6. Ceza Dairesi 2014/11079 E. , 2015/39622 K.
Tebliğname No : 6 - 2014/195832
MAHKEMESİ : İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Kapatılan İzmir 10.Ağır Ceza Mahkemesi)
TARİHİ : 21/11/2013
NUMARASI : 2008/374 (E) ve 2013/457 (K)
SUÇLAR : Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, liderliğini yapmak, örgüt yöneticisi olmak, örgüte üye olmak, yağma, yağmaya teşebbüs, tehdit, dolandırıcılık, mala zarar verme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, resmi belgede sahtecilik
Yerel Mahkemece verilen hüküm sanıklar Atakan Uçar, B.. K.., B.. K.., K.. K.., N.. Ç.. savunmanları tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre tayin edilen günde yapılan duruşma sonunda dosya okunarak gereği görüşülüp düşünüldü;
I- Sanık M.. D.. hakkında suç örgütüne üye olmak suçundan kurulan hükmün incelemesinde;
5271 sayılı CMK’nun 231/5.maddesi kapsamında verilen kararların temyizi olanaklı bulunmayıp aynı maddenin 12.fıkrası uyarınca itirazı olanaklı kararlardan olduğu ve 5271 sayılı CMK.nın 264/1.maddesi uyarınca hükümlü yönünden yasa yoluna başvuruda ve mercide yanılmanın haklarını ortadan kaldırmayacağının anlaşılması karşısında; 5271 sayılı Yasanın 264/2.maddesi uyarınca itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye, Mahkemesince iletilmek üzere dosyanın incelenmeden İADESİNE,
II- Sanık B.. K.. hakkında silahlı suç örgütü kurmak ve liderliğini yapmak, sanık B.. K.. hakkında silahlı suç örgütü yöneticisi olmak, sanıklar A.. U.., M.. K.., Ş.. K.., N.. Ç.., C.. F.., A.. Y.., K.. K.., S.. D.. hakkında silahlı suç örgütüne üye olmak; sanıklar B.. K.., B.. K.., Ş.. K.., N.. Ç.., C.. F.., K.. K.., S.. D.. hakkında katılanlar A.. E.. ve M.. D..'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit; sanıklar B.. K.. ve B.. K.. hakkında katılan L.. Ç..'e yönelik dolandırıcılık, yağmaya teşebbüs, yakınan M.. Y..'a yönelik tehdit, katılan S.. P..'na yönelik dolandırıcılık, yağma ile mala zarar verme, mağdur E.. G..'ye yönelik tehdit, mağdur V.. D..'e yönelik tehdit, katılan T.. P..'na yönelik tehdit, sanıklar B.. K.., B.. K.. ve Ş.. K.. hakkında mağdur Y.. S..'a yönelik tehdit; sanıklar B.. K.., B.. K.. ve A.. U.. hakkında mağdur S.. Ç... (D..)'ya yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükmün incelemesinde;
Katılanlar M.. K...D.. ve A.. E.. canlı teşhiste sanık M.. K..'ı hürriyetleri kısıtlandıklarında ve tehdit eylemi sırasında sanık B.. K..'nun yanında odada bulunan kişi olarak teşhis etmeleri karşısında, sanık M.. K.. hakkında her iki katılana yönelik zamanaşımı içinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından hüküm verilmesi olanaklı görülmüştür.
