4. Ceza Dairesi 2017/21381 E. , 2018/636 K.
Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda beraatine dair Elazığ 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 11.10.2013 gün ve 2013/468 esas, 2013/872 karar sayılı hükmün O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 18.10.2017 gün ve 2014/53952 esas, 2017/22722 sayılı kararıyla;
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
Eyleme ve yükletilen suça yönelik O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2017 gün 2013/393905/1284 sayılı yazısı ile; 'Elazığ C.Başsavcılığının 13.11.2009 tarih, 2009/4227-1635 Esas sayılı iddianamesiyle, sanık ...'nın, cep telefonuyla müştekiyi aradığı ve müştekiye ' Seni öldüreceğim, eşim kayboldu, bana eşimi getir, getirmezsen seni yaşatmam, şerefsiz' dediği, ve üzerine atılı bulunan hakaret ve tehdit suçunu işlediği ileri sürülerek sanık hakkında TCK 106/1, 125/1-2, 53 maddesiyle cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Elazığ 2 Sulh Ceza Mahkemesinin 08/06/2010 tarih ve 2009/888 Esas ve 2010/288 Karar sayılı ilamıyla, 1- hakaret suçundan müştekinin şikayetinden vazgeçtiği nedenle, kamu davasının düşürülmesine, 2- TCK 106/1, md. 6 Ay Hapis ve TCK 53/1 md. ve C.M.K'nun 231/5 md. hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
Sanık hakkında Elazığ 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2013 tarih 2013/85 esas sayılı yazıları ile sanığın denetim süresi içinden yeniden suç işlediği ihbarı yapılarak sanık hakkında duruşma açılarak savunması alınarak hükmün açıklanmasına karar verildiği,
Elazığ 2 Sulh Ceza Mahkemesinin, 11/10/2013 tarih ve 2013/468 Esas ve 2013/872 Karar sayılı ilamıyla,önceden verilen mahkumiyet kararı dışında, sanık hakkında savunaması dışında başkaca delil bulunmadığından, beraat kararı verildiği,
Hüküm, o Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından yasal süresi içinde temyiz edildiği, ve Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18/10/2017 gün ve 2014/53952 Esas, 2017/22722 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında verilen beraat kararının onanmasına karar verildiği,
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18/10/2017 gün ve 2014/53952 Esas, 2017/22722 Karar sayılı onama kararının hukuka aykırı olduğu, sanığın, deneme süresi içinde yeni bir suç işlediği nedenle, CMK'nun 231/11. maddesinde hükmüne göre, tehdit suçundan verilen mahkumiyet hükmünün aynen açıklanması yerine, sanık hakkında beraat kararı verilmesi hukuka aykırı niteliktedir.
Bu nedenle, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18/10/2017 gün ve 2014/53952 Esas, 2017/22722 Karar sayılı onama kararının itirazen kaldırılması istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ :İtiraza konu uyuşmazlık sanık hakkında tehdit suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın sanığın deneme süresi içinde bir başka suç işlemesi durumunda mahkemece C.M.K'nun 231/11 maddesince hüküm aynen açıklanması yerine sanık hakkında beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Ceza Muhakemesi Kanununun 231 maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hüküm altına alınan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklik sonucu, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş ve 28.06.2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 72. maddesi ile 231. maddenin 8. fıkrasına 'Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasına karar verilemez' cümlesi eklenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm edilmemiş olması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu şartların varlığı halinde mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibarıyla karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sonrasında, CMK.nun 231/11, madde ve fıkrasında 'Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması
halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.' şeklindeki düzenleme karşısında,
Sanığın, denetim süresi içinde suç işlemesi sebebiyle hükmün açıklanması halinde hapis cezasının seçenek yaptırıma çevrilmesi mümkün olmadığı halde mahkemece yargısal faaliyette bulunarak sanık hakkında CMK'nun 223. maddesince beraat kararı verilmesi CMK'nun 231/11 maddesine aykırılık oluşturmaktadır.
