10. Ceza Dairesi 2019/1212 E. , 2019/2190 K.
Adalet Bakanlığının, 20/03/2019 tarihli yazısı ile uyuşturucu madde ticareti yapma ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından sanık ...’nun, diğer sanıklar hakkındaki bozmadan yararlandırılması talebinin reddine ilişkin Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/07/2018 tarihli ve 2007/206 esas, 2010/330 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair Elazığ 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/08/2018 tarihli ve 2018/302 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 26/03/2019 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla ...:
1- Sanık hakkında, 24/11/2006 tarihinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından yapılan yargılama sonucunda, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nın mülga 250. maddesi ile görevli) 14/10/2010 tarihli ve 2007/159 esas, 2010/127 sayılı kararıyla uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden TCK’nın 188/3, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 4 yıl 2 ay hapis ve 1.000 Türk lirası adli para cezasıyla cezalandırılmasına, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu yönünden ise beraatına karar verildiği,
2- Uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden verilen mahkûmiyet hükmünün sanık müdafii tarafından, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu yönünden verilen beraat hükmünün ise Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edildiği,
3- Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 05/04/2016 tarihli ve 2015/8654 esas, 2016/3548 karar sayılı ilamıyla, sanık müdafiinin “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu yönünden verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin süresinden sonra olması nedeniyle reddine, ancak Cumhuriyet savcısının kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu yönünden verilen beraat hükmüne yönelik temyizi yerinde görülerek hükmün bozulmasına karar verildiği, ayrıca uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine karar verilip, haklarındaki hüküm hem kendileri tarafından hem de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilen diğer bir kısım sanıklar yönünden de bozma kararı verildiği,
4- Sanık ... müdafiinin mahkemeye dilekçe vererek, diğer sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden verilen bozma kararından sanığın da yararlandırılmasını talep ettiği,
5- Bozma sonrası dosyanın devredildiği Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/07/2018 tarihli ve 2007/206 esas, 2010/330 sayılı ek kararıyla “bozma ilamında sanığa sirayet edeceğine dair hükmün bulunmadığı gibi böyle bir nedenin de bulunmadığı” gerekçesiyle talebin reddine karar verildiği,
6- Sanık müdafiince bu karara itiraz edildiği, ancak Elazığ 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/08/2018 tarihli ve 2018/302 değişik iş sayılı kararıyla itirazın reddine kesin olarak karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, 'Dosya kapsamına göre, Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesince 14/10/2010 tarihli karar ile uyuşturucu madde ticareti yapma
suçundan sanık ... ile birlikte diğer sanıklar ...,... ve ... iştirak halinde hareket ettiklerinden bahisle cezalandırılmalarına karar verildiği, sanıklar..., ... ve ...'ın kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 05/04/2016 tarihli ilamında yer alan ' Sanıklar ile birlikte otuzbir kişi hakkında çıkar amaçlı suç örgütü kurma ve üye olma, örgüt faaliyeti kapsamında uyuşturucu madde ticareti yapma, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından soruşturma yapılarak sanıklar yönünden işledikleri iddia olunan örgüt faaliyeti kapsamında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan dosya tefrik edilerek temyize konu bu davanın açıldığı, diğer dosya hakkında ise sanıklarla birlikte otuzbir kişi hakkında suç örgütü kurma ve üye olma, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından 15.02.2008 tarihinde dava açıldığı ve Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/122 esas sayılı dosyasında kayıtlı olduğu dosyadaki bazı belgeler ve UYAP incelemesinden anlaşıldığından, sanıklar hakkındaki anılan dava dosyasının akıbeti araştırılarak derdest ise davaların birleştirilmesi, hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise dosyanın aslı ya da onaylı örneğinin dosya içine alınıp incelenerek bütün deliller birlikte