Ceza Genel Kurulu 2012/8-1245 E. , 2013/21 K.EKSİK SORUŞTURMA İLE HÜKÜM KURULMASITAKDİRİ İNDİRİM UYGULANMASI VE HÜKMOLUNAN ADLİ PARA CEZASININ TAKSİTLENDİRİLMESİ SIRASINDA, UYGULANAN YASA MADDELERİNİN GÖSTERİLMEMESİOLAYIN TEK GÖRGÜ TANIĞININ VE SAVUNMA TANIKLARINDAN BAZILARININ DİNLENİLMEMESİATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER HAKKINDA KANUN (6136) Madde 13TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 43TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 106CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 232
Sanık Feyzi 'nin tehdit suçundan 5237 sayılı TCK’nun 106/2-a, 43/2 ve 62. maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan aynı kanunun 13/2 ve TCK’nun 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis ve 10.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin, Siverek 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.06.2010 gün ve 220-184 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 16.02.2011 gün ve 16246-1258 sayı ile;
“1- Müştekiler ve sanık arasında daha önceden husumet bulunduğu, suç tarihinde gece saat 03.30 sıralarında müştekilerin evlerine 250-300 metre mesafeden ateş edildiği, müştekiler ile tanık Mehmet 'in soruşturma aşamasında alınan ifadelerinde sanığın tehdit ederek ateş ettiğini ve olay mahallinden uzaklaştığını gördüklerini belirtmeleri ancak müşteki Halil'in yargılama sırasında alınan beyanında sanıkla aralarında husumet bulunması nedeniyle sanıktan şüphelendiğini ancak yaptığı araştırmada evlerine ateş eden kişinin Feyzi olmadığını anladığını söylemesi, öte yandan sanığın olay gecesi Ceylanpınar ilçesinde oturan ağabeyinin evinde olduğunu savunması karşısında; olayın gece meydana geldiği dikkate alınarak Kandilli Rasathanesinden olay gün ve saatine denk düşen, ay ve bulut durumu da sorularak, aynı şartları taşıyan gün ve saatte, olay tarihindeki aydınlatılma koşulları da saptanıp mahallinde keşif yapılması, müşteki Ayhan ve tanık Mehmet 'in ve savunma tanıklarının ayrıntılı bilgilerine başvurulması ve sonucuna göre tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturmayla yazılı biçimde hüküm kurulması,
2- Uygulamaya göre de;
Sanık hakkında takdiri indirimin uygulanması ve hükmolunan adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında, uygulanan yasa maddelerinin gösterilmemesi suretiyle CMK.nun 232/6. madde ve fıkrasına aykırılık yapılması” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 05.07.2011 gün ve 323-289 sayı ile;
“Sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet ve silahla tehdit suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinde bir isabetsizlik olmadığı, zira bahsi geçen kararın gerekçesinde de belirtildiği gibi Siverek ilçesinde vuku bulan olaylarda, olay sonrası ileri gelen ya da yörede 'ağa' tabir edilen insanların araya girmesi ile anlaşmanın sağlandığı, bu nedenle olayın hemen akabinde, sıcağı sıcağına alınan ifadelerin yargılama aşamasında değiştiği, bozma ilamında belirtilen mağdur Halil'in beyanındaki değişikliğin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği,
Ayrıca dosyada mevcut 08.05.2009 tarihli olay yeri tespit tutanağının incelenmesinde şikayetçi Ayhan'ın sanık Feyzi'nin uzun namlulu silahla evlerine ateş ettiğini ihbar etmesi üzerine olay yerine gidildiğinin anlaşıldığı,
Bunların yanında olay yerinde ele geçirilen sigara izmariti ve bira şişesinden alınan numuneler ile sanıktan alınan sıvı kan numunesinin DNA profillerinin benzer olduğunun uzmanlık raporlarıyla sabit olduğu, her ne kadar sanık olay günü gündüzleyin, olay yerinde bulunan oğluna yemek götürmek için olay yerine gittiğini ve bira ile sigara içtiğini ileri sürmüş ise de; savunmasının hayatın olağan akışıyla örtüşmediği, daha önce ifadesi alınamayan sanığın DNA testi sonucunu normal göstermek için bu şekilde savunma yaptığı,
