3. Ceza Dairesi 2021/1438 E. , 2022/593 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.01.2019 tarih ve 2017/179 - 2019/36 sayılı kararı
Hüküm : 1-Sanık ..., ..., ..., ... hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan; TCK’nın 309/1, 3713 sayılı Kanun 5/1, TCK'nın 62, 53, 58/9, 63. maddesi uyarınca verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine
2-Sanık ... hakkında Anayasal Düzeni Ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan; TCK’nın 309/1, 3713 sayılı Kanun 5/1, TCK'nın 39/2-c, 39/1, 62,53, 58/9, 63. maddesi uyarınca verilen mahkumiyet kararına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
I-Sanıklar ...., .... ve .... müdafiilerinin duruşmalı inceleme talepleri yönünden;
Sanıklar hakkında ilk derece mahkemesince verilen hükmün Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi'nce yapılan incelemede istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş ve karar temyiz edilmiş olmakla; sanıklar müdafiilerinin duruşmalı inceleme isteminin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunmalarını kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
II- Katılanlar T.C. ..., TBMM Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı vekillerinin sanıklar hakkında silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçu veya silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden verilen karara ilişkin temyiz talebinin incelenmesinde;
Bölge Adliye Mahkemesinin, katılanlar T.C. ..., TBMM Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığının sanığa atılı silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçu veya silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliği itibarıyla suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılmasına imkan bulunmadığından CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca verdiği istinaf başvurusunun reddine dair karar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından, itiraz merciince de bu hususta bir karar verilmiş bulunduğundan temyiz incelemesine yer olmadığına,
III- Katılan ... Savunma Bakanlığı vekilinin sanıklar hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Milli Savunma Bakanlığı'nın Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna yönelik dava yönünden katılma hakkı bulunmadığı anlaşıldığından temyiz isteminin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyizin başkaca reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriği; oluş ve tüm dosya kapsamına göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları, Dairemizin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 Esas 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve ... Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında 'doğrudan fail' olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla, sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde, yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak, amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
IV-Bölge Adliye ve İlk Derece Mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanık ...'nun Balıkesir 9. Ana Jet Üssü Komutanlığına vekalet ettiği, sanık ...'in de aynı üste Hava Pilot Üsteğmen rütbesiyle görev yaptığı ve 15 Temmuz gecesi KOBRA-67 uçuş kolunu teşkil eden Alarm Reaksiyon (Hava Savunma) nöbetçisi olduğu, Üs Komutanı Tuğgeneral ...'nun darbe girişiminden haberdar olmasıyla doğrudan saat 22:30'da üs komutan vekili olan sanık ...'nu aradığı ve karışık işler olduğunu ve Hava Kuvvetleri Komutanının emri doğrultusunda Alarm Reaksiyon(A/R-Scramble-SCR) uçakları da dahil olmak üzere üsten uçak kaldırmaması emrini verdiği, emir-komuta zinciri içeresinde yer almayan ve Alarm Reaksiyon uçuşu için emir verme yetkisi bulunmayan Dairemizin 2021/6496 esas sayılı