16. Ceza Dairesi 2019/5589 E. , 2021/2148 K.
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma (sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... yönünden), Silahlı terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek isteyerek yardım etmek.(sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden)
01.11.2016 (sanıklar ..., ... yönünden)
05.01.2017 (sanık ... yönünden)
19.08.2016 (sanıklar ..., ... yönünden)
05.12.2016 (sanıklar ..., ... yönünden) 01.10.2014 (sanık ... yönünden), 21.01.2015 (sanık ... yönünden), 08.09.2014 (sanık ... yönünden), 04.02.2015 (sanık ... yönünden),
05.09.2014 (sanık ... yönünden),
Hüküm : Sanıklar ... ve ... yönünden;
TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 53/1-2-3, 58/9, 62 ve 63. maddeleri uyarınca mahkûmiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının süre yönünden reddine
Sanıklar ..., ..., ...,
..., ..., ..., ... ve ... yönünden;
TCK'nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 53/1-2-3, 58/9, 62 ve 63. maddeleri uyarınca mahkûmiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden; TCK'nın 314/3 ve 220/7 maddeleri delaletiyle TCK'nın 314/2, 220/7, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 62, 53/1-2-3, 63. maddeleri uyarınca verilen mahkûmiyet kararlarına ilişkin istinaf başvurularının esastan reddine
Bölge Adliye Mahkemesince sanıklar ..., ..., Koksal Karadeniz, ... ve ... hakkında verilen hükümlere yönelik, 24.10.2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 286. maddesine eklenen üçüncü fıkra kapsamında süresi içinde diğer sanıklar hakkındaki hükümlerin ise olağan sürede temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
I- Sanıklar ... ve ... yönünden yapılan temyiz taleplerinin incelenmesinde;
İlk derece mahkemesince sanık ... ve müdafii ile sanık ...'nın yüzüne karşı 02.07.2018 tarihinde usulüne uygun şekilde tefhim edilen hükme karşı, sanık ... müdafii tarafından 10.07.2018 tarihli süre tutum dilekçesi ile, sanık ... tarafından ise 18.07.2018 tarihli süre tutum dilekçesi ile 7 günlük yasal süreleri geçtikten sonra istinaf talebinde bulunulduğu ve ilk derece mahkemesi kararının süresinden sonra istinaf edilmesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından 31.12.2018 tarihinde istinaf başvurusunun reddine karar verildiği, bu karara karşı sanık ... ile sanık ... tarafından süresinde itirazda bulunulduğu, ancak Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi tarafından itiraz olunan kararın yerinde olduğu gerekçesiyle itirazların reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısmda, CMK'nın 308/A hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı dışında ayrıca aynı yasanın 286. maddesi kapsamında temyizi kabil bulunmayan iş bu kararın incelenmeksizin mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
Diğer sanıklar yönünden temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
2- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., Kasını Şahin, ..., ..., ... ve ... yönünden:
Hükmolunan süresi itibariyle yasal koşullan oluşmadığından, sanık ...
müdafii, sanık ... müdafi, sanıklar ..., ..., ..., ... müdafii ile sanıklar ... ve ...’in duruşmalı inceleme istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 299/1 maddesi gereğince REDDİNE,
Örgütle iltisakı nedeniyle kapatılan MUGDER(Mudanya Gönülleri Demeği) isimli derneğin yönetim kurulu/denetim kurulu üyesi olan, örgüt liderinin talimatı ile aynı özellikteki Bank Asya nezdinde katılım hesapları açan ya da hesaplarında bakiye artıran ve örgütün esnaf, emekli vb. gruplarında yer alarak düzenlenen toplantılara katılan sanıklar ..., ..., ... ve ...’in sübut bulan silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi, 5237 sayılı TCK’nın 220/7. maddesindeki atfın niteliği ve aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ile ilgili olarak eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık ... müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii, sanık ... ve müdafii, sanık ... müdafii ve sanık ... müdafiinin, sanık ... müdafii, sanık ..., sanık ... ve sanık ...'nun temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
3- Sanık ... yönünden:
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla; sanık ... ve müdafıinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü sair nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine. Ancak;
Sanık hakkında kurulan hükümde TCK’nın 314/2, 220/7. ve 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi gereğince belirlenen 1 yıl 18 ay hapis cezasına, TCK 62/1. maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim uygulanması ile netice cezanın 1 yıl 13 ay hapis cezası olarak tespiti gerekirken yazılı şekilde 2 yıl 1 ay hapis cezası hükmolunması suretiyle fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmeden CMK'nın 303/1-f maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, İlk Derece Mahkemesinin kararında yer alan F sırasındaki hükmün 4. fıkrasından '2 yıl 1 ay” ibaresinin çıkartılarak yerine “1 yıl 13 ay” yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4-Sanıklar ... ve ... ile ilgili olarak:
Hükmolunan süresi itibariyle yasal koşulları oluşmadığından sanıklar müdafiilerinin duruşmalı inceleme isteminin 5271 sayılı CMK’nın 299/1 maddesi gereğince REDDİNE,
a-Sanık ... yönünden:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26.09.2017 tarih, 2017/16-956 Esas ve 2017/370
sayılı karan ile onanarak kesinleşen, Dairemizin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 esas, 2017/3 sayılı kararında; 'ByLock iletişim sisteminin FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bir suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğunun ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığının her türlü şüpheden uzak kesin kanaate ulaştıracak teknik verilerle tespiti halinde kişinin örgütle bağlantısını gösteren delil olacağı'nın kabul edildiği gözetilmekle,
ByLock kullanıcısı olduğunu kabul etmeyen sanığın, ByLock uygulamasını kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespiti halinde, ByLock kullanıcısı olduğuna dair delilin atılı suçun vasfının tayini açısından belirleyici nitelikte olması karşısında, ilgili birimlerden ayrıntılı ByLock tespit ve değerlendirme raporunun yeniden istenmesi, ayrıca UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankası üzerinden sanıkla ilgili beyan yahut ifade bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa onaylı suretleri dosyaya getirtilip, ifade sahipleri gerekirse tanık sıfatıyla usulüne uygun olarak dinlenilmesi, hükümden sonra geldiği anlaşılan Bursa İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün dijital materyal inceleme raporu ile birlikte CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada okunup tartışılmasından sonra anığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
b-Sanık ... yönünden:
Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından onanarak kesinleşen Dairemizin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 24.04.2017 tarih, 2015/3 Esas, 2017/3 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızm tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, Syf 383 vd.).
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin 'suç işlemek amacı' olması aranır (Toroslu özel kısım syf.263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek
İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf.280).
Suç örgütünün tanımlanıp yaptırıma bağlandığı 5237 sayılı TCK’nın 220. maddesinin 7. fıkrasında yardım fiiline yer verilmiştir. “Örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişinin, örgüt üyesi olarak” cezalandırılacağı belirtilmiş, anılan normun konuluş amacı, gerekçesinde; “örgüte hakim olan hiyerarşik ilişki içinde olmamakla beraber, örgütün amacına bilerek ve isteyerek hizmet eden kişi, örgüt üyesi olarak kabul edilerek cezalandırılır.” şeklinde açıklanmış, 765 sayılı TCK’nın sistematiğinden tamamen farklı bir anlayışla düzenlenen maddede yardım etme fiilleri de örgüt üyeliği kapsamında değerlendirilerek, bağımsız bir şekilde örgüte yardım suçuna yer verilmemiştir.
Yardım fiilini işleyen failin örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmaması, yardımda bulunduğu örgütün TCK’nın 314. maddesi kapsamında silahlı terör örgütü olduğunu bilmesi, yardımın örgütün amacına hizmet eder nitelikte bulunması yardım ettiği kişinin örgüt yöneticisi ya da üyesi olması gereklidir. Yardımdan fiilen yararlanmak zorunlu değildir. Örgütün istifadesine sunulmuş olması ve üzerinde tasarruf imkanının bulunması suçun tamamlanması için yeterlidir.
Yardım fiilleri örgüte silah sağlama ve terörün finansmanı dışında tahdidi olarak sayılmamıştır. Her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemler yardım kapsamında görülebilir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 11.11.1991 tarih, Esas 9-242, Karar 305). Yardım teşkil eden hareketin başlı başına suç teşkil etmesi gerekmez. Yardım bir kez olabileceği gibi birden çok şekilde de gerçekleşebilir. Ancak yardım teşkil eden faaliyetlerde devamlılık, çeşitlilik veya yoğunluk var ise örgüt üyesi olarak da kabul edilebilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Sanığın örgütle iltisaklı şirkette yönetim kurulu üyesi olmak, aynı nitelikteki derneğin denetim kurulunda bulunmak ve Bank Asya'ya örgüt liderinin talimatı üzerine para yatırmaktan ibaret eylemlerinin, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek suçunu oluşturacağında kuşku yok ise de, örgütün hiyerarşik yapısına organik bağ ile dahil olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren faaliyetlerde bulunduğunun kabülü için kesin ve inandırıcı delil olarak kabulünün mümkün bulunmadığı gözetilerek; UYAP’ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankası üzerinden sanıkla ilgili beyan yahut ifade bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa onaylı suretleri dosyaya getirtilip, hükümden sonra geldiği anlaşılan tanık Bekir Burak Aslan’ın beyanları ile birlikte CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada okunup tartışılması ve gerektiğinde ifade sahiplerinin tanık sıfatıyla usulüne uygun olarak dinlenilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken yetersiz belgelere dayanarak eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.