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, ilk kararımızın gerekçesindeki olayın gerçekleşme şekli hakkındaki kanaatimizde bir değişiklik olmadığı, atılı suçların şüpheye yer bırakmayacak şekilde sanık tarafından işlendiğinin sabit olduğu, bu nedenlerle bozma ilamında belirtilen şekilde olay yerinde keşif yapılması ve müşteki Ayhan ve tanık Mehmet 'in ve savunma tanıklarının ayrıntılı bilgilerine başvurulmasına gerek olmadığı, belirtilen hususların yargılamayı uzatacağı, bu kadar net ve bilimsel deliller yanında sonuca etkili olmayacağı” gerekçesiyle (1) nolu bozma nedenine karşı direnmiş, (2) nolu bozma nedenine ilişkin olarak ise herhangi bir gerekçe göstermeksizin ilk hükümdeki gibi karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2012 gün ve 292731 sayılı 'onama' istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ve yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın 6136 sayılı Kanunu muhalefet ve tehdit suçlarından cezalandırılmasına karar verilen olayda, hükmün eksik soruşturmaya dayalı olarak verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanık ile müştekilerin akraba olduğu, arazi anlaşmazlığı nedeniyle aralarında husumet bulunduğu, olayın gece saat 03.30 ile 04.00 sıralarında meydana geldiği,
Olay yeri tespit tutanağında; isminin Ayhan olduğunu bildiren bir şahsın Beyçeri Köyü Ataca Mezrasında ikamet ettiğini, aralarında arazi anlaşmazlığı bulunan Feyzi isimli şahsın evine ateş ettiğini bildirmesi üzerine olay yerine gelindiği, olay yerinde farklı noktalarda birçok 7.62 mm çaplı boş kovan ile 1 adet aynı çapta fişek bulunduğunun belirtildiği,
08.05.2009 tarihli olay yeri inceleme raporunda; mağdur Halil 'in evinin yaklaşık 250 metre kuzey doğusunda toplam 6 adet 7.62 çapında boş kovan, bu noktadan yaklaşık 200 metre batı istikamette yoldan güney istikametine doğru ayrılan stabilize toprak yol üzerinde Süleyman 'a ait evin 48 metre kuzey batı istikametinde bir adet boş bira kutusu, bira kutusunun hemen yanında bir adet parlament marka sigara izmariti, Abdurrahman 'a ait evin kuzey batı istikametinde 6 adet boş kovan bulunduğu, boş kovanların bulunduğu yerin Ayhan 'a ait eve 150 metre, Halil 'e ait eve ise 250 metre mesafede olduğu, Feyzi 'ye ait evin yakınında toplam 8 adet 7.62 mm çaplı kovan ile 1 adet dolu fişeğin bulunduğu, bu noktanın da Ayhan 'a ait eve 100 metre Halil 'e ait eve ise yaklaşık 200 metre mesafede olduğunun tespit edildiği,
13.07.2009 tarihli ekspertiz raporunda; laboratuara gönderilen 1 adet 7.62 mm çapında fişeğin patladığının görüldüğü, bu fişeğin 6136 sayılı Kanuna göre yasak niteliği haiz ateşli silah fişeklerinden olduğu, incelenmek üzere gönderilen diğer 20 adet kovanın mikroskopta kendi aralarında yapılan karşılaştırmalarında çap ve tipine uygun uzun namlulu tek bir ateşli silah ile atıldıklarının, bu boş kovanların atıldığı silahın 6136 sayılı Kanunun 12/4. maddesinde belirtilen vahim silahlardan olduğunun bildirildiği,
24.08.2009 tarihli Jandarma Kriminal raporunda; olay yerinde ele geçen sigara izmaritinden elde edilen DNA profili ile yine olay yerinden alınan bira kutusunun ağız kısmından elde edilen DNA profilinin benzer olduğunun bildirildiği,
01.04.2010 tarihli Jandarma Kriminal raporuna göre ise; Feyzi 'den alınan sıvı kan numunesinden elde edilen DNA profili ile 24.08.2009 tarihli Jandarma Kriminal raporunda belirtilen bira kutusu ve sigara izmariti üzerinden alınan numunelerin DNA profilinin benzer olduğunun bildirildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur Halil 'in kollukta; olay gecesi saat 03.30 sıralarında silahla 5-6 el ateş edildiğini duyduğunu, hemen dışarı çıktığını 'kim ateş ediyor, köye hırsız mı geldi' diye bağırdığını, silah sesinin geldiği bölgeden 'hırsız değil, benim Feyzi, hepinizin anasını avradını sinkaf edeceğim, sizi bu köyden yükleteceğim' şeklinde küfürlü