dosyasında Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçundan yargılanan Ankara Akıncı 4. Ana Jet Üssü eski Komutanı Tuğgeneral ...’in Alarm Reaksiyon nöbetinde bekleyen iki uçağını İstanbul üzerinde CAP (Hava Devriyesi)'nde bekletmesini söylediği, ayrıca Eskişehir'deki Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi (BHHM)'nin talimatlarına uyulmaması şeklindeki talimatlarına istinaden ...'nun birliğe intikal ederek mevzuata aykırı olarak Alarm Reaksiyon (Hava Savunma) nöbetçisi olan sanık ... ile aynı suçtan yargılanan Dairemizin 2021/7041 esas sayılı dava dosyası sanığı ...'ye İstanbul Boğazı üzerinde alçak irtifada hava devriyesi görevi verdiği, bunun üzerine sanık ... ile aynı suçtan yargılanan Dairemizin 2021/7041 esas sayılı dava dosyası sanığı ...'nin birlikte Kobra-67 uçuş kolunu oluşturan iki adet F-16 uçak ile saat 23:55'de Balıkesir 9. Ana Jet Üssünden kalkış yaptıkları, İstanbul Boğaz Köprüsü üzerinde alçak irtifada uçtukları, Kütahya-Çini radarının 'Topel (Komutan) emri ile RETURN TO BASE - RTB (Üsse Dön)' emri vermesi üzerine bu iki F-16 uçağın 00:10:16 itibarı ile güneyli başta Balıkesir'e dönüşe başladığı, sanık ...'nun radar sisteminden uçakların geri döndüğünü görmesi üzerine uçaklarla Kule telsizinden bağlantı kurarak 'BHHM'nin verdiği emirleri dikkate almayın emirleri Hava Kuvvetleri Hareket Merkezi veriyor. Bu çok ciddi bir nokta mutlaka geçmen lazım oradan' şeklindeki talimatı doğrultusunda, 00:21'de uçakların tekrar İstanbul yönüne döndüğü ve 00:30:03-00:42:02 saatleri aralığında İstanbul üzerinde tekrar düşük irtifada uçuş yaparak 00:45:11 saati itibarı ile Balıkesir Meydanına iniş için dönüşe geçtiği ve 01:05'te Balıkesir üssüne iniş yaptıkları, uçakların tüm kanallarda yapılan çağrılara cevap vermediği, 7600 kodu ile Telsiz Arızasına geçildiği, ancak Balıkesir Üsse iniş sırasında kule ile telsiz üzerinden irtibat kurarak iniş yaptıkları, dosya arasında bulunan 27.11.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre; Hava savunma görevi kapsamında uçakların görevlendirilmesi için MT 144-1 TSK Hava ve Füze Savunma Harekatı Talimnamesi, HKY 144-2 Hava Kuvvetleri Hava Savunma Yönergesi, 9 ÜSY 144-1 (C) 9. Ana Jet Üs Komutanlığı Hava Savunma Alarm Nöbeti Üs Özel Yönergesi mevzuatları gereği olarak Alarm Reaksiyon uçaklarına scramble kalkış emrinin yalnızca Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi (ESKİŞEHİR) tarafından telefonla veya telsizle (uçuş kulesi aracılığıyla) verilmesi usulü gerektiği, buna rağmen scramble kalkış emri verme hak ve yetkisi bulunmayan sanık ...'nun sözlü talimatı ile söz konusu uçuşun sanık ... ile Dairemizin 2021/7041 esas sayılı dava dosyası sanığı ... tarafından gerçekleştirdiği, 15 Temmuz Şehitler Köprüsünün ayaklarının 165 metre yani yaklaşık 550 feet olduğu dikkate alındığında İstanbul Boğazı üzerinde, meskun mahal olmasının haricinde sırf uçuş emniyeti yönüyle dahi yaklaşık 1500 feet irtifanın altına inilmemesi gerekmesine rağmen İstanbul Boğazı üzerinde deniz seviyesine göre 700 feet irtifaya kadar alçak uçuş yaptıkları ve 7600 kodu ile Telsiz Arızasına geçilmiş olmasına rağmen 9. Ana Jet Üssü ile iniş sırasında telsiz irtibatı kurdukları ve telsizi faal uçak paterni ile iniş yaptıkları da değerlendirildiğinde KOBRA-67 uçaklarında telsiz arızası olmadığı, bunun pilotlarca bilerek ve isteyerek yapıldığı,
