ olarak bilinen adli soruşturma ve kovuşturma dosyası üzerinden örgütün hiyerarşisine gerek doğrudan gerekse dolaylı şekilde katılarak ve bu hiyerarşik bağ da devam ettirilerek örgütün faaliyetinin süreklilik kazanması amacıyla son soruşturmanın açılması kararına konu soruşturma ve kovuşturma işlemlerini gerçekleştirdikleri, nitekim Yargıtay 9. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı ile sanıklar hakkında son soruşturmanın açılmasına dair kararda; sanıkların yukarıda sayılan eylemleri nedeniyle silahlı terör örgütüne üye olma suçundan da cezalandırılmasının talep edildiği, silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden ise dosyanın tefrik edilerek yargılamanın Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2019/20 esas sayılı dosyasında yürütülmesine karar verildiği, sanıkların bu dosyamızın konusu olan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, görevi kötüye kullanma ve gizliliğin ihlali suçlarını .../... silahlı terör örgütünün amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla işlediklerinin kabul edildiği, bu hâliyle de yapılacak yargılama sonucunda sanıkların eylemlerinin sübutu hâlinde haklarında 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 4. maddesi yollamasıyla TMK'nın 5. maddesinin uygulanmasının gerekeceği, Dairemizce incelenen dosyanın niteliği ve mahiyeti itibariyle silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen kovuşturma ile birlikte yürütülmesi ve değerlendirilmesinin davanın ilk açıldığı Yargıtay Dairesince görülmesinin tabii hâkim ilkesine de uygun olduğu, bu suçlarla ilgili temyiz incelemesinde Yargıtay 16. Ceza Dairesinin, ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapma görevinin ise Yargıtay 9. Ceza Dairesine ait olup ... bu davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 23.01.2020 tarihli ve 2020/1 sayılı kararının ceza daireleri ... bölümüne ilişkin hükümleri uyarınca yargılamanın Yargıtay Yüksek 9. Ceza Dairesine ait olduğu', gerekçesiyle karşılıklı görevsizlik kararı verildiği,
Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca 20.05.2021 tarih ve 29-49 sayı ile; “Yargıtay 9. Ceza Dairesince verilen 30.12.2019 tarihli ve 18 sayılı ayırma kararı ile sanıklar hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan davaların ayrılmasına ve başka bir esasa kaydedilmesine karar verildikten sonra ilk derece yargılamasına konu suçlardan, son soruşturmanın açılması kararında nitelenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, gizliliğin ihlali ve görevi kötüye kullanma suçlarından TCK'nın 109. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu için öngörülen 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası yaptırımının, TCK'nın 285 ve 257. maddelerinde düzenlenen gizliliğin ihlali ve görevi kötüye kullanma suçlarının yaptırımından daha ağır olduğu hususları göz önüne alındığında, ilk derece yargılamasının 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca dava açılan suçlardan en ağır yaptırımı içeren kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin davalara bakmakla yetkili ve görevli olan Yargıtay 8. Ceza Dairesince yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin görevsizlik kararı isabetli olduğundan, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesine,” karar verildiği,
Dosyanın gönderildiği Yargıtay 8. Ceza Dairesince 2021/7 esas sayılı davaya ilişkin olarak tensip zaptının bulunduğu ve yargılamanın devam ettiği,
Anlaşılmaktadır.