sözler duyduğunu, bu söze karşılık 'sende Allah korkusu yok mu? Bu köyün hepsi senin akraban, ne istiyorsun bizden' dediğini, aradan 5-10 dakika geçtikten sonra sanığın tekrar ateş etmeye başladığını, bir taraftan da küfür etmeye devam ettiğini, bu sırada kardeşi Ayhan'a, 'bu bize ateş ediyor, ben de ateş edeceğim' diye bağırdığını, Ayhan'ın da 'abi ateş etme, jandarma gelmek üzere' demesi üzerine ateş etmekten vazgeçtiğini, bir süre silah seslerinin kesildiğini, daha sonra köyün doğu kısmından tekrar silah sesleri geldiğini ifade ettiği, mahkemede ise, önceki ifadesinden dönerek, sanıkla aralarında arazi meselesi yüzünden husumet olduğu için olay günü evini tarayan kişinin sanık olduğu düşüncesi ile şikayetçi olduğunu, daha sonra yaptığı araştırmada sanığın eylemi gerçekleştirmediğini tespit ettiğini, olay sırasında da kimse ile konuşmadığını ve sanıktan şikayetçi olmadığını belirttiği,
Müşteki Ayhan 'ın kollukta; olay gecesi saat 03.30 sıralarında köyün içerisinde 5-6 el silah sesine uyandığını, dışarı çıktığında abisi Halil'in 'kim ateş ediyor, köye hırsız mı geldi' sesini duyduğunu, silah sesinin geldiği bölgeden 'hırsız değil, benim Feyzi, hepinizin anasını avradını sinkaf edeceğim, sizi bu köyden yükleteceğim” şeklinde sözler duyduğunu, bunun üzerine durumu telefonla Çaylarbaşı Jandarma Karakoluna bildirdiğini, sanığın bir süre sonra tekrar ateş etmeye başladığını, bu sırada abisi Halil'in de ateş etmek istemesi üzerine ona jandarmanın geldiğini ve ateş etmemesi gerektiğini söylediğini, bu sırada sanığın 'oğlum erkek olun çıkın dışarı devlete niye şikayet ediyorsunuz' diyerek ateş etmeye devam ettiğini, bir süre sonra silah seslerinin kesildiğini, jandarmanın geldikten sonra yaptığı araştırmada sanığı yakalayamadığını, ifade ettiği, yargılama aşamasında ise işlemiş olduğu bir suçtan dolayı kaçak olması nedeniyle duruşmaya getirilemediği ve ara kararla dinlenilmesinden vazgeçildiği,
Yargılama aşamasında dinlenilmeyen tanık Mehmet 'in kollukta; olay gecesi evinde uyuduğu sırada silah sesi duyup uyandığını, ne olduğunu anlamak için dışarı çıktığı sırada amcasının oğlu sanık Feyzi 'nin, “hırsız değil ben Feyzi, hepinizin anasını avradını sinkaf edeceğim, sizi bu köyden süreceğim” diye küfür ettiğini duyduğunu, mağdur Halil'inde sanığa hitaben 'sende Allah korkusu yok mu, köyün hepsi senin akraban ne istiyorsun bizden' dediğini, sanığın daha sonra annesinin evinin yanından tekrar ateş etmeye başladığını, mağdur Halil'in kardeşi müşteki Ayhan’a seslenerek, “bu bize ateş ediyor ben de ona ateş edeceğim” diye bağırdığını, Ayhan’ın da 'abi sakın ateş etme, ben jandarmaya haber verdim, birazdan gelirler' dediğini, bir süre sonra köyün Siverek tarafındaki çıkışından tekrar silah sesleri geldiğini söylediği,
Soruşturma aşamasında savunması alınamayan, hakkında çıkartılan yakalama emri üzerine yargılama aşamasında yakalanan sanığın savunmasında özetle; üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, suç tarihinde olay yerinde olmadığını, Ceylanpınar'da yaşayan ağabeyi Mahmut 'un evinde olduğunu, gündüz saat 12.00 sıralarında Beyçeri Köyü Ataca Mezrasında bulunan oğlu Emre'nin yanına gittiğini, oğlunun arazileri suladığını, oğluna sulamayı bitirip eve gitmesini söylediğini, daha sonra Ceylanpınar'a gittiğini, ağabeyi Mahmut ve eşinin de orada olduğunu, bir hafta boyunca orada kaldığını, ağabeyi ve yengesinin tanık olarak dinlenebileceğini, iddianın iftiradan ibaret olduğunu belirttiği,
Olay yerinde bulunan bira kutusu ve sigara izmariti svaplarından elde edilen DNA profili ile sanığın DNA profilinin uyum gösterdiğinin anlaşılması üzerine 01.06.2010 tarihli duruşmada sanıktan sorulduğunda; olay günü oğluna yemek götürmek için giderken incelemeye konu bira kutusu ve izmaritin bulunduğu yerde saat 12.00 sıralarında bira ve sigara içtiğini söylediği,
Görülmektedir.