değerlendirilip, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, ..' şeklindeki gerekçe ile sanıklar lehine hükmün bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla; benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 03/07/2014 tarihli ve 2014/12538 esas, 2014/23617 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, lehe bozmanın aynı durumdaki diğer sanığa da sirayet ettirilmesinin bir zorunluluk olduğu gözetildiğinde, temyiz incelemesi yapılmayan sanık ... yönünden sirayetin mahallinde mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.' denilerek, Elazığ 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/08/2018 tarihli ve 2018/302 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
Her ne kadar Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/10/2010 tarihli ve 2007/159 esas, 2010/127 sayılı kararının bozulmasına dair Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 05/04/2016 tarihli ve 2015/8654 esas, 2016/3548 karar sayılı ilamından sanık ...’ın da yararlandırılması gerektiğinden bahisle kanun yararına bozma yoluna başvurulmuş ise de,
1412 sayılı CMUK’nın “Hükmün Bozulmasının Diğer Maznunlara Sirayeti” başlıklı 325. maddesinde “Hüküm, cezanın tatbikatında kanuna muhalefet edilmesinden dolayı maznun lehine olarak bozulmuşsa ve bozulan cihetlerin temyiz talebinde bulunamamış olan diğer maznunlara da tatbiki kabil olursa bu maznunlar dahi temyiz talebinde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından istifade ederler.” şeklinde düzenleme yer aldığı,
CMK’nın “Hükmün Bozulmasının Diğer Sanıklara Etkisi” başlıklı 306. maddesinde ise “Hüküm, sanık lehine bozulmuşsa ve bu hususların temyiz isteminde bulunmamış olan diğer sanıklara da uygulanması olanağı varsa, bu sanıklar da temyiz isteminde bulunmuşçasına hükmün bozulmasından yararlanırlar.” şeklinde düzenleme yer aldığı,
İnceleme konusu olayda, sanık ...’ın yargılama konusu eylem tarihi olan 24/11/2006 tarihinde Elazığ Emniyet Müdürlüğünce daha önceden uyuşturucu madde suçlarından işlem yapılan ... ve ...’ın uyuşturucu madde satışı yapacakları yönünde istihbari bilgi alınması üzerine, saat 13.30 sıralarında ... plakalı araç içinde sürücü koltuğunda ..., sağ ön koltukta ..., arkada ise ... ve ... isimli şahısların bulunduğunun tespit edildiği, araç içinde arka koltukta karton kutu içinde net 1 kg 708,7 gr esrar ele geçirildiği,
Sanıkların savunmalarında özetle; ...’ın uyuşturucuyu tesadüfen bir tarla kenarında bulduğunu, bu esrarı aralarında paylaşıp birlikte içeceklerini beyan ettikleri, daha sonra ...’ın sulh ceza mahkemesinde yapılan sorgusunda esrarı tarlaya saklayan kişi olarak ... ’ın ismini verdiği, yapılan soruşturma sonucunda Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının 22/01/2007 tarihli iddianamesiyle bu beş sanık hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapmak ve
kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak” suçlarından kamu davası açıldığı, yargılamanın Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/59 esas sayılı dosyasına kayden yapıldığı,
Daha sonra Malatya (CMK’nın mülga 250. maddesi ile görevli) Cumhuriyet Başsavcılığınca “suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan yürütülen bir soruşturma kapsamında, yukarıda bahsedilen ve Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/59 esas sayılı dosyasında yargılaması devam edilen 24/11/2006 tarihli eylemin de örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği belirtilmek suretiyle ... hariç olmak üzere diğer sanıklar ..., ..., ... ve ... ile birlikte toplam 19 sanık hakkında “örgüt faaliyeti kapsamında uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan 12/12/2007 tarihli iddianameyle kamu davası açıldığı ve adı geçen sanıklar hakkındaki Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/59 esas sayılı davasının yeni açılan bu dava ile birleştirilmesine karar verilmesinin talep edildiği,