II- ... 37. AĞIR CEZA MAHKEMESİNİN 2018/62 ESAS SAYI İLE GÖRÜLMEKTE OLAN DAVANIN KONUSU VE AŞAMALARI:
... Cumhuriyet Başsavcılığının 01.03.2018 tarihli ve 9663-1913 sayılı iddianamesine göre; sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanun'un 5, TCK’nın 53, 54, 58/9 ve 63. maddeleri gereğince cezalandırılması isteğiyle kamu davasının açıldığı, davanın ... 37. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/62 esas sırasına kaydedildiği,
... 37. Ağır Ceza Mahkemesince 04.02.2020, 27.10.2020, 13.01.2021 tarihli ve 62 sayılı müzekkereler ile; sanık ... hakkında Yargıtay 8. Ceza Dairesinde görevi kötüye kullanma suçundan devam eden kamu davası bulunduğundan sanığa atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunun bu suçla bağlantılı olup her iki dava arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan her iki dosyanın birleştirilmesine muvafakat edilip edilmeyeceğinin sorulduğu,
Yargıtay 8. Ceza Dairesince 03.08.2021 tarih ve 2021/7 esas sayı ile; incelenen iddianameler ve dosyalar kapsamına nazaran yargılamaya konu olay ve fiillerin de farklılık arz ettiği, her iki dava dosyası arasında, 5271 sayılı CMK’nın 8 ve devamı maddeleri anlamında birlikte görülmelerini zorunlu ve gerekli kılacak derecede şahsi, fiili ya da hukuki bağlantı bulunmadığı, Yargıtay Ceza Dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kovuşturma yürütmesinin görev suçlarıyla sınırlı ve istisnai bir görev olduğu, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar bakımından sanıklar hakkında yürütülmekte olan davalar yönünden bağlantı kavramının dar yorumlanması ve uygulanması gerektiği, nitekim Anayasa’nın 141 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi birlikte değerlendirildiğinde birleştirme kararı verilmesinin davaların makul sürede görülmesine engel oluşturacağı gerekçesiyle her iki davanın birleştirilmesine muvafakat edilmediği,
... 37. Ağır Ceza Mahkemesince 05.10.2021 tarih ve 62-316 sayı ile; sanık ... hakkında Yargıtay 8. Ceza Dairesinde görevi kötüye kullanma suçundan devam eden kamu davası bulunduğundan sanığa atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunun bu suçla bağlantılı olup her iki dava arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan her iki dosyanın birleştirilmesine kara verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için, öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin üzerinde durulması gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesi;
“(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır.” şeklinde,
Aynı Kanun’un “Davaların birleştirilerek açılması” başlıklı 9. maddesi;
“(1) Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir.” biçiminde,
Anılan Kanun’un “Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması” başlıklı 10. maddesi;
“(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur.” şeklinde,
Aynı Kanun’un “Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme” başlıklı 11. maddesi;
“(1) Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir.” biçiminde,
Anılan Kanun’un “Bağlantılı suçlarda yetki” başlıklı 16. maddesi;
“(1) Yukarıdaki maddelere göre her biri değişik mahkemelerin yetkisi içinde bulunan bağlantılı ceza davaları, yetkili mahkemelerden herhangi birisinde birleştirilerek görülebilir.
(2) Bağlantılı ceza davalarının değişik mahkemelerde bakılmasına başlanmış olursa, Cumhuriyet savcılarının istemlerine uygun olmak koşuluyla, mahkemeler arasında oluşacak uyuşma üzerine, bu davaların hepsi veya bir kısmı bu mahkemelerin birinde birleştirilebilir.
(3) Uyuşulmazsa, Cumhuriyet savcısı veya sanığın istemi üzerine ortak yüksek görevli mahkeme birleştirmeye gerek olup olmadığına ve gerek varsa hangi mahkemede birleştirileceğine karar verir.
(4) Birleştirilmiş olan davaların ayrılması da bu suretle olur.” şeklinde,
Aynı Kanun'un “Yetkide olumlu veya olumsuz uyuşmazlık” başlıklı 17. maddesi;
“(1) Birkaç hâkim veya mahkeme arasında olumlu veya olumsuz yetki uyuşmazlığı çıkarsa, ortak yüksek görevli mahkeme, yetkili hâkim veya mahkemeyi belirler.” biçiminde düzenlenmiştir.
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun ilgili hükümleri;
“Soruşturma” başlıklı 82. maddesi;
“Hâkim ve savcıların görevden doğan veya görev sırasında işlenen suçları, sıfat ve görevleri gereğine uymayan tutum ve davranışları nedeniyle, haklarında inceleme ve soruşturma yapılması ... Bakanlığının iznine bağlıdır. ... Bakanı inceleme ve soruşturmayı, ... müfettişleri veya hakkında soruşturma yapılacak olandan daha kıdemli hâkim veya savcı eliyle yaptırılabilir.