Hükmolunan cezanın miktarına, sanık N.. Ç.. savunmanının duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nun 318. maddesi uyarınca REDDİNE,
Soruşturmanın sonuçlarını içeren tutanaklar, belgeler ve sanıklar B.. K.. ve B.. K.. hakkında katılan S.. P..'na yönelik yağma suçu yönünden duruşmalı inceleme sırasında ileri sürülen savunma doğrultusunda yapılan incelemede;
Sanıklara yükletilen dava konusu silahlı suç örgütü kurmak,liderliğini yapma, yönetmek ve üyesi olmak, yağma, tehdit, mala zarar verme ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemlerinin yasada öngörülen suç tipine uygun olarak nitelendirildiği,
İddiaya, savunmalara ve toplanıp karar yerinde gösterilen yeterli kanıtlara göre belirtilen suçun sanıklar tarafından işlendiği,
Soruşturma aşamalarında ileri sürülen iddia, itiraz ve savunmaların incelenip tartışıldığı ve kanıtlara uygun olarak değerlendirildiği,
Yasal ve takdiri artırıcı ve indirici nedenin gözetildiği,
Duruşma sonunda oluşan vicdani kanı ve uygulama maddeleri uyarınca cezanın doğru olarak belirlendiği,
Anlaşıldığından, o yer Cumhuriyet Savcısı, sanıklar B.. K.., B.. K.., A.. U.., M.. K.., N.. Ç.., Ş.. K.. savunmanları ile sanıklar S.. D.., K.. K.., C.. F.., A.. Y..'ın temyiz dilekçelerinde ve sanık A.. U.. savunmanı Av.R...Ö.., sanık B.. K.. savunmanı Av.M...İ..., sanıklar B.. K.. ve B.. K.. savunmanları Av.E... E.. ile Av.U.. K..'nın duruşmada ileri sürdükleri tüm itiraz ve savunmaların reddiyle, tebliğnameye kısmen aykırı olarak, sanıklar B.. K.. ve B.. K.. hakkında katılan S.. P..'na yönelik yağma suçu yönünden duruşmalı temyiz incelemesi yapılan hükmün ONANMASINA,
III- Sanıklar B.. K.. ve B.. K.. hakkında mağdur M...G..'a yönelik tehdit; sanık A.. U.. hakkında katılan S.. P..'na yönelik yağma; sanık B.. K.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün incelenmesine gelince;
Soruşturmanın sonuçlarını içeren tutanaklar, belgeler ve sanık A.. U.. hakkında katılan S.. P..'na yönelik yağma suçu yönünden duruşmalı inceleme sırasında ileri sürülen savunmalar doğrultusunda yapılan incelemede;
Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanık B.. K.., P... C.. iş merkezini ele geçirmeye çalışma faaliyetleri kapsamında, iş merkezinde S... P...'nun kiracısı olup pizza dükkanı işleten mağdur M.. G..'a 'Kirasını ödememesini, öderse kendisi ile ters düşeceğini ve dükkanı kapattırma noktasına getireceğini' söylerek tehdit etmeye başladığı, bir gün mağdurun işyerin gelip belindeki tabancayı göstererek 'Ben istersem üç saniyede adamı öldürürüm' diye tehdit ettiğinin anlaşılması karşısında;
sanık Bilal'in tehdit suçunu işlediği, sanık Bülent'in de suç örgütünde yönetici olması nedeniyle 5237 sayılı TCK'nın 220/5.maddesine göre sorumlu olduğu gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
2-Katılan T.. P.., 06.11.2008 tarihli Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde verdiği beyanında, sanık A.. U..'ın “Sen bizim ağalar hakkında iyi konuşmuyormuşsun, senin için iyi olmaz, kendine dikkat et arkanda iki kişi dolaşıyor” dediği sırada ceketini geriye doğru çekerek belindeki tabancayı katılana gösterip 'Ben 18 sene içeride yattım' dediğini belirttiği ve 25.03.2009 tarihli duruşmada da bu beyanını tekrar ettiğinin anlaşılması karşısında; gerekçeli kararda, sanık A.. U..'ın katılan T.. P..'nu silahla tehdit ettiği sözleri katılan S...P..'na yönelik söylenmiş gibi belirtilip yağma suçundan hüküm kurulması,
3- Küre Özel Güvenlik Şirketi'nde yapılan arama sonucunda, 1 adet üzerinde sanık B.. K..'na ait fotoğraf olup H... B... İ... adına tanzim edilmiş .. Üniversitesi öğrenci kimlik kartı bulunduğu, gerekçe kısmında sanık Bülent hakkında resmi belgede sahtecilik suçunun işlendiği belirtildiği halde kısa ve gerekçeli kararın hüküm kısmında sanık B.. K.. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet Savcısı ile sanıklar B.. K.., B.. K.., A.. U.. savunmanlarının temyiz dilekçelerinde ve sanık A.. U.. savunmanı Avukat R...Ö...., sanık B.. K.. savunmanı Av.M... İ..., sanıklar B.. K.. ve B.. K.. savunmanları Av.E... E..
