Hukuk Genel Kurulu 2017/2188 E. , 2021/1667 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı dava dilekçesinde ve dilekçenin açıklanmasına yönelik 23.12.2011 tarihli celse verdiği beyanında; dava konusu müşterek mülkiyete konu olan 724 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın kendisine ve davalılara miras olarak kaldığını, bu yeri 1995 yılında 15.000 USD harcayıp restore ederek kullanmaya başladığını, bu kullanıma o tarihte sağ olan babası ile davalı ...’in babasının karşı çıkmadığını ve herkesin rıza gösterdiğini, 2000 yılında soğuk hava deposuna çevrilen yeri aralarındaki anlaşmaya göre 2015 yılına kadar kendisinin kullanılacağının kararlaştırılmasına rağmen izinsiz girilerek binaya ve eşyalarına zarar verildiğini, eylem nedeniyle Akçakoca Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/1486 soruşturma numaralı dosyasının bulunduğunu ileri sürerek 35.000TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; olayla bir ilgisinin bulunmadığını, iddiaları kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Uyulan ilk bozma kararı gereği dava dilekçesi ile birlikte ekli belgeler kendisine tebliğ edilen davalı ... duruşmadaki beyanında; dava konusu taşınmazın ve üzerindeki barakanın miras yolu ile Sabri, Bahadır ve kendisine kaldığını, barakayı yeğenlerine kullanmaları amacıyla verdiklerini, davayı kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin Birinci Kararı:
7. Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.01.2013 tarihli ve 2011/463 E., 2013/50 K. sayılı kararı ile; davacı haksız fiile dayandığından davanın haksız fiili yapana karşı açılması gerektiği, davacı tanıklarının görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, davalı tanıklarından ...’un da dava dilekçesinde yer alan tadilat işlemlerini bizzat kendisinin gerçekleştirdiğini beyan ettiği, davacının, söz konusu haksız fiili davalının yaptığını ispatlayamadığı gerekçesiyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı (asıl) temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 19.03.2014 tarihli ve 2013/8155 E., 2014/4655 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı tarafından mahkemeye verilen 29/09/2011 günlü dava dilekçesinde ... ve ... davalı olarak gösterilmiştir. Mahkemece sadece davalı ... Mutioğluna dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilip, bu kişi ile ilgili yargılama yapılarak karar verilmiş, kararda diğer davalı ...'nun adı yazılmamıştır. Mahkemece davanın iki kişiye karşı açıldığı gözetilmeden tek bir kişiye karşı açılmış gibi kabul edilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı:
10. Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.01.2015 tarihli ve 2014/255 E., 2015/16 K. sayılı kararı ile; bozma kararına uyularak yapılan yargılamada önceki gerekçeye ilave olarak bozma kararında değinilmediğinden davacı tarafın yeniden keşif yapılması yönündeki talebinin reddedildiği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
11. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
12. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 18.11.2015 tarihli ve 2015/13239 E., 2015/13222 K. sayılı kararı ile;
“…1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının davalı ...'na yönelik temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının davalı ...'na yönelik temyiz itirazlarına gelince;
…
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, tarafların müştereken malik bulundukları taşınmazda ahşap yığma bina şeklinde yapılan iki bölmeli depoyu diğer hissedarların rızası ile davacının 2005 yılına kadar işyeri olarak kullandığı, 2005 yılından 2010 yılına kadar boş kaldığı, 2010 yılında taşınmazda diğer maliklerin rızası alınmadan tadilata başlanması ve taşınmaza bitişik hazine arazisine kazıkların çakılması üzerine Akçakoca Kaymakamlığı İdare Kurulu Bürosu'nun 04/10/2010 gün ve 2010/06 sayılı kararı ile davalı ...'nun hazineye ait taşınmaza tecavüzünün men'ine karar verildiği, davalı ...'nun idari tahkikat sırasında dava konusu taşınmazda emlakçı bürosu açmak için tadilata başladığına ilişkin beyanda bulunduğu, izinsiz yapılan tadilat nedeniyle 12/10/2010 tarihinde il özel idaresi tarafından yapı tatil tutanağı düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır (TMK m. 692/1).
