8. Hukuk Dairesi 2021/11212 E. , 2021/11230 K.
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... İli Merkez İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 106 ada 76, 86 ve 116 ada 162 parsel sayılı sırasıyla 5.166.12, 1.461,74 ve 25.695,15 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan, 106 ada 76 parsel sayılı taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... ve ... adına, 106 ada 86 ile 116 ada 162 parsel parsel sayılı taşınmazlar ise tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit edilmiştir.
Davacı ..., irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine; davacı ..., 116 ada 162 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün eksik hesaplandığı ve 106 ada 76 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde zilyetlikle iktisap koşullarının bulunmadığı iddiasına; davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve davacılar ... ve ... ise, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, ayrı ayrı dava açmışlar, yargılama sırasında müdahil ..., ırsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak davaya katılmış ve aşamalarda davacılar tarafından açılan davalar eldeki dosyada birleştirilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, ana dava dosyasına esas olmak üzere; davacı ...'ın dava konusu 106 ada 76 parsel sayılı taşınmaz yönünden davasının husumet yokluğu nedeniyle reddine, dava konusu 106 ada 65-86-93-137-162 parsel sayılı taşınmazlar ile 115 ada 23 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davasının sübut bulmadığından reddine, müdahil davacı ...'ın 12.02.2016 hakim havale tarihli ek fen bilirkişisi raporu dikkate alınarak temyize konu 106 ada 76 parsel sayılı taşınmazın sürülü olmayan kısmı olan (B) harfi ile gösterilen 1.966,69 metrekarelik kısmına ve 106 ada 86 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 5.507,37 metrekarelik kısmına yönelik davasının kabulüne, geriye kalan 106 ada 76 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 3.199,43 metrekarelik kısmına ve 106 ada 86 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen 4.954,37 metrekarelik kısmına ve 116 ada 65 parsel sayılı taşınmazın tamamına yönelik davasının reddine, birleşen 2011/665 Esas sayılı dava dosyasına esas olmak üzere; davacı ...’nin davalı ... hakkında açmış olduğu davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleşen 2011/344 Esas sayılı dava dosyasına esas olmak üzere; davacı ...'nin davalılar ... ve ...'a karşı açmış olduğu davanın sübut bulmadığından reddine, birleşen 2011/715 Esas sayılı dava dosyasına esas olmak üzere; davacı ... ve ...'ın davalı ..., ... ve ...'ya hakkında açmış olduğu davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleşen 2011/706 Esas sayılı dava dosyasına esas olmak üzere; davacı ...'nun davalılar ..., ... ve ...'ye karşı dava konusu 106 ada 76 parsel sayılı taşınmaz yönünden davasının husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... ve ...'a karşı açmış olduğu davasının 03.11.2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda ekli krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3.199,43 metrekarelik kısmına esas olarak davasının kabulüne, geriye kalan (B) harfi ile gösterilen 1.966,69 metrekarelik kısmına yönelik davasının reddine, dava konusu 116 ada 65, 106 ada 65 - 86, 116 ada 137- 162, 115 ada 23 parsel sayılı taşınmazların ayrı ayrı tespit gibi tesciline, dava konusu 106 ada 93 parsel sayılı taşınmazın 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/B maddesi gereğince 'Mera' vasfı ile sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına, dava konusu 106 ada 76 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptaline, dosya içerisinde yer alan 03.11.2015 (ve 12.02.2016 hakim havale tarihli ek fen bilirkişisi raporu) hakim havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (A harfi ile gösterilen 3.327,40 metrekarelik kısma esas olarak davanın kabulü ile “tarla' vasfı ile 3.199,43 metrekarelik alan olarak 106 adanın son parsel numarasından sonra gelen ilk parsel numarası verilerek davacı ... adına ayrı ayrı tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan 03.11.2015 hakim havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen 1.966,69 metrekarelik alana esas olarak davanın reddine, bu kısmın 106 ada 76 parsel olarak davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, dava konusu 106 ada 86 parsel sayılı taşınmazın tespitinin iptaline, 12.02.2016 hakim havale tarihli ek fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 5.507,37 metrekarelik alana esas olarak davanın kabulüne 'tarla' vasfı ile 5.507,37 metrekarelik alan olarak 106 adanın son parsel numarasından sonra gelen ilk parsel numarası verilerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan aynı tarihli ek fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile gösterilen 4.954,37 metrekarelik alana esas olarak 106 ada 86 parsel sayılı taşınmaz olarak tespit gibi tesciline karar verilmiş; bilahare 16.03.2016 tarihli tashih şerhi ile, hükmün 6 numaralı bölümünde 'Dava konusu 116 ada 65 parsel sayılı taşınmaz, 106 ada 65 - 86 parsel sayılı taşınmazlar, 116 ada 137- 162 parsel sayılı taşınmazlar ve 115 ada 23 parsel sayılı taşınmazların ayrı ayrı tespit gibi tesciline' sözcüklerinin yerine 'Dava konusu 116 ada 65 parsel sayılı taşınmaz, 116 ada 137-162 parsel sayılı taşınmazlar ve 115 ada 23 parsel sayılı taşınmazların ayrı ayrı tespit gibi tesciline' ve hükmün 1 a bölümünde ikinci kısımda 'Dava konusu 106 ada 65-86-93-137-162 parsel sayılı taşınmazlar ile 115 ada 23 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davasının sübut bulmadığından reddine' sözcüklerinin yerine 'Dava