ve Av.U... K...'nın duruşmada ileri sürdüğü tüm itiraz ve savunmaları yerinde görülmüş olduğundan, sanık A.. U.. yönünden duruşmalı temyiz incelemesi yapılan hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, usule ilişkin üye M... K..'un karşı oyuyla ve oyçokluğuyla alınan karar 15.04.2015 gününde, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı ....'ın katıldığı oturumda, sanık B.. K.. savunmanı Av.M.. İ...'nun yüzüne karşı açıkça ve yöntemince okunup anlatıldı.
KARŞI OY:
6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 105/6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan; ancak, aynı Kanunun geçici 2/4. maddesi uyarınca, bu mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakmakla görevlendirilen, CMK’nın yürürlükten kaldırılan 250/1. maddesine göre görevli mahkemeler, 6 Mart 2014 tarihli, mükerrer 28933 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14/1. maddesi gereğince kaldırılmışsa da, anılan maddenin 4. fıkrasına, “Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtay'ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.” hükmü konulmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin, konumu gereği; başta terör olmak üzere, örgütlü suçlarla mücadele edebilmesi için; Kanun Koyucunun özel yetkili mahkemeleri kaldırırken; kaldırma gerekçesinde ortaya koyduğu sakıncaları taşımayan; evrensel hukuk kurallarına uygun; yetki ve görev sınırları iyi çizilmiş; alt yapısı iyi oluşturulmuş; ihtisas mahkemelerine ihtiyaç olduğu, inancını taşıyorum.
Düşüncem bu olmakla birlikte, benim muhalefetim; bu mahkemeler kaldırılırken; dosyası henüz sonuçlanmamış sanıklarla; dosyası karara bağlanıp, Yargıtay'a gönderilmiş olan sanıklar arasında ayrım yapan yukarıda açıklandığı şekilde bir hükme yer verilmesinin, kaldırma nedenleriyle örtüşmediği ve çeliştiği noktasına ilişkindir. Çünkü;
5271 sayılı Kanunun 2/f maddesi 'kovuşturma: iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi' ifade eder, şeklinde tanımlanmış olup, bu tanıma göre, temyiz aşamasındaki dosyalar kovuşturması devam eden derdest dosyalardır. Bu tanım karşısında, henüz kovuşturma süreci tamamlanmamış dosyalardan; özel yetkili mahkemelerce karar verilmemiş olanların genel (normal) ağır ceza mahkemelerine gönderilmesi; temyiz aşamasındakilerin ise Yargıtay tarafından incelenmesi yolunda düzenleme yapılmak suretiyle ayrıma gidilmesinin doğru bir çözüm şekli olmadığını düşünüyorum. Sebeblerini aşağıda açıklayacağım üzere, bu Kanun hükmüne rağmen; Yargıtay'da bulunan dosyalarında, aynen, karar verilmemiş dosyalarda olduğu gibi; hiçbir incelemeye tâbi tutulmadan salt, söz konusu mahkemelerin kaldırıldığı gerekçesi ile genel bir kanun bozması yapılıp, mahalline iade edilmeleri ve muhakemelerinin; genel (normal) mahkemelerde
yapılmasının sağlanması görüşündeyim. Aksi bir çözüm, yani esasa girilerek bu dosyaların inceleneceği kuralına uyulması 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ve 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olur.
Şöyle ki;
1- Özel Yetkili Mahkemeler, 'Adil Yargılanma Hakkı' ve 'Ağır Ceza Mahkemeleri' arasındaki ayrıma son vermek amacıyla kaldırılmış olup, bu husus anılan Kanunun genel ve sözü geçen madde gerekçesinde belirtilmiş; böylece, bütün Ağır Ceza Mahkemelerinin aynı usul kurallarına tâbi olması sağlanarak, adil yargılanma hakkı için gerekli olan özel soruşturma ve kovuşturma usullerine son verilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda baktığımızda; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında ve Yargıtay'ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunacağına ilişkin düzenlenme yapılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 10. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerine uygun düşmez.
