Hukuk Genel Kurulu 2018/1106 E. , 2021/1666 K.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile toptan gıda satışı yapan davalı arasında başlayan ticari alış verişleri sonucunda 31.12.2009 tarihi itibariyle davalı tarafından beş adet fatura ile toplam 26.044,35TL bedelli mal gönderildiğini, müvekkili tarafından 44.500TL ödeme yapıldığını, davalının 18.455,65TL borcunun 2010 yılına devrettiğini, 20.10.2010 tarihine kadar devam eden ticari ilişki sonucunda davalının 44.674,41TL bakiye borcunun olduğunu, borcun ödenmesi için davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, ancak davalının icra takibine haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile icra takibinin devamına, asıl alacağın %40’ı oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, davacının yaptığı ödemeler nedeniyle borcunun bulunmadığını, örf ve âdete uygun olarak siparişlerin gönderilmesi ile ödemelerin yapıldığını, davacının avans olarak ödeme yapıp kendilerine malların gönderilmediği yönündeki iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. İzmir 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.02.2014 tarihli ve 2012/410 E., 2014/82 K. sayılı kararı ile; alınan bilirkişi raporuna göre davacının davalıya 192.013,59TL ödeme yaptığı, karşılığında davalı tarafından 147.339,18TL bedelli mal teslim edildiği, davacı ödemesinin karşılıksız kalan kısmının 44.674,41TL olduğu, davalı vekili, bilirkişi raporlarında belirtilen üç adet 25.000TL bedelli, 27.000TL bedelli ve 39.960TL bedelli çeklerin ödenmediğini bildirmiş ise de, yapılan araştırma sonuçlarına göre bankaca verilen cevapta, çeklerin iki adetinin... Et Gıda San. ve Tic. A.Ş., bir adetinin Çakır Gıda şirketi tarafından tahsil edildiğinin bildirildiği, bu şirketlere yazılan müzekkere cevaplarına göre, çeklerin davalı tarafından kendilerine ibraz edildiği ve çek bedellerinin davalının borcundan mahsup edildiğinin belirtildiği, çeklerin davalı tarafından kullanıldığı ve bedelinin davalı lehine tahsil edildiği anlaşıldığından davalının çeklerin ödenmediği iddiasının yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile itirazın 44.674,41TL asıl alacak üzerinden iptaline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İzmir 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 09.06.2014 tarihli ve 2014/6874 E., 2014/10729 K. sayılı kararı ile;
“…Davalı taraf 3 (üç) adet çekin kendisine verilmediğini ve çeklerdeki ciro imzalarının kendisine ait olmadığını belirtmiş olup, söz konusu çeklerin davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı bilirkişi raporundan anlaşılmıştır.
Davalının 3 (üç) adet çekteki ciro imzalarına yönelik itirazı ile diğer 3 çeke yönelik savunması üzerinde durulup bilirkişi incelemesi yaptırılarak alınacak usulüne uygun bilirkişi raporu sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar Düzeltme Talebi Üzerine Özel Dairece Verilen Karar:
9. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
10. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 20.01.2015 tarihli ve 2014/18086 E., 2015/611 K. sayılı kararı ile;
“…Yargıtay ilamında belirtilen gerektirici sebeplere ve özellikle dava konusu 3 çek olduğu halde dairemiz bozma ilamında 6 çek varmış gibi ifadelerde bulunulmasının maddi hataya ilişkin olmasına göre, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan davacı vekilinin karar düzeltme isteminin REDDİNE,…” gerekçesiyle karar düzeltme talebi reddedilmiştir.