Soruşturma ile görevlendirilen hakim ve savcılar, ... müfettişlerinin 101 inci maddedeki yetkilerini haizdirler.”,
“Suça katılma” başlıklı 86. maddesi;
“Hâkim ve savcıların suçlarına iştirak edenler aynı soruşturma ve kovuşturma mercilerine tabidirler.”,
“Kovuşturma kararı ve ilk soruşturma” başlıklı 89. maddesi;
“Hâkim ve savcılar hakkında görevden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle kovuşturma yapılması gerekli görüldüğü takdirde evrak, ... Bakanlığınca ilgilinin yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine en yakın ağır ceza mahkemesi Cumhuriyet savcılığına; ... Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında görevli hâkim ve savcılar hakkındaki evrak ise ... Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.
Cumhuriyet savcısı beş gün içinde iddianamesini düzenleyerek evrakı, son soruşturmanın açılmasına veya son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına karar verilmek üzere ağır ceza mahkemesine verir.
İddianamenin bir örneği Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince, hakkında kovuşturma yapılana tebliğ olunur. Bu tebliğ üzerine ilgili, Kanunda yazılı süre içinde delil toplanmasını ister veya kabul edilebilir istekte bulunursa bu husus göz önünde tutulur ve gerekirse soruşturma başkan tarafından derinleştirilir.”
“Son soruşturma merciileri” başlıklı 90. maddesi;
“Haklarında son soruşturma açılmasına karar verilenlerden; birinci sınıfa ayrılmış olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetine dahil bulunan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının, son soruşturmaları Yargıtayın görevli ceza dairesinde görülür.
Birinci fıkra dışındaki hâkim ve savcıların son soruşturmaları, yargı çevresi içinde bulundukları ağır ceza mahkemesinde yapılır.”,
“Son soruşturma merciinin saptanması” başlıklı 91. maddesi;
“Bu Kanun gereğince haklarında kovuşturma yapılacak olanların, son soruşturma mercilerinin saptanmasında, son soruşturma zamanındaki son soruşturmadan önce görevden ayrılanların ise ayrılma zamanındaki sıfatları esas alınır.
Geçici yetkililer hakkında soruşturma ve kovuşturma mercilerinin saptanmasında yetkili bulundukları yerdeki sıfatları esas tutulur.”
“Kişisel suçlarda soruşturma ve kovuşturma” başlıklı 93. maddesi;
“Hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisi, ilgilinin görev yaptığı yerin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu yerdeki il Cumhuriyet başsavcılığı ve aynı yer ağır ceza mahkemesine aittir.
... Bakanlığı merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarındaki hâkim ve savcıların kişisel suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma ... Cumhuriyet Başsavcısı ve ağır ceza mahkemesine aittir.”
“Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâlleri” başlıklı 94. maddesi;
“Ağır ceza mahkemesinin görevine giren suçüstü hâllerinde hazırlık soruşturması genel hükümlere göre yapılır. Hazırlık soruşturması yetkili Cumhuriyet savcıları tarafından bizzat yürütülür.
Bu halde durumun hemen ... Bakanlığına bildirilmesi zorunludur.”
Şeklinde düzenlenmiştir.
