6. Ceza Dairesi 2014/14163 E. , 2015/43700 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Yağma, Hırsızlık, Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek ve bu örgüte üye olmak, örgüte bilerek isteyerek yardım etmek, Mala zarar vermek, Konut ve işyeri dokunulmazlığını ihlal etmek,Suç eşyasını satın almak
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEMYİZ EDENLER : Sanıklar ... ve ..., sanıklar ... ve ... ile savunmanları, sanıklar ..., ..., ...,..., ... ve ... savunmanlarının
Yerel Mahkemece verilen hüküm sanıklar ..., ..., ... ve ... tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında hükmolunan ceza sürelerine göre, sanık savunmanlarının duruşmalı inceleme istemlerinin CMUK.nun 318. maddesi uyarınca REDDİNE;
I-Sanık ... hakkında yakınan ...'a karşı işlemiş olduğu hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçları;
Sanık ... hakkında yakınan ...'a karşı işlemiş olduğu hırsızlık suçu;
Sanık ... hakkında yakınan ...'ya karşı işlemiş olduğu hırsızlık suçu;
Sanık ... hakkında yakman ...'a karşı işlemiş olduğu hırsızlık suçu;
Sanık ... hakkında yakınan ...'a karşı işlemiş olduğu hırsızlık suçu;
Sanık ... hakkında yakınan ...'a karşı işlemiş olduğu hırsızlık ve mala zarar verme suçlarından verilen kararların incelenmesinde;
Gerekçeli karar başlığında katılan ve yakınan isimleri ile suç tarihleri ayrı ayrı yazılmamış ise de; bu husus mahallinde ilavesi mümkün bir eksiklik olarak kabul edilmiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulu'nun takdirine göre, sanık ..., sanık ... ve savunmanı ile sanıklar ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün, tebliğnameye kısmen uygun kısmen aykırı olarak ONANMASINA,
II-Sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'a yönelik hırsızlık, konut dokunulnıazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları;
Sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'a yönelik hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçları;
Sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'e yönelik hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları;
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınan ...'a yönelik hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçları;
Sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'a yönelik hırsızlık ve mala zarar verme suçları;
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınan ... yönelik hırsızlık suçu;
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınan ... yönelik hırsızlık suçu;
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınan ...'e yönelik hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları;
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınan ...'na yönelik yağma suçu;
Sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ... yönelik hırsızlık suçu;
Sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'a yönelik hırsızlık suçu;
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında yakınan ...'e yönelik hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları;
Sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'ya yönelik hırsızlık suçu;
Sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'a yönelik hırsızlık suçu;
Sanıklar ... ve ... hakkında yakınan ...'a yönelik hırsızlık suçu;
Sanık ... hakkında işlemiş olduğu suç eşyasının satın alınması suçu;
Sanıklar ... ve ...'in kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme;
Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ın kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma;
Sanık ... hakkında örgüt içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçlarından verilen kararların incelenmesinde;