Direnme Kararı:
11. İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.03.2015 tarihli ve 2015/182 E., 2015/230 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararında üç adet çekteki ciro imzalarının incelenmesi ve diğer üç adet çeke ilişkin savunma üzerinde durulması ifadesi kullanılmakla davalının altı adet çeke ilişkin itirazının söz konusu olduğu düşüncesinin oluşturulduğu, ancak dosyada davacı vekilinin dava dilekçesinde üç adet çekin ödeme amaçlı olarak davalıya verildiğinin belirtildiği, sanki altı adet çek varmış gibi bozma kararı yazılmasının dosya kapsamına uygun olmadığı, ayrıca toplanan delillere göre söz konusu üç adet çekin davalı tarafından kullanıldığı ve bedelinin 3. kişiler tarafından davalının borcundan mahsup edildiği, davalının bu çeklerden faydalandığı, çeklerin bedelsiz olmadığı, davalının çeklerdeki cironun kendisine ait olmadığı iddiasının yerinde görülmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Özel Daire Onama Kararı:
13. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 30.01.2017 tarihli ve 2016/20476 E., 2017/603 K. sayılı kararı ile;
“…Dairemizin 09/06/2014 tarih 2014/6874 Esas 2014/10729 Karar sayılı bozma ilamına karşı mahkemece direnilmesi üzerine verilen direnme kararı davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’ya 6763 Sayılı Kanun’un 45. maddesi ile eklenen Geçici 4. madde hükmü gereğince Dairemizce yeniden yapılan inceleme sonucunda; direnme kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından Dairemizin yukarıda tarih ve numarası yazılı bozma kararının kaldırılarak direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir,...' gerekçesiyle direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
Özel Dairece Verilen Gönderme Kararı:
14. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
15. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 09.10.2018 tarihli ve 2017/2027 E., 2018/4908 K. sayılı kararı ile;
“…Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda önceki kararda direnilmiş, hükmün davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 30.01.2017 ve 2016/20476 E.-2017/603 K. sayılı ilamında ' 6100 sayılı HMK’ya 6763 Sayılı Kanun'un 45. maddesi ile eklenen Geçici 4. madde hükmü gereğince Dairemizce yeniden yapılan inceleme sonucunda; direnme kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından..' denilmek suretiyle Dairemizin bozma kararının kaldırılarak direnme kararının onanmasına karar verilmiş, onama kararına karşı davalı vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda, Dairemizin 30.01.2017 ve 2016/20476 E.-2017/603 K. sayılı ilamında yer alan onama kararının hatalı olduğu anlaşıldığından onama kararının kaldırılmasına ve direnme kararına ilişkin dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir,…” gerekçesiyle onama kararı kaldırılarak dosyanın direnme kararına karşı temyiz incelemesi için Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının davalıya verdiği üç adet çeke yönelik olarak davalının çekteki ciro imzalarının kendisine ait olmadığı yönündeki itirazı noktasında mahkemece araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
18. İtirazın iptali davası; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre;
i) İlamsız takip yapılmış olması,
ii) Borçlunun bu takibe itiraz etmesi,
iii) İtirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
19. Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1663 E., 2021/1070 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
20. Dava yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabi olduğundan; ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. Ancak her iki dava ispat yöntemleri ve hukukî sonuçları bakımından farklılıklar göstermektedir. Bu bağlamda belirtmek gerekirse; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi gereğince ispat yükü, Kanun’da özel düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu genel kuralın dışında bazı hâllerde ispat yükü yer değiştirerek davalı tarafa geçer. Bu hâllerden birisi davalının ödeme savunmasında bulunmasıdır. Davacı ya da davalı iddiasını ya da savunmasını HMK’da belirtilen hükümlere göre ispat etmelidir. Buna göre yapılacak yargılama sonunda mahkemece verilecek karar ya davanın kabulü ya da reddine yönelik olacak; ancak takibin iptali ya da devamı hükmünü de içerecektir.
21. Bu açıklamalar göstermektedir ki, itirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir.
22. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2011/3956 E. sayılı takip dosyasında; davacı tarafından davalı aleyhine cari hesaba dayalı olarak ilamsız icra takibi başlatılmıştır. Ödeme emri borçluya 26.05.2011 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu vekilince 31.05.2011 tarihinde takibe itiraz edilmiş ve takibin durduğu anlaşılmıştır.
23. Davacı vekili, taraflar arasındaki satım ilişkisi nedeniyle davalıdan bakiye alacağının bulunduğunu iddia etmiş, davalı vekili cevabında davacının avans olarak değil, siparişlerin gönderilmesi ile ödeme yaptığını, bilirkişi raporunda belirtilen 05.05.2010 tarihli ve 25.000TL bedelli, 28.04.2010 tarihli ve 27.000TL bedelli, 09.07.2010 tarihli ve 39.960TL bedelli çeklerdeki ciranta yazı ve imzalarının müvekkiline ait olmadığı yönünde savunmada bulunmuştur.