konusu 106 ada 86-93 parsel sayılı ve 116 ada 65-137-162 parsel sayılı taşınmazlar ile 115 ada 23 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davasının sübut bulmadığından reddine' sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekilde tashihine karar verilmiş ve hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dava konusu 116 ada 162 parsel sayılı taşınmaz, davacı/davalı ... adına tespit edilmiş olup, husumet Kadastro Müdürlüğüne karşı yöneltilmiş ve dava da Kadastro Müdürlüğüne karşı yürütülmüştür. Bir diğer yandan, davacı ...’nin istemi, dava konusu taşınmazın yüzölçümünün eksik ölçüldüğüne ilişkindir. Öncelikle belirtmek gerekir ki; kadastro tespitine itiraza yönelik davalarda husumet, bir başka deyişle davalı sıfatı davacının üzerinde hak iddiasında bulunduğu parselin tespit malikine aittir. Somut olayda davacı ..., dava konusu taşınmazın yüzölçümünün yanlış hesaplandığı iddiasında bulunmuş olup, hak iddiasında bulunduğu parsel ile parsel malikini davalı olarak göstermemiştir. Bu nedenle açılan davanın, komşu parsellerden mülkiyet talebine ilişkin olmadığı anlaşılmakla; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı ...’nin çekişmeli 116 ada 162 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükme yönelik yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile anılan parsel yönünden hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2. Mahkemece, temyize konu 106 ada 76 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen kısmın (sürülü kısmın) davacı ... adına, (B) harfiyle gösterilen kısım ile (sürülü olmayan kısmın) 106 ada 86 parsel sayılı taşınmazın (A) harfiyle gösterilen kısımları üzerinde müdahil ... yararına zilyetlikle kazanım koşulları oluştuğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; dava konusu taşınmaza ilişkin toprak tevzii belgeleri eksiksiz olarak getirtilmemiş ve mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tespit bilirkişileri, yaşları itibari ile toprak tevzii çalışmasının yapıldığı 1961 yılına kadar davacı lehine iktisap koşullarının oluşup oluşmadığını bilebilecek yaşta olmadıkları halde, bu tarihten öncesini bilebilecek yaşta mahalli bilirkişi bulunup bulunmadığı araştırılmamıştır. Diğer taraftan, ziraat bilirkişisinden, dava konusu taşınmazın niteliği hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış ve bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde, hava fotoğraflarından da yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazlara bölümlerine ait en eski ve yeni tarihli ortofoto ve uydu fotoğrafları ile Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazların bulunduğu köyü/mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına konulmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre 106 ada 93 parsel sayılı taşınmaz yönünden Hazine tapusunun tesis tarihinden geriye doğru en eski tarihli ve 106 ada 76 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise kadastro tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü'nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, taşınmazlara komşu durumunda bulunan taşınmazların kadastro tespit tutanakları ile varsa dayanakları ve çekişmeli taşınmazlarla ilgili toprak tevzi çalışmalarına ilişkin kayıt ve belgeler getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve taşınmazların 1961 yılından ve tespit tarihinde önceki durumlarını bilebilecek yaşta, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile tüm tespit bilirkişileri, jeolog bilirkişi, üç kişilik ziraat mühendisleri bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte, belirtmelik tutanakları okunarak taşınmazların öncesinin ne olarak tespit edildiği belirlenip, yerel bilirkişi ve tanıklar usulünce dinlenmek suretiyle, taşınmazların kime ait bulunduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim ya da kimler tarafından hangi tarihten itibaren ve ne şekilde kullanıldığı, mera ya da kamu orta malı niteliğinde olup olmadığı hususlarında, maddi olaylara dayalı açık ve ayrıntılı bilgi alınmalı; belirtmelik tutanağında sözü edilen kayıt ve belgeler varsa okunarak sınırları ve kapsamları tespit edilmeli; davalı ... adına tapu kaydının oluştuğu 1961 tarihine kadar davacı ... müdahil yararına 3402 sayılı Kanun'un 14. ve 46/1. maddesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin hangi tarihte başladığı, taşınmazların ne şekilde kimden kime ve nasıl intikal ettiği hususu tereddüde yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli; belirtmelikte adı geçen kişiler ile taraflar arasındaki akdi ve ırsi ilişki kurulmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan, zilyetliğin başlangıcını, sürdürülüş şeklini ve çekişmeli taşınmazların tarımsal niteliğini bildirir, toprak yapısını, eğimini, bitki desenini açıklar nitelikte, çekişmeli taşınmazların değişik yönlerinden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı ayrıntılı ve gerekli rapor alınmalı; jeolog bilirkişiden, taşınmazların önceki ve mevcut niteliğini, toprak yapısını belirten, jeolojik yönden zilyetlikle iktisaba elverişli yerlerden olup olmadığını açıklayan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiden ise, taşınmazlara ait toprak tevzii paftası ile kadastro paftası çakıştırılarak, üzerinde dava konusu edilen taşınmazların neresi olduğunu gösterir, keşfi takibe imkan sağlayan rapor düzenlemesi istenilmeli ve bundan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı/davalı ... vekilinin 116 ada 162 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı/davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 106 ada 76 ve 86 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 15.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.