Dava konusu somut olayda, davalı ...'nun müşterek mülkiyete konu taşınmazda emlak bürosu açmak için diğer maliklerin rızasını almadan tadilat işlemlerine başladığı ve taşınmazın mevcut çatısını yıkmış olduğu sabittir. Yıkılan çatı nedeniyle davacı babasının payından dolayı miras hissesi oranında zarara uğramıştır. Davacının, taşınmaza verilen zararının ve diğer zararlarının kapsamının belirlenerek hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
13. Akçakoca Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.04.2016 tarihli ve 2016/65 E., 2016/209 K. sayılı kararı ile; davacılar tanığı ...'un beyanına göre davaya konu taşınmaz üzerindeki yapının yıllardır atıl durumda bulunması nedeniyle burayı kendisine kiraya vermesi hususunda dayısı olan davalı ...'dan talepte bulunduğu, davalı ...'in kendisinden yaşça büyük olan paydaş amcası, diğer davalı ...'na tanık ...'un talebini ilettiği ve talebe her iki davalının da rıza gösterdikleri görüldüğünden davaya konu taşınmaza 1/4 pay ile malik olan Bahadır Mutioğlu'nun olay tarihinde hayatta olmaması, ölü paydaş Bahadır Mutioğlu'nun mirasçılarından kızı Melahat Koç’un (Mutioğlu) da olay tarihinde hayatta olmaması nedeniyle, ölü mirasçı Melahat Koç’un (Mutioğlu) yasal mirasçısı tanık ...'un taşınmazdan faydalanmak amacıyla diğer paydaşlar olan davalılardan izin alması ve davalıların paydaş olarak yapı değişikliğine izin vermeleri nedeniyle davalıları -şayet meydana gelen herhangi bir zarar mevcut ise- bu zararlardan sorumlu tutmanın hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağı, zira davaya konu taşınmaz üzerindeki yapının çatısını bizzat yıktığını ve yapıyı kendisinin kullanacağını beyan eden tanık ...'un, tüm paydaşların değil yalnızca davalıların muvafakatini aldığı, tanığın da ölü paydaş Bahadır Mutioğlu'nun hayattaki yasal mirasçısı olması nedeniyle sorumluluğun kendisine ait olduğu, davanın tanık olarak dinlenen ...'a karşı açılmasının gerektiği, tanık ... beyanlarının davalılar beyanları ile davalı tanık beyanları ile de örtüştüğü, davacı tanıklarının ise görgüye dayalı bilgilerinin olmadığı, davacı ile tanıklarının davalılar ile aralarında husumet bulunduğu, davacının husumeti dava dilekçesine de yansıttığı anlaşılmakla; davalı ...'nun sadece 24.09.2010 tarihli idari tahkikat tutanağında olayı kendisi yapmış gibi anlatarak tanık ...'tan bahsetmemesinin gerçeği değiştirmeyeceği, zira yargılamanın her aşamasında davalılar ile davalı tanıklarının alınan beyanlarının birbirleri ile örtüştüğü, idari işleme dayalı 24.09.2010 tarihli tutanağın yargılama faaliyetleri üzerinde tutulmasının hukukun üstünlüğünü zedeleyeceği, kaldı ki tanık ...'un kendisine husumet yöneltilerek dava açılmasına sebebiyet verecek nitelikte beyanda bulunmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
14. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
15. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; müşterek mülkiyete konu olan taşınmaz üzerindeki binada ve üzerindeki taşınmazda davalı ...’in davacıya yönelik olarak haksız eylemde bulunduğunun ispatlanıp ispatlanamadığı ve buradan varılacak sonuca göre davacının maddi zararının kapsamı belirlenip sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplamaktadır.
III. GEREKÇE
16. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili yasal mevzuatın ve ilgili kavramların irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
17. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 688. maddesinde paylı (müşterek) mülkiyet; birden çok kimsenin maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belirli paylarla malik olmaları biçiminde ifade edilmiştir. Bu tanıma göre paylı mülkiyetin söz konusu olabilmesi için birden fazla kişinin bir mala paylı malik bulunması ve bu malın malikleri arasında maddi olarak paylaşılmamış olması gerekir. Paylı mülkiyette, mülkiyet hakkına sahip birden ziyade kişi olmasına rağmen, belirlilik ilkesi gereğince eşya üzerinde tek bir mülkiyet hakkı mevcut bulunur. Eşya üzerindeki bu tek mülkiyet hakkı malikler arasında paylı mülkiyet birliği meydana getirir. Her paydaş mülkiyet hakkının belirli bir payına sahip olur. Paylı mülkiyet hukukî işlem, yetkili idari makamın işlemi, mahkeme kararı veya Kanun gereği meydana gelir.
18. Paydaşların malı nasıl yönetecekleri hususu TMK’nın 690 ila 692. maddeler arasında düzenlenmiştir. “Olağanüstü yönetim işleri ve tasarruflar” başlıklı 692 maddenin 1. fıkrasına göre; paylı malın özgülendiği amacın değiştirilmesi, korumanın veya olağan şekilde kullanmanın gerekli kıldığı ölçüyü aşan yapı işlerine girişilmesi veya paylı malın tamamı üzerinde tasarruf işlemlerinin yapılması, oybirliğiyle aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bütün paydaşların kabulüne bağlıdır.
19. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların müştereken malik bulundukları taşınmazda ahşap yığma bina şeklinde yapılan iki bölmeli depoyu diğer hissedarların rızası ile davacının 2005 yılına kadar işyeri olarak kullandığı, yapının 2005 yılından 2010 yılına kadar boş kaldığı, taşınmazın kullanılabilmesi için 2010 yılında diğer maliklerin rızası alınmadan şikâyet edilen hissedarlardan ... ve ... tarafından çatı sökülmek suretiyle tadilata başlanması ve taşınmaza bitişik hazine arazisine kazıkların çakılması üzerine Akçakoca Kaymakamlığı İdare Kurulu Bürosunun 04.10.2010 tarihli ve 2010/06 sayılı kararı ile müdahele edilen hazineye ait taşınmaza tecavüzünün men'ine, taşınmazda üstün hak iddiasında bulunan tarafların görevli mahkemeye müracaat haklarının olduğuna karar verildiği, davalı ...'nun idari tahkikat sırasında dava konusu taşınmazda emlak bürosu açmak için tadilata başladığına ilişkin beyanda bulunduğu, izinsiz yapılan tadilat nedeniyle 12.10.2010 tarihinde il özel idaresi tarafından yapı tatil tutanağı düzenlendiği anlaşılmaktadır. Söz konusu kararlar ile tüm dosya kapsamından davalı ...'nun müşterek mülkiyete konu taşınmazda emlak bürosu açmak için diğer maliklerin rızasını almadan tadilat işlemlerine başladığı ve taşınmazın mevcut çatısını yıktığı, yıkılan çatı nedeniyle davacının babasının payından dolayı miras hissesi oranında zarara uğradığı sabit olduğundan, davacının taşınmaza verilen zararının ve diğer zararlarının kapsamı belirlenerek hüküm altına alınması gerekmektedir.
20. Diğer taraftan her ne kadar dava tarihi “29.09.2011” olmasına rağmen, direnmeye esas gerekçeli kararın başlığında “24.02.2016” olarak hatalı gösterilmiş ise de, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olup, esasa etkili olmadığından ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
21. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
22. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun'un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.