1. Hukuk Dairesi 2021/4173 E. , 2022/2147 K.
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
DAVACILAR : ... V.D.
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda;davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ve ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili, davacıların kök muris ... ... kızı ... ...'ın çocukları olduğunu, davacıların kök murisi ... ...'ten kalan Kandıra İlçesi Kırkarmut Köyünde bulunan 103 ada 73 parsel, 103 ada 121 parsel, 103 ada 167 parsel, 103 ada 188 parsel, 103 ada 214 parsel, 103 ada 219 parsel, 103 ada 221 parsel, 103 ada 246 parsel, 105 ada 1 parsel, 108 ada 5 parsel, 110 ada 35 parsel, 110 ada 47 parsel, 110 ada 52 parsel, 110 ada 77 parsel, 113 ada 59 parsel, 113 ada 151 parsel, 113 ada 192 parsel sayılı taşınmazların 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında davacıların dayısının oğlu olan ... adına tespit edildiğini, davacıların miras paylarının yok sayıldığını ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının davacıların miras payları oranında iptali ile tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazların kök muris ... ...'ten gelmediğini, davacıların murisi ... ...'ın 1950'li yılların başında evlenerek Kırkarmut Köyünden ayrıldığını, kök muris ... ...'in 1954 tarihinde vefat ettiğini, ... ...'ın babasının öldüğü 1954 yılından 1994 yılında kendi ölümüne kadar Kırkarmut Köyünde bulunan dava konusu taşınmazlarla bir bağı ve ilgisinin olmadığını, taşınmazların davalının babası ... ... ve ailesi tarafından uzun yıllardır çekişmesiz bir şekilde kullanıldığını, davacıların murisi ... ...'ın birçok kez taşınmazları istemediğini sözlü olarak beyan ettiğini, davacı ...'ın muristen gelen haklarına ilişkin 25/05/2004 tarihli gayrimenkul satış ve zilyetliği devir sözleşmesi imzaladığını ve bu sebeple ... yönünden davanın tamamen reddi gerektiğini, dava konusu taşınmazlardan 103 ada 214 parsel, 103 ada 167 parsel, 103 ada 188 parsel, 106 ada 246 parsel, 103 ada 219 parsel, 113 ada 59 parsel ile 110 ada 35 parsel sayılı taşınmazların üçüncü kişilerden satın alındığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20.05.2019 tarihli 2017/99 Esas, 2019/367 Karar sayılı kararıyla, dava konusu taşınmazların tarafların kök murisi olan ... ...'ten geldiği, ... ...'in taşınmazları tüm çocukları arasında taksim etmediği, kadastro geçtiği sırada tüm mirasçıların taşınmazların başında bulunmadıkları, davacıların kadastro sırasında kadastro heyetine gelip miras haklarından vazgeçtiklerine dair yazılı bir beyanının olmadığı, keşifte alınan beyanlara göre taşınmazların ... ...'ten kalan taşınmazların paylaşımının yapılıp yapılmadığının bilinmediği, dava konusu taşınmazların ...'ın vefatından sonra davalı ...'e geçtiği ve onun tarafından zilyet edildiğinin anlaşıldığı, bir mirasçı tarafından sürdürülen zilyetliğin tereke adına sürdürüldüğü, Kırkarmut Köyü 103 ada 167, 188, 219 parsel ve 110 ada 77 parsel sayılı taşınmazlar dışındaki dava konusu taşınmazların tamamı veya 1/2 payının (1/2'lik pay dava konusu 110 ada 35 ve 47 parsel sayılı taşınmazlar bakımından) kök muris ... ...'e ait olmasına rağmen kadastro tespiti sırasında sehven sadece davalının adına kayıt ve tespit edilmiş olduğu davacıların kök murisleri ... ...'ten gelen miras hakları olduğu gerekçesiyle kök muristen gelen miras hisseleri oranında (27/96) davanın kısmen kabulüne, dinlenilen mahalli bilirkişi ile tanık beyanları dikkate alındığında; dava konusu olan Kırkarmut Köyü 103 ada 167, 188, 219 parsel ve 110 ada 77 parsel sayılı taşınmazların kök muris ...'dan