Ayrıca sanıklardan ... hakkında “suç örgütü kurma, yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit”, ... hakkında “suç örgütü üyesi olma”, ... ve ... hakkında ise “üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçlarından ayrı bir soruşturma yürütülerek bu suçlardan da 15/02/2008 tarihli iddianameyle dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nın mülga 250. maddesi ile görevli) 14/10/2010 tarihli ve 2008/71 esas, 2010/126 sayılı kararıyla tüm sanıkların örgüt kurma ve üye olma suçlarından beraatına, karar kesinleştiğinde sanık ... hakkındaki yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından yargılamanın yapılabilmesi için dosyanın görevli ve yetkili Elazığ Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, sanık Alpaslan ve Cevat hakkındaki beraat hükümlerinin Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12/11/2012 tarihli ve 2012/7904-12896 sayılı kararıyla, “Mahkemece yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından verilen görevsizlik kararı yöntemince kaldırıldıktan sonra sanıkların hukukî durumunun değerlendirilmesi gerektiği” gerekçesiyle beraat hükümlerinin bozulduğu, bozma sonrası dosyanın gönderildiği Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/07/2016 tarihli ve 2014/122 esas, 2016/308 sayılı kararıyla, sanıklar Alpaslan ve Cevat hakkındaki suç örgütü kurma ve üyeliği suçlarından verilen beraat hükümleri Yargıtayca bozulduğu halde sehven kesinleştiği belirtilerek bu suçlardan hüküm kurulmadığı, görevsizlik kararına konu olan sanık Alpaslan’ın yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tehdit suçlarından ise beraatına karar verildiği, hükmün temyiz edildiği ve Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 2018/2739 esas sayılı dosyasında inceleme sırası beklediği,
Sanıklar Alpaslan, Cevat, Sinan ve Mehmet Katar hakkında “örgüt faaliyeti kapsamında uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu bakımından açılmış olan davanın Malatya (CMK’nın mülga 250. maddesi ile görevli) 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/159 esas sayılı dosyasında görülmeye başlandığı, yargılama aşamasında talep gibi Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/59 esas sayılı dosyasında görülen davanın bu dava ile birleştirilmesine karar verildiği, yapılan yargılama sonucunda Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nın mülga 250. maddesi ile görevli) 14/10/2010 tarihli ve 2007/159 esas, 2010/127 sayılı kararıyla suçun örgüt faaliyeti kapsamında işlenmediği kanaatine varıldığı ve dört sanığın da ayrı ayrı uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetlerine, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ise beraatlarına karar verildiği, Cumhuriyet savcısınca “sanıkların kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan da cezalandırılmaları gerektiği, ayrıca ... ve ... hakkında örgüt faaliyeti kapsamında uyuşturucu madde ticareti suçu nedeniyle cezalarında artırım yapılması gerektiği” gerekçesiyle sanıklar aleyhine temyiz yoluna başvurulduğu, ayrıca sanıklar tarafından da mahkûmiyet hükümlerinin temyiz edildiği, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 05/04/2016 tarihli ve 2015/8654 esas, 2016/3548 sayılı kararıyla, sanık ...’ın temyiz talebinin süresinden sonra olması nedeniyle reddine, Cumhuriyet savcısı ve diğer sanıkların temyizi yönünden ise, “Elazığ 1. Ağır CezaMahkemesinin 2014/122 esas sayılı dosyasına konu olan suç örgütü kurma ve üye olma suçlarından yürütülen dava derdest ise davaların birleştirilmesi, kesinleşmiş ise bu dosya içine alınarak deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre sanıkların hukukî durumunun belirlenmesi gerektiği” gerekçesiyle hükümlerin bozulmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında,
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçu yönünden bozma nedeninin, Cumhuriyet savcısının aleyhe temyizi doğrultusunda“yargılama konusu suçun örgüt faaliyeti kapsamında işlenip işlenmediğinin araştırılması gerektiği” gerekçesine dayandığı, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu yönünden bozmanın ise açıkça sanıklar aleyhine olduğu anlaşıldığından, her ne kadar Mahkemenin sanığın bozmadan yararlandırılması talebinin reddine ilişkin ek kararında yer alan “Yargıtay ilamında bozmanın, sanık ...’a da sirayet ettirileceğine dair hüküm bulunmadığı” gerekçesi yasaya aykırı ise de, somut olayda bozmanın sanık ... lehine uygulanma imkanı bulunmadığından, ret kararı sonucu bakımından yasaya uygun olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmemiştir.
D) Karar :
Açıklanan nedenlere göre, “sanığın diğer sanıklar hakkındaki bozmadan yararlandırılması talebinin reddine” ilişkin ek karara yönelik itirazın reddine dair Elazığ 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/08/2018 tarihli ve 2018/302 değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 15.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.