Ceza yargılamasının amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler doğrultusunda, somut gerçeğin her türlü şüpheden uzak bir biçimde kesin olarak saptanmasıdır. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle hüküm kesinleşinceye kadar, inceleme imkanı bulunan delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşmesi için, öne sürülen ve olaya ışık tutabilecek nitelikteki tüm kanuni delillerin araştırılıp tartışılması zorunludur.
Bu bilgiler ışığında dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde;
Müştekiler Halil ve Ayhan ile olayın tek görgü tanığı olan Mehmet 'in soruşturma aşamasındaki anlatımları birbiri ile uyumlu olup, iddianın temel dayanağını oluşturmakta iken, yargılama aşamasında mağdur Halil önceki ifadesinden dönerek, olay günü sanığı görmediğini belirtmiş, müşteki Ayhan'a ise kaçak olması nedeniyle ulaşılamamış ve mahkemece tanık Mehmet'in ifadesine de başvurulmamış, böylece olayla ilgili olarak soruşturma ve yargılama aşamasında ortaya çıkan açık çelişkilerin giderilmesi mümkün olmamıştır.
Öte yandan sanık savunmasında, olayın gerçekleştiği iddia olunan zaman diliminde Ceylanpınar'da ağabeyi Mahmut 'un evinde olduğunu, bu durumun ağabeyi ve yengesinin dinlenmesi ile ortaya çıkacağını ifade etmesine karşın, yerel mahkemece savunma tanıkları da dinlenilmemiştir.
Ortaya çıkan bu durum karşısında somut olayda; olayın tek görgü tanığı durumunda olan Mehmet ile savunma tanıkları Mahmut ve eşinin dinlenilmesi, ulaşılabilirse müşteki Ayhan'ın ifadesinin alınması, gerekirse mahallinde keşif yapılması maddi gerçeğe ulaşılması bakımından zorunlu olup, bu eksiklikler tamamlanmadan yerel mahkemece mahkumiyet kararı verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Bu nedenle, yerel mahkemenin (1) nolu bozma nedenine yönelik direnme gerekçesi isabetsizdir.
Yerel mahkemece direnme hükmünde (2) nolu bozma nedenine ilişkin olarak herhangi bir gerekçeye yer verilmemiş ise de, önceki hükümde olduğu gibi sanık hakkında takdiri indirimin uygulanması ve hükmolunan adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında, uygulanan kanun maddelerinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nun 232/6. maddesine aykırı davranıldığı anlaşıldığından, bu hususun da bozma nedeni olarak eklenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi ve kabule göre de sanık hakkında takdiri indirimin uygulanması ile hükmolunan adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında uygulanan kanun maddelerinin gösterilmemesi isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dokuz Genel Kurul Üyesi ise; 'yerel mahkeme direnme hükmünün isabetli olduğu ve onanması gerektiği' düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Siverek 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.07.2011 gün ve 323-289 sayılı direnme hükmünün, eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi ve kabule göre de sanık hakkında takdiri indirimin uygulanması ile hükmolunan adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında uygulanan kanun maddelerinin gösterilmemesi isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.01.2013 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 22.01.2013 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.