miras olarak kalmadığı ve taşınmazların tamamının davalı ... ve babası ... ... tarafından parası karşılığında akrabası ... ...'ten satın alındığı gerekçesiyle bu taşınmazlar bakımından açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacıların dava konusu taşınmazların ... ...'ten geldiği iddialarını ispat edemediklerini, ancak yerel mahkemenin peşinen ve gerekçesiz olarak bu taşınmazların ... ...'ten geldiğini kabul ederek hüküm kurmasının mesnetsiz haksız ve hukuka aykırı olduğunu, yine yerel mahkemece büyük bir kısmının müvekkil tarafından satın alınan söz konusu taşınmazın, satın alınan kısmının keşif esnasında araştırılmadan yok sayılarak gerekçe kurulmasının hatalı olduğunu, 103 ada 214 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapıların müvekkiline ait olduğu sabit olmasına rağmen mahkemece bu hususa gerekçeli kararda yer verilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İstinafa cevap veren ve katılma yolu ile başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların kök muris ... ...'ten intikal ettiğini, Kırkarmut mahallesinde nüfusa kayıtlı olduğu anlaşılan ... ...'in kendisine ait olan ve ilk eşinden de intikal eden taşınmazlarının ne olduğu, kim tarafından kullanıldığı, kim adına tespitinin yapıldığı hususunda davalı tarafça makul ve inandırıcı hiçbir beyanda bulunulmadığını ve ortaya bir delil konulmadığını, davalı tarafın, mahalli bilirkişilerin ... ...'i tanımadıkları yönündeki beyanlarını ondan taşınmaz kalamayacağı yönünde yorumlayarak kendi lehine sonuç elde etmeye çalıştıklarını, müvekkillerinin murisi ... ...'ın taşınmaz talep etmediğine yönelik beyan ve iddiaların gerçek dışı olduğunu, tapusuz taşınmazın satın alındığının ispatında sadece tanık beyanlarına dayanılmasının senetle ispat kuralına da aykırı olduğunu, bu nedenlerle dava konusu taşınmazların tamamının kök muris ... ...'ten geldiği kadastro tutanakları ile de sübut bulmuş olmasına rağmen senetle ispat kuralına da aykırı biçimde sadece tanık beyanları dikkate alınarak davanın kısmen reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, karşı tarafın istinaf taleplerinin reddi ile kendi istinaf taleplerinin bu yönden kabulünü talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 28.11.2019 tarihli, 2019/1023 Esas, 2019/1074 Karar sayılı kararıyla, Davacıların öncelikle çekişmeli taşınmazların kök muris ... ...'den geldiğini ispatlamak zorunda oldukları, yargılama aşamasında davacıların tanık bildirmedikleri, incelenen dosya kapsamı, kararın dayandığı gerekçe, mahkemece yapılan keşif, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının, çekişmeli taşınmazların davalının babası ... ...'ten intikalen geldiği ve ondan da mirasçısı davalıya kaldığı ve kök muris ... ...'i tanımadıkları yönündeki beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacıların çekişmeli taşınmazların evveliyatının kök muris ... ...'e ait olduğunu ve ondan mirasçılarına intikal ettiğini kanıtlayamadıkları gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarının edinme sebebinde 'ceddinden intikalen ve taksimen gelme malı olup' ibaresinin yer alması nedeniyle ispat yükünün davacılarda olduğunun kabulünün hatalı olduğunu, tanık bildirdiklerini ancak hukuka aykırı olarak tanıklarının dinlenmediğini, dava konusu taşınmazın kök muris ... ...’ten kaldığını ve taksim edilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2.İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, 'Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.'
763/1.maddesinde; 'Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir.'