Mahkemece verilen hükmün hukuka aykırı bulunması ve bozma nedenlerinin bulunması halinde ise, temyiz yada istinaf incelemesinde yapılacak yargısal denetim sonucunda, hükmün bozulmasına karar verilecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; maddi olayda, sanık ...'nın 0 531 740 85 69 nolu telefondan müştekiye ait 0 536 624 91 26 nolu telefonu arayarak seni öldüreceğim eşim kayboldu bana eşimi getir getirmezsen seni yaşatmam şerefsiz şeklinde tehdit ve hakaretlerde bulunduğu müştekinin değişmeyen anlatımları ve getirtilen HTS raporlarından anlaşıldığı üzere,
Müştekinin telefonunu sanık tarafından müteaddit kereler arandığı, hayatın olağan akışına göre eşinin telefon görüşmesini yakaladığını belirten bir insanın karşıdaki şahsı görüşme yapmak üzere davet etmesinin mümkün olmadığı, bu durumda tepkisinin yukarıda belirtilen şekilde olduğu savunmanın inkara yönelik bulunduğu anlaşılmış sanığın cezalandırılmasına karar verildiği ve Elazığ 2 Sulh Ceza Mahkemesinin gerekçesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediği,
Daha sonra sanığın, deneme süresi içinde, Elazığ 1 Sulh Ceza Mahkemesinin 28/05/2013 tarih ve 2013/85 E -280 K sayılı ilamıyla yeniden yaralama ve hakaret suçlarını işlediği ve mahkemesince yapılan ihbar sonucunda, Elazığ 2 Sulh Ceza Mahkemesinin 11/10/2013 tarih ve 2013/468 Esas ve 2013/872 Karar sayılı ilamıyla, sanık hakkında duruşma açıldığı, savunmasının alındığı ve sonrasında yeniden hüküm kurulurken mahkumiyet hükmü değiştirilerek sanık hakkında beraat kararı verildiği,
Beraat kararının hukuka aykırı olduğu, sanık hakkında denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi durumunda, mahkemece mahkumiyete ilişikin hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerekirken, yargısal denetim yapılarak sanık hakkında C.M.K'nun 223 maddesince beraat kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği nedenle, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18/10/2017 gün ve 2014/53952 Esas, 2017/22722 Karar sayılı onama kararına itiraz edilmiş olup anılan kararın itirazen kaldırılması isteminde bulunulmuştur.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 18/10/2017 gün ve 2014/53952 Esas, 2017/22722 Karar sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Elazığ 2 Sulh Ceza Mahkemesinin 11/10/2013 tarih ve 2013/468 Esas ve 2013/872 Karar sayılı beraat kararının CMK'nun 231/11 maddesine aykırılık oluşturduğundan hükmün itirazen kaldırılarak BOZULMASINA,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulana gönderilmesine karar verilmesi itirazen arz ve talep olunur,' isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü,
İTİRAZIN KAPSAMI:
İtiraz, sanık hakkında tehdit suçundan Elazığ 2 Sulh Ceza Mahkemesi'nin 08.06.2010 tarih ve 2009/888 Esas ve 2010/288 Karar sayılı ilamıyla TCK'nın 106/1 maddesi gereğince verilen 6 ay hapis cezasına ilişkin CMK'nın 231/5 maddesi gereğince açıklanması geri bırakılan hükmün, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni işlediği suç nedeniyle açıklanmasına karar verilerek önceden verilen mahkumiyet kararı dışında , sanık hakkında delil bulunmaması nedeniyle verilen beraat kararının CMK'nın 231/11. maddesine aykırı olarak onanmasına ilişkindir.
KARAR
Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan hükümde;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı değişik gerekçe ile yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Dairemizce verilen 18.10.2017 gün ve 2014/53952 esas, 2017/22722 karar sayılı sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan hükmün onanmasına dair kararın bu suç yönünden itiraz nedenleriyle sınırlı olarak KALDIRILMASINA,
YENİDEN YAPILAN İNCELEME SONUCU:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede :
1- Sanık ...'nın 'eşim olan Ayşegül Kara'yı mağdurla telefonda görüşürken yakaladım ve eşimin onun tarafından kaçırılmış olabileceğinden şüphelendiğim için aradım' biçimindeki savunması karşısında, Ayşegül Kara'nın tanık sıfatıyla dinlenip olaya ilişkin bilgisinin sorulması ve mağdur ile sanığın eşi arasında telefon görüşmesi yapılıp yapılmadığına dair iletişimin tespitine ilişkin kayıtlar araştırılarak mevcutsa getirtilip incelenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayini gerektiği gözetilmeden eksik kovuşturma ile karar verilmesi,
2- Sanığın, mağdurun dayısının torunu olduğunu savunması, mağdurun ise akraba olmadıklarını beyan etmiş olması karşısında, akraba olup olmadıkları araştırılıp değerlendirilerek beyanlar arasında oluşan çelişkinin giderilmemesi,
3- (1) ve (2) nolu bozma nedenlerinin sonucuna göre;
02/12/2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, itiraz bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.