1-Suç işlemek amacıyla örgüt kurma-yönetmekle suçlanan sanıklar ... ve ... ile suç örgütüne üye olmakla suçlanan sanıklar ...,..., ..., ..., ..., ... ve ...'ın arasında devamlılık içeren kanunun suç saydığı fiilleri işlemek (suç işleme programı altında) amacı ile bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna ve sanıklar ... ve ...'in faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiğine dair dosya kapsamında delil bulunmadığı anlaşılmakla; sanıklar ... ve ...'in suç işlemek amacıyla örgüt kurma-yönetme; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma; sanık ...'in suç örgütüne yardım etme suçlarından beraatleri yerine, yazılı biçimde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
2-a-)Sanık ... hakkında yakınan ... yönelik işlediği iddia olunan yağma suçu ile sanık ... hakkında yakınan ... yönelik hırsızlık suçu bakımından hazırlık soruşturması sırasında ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/31074 soruşturma, 2012/22 karar sayılı ve 09/01/2012 tarihli kararı ile ayırma kararı verilerek soruşturmanın 2012/727 numarasına kayıt edildiğinin anlaşılması karşısında, bu soruşturma sonucunda ne gibi bir işlem yapıldığı, kamu davası açılıp açılmadığı, açıldı ise karar verilip verilmediğinin ve bir karar verildi ise bunun niteliği ile kesinleşip kesinleşmediğinin araştırılması, sonucuna göre de yakınanlar ... ve ... karşı anılan suçlardan TCK.nun 220/5. maddesi uyarınca sorumlulukları bulunduğu kabul edilen sanıklar ... ve ...'in hukuki durumlarının tayin ve takdiri sureti ile bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yetersiz gerekçe ile sanıklar ... ve ...'in atılı suçlardan cezalandırılmalarına dair yazılı şekilde hüküm kurulması,
b-)Kabule göre de; yakınan ... ise sokak içerisinde gezerken yanına tanımadığı ve daha önceden görmediği üç kişinin gelerek kendisine tarihi kiliseleri gösterebileceklerini söylediklerini, bu kişiler ile birlikte tarihi kilisenin önüne geldiklerinde içlerinden birisinin elinde bulunan çantasını çekmeye başladığını, kendisinin de vermemek için direndiğini,çekişme sırasında dengesini kaybedip düştüğünü, yere düşmesi üzerine çocukların elinde bulunan çantasını alıp kaçtıklarını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında; yakınan ... yönelik eylemin yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Sanıklar ... ve ...'in yakınan ...'a yönelik hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları; sanıklar ... ve ...'in yakınan ...'a yönelik hırsızlık, konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçları; sanıklar ... ve ...'in yakınan ...'e yönelik hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları; sanıklar ..., ... ve ... 'in yakınan ...'a yönelik hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçları; sanıklar ... ve ...'in yakınan ...'a yönelik hırsızlık ve mala zarar verme suçları; sanıklar ... ve ...'in yakınan ... yönelik hırsızlık suçu; sanıklar ..., ... ve ...'in yakınan ...'e yönelik hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları; sanıklar ..., ... ve ...'in yakınan ...'na yönelik yağma suçu; sanıklar ... ve ...'in yakınan ...'a yönelik hırsızlık suçu; sanıklar ..., ... ve ...'in yakınan ...'e yönelik hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları; sanıklar ... ve ...'in yakınan ...'ya yönelik hırsızlık suçu; sanıklar ... ve ...'in yakınan ...'a yönelik hırsızlık suçu; sanıklar ... ve ...'in yakınan ...'a yönelik hırsızlık suçu; sanık ...'in suç eşyasının satın alınması suçunu işlediklerine dair savunmalarının aksine her türlü kuşkudan uzak ve cezalandırılmalarına yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek, TCK.nun 220/5. maddesi yollaması ile bu suçlarla irtibatlı olduğu belirtilen sanıklar ...
