1. Hukuk Dairesi 2018/976 E. , 2020/6742 K.
MAHKEMESİ: ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Asıl davada ve birleştirilen davalarda davacılar, mirasbırakan ...’ün maliki olduğu kök 738 parsel (ifrazen 2437, 2799, 2588 parseller) sayılı taşınmazı, bedelsiz ve muvazaalı olarak davalı oğlu ... ’e satış yoluyla temlik ettiğini, davalı ...’in, mirasbırakanın kanser hastası olmasını fırsat olarak değerlendirdiğini, kök parselden oluşan bir kısım dava konusu ifraz parselinin davalı ... tarafından dava dışı ... ’a, adı geçen tarafından da mirasbırakanın davalı oğlu... ’a muvazaalı olarak satış yoluyla devredildiğini, davalı ...’un da dava konusu bir parça ifraz parselinde davalı kardeşi ... ’ya pay devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı olduğunu ileri sürerek kök parselin ifrazıyla oluşan dava konusu 2437, 2799, 2588 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini, olmazsa dava ya da satış tarihi itibariyle değerlerinin tazminat olarak davalı ...’den tahsilini istemişler; asıl davada davacılardan ..., bilahare davadan feragat etmiştir. Asıl ve birleştirilen davada davalılar, mirasbırakanın kanser hastalığı ve tedavi sürecinde çok borçlandığını, davacılardan ...’un eşi, davacılar ... ve ... ’un annesi, mirasbırakanın da kızı olan ... ’a ve çocuklarına mirasbırakanın baktığını, davacılardan ... ’ın evlilik hazırlığında olması nedeniyle para gerektiğini, bütün bu nedenlerle mirasbırakanın dava konusu taşınmazı satmak istediğini, tapu işlemlerini yapamayacağından kendisine bakan ve ilgilenen oğlu davalı ...’e devrettiğini, ... ’in de taşınmazı nakit para karşılığı ... li toprak sahibi olan dava dışı ... ’a sattığını, satış bedeliyle borçların ödenip kalan paranın tüm mirasçılar arasında paylaşıldığını, bir kısım dava konusu taşınmazın dava dışı ... ’dan tekrar satın alındığını, mirasbırakanın dava dışı taşınmazından davacıların paylarını aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.İlk derece mahkemesince, asıl davada davacılardan ...’un davasının feragat nedeniyle reddine, temlikin muvazaalı olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davalarda diğer davacıların davasının esastan reddine dair verilen kararın ... dışındaki diğer davacılar tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, asıl davada davacılardan ...’un davasının feragat nedeniyle reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı istinaf edilmeden kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak asıl ve birleştirilen davalarda diğer davacıların davasının kabulüne karar verilmiştir. Karar, asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.12.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat İbrahim ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.05.2010 tarih 2010/677 Esas 2010/783 Karar sayılı veraset ilamına göre, 1934 doğumlu mirasbırakan ...’ün 25.09.2006 tarihinde ölümü üzerine dava dışı eşi ... , asıl davada davacı kızı ... , birleştirilen davada davacı kızı ... , 2002 yılında ölen kızı ... ’dan olma torunları birleştirilen davada davacılar ... ve ... , asıl ve birleştirilen davada davalı çocukları ... , ... ve ... , dava dışı çocukları ... , ... , ... ve ... ’nin mirasçı kaldıkları, davacılar ... ve ... ’ın miras paylarının ayrı ayrı 6/80, davacılar ... ve ... ’nın miras paylarının ise ayrı ayrı 3/80 olduğu, asıl davada davacılardan ...’un, ... ’un eşi olup mirasbırakanın mirasçısı olmadığı ve bilahare davadan feragat ettiği, dava konusu kök 738 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 01.08.2016 tarihinde satış yoluyla davalı oğlu ... ’e temlik ettiği, kök 738 parselin imar görmesiyle oluşan dava konusu 2437 parselin 9/800 payının davalı ..., 2799 parselin tamamının davalı ... adına, 2588 parselin 100/179 payının davalı ..., 79/179 payının davalı ... adına kayıtlı olduğu, dava tarihi itibariyle dava konusu 2799 parselin tamamının 407.760,00 TL, 2588 parselin tamamının 179.000,00 TL, 2437 parselin 9/800 payının 4.863,75 TL, toplam değerin 591.623,75 TL olarak keşfen saptandığı, davacılar ... ve ... ’ın her birinin 6/80 miras payına isabet eden değerin ayrı ayrı 44.371,78 TL, davacılar ... ve ... ’ın her birinin 3/80 miras payına isabet eden değerin ise ayrı ayrı 22.185,89 TL olduğu, ilk derece mahkemesince, davacılardan ...’un davasının feragat nedeniyle reddine, diğer davacıların davasının esastan reddine karar verilmiş, istinaf üzerine bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davacılardan ...’un davasının feragat nedeniyle reddine ilişkin karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, diğer davacıların davasının ayrı ayrı kabulü ile miras payları oranında iptal tescile karar verilmiş; anılan karar asıl ve birleştirilen davalarda davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK'nin 362. maddesinde bölge adliye mahkemelerinin temyiz olunamayan kararları düzenlenmiş, aynı maddenin 1/a bendinde de miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar' hükmüne yer verilmiş, 2017 yılı itibarıyla HMK.'nin 362/1-a bendinde belirtilen 40.000.00 TL’lik kesinlik sınırı 41.530,00 TL olarak uygulanmaya başlamıştır.Diğer yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında dava değerinin, çekişme konusu taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı ya da mirasçıların paylarına isabet eden değer olduğu kuşkusuzdur. Somut olayda, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamaktadır. Bu durumda her bir davacının dava ettiği miras payının dava tarihindeki değerinin, dava değeri olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır. Hal böyle olunca, dava tarihi 26.06.2015 olan birleştirilen davanın davacıları ... ile ... ’ın, dava konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle keşfen saptanan ve harcı tamamlanan değerinden miras paylarına isabet eden değer ayrı ayrı 22.185,89 TL olup, bu değerlerin bölge adliye mahkemesinin 2017 karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 41.530,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, temyiz kesinlik sınırı içinde kalması nedeniyle temyiz kabiliyeti olmayan kararlara karşı temyiz isteği yönünden mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da bir karar verilebilir.Yukarıda açıklanan nedenlerle, birleştirilen davada davacılar ... ve ... ’ın davası bakımından davalıların temyiz isteğinin değerden REDDİNE,Asıl davada davacı ... ile birleştirilen davada davacı ... ’nin davası yönünden davalıların temyiz itirazlarına gelince; Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre asıl davada davacı ... ile birleştirilen davada davacı ... ’nin davası yönünden yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Asıl ve birleştirilen davada davalıların bu yöne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.Hemen belirtilmelidir ki, harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Somut olayda, kabulüne karar verilen asıl ve birleştirilen davalarda davacıların miras payları gözetildiğinde harca esas dava değeri her bir dava için ayrı ayrı 44.371,78 TL’dir. Davacılar vekili tarafından 14.11.2016 tarihinde toplam 2.012,60 TL tamamlama harcı yatırılmış olup her bir dava yönünden yatırılan tamamlama harcının ayrı ayrı 670,86 TL olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, asıl davada alınması gereken 3.031,03 TL nispi karar ve ilam harcından 170,80 TL nispi peşin harç ve 670,86 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.189,37 TL nispi karar ve ilam harcına; birleştirilen davada davacı Mecide’nin davası yönünden alınması gereken 3.031,03 TL nispi karar ve ilam harcından 170,80 TL nispi peşin harç ve 670,86 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.189,37 TL nispi karar ve ilam harcına; birleştirilen davada davacılar ... ve ... ’ın davası yönünden alınması gereken 3.031,03 TL nispi karar ve ilam harcından 170,80 TL nispi peşin harç ve 670,86 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.189,37 TL nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, asıl davada bakiye 843,70 TL, birleştirilen davada davacı ... nin davası yönünden bakiye 2.859,90 TL, birleştirilen davada davacılar ... ve ... ’ın davası yönünden bakiye 4.375,22 TL nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru değildir. Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; temyize konu ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 15.12.2017 tarih 2017/1015 Esas 2017/1240 Karar sayılı kararının hüküm kısmının B bendinin 3. fıkrasında yazılı “ Alınması gereken 3,030,70 TL harçtan peşin ve tamamlama harcı ile birlikte alınan 2,187,00 TL harcın mahsubu ile kalan 843,70 TL harcın davalılardan müşterek ve mütelselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “ Alınması gereken 3.031,03 TL nispi karar ve ilam harcından 170,80 TL nispi peşin harç ve 670,86 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.189,37 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,” cümlesinin yazılmasına; hükmün B bendinin 4. fıkrasında yazılı “...2.187,00 TL...” rakamının çıkarılarak yerine “...841,66 TL...” rakamının yazılmasına, Hükmün C bendinin 3. fıkrasında yazılı “Alınması gerken 3,030,70 TL harçtan peşin ve tamamlama harcı ile birlikte alınan 170,80 TL harcın mahsubu ile kalan 2,859,90 TL harcın davalılardan müştereken ve mütelselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “ Alınması gereken 3.031,03 TL nispi karar ve ilam harcından 170,80 TL nispi peşin harç ve 670,86 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.189,37 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,” cümlesinin yazılmasına; hükmün C bendinin 4. fıkrasında yazılı “ ...170,80 TL...” rakamının çıkarılarak yerine “...841,66 TL...” rakamının yazılmasına, Hükmün D bendinin 2. fıkrasında yazılı “Alınması gereken 4,546,00 TL harçtan peşin alınan 170,78 mahsubu ile 4,375,22 TL harcın davalılardan alınarak müştereken ve mütelsesilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “ Alınması gereken 3.031,03 TL nispi karar ve ilam harcından 170,80 TL nispi peşin harç ve 670,86 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 2.189,37 TL nispi karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,” cümlesinin yazılmasına; hükmün D bendinin 3. fıkrasında yazılı “ ...170,80 TL...” rakamının çıkarılarak yerine “...841,66 TL...” rakamının yazılmasına, hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nin 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 3.050.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.