Gerek Anayasa'nın 154 gerekse Yargıtay Kanunu'nun 1. maddelerine göre, Yargıtayın kuruluş amacı ve genel görevinin, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olduğu, bu bakımdan Yargıtay Dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapmasının tali ve istisnai bir görev olduğu;
Ceza yargılamasında genel kaide, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılama yapılması olup uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğunda, bağlantının mahiyeti icabı, istisnai hükümler doğrultusunda ana kuraldan ayrılarak farklı hareket edilebildiği, 5271 sayılı CMK'nın 8 ve 11. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi istisnai durumlardan biri olan davaların birleştirilmesine karar verebilmek için; davalar arasında bağlantı olması, davaların birleştirilmesinde yarar görülmesi, birleştirmenin gerekli olması, birleştirmeye olanak bulunması ve birleştirme yasağının mevzu bahis olmaması gerektiği, kural olarak birleştirmede yarar bulunup bulunmadığının her olayda tetkik ve takdir edilmesinin de o yargılamayı yürüten hâkime ait olduğu;
Keza, Ceza Genel Kurulunun 11.07.2014 tarihli ve 52-354 sayılı kararında da benimsendiği gibi; birleştirme zorunluluğu ya da yasağının olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davaların birleştirilebileceği, fakat birleştirmenin zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakıldığı, davaların birleştirilmesi hususu, muhakemenin hızlı ve basit bir şekilde sürdürülmesi, muhakeme işlemlerinde gereksiz tekrarların önlenmesi ve bir an evvel maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasının sağlanmasına yönelik olarak benimsenmiş bir kurum olduğundan, Anayasa'nın 141. maddesindeki 'davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması' ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde belirtilen 'adil yargılanma hakkı' kapsamında 'davaların makul sürede görülmesi' ilkeleri gözetildiğinde, davaların uzatılması için bir sebep olmaması gerektiği;
2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 86. maddesinde, hâkim ve savcıların suçlarına iştirak edenlerin aynı soruşturma ve kovuşturma mercilerine tabi olduklarının düzenlendiği, anılan maddenin komisyon gerekçesinde; hâkim ve savcılarla birlikte suç işleyen veya bunların suçlarına katılanlar hakkında da aynı soruşturma mercilerinin görevli olduğunun belirtildiği;
Yargıtay, bir temyiz mahkemesi olduğundan, ilk derece yargılamasına ilişkin görevi oldukça sınırlı ve istisnai bir durum olup, kanunda belirtilen şahısların belirtilen suçlarına ilişkin olarak yargılama yapabileceği, bu hususta 2802 sayılı Kanun'un 90. maddesinde; birinci sınıfa ayrılmış olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetine dahil bulunan hâkim ve Cumhuriyet savcılarının, görevden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle Yargıtayın ilgili ceza dairesinde yargılanabileceklerinin belirtildiği, bu kuralın bir istisnasının aynı Kanun'un 86. maddesinde düzenlendiği, buna göre; yukarıda sayılan kişilerin işledikleri suçlara 'iştirak' eden (hâkim veya savcı olmayan ya da birinci sınıfa ayrılmamış hâkim ve savcılar) diğer kişilerin de Yargıtayın ilgili dairesinde yargılanacağı, 2802 sayılı Kanun'un 86. maddesinde 'hâkim ve savcıların suçuna iştirak' ifadesinin bulunduğu, bu ifadenin bir neticesi olarak, 86. madde uyarınca Yargıtayın ilgili ceza dairesinde yargılanması gereken kişilere ait yargılama dosyaları ile diğer kişilerle ilgili yargılama dosyalarının 2802 sayılı Kanun'un 86. maddesi uyarınca birleştirilebilmesi için kanun koyucunun 'bağlantı'yı yeterli görmediği, ayrıca 'iştirak' ilişkisinin varlığını da aradığının kabulü gerektiği;
Davaların ayrı ayrı görülmesi hâlinde pek çok suçu kısa bir zaman zarfında aydınlığa kavuşturmak ve hükme bağlamak mümkün iken, suçların bir örgüt faaliyeti çerçevesinde işlendiği ön kabulünden hareketle gereksiz yere davaların birleştirildiği, birbirleriyle ilgisi olmayan pek çok suçun aynı davanın konusunu oluşturduğu ve birbirlerini tanımayan pek çok sanığın da aynı dava kapsamında yargılanabilir hâle getirildiği, bu uygulamanın mahkemelerin hüküm vermesini oldukça güçleştireceği gibi, vereceği kararları da toplumu oluşturan bireyleri tatmin etme bakımından kuşkulu kılacağı, (..., ..., ... Yayınları, 10. Baskı, s. 53);
Bu bakımdan örgüt kapsamında işlenen suçlar nedeniyle birden çok sanık hakkında yürütülmekte olan davaların birleştirilmesinde, bağlantı ve iştirak kavramlarının dar yorumlanması ve uygulanması gerektiği gözetilmelidir.
Öte yandan, AİHM ... v ... A 296-A (1994) ve ... v ... (2004) vb. kararlarında, iki ya da daha fazla sanığın davasının birleştirilmesinin makul olabileceğini, ancak bu durumun sanıklardan herhangi birinin davasındaki gecikmeyi meşru kılmayacağının gözden ırak tutulmaması gerektiğini; hem cezai hem cezai olmayan davalarda yargılama süresinin makul olup olmadığının davanın özel koşullarına göre değerlendirilmesini (König v Federal ... A 27, 1978), mutlak bir süre sınırının bulunmadığını, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde her zaman gözetilen etkenlerin davanın karmaşıklığı, başvurucunun tutumu ve yetkili idari ve yargısal makamların tutumları olduğunu vurgulamıştır.