Yalçin ve ... ile birlikte beraatlerine karar verilmesi gerekirken, varsayıma dayalı olarak ve yetersiz gerekçe ile adı geçen sanıklar ...,..., ..., ... ve ...'in cezalandırılmalarına dair yazılı şekilde hüküm kurulması,
4-Yakınan ... kolluk ifadesinde; 18.04.2011 günü turistik gezi amaçlı gelmiş olduğu ili Sur ilçesinde yaya olarak gezdiği esnada, arkasından gelen iki şahıstan, birinci şahsın aniden kendisini iteklediğini ve diğer ikinci şahısın da elinde bulunan kahve renkli deri el çantasını alarak kaçmaya başladıklarını beyan ettiğinin anlaşılması karşısında; yakınan ... , ... yönelik eylemin yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden sanık ... hakkında yazılı şekilde hırsızlık suçundan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ..., sanıklar ... ve ... ile savunmanları, sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme kısmen uygun kısmen aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına, 15/10/2015 tarihinde üye ... usule yönelik karşı oyuyla oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 105/6. maddesi ile yürürlükten kaldırılan; ancak, aynı Kanunun geçici 2/4. maddesi uyarınca, bu mahkemelerde açılmış olan davalara, kesin hükümle sonuçlandırılıncaya kadar bakmakla görevlendirilen, CMK’nın yürürlükten kaldırılan 250/1. maddesine göre görevli mahkemeler, 6 Mart 2014 tarihli, mükerrer 28933 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14/1. maddesi gereğince kaldırılmışsa da, anılan maddenin 4. fıkrasına, “Bu mahkemelerce verilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında veya Yargıtay'ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunur.” hükmü konulmuştur. Türkiye Cumhuriyetinin, konumu gereği; başta terör olmak üzere, örgütlü suçlarla mücadele edebilmesi için; Kanun Koyucunun özel yetkili mahkemeleri kaldırırken; kaldırma gerekçesinde ortaya koyduğu sakıncaları taşımayan; evrensel hukuk kurallarına uygun; yetki ve görev sınırları iyi çizilmiş; alt yapısı iyi oluşturulmuş; ihtisas mahkemelerine ihtiyaç olduğu, inancını taşıyorum.
Düşüncem bu olmakla birlikte benim muhalefetim; bu mahkemeler kaldırılırken; dosyası henüz sonuçlanmamış sanıklarla; dosyası karara bağlanıp, Yargıtay'a gönderilmiş olan sanıklar arasında ayrım yapan yukarıda açıklandığı şekilde bir hükme yer verilmesinin, kaldırma nedenleriyle örtüşmediği ve çeliştiği noktasına ilişkindir. Çünkü;
5271 sayılı Kanunun 2/f maddesi 'kovuşturma: iddianamenin kabulü ile başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi' ifade eder, şeklinde tanımlanmış olup, bu tanıma göre, temyiz aşamasındaki dosyalar kovuşturması devam eden derdest dosyalardır. Bu tanım karşısında, henüz kovuşturma süreci tamamlanmamış dosyalardan; özel yetkili mahkemelerce karar verilmemiş olanların genel (normal) ağır ceza mahkemelerine gönderilmesi; temyiz aşamasındakilerin ise Yargıtay tarafından incelenmesi yolunda düzenleme yapılmak suretiyle ayrıma gidilmesinin doğru bir çözüm şekli olmadığını düşünüyorum. Sebeblerini aşağıda açıklayacağım üzere, bu Kanun hükmüne rağmen; Yargıtay'da bulunan dosyalarında, aynen, karar verilmemiş dosyalarda olduğu gibi; hiçbir incelemeye tâbi tutulmadan salt, söz konusu mahkemelerin kaldırıldığı gerekçesi ile genel bir kanun bozması yapılıp, mahalline iade edilmeleri ve muhakemelerinin; genel (normal) mahkemelerde yapılmasının sağlanması görüşündeyim. Aksi bir çözüm, yani esasa girilerek bu dosyaların inceleneceği kuralına uyulması 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine ve 4 Kasım 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olur.
Şöyle ki;
1-Özel Yetkili Mahkemeler, 'Adil Yargılama Hakkı' ve 'Ağır Ceza Mahkemeleri' arasındaki ayrıma son vermek amacıyla kaldırılmış olup, bu husus anılan Kanunun genel ve sözü geçen madde gerekçesinde belirtilmiş; böylece, bütün Ağır Ceza Mahkemelerinin aynı usul kurallarına tâbi olması sağlanarak, adil yargılanma hakkı için gerekli olan özel soruşturma ve kovuşturma usullerine son verilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda baktığımızda; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında ve Yargıtay'ın dairelerinde bulunan dosyaların incelenmesine devam olunacağına ilişkin düzenlenme yapılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 10. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerine uygun düşmez.