Zira, Kanun Koyucu, bizzat kendisi, özel yetkili mahkemeleri adil yargılanma hakkını temin etmek amacıyla kaldırıldığını, Kanun gerekçesinde yer vermesine ve bu mahkemelerin normal ağır ceza mahkemelerine göre, daha güvencesiz olduğunu kabul etmesine rağmen; bu mahkemelerce kurulan hükümlerin, normal ağır ceza mahkemelerinden verilen kararlar gibi incelenmesini öngörmesi; kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen bir sonuç yaratır.
2- Mahkemeler, bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar. 6526 sayılı Kanunla delil toplama yöntemleri değiştirilmiş; önceden CMK'nın 250. maddesi kapsamında kalan soruşturma ve kovuşturmalarda şüpheli ve sanıklar yönünden kısıtlayıcı hükümler kaldırılarak, hukukî güvenlik ile yargılama eşitliği sağlanmıştır. Ancak Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması sonucu, bu mahkemelerce karara bağlanmayan ve diğer ağır ceza mahkemelerine gönderilen davaların sanıkları ile; kararları Yargıtay'da temyiz incelemesinde bulunan dosyaların sanıkları arasında ayrım yapılarak, fark yaratılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 7. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, sözleşmede yer alan hak ve özgürlüklerden ayrım gözetilmeksizin, herkesin yararlanmasını hüküm altına alan 14. maddesine ve iç hukukumuz yönünden de, Anayasamızın 'Kanun önünde eşitlik' başlıklı 10; 'Hak Arama Hürriyeti' başlıklı 36; 'Kanunî Hâkim Güvencesi' başlıklı 37; 'Suç ve Cezalar' başlıklı 38. maddelerine aykırılık oluşturur.
Görüldüğü üzere;
Söz konusu Kanunî düzenleme, bu hâliyle, hem Anayasamıza aykırıdır, hemde tarafı olduğumuz ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalarla çatışmaktadır.
Şimdi, burada sorun, Anayasamıza ve yukarıda açıkladığımız milletlerarası antlaşmalara aykırılık oluşturan, anılan Kanun hükmünü aşıp aşamayacağımız; aşabilecek isek, bunu nasıl yapabileceğimiz noktasında toplanmaktadır.
Aslında, bu konu, bir sorun iken, Anayasamızın 90/5. maddesinde 07.05.2014 tarih ve 5170 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle, milletlerarası antlaşma hükümlerine üstünlük tanınarak, temelinden çözülmüş olup, bu gün için tartışma kalmamıştır.
Şöyle ki;
Anayasamızın 90/5. maddesi ile; bir kanun hükmüyle usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen bir antlaşma kuralının çatışması hâlinde, antlaşma hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
Bu hükümden hareketle somut olayımızı değerlendirecek olursak, 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14. maddenin 4. fıkrası son cümlesinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Ülkemizin kabul ettiği milletlerarası antlaşmalar ile çeliştiği açıkça görülmekte olup, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yukarıda açıklanan hükümlerine üstünlük tanınması suretiyle sorunun çözülmesi ve özel yetkili mahkemelerce verilen hükümlerin; başka yönleri incelenmeksizin, kanun önünde eşitlik ilkesi ve adil yargılanma hakkı gereğince, bütünüyle bozularak, genel (normal) ağır ceza mahkemelerinde; muhakemelerinin yapılması ve sonucuna göre, hüküm kurulması için bozulması gerekmektedir. Aksi bir düşüncenin kabul edilmesi; kanun koyucunun bu mahkemeleri kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen sonuçlar doğuracağı gibi hukukun; adalet, yerindelik ve hukukî güvenlik başlıkları altında toplanabilecek temel değerlerine de aykırı olur, kanaatindeyim.
Bu nedenlerle söz konusu dosyada; yüksek çoğunluğun esasa girerek inceleme yapma görüşüne ve bu görüşe bağlı olarak verdiği karara katılmıyorum.