Ayrıca tapu siciline kayıtlı olmayan taşınmazlarda, zilyetlik mülkiyetin karinesidir. Zilyetliğin konusu taşınır, taşınmaz mallar ve haklardır. Taşınmaz mal tapulu olabileceği gibi, tapusuz da olabilir. Tapusuz taşınmazlarda zilyetliğin ayrı bir önemi ve işlevi bulunmaktadır. Tapuda kayıtlı taşınmazlarda tapu sicili mülkiyete karine teşkil ettiği halde tapusuz taşınmazlarda zilyetlik mülkiyetin karinesidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 15.02.2012 gün, 2011/20-714 Esas, 2012/78 Karar)
3.3.Değerlendirme
3.3.1. Kadastro sonucunda Kandıra ilçesi Kırkarmut köyünde bulunan 103 ada 73, 121, 167, 188, 214, 219, 221, 246 parsel, 105 ada 1 parsel, 108 ada 5 parsel, 110 ada 35, 47, 52, 77 parsel, 113 ada 59, 151, 192 parsel sayılı taşınmazların, bir kısmı tam, bir kısmı ise hisseli olarak davalı adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.3.2.Davacılar, çekişmeli taşınmazların evveliyatında 1899 doğumlu, 22/03/1954 tarihinde vefat eden kök murisleri ... ...'e ait olduğunu ölümüyle mirasçılarına intikal ettiğini iddia ederek eldeki davayı açmışlardır.
3.3.3. Bölge Adliye Mahkemesince, davacıların davalarını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; ilk derece mahkemesince ön inceleme duruşmasında “Taraflara yazılı ve diğer tüm delillerini bildirmek için 2 haftalık kesin süre verilmesine, bu süre içerisinde deliller mahkekemize sunulmadığı takdirde bu haklarının ortadan kalkacağı ve dosyadaki delillere göre karar verileceği hususunun ihtarına (ihtarat yapıldı)” şeklinde ara karar kurulduğu, mahkemece delil bildirimi için HMK’nın 140/5.maddesi uyarınca verilen kesin süreye ilişkin ihtaratın içeriğinde tanık listesi yer almadığı, davacıların keşif mahallinde hazır ettikleri tanıkları dinlenilmeden sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
3.3.4 Hemen belirtmek gerekir ki, iddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın 'açıklama ve ispat hakkı'nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
3.3.5 Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Öte yandan, tanık delili, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 240 ile 266. maddeleri arasında düzenlenmiş olup HMK’nın 240/2 maddesinde; ''Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar...” hükmüne yer verilmiştir. Diğer yandan; “Tarafa verilen kesin sürenin, tanık göstermek için verildiği kararda açıkça belirtilmelidir. Tanık göstermeden (tanık listesi verilmesinden) söz edilmeden ‘delillerin gösterilmesi için kesin süre verilmesine’ biçiminde genel bir ifade ile verilen kesin süre içinde tanık göstermeyen tarafın, tanık gösterme hakkı düşmez.” (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul, Beta Basım Aş., 6.Baskı, 2001, III.Cilt, s 2582 ve 2583)
3.3.6 Hâl böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için, fen bilirkişisi, mahalli bilirkişiler ve taraf tanıklarının katılımıyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte dinlenilecek mahalli bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazların öncesinde kime ait olduğu, tarafların müşterek murisi ... ...’ten intikalen gelip gelmediği, çekişmeli taşınmazlar tarafların müşterek murisi ...’dan intikalen geliyor ise, murisin ölümünden sonra terekesinin mirasçıları arasında taksim edilip edilmediği, taksim yapılmış ise ne zaman, nerede, kimlerin katılımı ile yapıldığı, taksime tüm mirasçılarının katılıp katılmadığı, katılmayanlar var ise bunların temsil edilip edilmedikleri ya da sonradan taksime icazet verip vermedikleri, taksim yapılmış ise çekişmeli taşınmazların kime isabet ettiği, kim ya da kimler tarafından ne kadar süredir ve ne şekilde kullanıldığı, çekişmeli taşınmazların davalıların savunmasında belirttiği şekilde 3. kişilerden satın alınıp alınmadığı, alınmış ise kimden, ne zaman satın alındığı hususları sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanları arasında çelişki oluşması halinde yüzleştirme yapılarak çelişkinin giderilmesine çalışılmalı, davalı tarafın dayandığı senetler ait olduğu her bir taşınmaz yönünden ayrı ayrı uygulanarak kapsamları yöntemince tayin edilmeli,taksime dair beyanlar dosyaya getirtilecek olan murise ait taşınmazların tutanakları ve tapu kayıtları ile denetlenmeli; çelişkinin giderilememesi halinde hangi beyana ne sebeple üstünlük tanındığı gerekçeli kararda tartışılıp açıklanmalı; fen bilirkişisinden keşfi takibe elverişli rapor ve kroki alınmalı ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371/1-a maddesi uyarınca Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin harcın temyiz edene iadesine, 16/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.