Adli yargılanma hakkı, Anayasa’nın 36/1. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Adil Yargılanma Hakkı” başlıklı 6/1. maddelerinde de “Herkes davasının, makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ... olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.” denilerek teminat altına alınmıştır. Bununla birlikte davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirleyen Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasanın bütünselliği ilkesi gereğince, makul sürede hakkaniyetle yargılanma hakkının kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Kural, her bir davanın açıldığı aşamadaki konusuyla sürmesi ve muhakeme sonucu o uyuşmazlık konusunda hüküm verilmesidir. Ancak dava konuları arasında birbirlerine bağlantı kurabilecekleri noktaların varlığı hâlinde aynı muhakemede birleştirilmeleri de söz konusu olabilmektedir. Bağlantılı davalar konusunda CMK'nın “Bağlantılı Davalar” başlıklı üçüncü bölümü dikkat çekicidir. “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddeye göre, bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması (subjektif bağlantı) bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunması (objektif bağlantı) hâlinde davalar arasında bağlantı var sayılmaktadır.
Bağlantının varlığı hâlinde davaların birleştirilebileceği ve birleştirilmiş davaların ayrılmaları CMK'nın 9, 10 ve 11. maddelerinde düzenlenmiştir. “Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme” başlıklı CMK'nın 11. maddesinde aynı mahkemenin, bakmakta olduğu birden çok dava esnasında bağlantı görmesi hâlinde – bu bağlantı 8. maddede gösterilen türden olmasa bile - birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere birleştirilmesine karar verilebileceği hüküm altına alınmışken, kovuşturma aşamasında farklı mahkemelerin davalarının birleştirilmesi “Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması” başlığını taşıyan CMK'nın 10. maddesinde düzenlenmiştir.
Birleştirme yapabilmenin temel amacının usul ekonomisinde aranması gerekir. Bu da zaman ve esas açısından birleştirmede fayda bulunması hâlinde gündeme gelebilir. Yargılamanın birleştirilmesi fayda düşüncesine dayandığından, fayda varsa birleştirilmeli fayda yoksa birleştirilmemelidir. Birleştirmede fayda olup olmadığı olayların özelliğine göre hâkim tarafından belirlenir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun uygulanagelen kararlarından ayrıntıları ile açıklandığı üzere, davaların birlikte görülebilmesi için aralarında şahsi veya fiili irtibat bulunması gerekmekte olup, davalar arasında böyle bir irtibat yoksa amaç ne olursa olsun yargılama yasasının buyurucu hükümleri gözardı edilerek birlikte görülüp sonuçlandırılmamalıdır. Davanın takdire bağlı olarak birleştirilmesi sanık hakkında yürütülen yargılamanın gereksiz yere uzamasına yol açacak ise birlikte yargılanma gerekli değildir (CGK’nın 15.04.2003 tarih ve 108-120 sayı, 02.12.1992 tarih ve 142-167 sayı, 11.07.2014 tarih ve 52-354 sayılı kararları).
Makul sürede yargılanma hakkının amacı; tarafların uzun süren yargılama faaliyeti nedeniyle maruz kalacakları maddi ve manevi baskı ile sıkıntılardan korunması, adaletin gerektiği şekilde temini ve hukuka olan inancın muhafazası olup hukuki uyuşmazlığın çözümünde bu hususa gerekli özen gösterilmelidir (An. Mah. B.No: 2012/673, 19.12.2013 SS 27), (An. Mah. B. No: 2012/ 1198, 07.11.2013 SS 39) (AİHM Weber/ İsviçre, B. No: 11034/84 22.05.1990).