24. Mahkemece alınan 25.12.2012 tarihli bilirkişi raporunda, cari hesap özeti ve belgelerin incelenmesi sonucunda, davalının davacıya 44.674,41TL borcunun olduğu, davacının ticari defterlerinin incelenmesinde, davalıya 05.05.2010 tarihli ve 25.000TL bedelli, 28.04.2010 tarihli ve 27.000TL bedelli, 09.07.2010 tarihli ve 39.960TL bedelli çeklerle de ödeme yaptığı tespit edilmiştir.
25. Alınan bilirkişi raporuna karşı davalı vekili tarafından sunulan 03.01.2012 tarihli dilekçe ile, söz konusu çeklerin müvekkili tarafından hatırlanmadığını, müvekkilinin kayıtlarında da bulunmadığını belirtilmiştir.
26. Mahkemece anılan bilirkişi raporunda belirtilen üç adet çekin tahsil edilip edilmediği hususu, çeklerin verildiği Türkiye İş Bankası Uşak Şubesinden sorulmuş olup, ilgili banka şubesince verilen 18.04.2013 tarihli cevapta, 25.000TL bedelli ve 27.000TL bedelli çeklerin... Et Gıda San. ve Tic. A.Ş. tarafından, 39.960TL bedelli çekin ise Çakır Gıda şirketi tarafından tahsil edildiği belirtilmiştir.
27. Mahkemece, çeklerin tahsil edildiği belirtilen şirketlere yazılan yazı üzerine dava dışı... Et Gıda San. ve Tic. A.Ş. tarafından verilen 25.12.2013 tarihli cevapta, ilgili çeklerin davalının cari hesabına mahsuben gönderildiği ve cari hesabına işlendiği belirtilmiş, Çakır Gıda şirketi yetkilisi tarafından verilen 17.02.2014 tarihli cevapta ise, ilgili çekin davalının cari hesabına mahsuben şirket yetkilisi tarafından kendilerine teslim edildiği ve davalının cari hesabına işlendiği, çek bedelinin borcundan mahsup edildiği belirtilmiştir.
28. Her ne kadar Özel Dairenin bozma kararında davalının çeklerdeki ciro imzalarının kendisine ait olmadığını belirtmesi ve söz konusu çeklerin davalı kayıtlarında da yer almaması nedeniyle, davalının çeklerdeki ciro imzalarına yönelik itirazı üzerinde durulup, bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, çeklerin davalı tarafından dava dışı... Et Gıda San. ve Tic. A.Ş. ve Çakır Gıda şirketine verilerek davalının borcundan mahsup edildiği, bu şekilde anılan çeklerin davalı tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır.
29. Mahkemece verilen direnme kararında, Özel Dairenin bozma kararında üç adet çekteki ciro imzalarının incelenmesi ve diğer üç adet çeke ilişkin savunma üzerinde durulması ifadesi kullanılmakla, davalının altı adet çeke ilişkin itirazının söz konusu olduğu düşüncesinin oluşturulduğu, davacı vekilinin dava dilekçesinde üç adet çekin ödeme amaçlı olarak davalıya verildiğini belirttiği, altı adet çek varmış gibi bozma kararı yazılmasının dosya kapsamına uygun olmadığı belirtilmiş ise de, Özel Dairece verilen bozma kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan karar düzeltme talebi üzerine, Özel Dairece verilen 20.01.2015 tarihli ve 2014/18086 E., 2015/611 K. sayılı kararı ile, dava konusu üç çek olduğu hâlde bozma ilamında altı çek varmış gibi ifadelerde bulunulmasının maddi hataya ilişkin olduğu belirtilmiştir.
30. Hâl böyle olunca, söz konusu çeklerin davalı tarafından tahsil edildiği yönündeki yerel mahkemece verilen direnme kararı, yukarıda anlatılan değişik gerekçe ve nedenlerle yerindedir.
31. Ne var ki, Özel Dairece miktar yönünden bir inceleme yapılmadığından bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle;
Direnme uygun olup, davalı vekilinin miktara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan Yargıtay 11. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.