Zira, Kanun Koyucu, bizzat kendisi, özel yetkili mahkemeleri adil yargılanma hakkını temin etmek amacıyla kaldırdığını, Kanun gerekçesinde yer vermesine ve bu mahkemelerin normal ağır ceza mahkemelerine göre, daha güvencesiz olduğunu kabul etmesine rağmen; bu mahkemelerce kurulan hükümlerin, normal ağır ceza mahkemelerinden verilen kararlar gibi incelenmesini öngörmesi; kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen bir sonuç yaratır.
2-Mahkemeler, bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar. 6526 sayılı Kanunla delil toplama yöntemleri değiştirilmiş; önceden CMK'nın 250. maddesi kapsamında kalan soruşturma ve kovuşturmalarda şüpheli ve sanıklar yönünden
kısıtlayıcı hükümler kaldırılarak, hukukî güvenlik ile yargılama eşitliği sağlanmıştır. Ancak Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması sonucu, bu mahkemelerce karara bağlanmayan ve diğer ağır ceza mahkemelerine gönderilen davaların sanıkları ile; kararları Yargıtay'da temyiz incelemesinde bulunan dosyaların sanıkları arasında ayrım yapılarak, fark yaratılması; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 7. maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, sözleşmede yer alan hak ve özgürlüklerden ayrım gözetilmeksizin, herkesin yararlanmasını hüküm altına alan 14. maddesine ve iç hukukumuz yönünden de, Anayasamızın 'Kanun önünde eşitlik' başlıklı 10; 'Hak Arama Hürriyeti' başlıklı 36; 'Kanunî Hâkim Güvencesi' başlıklı 37; 'Suç ve Cezalar' başlıklı 38. maddelerine aykırılık oluşturur.
Görüldüğü üzere;
Söz konusu Kanunî düzenleme, bu hâliyle, hem Anayasamıza aykırıdır, hemde tarafı olduğumuz ve usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalarla çatışmaktadır.
Şimdi, burada sorun, Anayasamıza ve yukarıda açıklandığımız milletlerarası antlaşmalara aykırılık oluşturan, anılan Kanun hükmünü aşıp aşamayacağımız; aşabilecek isek, bunu nasıl yapabileceğimiz noktasında toplanmaktadır.
Aslında, bu konu, bir sorun iken, Anayasamızın 90/5. maddesinde 07.05.2014 tarih ve 5170 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle, milletlerarası antlaşma hükümlerine üstünlük tanınarak, temelinden çözülmüş olup, bu gün için tartışma kalmamıştır.
Şöyle ki;
Anayasamızın 90/5. maddesi ile; bir kanun hükmüyle usulüne uygun olarak yürürlüğe girmiş, temel hak ve özgürlükleri düzenleyen bir antlaşma kuralının çatışması hâlinde, antlaşma hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.
Bu hükümden hareketle sonut olayımızı değerlendirecek olursa, 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi ile Terörle Mücadele Kanununa eklenen geçici 14. maddenin 4. fıkrası son cümlesinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Ülkemizin kabül ettiği milletlerarası antlaşmalar ile çeliştiği açıkça görülmekte olup, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yukarıda açıklanan hükümlerine üstünlük tanınması suretiyle sorunun çözülmesi ve özel yetkili mahkemelerce verilen hükümlerin; başka yönleri incelenmeksizin, kanun önünde eşitlik ilkesi ve adil yargılanma hakkı gereğince, bütünüyle bozularak, genel (normal) ağır ceza mahkemelerinde; muhakemelerinin yapılması ve sonucuna göre, hüküm kurulması için bozulması gerekmektedir. Aksi bir düşüncenin kabul edilmesi; kanun koyucunun bu mahkemeleri kaldırma gerekçesi ve amacıyla çelişen sonuçlar doğuracağı gibi hukukun; adalet, yerindelik ve hukukî güvenlik başlıkları altında toplanabilecek temel değerlerine de aykırı olur, kanaatindeyim.
Bu nedenlerle söz konusu dosyada; yüksek çoğunluğun esasa girerek inceleme yapma görüşüne ve bu görüşe bağlı olarak verdiği karara katılmıyorum.