Hukuk yargılamasından farklı olarak taraflarca hazırlama ilkesinin egemen olmadığı ceza muhakemesinde, yargılama makamlarının davayı gerekli hızla bakıp yürütme yükümlülüğünün bulunduğu, verilen birleştirme kararlarının; hak ve adaletin tesisi için gerekli olduğu düşünülse dahi, bu tür kararların sanık sayısı, olayın karmaşıklığı, sanıklar ve eylemleri arasındaki bağlantı ve iştirak ilişkisinin birleştirmeyi zorunlu kılıp kılmadığı, birleştirmede yasal zorunluluk olup olmadığı, yargılamayı uzatıp uzatmayacağı gibi hususlar nazara alınarak verilmesi gerektiği, eğer davaların birleştirilmesi sanıkların makul sürede yargılanma haklarını ihlal edecekse bu yönteme başvurulmaması gerektiği izahtan varestedir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
... Cumhuriyet Başsavcılığının iddianameleri ve ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin son soruşturmanın açılması kararıyla sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve görevi kötüye kullanma; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma, görevi kötüye kullanma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve gizliliğin ihlali suçlarından; sanık ...'ın TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanun'un 5 ve TCK'nın 257. maddeleri; diğer sanıkların TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanun'un 5, TCK'nın 257, 109/3-d ve 285. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları istemiyle açılan dava üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 9. Ceza Dairesince sanıklar hakkındaki silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan davaların ayrılmasına ve başka bir esasa kaydedildikten sonra aynı eylemle ilgili olarak görülmekte olan ve karara bağlanan hükümler olduğundan davaların reddine karar verildiği, sanıklara atılı görevi kötüye kullanma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve gizliliğin ihlali suçları açısından ise dosyanın görevsizlik kararıyla Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderildiği, Yargıtay 8. Ceza Dairesince de karşı görevsizlik kararı verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunca Yargıtay 8. Ceza Dairesinin görevli olduğuna karar verilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 8. Ceza Dairesince sanıklara atılı suçlardan dolayı yargılamanın yapılıp dosyanın derdest olduğu,
... Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesi ile sanık ...’ın; silahlı terör örgütüne üye olma suçundan TCK'nın 314/2 ve 3713 sayılı Kanun'un 5. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında yargılama yapan ... 37. Ağır Ceza Mahkemesince, sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan Yargıtay 8. Ceza Dairesince yargılamaya devam olunduğundan ve Özel Dairece birleştirmeye muvafakat verilmediğinden her iki dosya arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan bahisle birleştirme kararı verilmesi üzerine birleştirme uyuşmazlığı çıkan olayda;
Bir temyiz mahkemesi olan Yargıtayın ilk derece yargılamasına ilişkin görevinin oldukça sınırlı ve istisnai bir durum olup kanunda belirtilen şahısların görevden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlar nedeniyle yargılanabilecekleri, bu kuralın bir istisnasının söz konusu kişilerin işledikleri suçlara 'iştirak' eden (hâkim veya savcı olmayan ya da birinci sınıfa ayrılmamış hâkim ve savcılar) diğer kişilerin de Yargıtayın ilgili dairesinde yargılanacağının düzenlenmesi göz önüne alındığında; sanık ...’a atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçunun kişisel suç olup bu suçla kendisine ve diğer sanıklara atılı görev suçları arasındaki bağlantı ve iştirak ilişkisinin Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 86. maddesi anlamında birleştirmeyi zorunlu kılacak boyutta olmaması, yargılamaya konu olay ve fiillerin farklılık arz etmesi, sanık ... ve diğer sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında görev suçlarına ilişkin Yargıtay 8. Ceza Dairesinde görülmekte olan davada gerek yargılanan sanık sayısı, gerek yargılamaya konu edilen eylemlerin karmaşıklığı ve kapsamı ile sanık ...’a atılı silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ... 37. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmekte olan davanın geldiği aşama, davaların ayrı ayrı görülmesinin makul sürede yargılanma hakkına sağlayacağı yarar, birleştirilerek görülmesi hâlinde ise bu hakkın ihlaline neden olabilecek düzeydeki zarar ihtimali dikkate alındığında ve açıklanan sebeplerle; Yargıtay 8. Ceza Dairesinin davaların ayrı ayrı görülmesine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, ... 37. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.10.2021 tarihli ve 62-316 sayılı birleştirme kararının kaldırılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- ... 37. Ağır Ceza Mahkemesinin 05.10.2021 tarihli ve 62-316 sayılı BİRLEŞTİRME KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 14.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.