Sanık ...'ın 15 Temmuz 2016 tarihinde Erdek Mayın Filo Komutanı olarak Tuğamiral rütbesinde görev yaptığı, 15.07.2016 günü saat 21:07'de Kuzey Deniz Saha Komutanı Kurmay Başkanı olarak görev yapan ve sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olan Dairemizin 2021/6496 esas sayılı dava dosya sanığı ...'ın başkası adına kayıtlı ancak kendisinin kullandığı tespit edilen hattan sanık ...'ın şahsi numarasını arayarak, aralarında emir-komuta zinciri bulunmamasına rağmen 'Karargahı kontrol altına alması ve gemileri seyre kaldırması' şeklinde talimat verdiği, bunun üzerine sanık ...'ın Filo Komutanlığına intikal ettiği, saat 21:36'da 1. Arama Tarama Filokillası Komadoru Kurmay Albay tanık ...'ı arayarak filo komutanlığına çağırdığı, tanığın 21:45 civarında filo komutanlığına ulaştığı, sanığın tanık ...'e personelin reaksiyon seviyesinin görülmesi için gemi personelinin çağrılması ve aynı emrin 2. Arama Tarama Filokillası Komadoru Albay tanık ...'a iletilmesini istediği, bunun üzerine tanık ...'in 8 adet gemi komutanını birliğe çağırdığı, durumun 2. Arama Tarama Filokillası Komadoru Albay tanık ...'a da iletildiği, tanık ...'ın izinde olması nedeniyle yerine vekalet eden Binbaşı ... ile tanık Erdek Deniz Üs komutanı Albay ...'in aranarak birliğe çağrıldığı, saat 22:35'de MEDAS üzerinden Sıkıyönetim emri ve 22:38'de Hazırlık ikazı ve birlik intikali isimli 2 emrin haber merkezine ulaştığı, saat 22:50 sularında sanık ve tanıklar birlikte otururken Sıkıyönetim emri emir subayı tarafından arz edildiği, yapılan çağrılar üzerine üst rütbeli tanıkların, gemi komutanlarının ve personelin birliğe intikal ettiği,
Sanık ...'in Balıkesir Bakım Okulu ve Eğitim Merkez Komutanı ve İl Garnizon komutanı olarak Tümgeneral rütbesinde, sanık ...'ın ise Balıkesir Kara Kuvvetleri Bakım Okulu Komutanı olarak Tuğgeneral rütbesinde görev yaptığı, sanık ...'in televizyondaki askeri hareketliliğe dair haberler üzerine tanık ... başkanı Albay ...'yü aradığı, televizyonda olan olaylardan haberinin olup olmadığını ve birliğe gelen bir emir olup olmadığını sorduğu, MEDAS üzerinden harekat yıldırım koduyla sözde Sıkıyönetim emrinin saat 22:35'de Balıkesir Bakım Okulu ve Eğitim Merkez Komutanılığına geldiği, nöbetçi amir tanık ...'in sanık ...'i arayarak harekat yıldırım koduyla bir emir geldiğini ve acil görülmesi gerektiğini söylemesi üzerine saat 23:21'de sanık ...'in kışlaya intikal ettiği, akabinden tanık ... başkanı Albay ...'nün de birliğe intikal ettiği, sanık ...'e sıkıyönetim emrinin arz edildiği, tanık ... ile birlikte emri okudukları sanık ...'in tanık ...'e kendisine bağlı birliklerin komutanlarının çağrılmasını emrettiği, bunun üzerine komutanların tanık ... tarafından çağrıldığı, ilerleyen saatlerde tüm personelin birliğe çağrıldığı, saat 23:43'de sanık ...'ın da birliğe intikal ettiği, kendi makamına uğramadan doğrudan sanık ...'in yanına geçtiği, sanık ...'in aynı zamanda tanık ...'ye ise 'araçların durumu nedir bir görmek lazım' dediği, Eğitim Destek ve Tatbikat Tabur Komutanı tanık Yarbay ...'a 'komutan araçları görmek istiyor' şeklinde verilen talimat doğrultusunda 5 tank, 1 tırtıllı kurtarıcı ve 3 kamyonun revir ile Mühimmat Kurulu Başkanlığı arasındaki yola tek sıra halinde tanık ... tarafından dizdirildiği, bir ara sanıklar ... ve ...'ın beraberlerindeki rütbeliler ile bahçeye çıktıkları, tanık ...'ın beyanlarına göre araçlara baktıkları daha sonra tüm rütbelilerin karargah binasındaki Kemal Balıkesir salonuna giderek oturdukları, masaya Balıkesir şehir haritasının açıldığı, sanık ...'in salonda bulunanlana Balıkesir’in kaç giriş çıkışı olduğunu, birlikteki araçların durumunu, çevredeki hangi muharip birliklerin var olduğunu ve ihtiyaç durumunda motorlu piyade tugayından takviye mi isteneceğini sorduğu, sanık ...'in olay gecesi Balıkesir Valisi ile görüştüğü, Valinin 'Devletin milletin tarafında mısın yoksa darbecilerin tarafında mısın' şeklindeki sorusuna sanığın 'Ben EDOK komutanlığına bağlıyım' diye cevap verdiği, sanığın Vali'den yollardaki ve kışlanın önündeki araçların çekilmesini istediği, sanık ...'ın olay gecesi boyunca sanık ...'in yanında yer aldığı anlaşılmıştır.
V-Yukarıda belirtilen açıklamalar ve gerçekleşen somut olay muvacehesinde sanıklar ..., ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet kararlarına yönelik Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı, Katılanlar T.C. ... ve TBMM Başkanlığı vekilleri ile sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Balıkesir Kara Kuvvetleri Bakım Okulunun öğrencisi olup, İstanbul'daki birliklerde staj yapan ve 15 Temmuz 2016 gecesi Sarıyer Borsa İstanbul baskınına götürülen öğrenciler ile ilgili tanık Binbaşı ...'ye 'kendilerine ne emir verilirse onu yapsınlar' talimatını verdiği kabul edilse bile baskına götürülen öğrencilere doğrudan emir vermediği, söz konusu talimatı dolaylı olarak söylediği ve tanık ...'nin de sanığın talimatını baskındaki öğrencilere iletmediği nazara alındığında sanık hakkında mahkemenin takdir ve değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamede bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı, Katılanlar T.C. ... ve TBMM Başkanlığı vekilleri ile sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükmün ONANMASINA,
VI- (IV) numaralı bentte belirtilen açıklamalar ve gerçekleşen somut olay muvacehesinde sanıklar ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet kararlarına yönelik sanıklar ... ve ... müdafileri, katılan T.C. ... ve TBMM Başkanlığı vekillerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
1-) Sanık ... bakımından;
Sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olan Dairemizin 2021/6496 esas sayılı dosya sanığı ... ile yaptığı görüşme sonrası Filo Komutanlığına intikal edip, gemileri harekete geçirebilecek şeklide gemi personelini Komutanlığa çağırarak hazırlık yapan sanığın; Erdek'te Filo Komutanlığı dışında herhangi bir askeri hareketliliğin yaşanmadığı da nazara alındığında somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanığın eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
2-) Sanık ... bakımından;
15 Temmuz 2016 günü Harekat Yıldırım kodlu sözde sıkıyönetim emrinin Balıkesir Bakım Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığına ulaşmasından sonra sanığın birliğine giderek verdiği emirler doğrultusunda, üst rütbeli komutanların ve personelin birliğe intikal ettiği, aynı zamanda 5 tank, 1 tırtıllı kurtarıcı ve 3 kamyonun garajlardan çıkarılarak revir ile Mühimmat Kurulu Başkanlığı arasındaki yola tek sıra halinde dizildiği, sanıkla birlikte tüm rütbelilerin karargah binasındaki Kemal Balıkesir salonuna giderek oturdukları, masaya Balıkesir şehir haritasının açıldığı, sanık ...'in salonda bulunanlana Balıkesir’in kaç giriş çıkışı olduğunu, birlikteki araçların durumunu, çevredeki hangi muharip birliklerin var olduğunu ve ihtiyaç durumunda motorlu piyade tugayından takviye mi isteneceğini sorduğu, yine olay gecesi Balıkesir Valisi ile yaptığı görüşmelerde Valinin 'Devletin milletin tarafında mısın yoksa darbecilerin tarafında mısın' şeklindeki sorusuna 'Ben EDOK komutanlığına bağlıyım' diye cevap verip ısrarla kapatılan yolların açılmasını istediği, birlik içerisinde hazırlık yapmaktan ibaret eylemleri olan sanığın, Balıkesir ilinde herhangi bir askeri hareketliliğin yaşanmadığı da nazara alındığında somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanığın eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ... müdafileri, katılan T.C. ... ve TBMM Başkanlığı vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün BOZULMASINA, sanıklar ... ve ...'in ceza miktarı, mevcut delil durumu, suç vasfı ve tutuklulukta geçen süre dikkate alınarak tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.02.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.