10. Hukuk Dairesi 2021/8204 E. , 2021/14269 K.
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi... Hukuk Dairesi
Dava, iş kazası ölümünden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı ve davalı ... Enerji Metal İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi... Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı ... Enerji Metal İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacılar vekili dava ve ıslah dilekçelerinde özetle, müteveffa sigortalının geçirdiği iş kazası sonucu vefat ettiği, eş için toplam 238.225,41-TL maddi, 100.000,00-TL manevi, çocuk ... için 4.398,61-TL maddi, çocuk... için 4.100,73-TL maddi, çocuk ... için 52.174,16-TL maddi, çocuk ... için 90.702,22-TL maddi ve çocuklar için ayrı ayrı 80.000,00’er-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Kazalı sigortalının 30/01/2013 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucunda vefat ettiği, olayın meydana gelmesinde davalıların % 100 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği, hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, tarafların kusur oranı, kurum tarafından yapılan ödemeler ve dosya kapsamı nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
A- Davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan istinaf taleplerinin esastan reddine,
B- HMK 353/1-b.2 ve 355. maddeleri gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünün aşağıdaki şekilde düzeltilmek üzere ortadan kaldırılmasına,
C-Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,
1-)238.225,41-TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan ... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı eşi ...'ya verilmesine,
2-)4.398,61-TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan ...tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı çocuğu ...'ya verilmesine,
3-)4.100,73-TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan ... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı çocuğu ...'ya verilmesine,
4-)52.174,16-TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan ... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı çocuğu ...'ya verilmesine,
5-)90.702,22-TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan ... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı çocuğu ...'ya verilmesine,
6-)70.000,00-TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan ... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı eşi ...'ya verilmesine, fazlaya ilişkin 30.000,00-TL talebin reddine,
7-)30.000,00-TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan ... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı çocuğu ...'ya verilmesine, fazlaya ilişkin 50.000,00-TL talebin reddine,
8-)30.000,00-TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan ... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı çocuğu ...'ya verilmesine, fazlaya ilişkin 50.000,00-TL talebin reddine,
9-)30.000,00-TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan ...tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı çocuğu ...'ya verilmesine, fazlaya ilişkin 50.000,00-TL talebin reddine,
10-)30.000,00-TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan ... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı çocuğu ...'ya verilmesine, fazlaya ilişkin 50.000,00-TL talebin reddine,
11-)30.000,00-TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan ...tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı çocuğu ...'ya verilmesine, fazlaya ilişkin 50.000,00-TL talebin reddine,
12-)30.000,00-TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan ...tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak ölen sigortalının davacı çocuğu ... 'ya verilmesine, fazlaya ilişkin 50.000,00-TL talebin reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı ... Gaz Şirketi vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin söz konusu olayda işin yapımını diğer davalı Mühendislik Makina İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ye anahtar teslim olarak verdiğini, işin yapımının yaklaşık bir aya yakın sürmesi ve Mühendislik Makina İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. çalışanlarınca gün içinde dönem dönem çalışılması yine tarafından müvekkil şirkete işin yapımı sırasında gerek işyeri gerekse çalışanlar konusunda en ufak bir riskin olmadığının belirtilmesi ve hiç bir uyarıda bulunulmamış olması ve yine söz konusu işin herhangi bir tehlike içerip içermediği konusunda müvekkile uyarıda bulunulmaması dolayısıyla olayda tek kusurlu tarafın ve çalışanları olduğunu, bilirkişi raporunda müteveffa ... ve ... konusunda hiçbir değerlendirme yapılmadığını, karara dayanak olan ... . İş Mahkemesi'nin 2013/247 EB. sayılı dosyasındaki olay aynı olsa da tarafların farklı olduğunu, o olaydaki yaralı kazazede ...’in, müvekkilin işçisi olup ayrıca olayın tamamen dışında, işyerinde çalışmakta iken kazanın meydana gelmiş ve yaralanmış olduğunu, kazanın oluşumu ile uzaktan yakından ilgisi bulunmadığını, ...'nın kusurunun değerlendirilmediğini, olayın oluş şekli ve kusur durumları genel olarak değerlendirildiğinde müvekkili şirketin, diğer davalı ile birlikte müşterek müteselsil olarak sorumlu tutulmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemece manevi tazminat konusunda da çok fahiş miktarlar içeren bir kabul kararı verildiğini, ceza dosyasının sonucunun beklenmesi gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 30/01/2013 tarihinde meydana gelen iş kazası vefat eden sigortalının yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile eş için 238.225,41 -TL maddi, 70.000,00-TL manevi, çocuk ... için 4.398,61-TL maddi, çocuk ... için 4.100,73-TL maddi, çocuk ...için 52.174,16-TL maddi, çocuk ... için 90.702,22-TL maddi ve çocuklar için ayrı ayrı 30.000,00’er-TL manevi tazminatın ... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verildiği, bu kararın davacılar ve davalı ...Enerji Metal İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekillerince istinaf yoluna götürüldüğü, ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile faiz başlangıç tarihinin olay tarihi olan 30/01/2013 tarihi olarak düzeltilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile eş için 238.225,41-TL maddi, 70.000,00-TL manevi, çocuk ... için 4.398,61-TL maddi, çocuk ... için 4.100,73-TL maddi, çocuk... için 52.174,16-TL maddi, çocuk ... için 90.702,22-TL maddi ve çocuklar için ayrı ayrı 30.000,00’er-TL manevi tazminatın 30/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, meydana gelen iş kazasında sorumluluğun tespiti noktasında toplanmaktadır.
Geniş anlamıyla sorumluluk kavramı, bir kişinin başka bir kişiye verdiği zararları giderme yükümlülüğü olarak açıklanmıştır. Hukuki anlamda sorumluluk ise, taraflar arasındaki borç ilişkisinin zedelenmesi sonucu doğan zararların giderilmesi (tazmin edilmesi) yükümlülüğünü içerir.
İşçi ve işverenin hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sıkı iş ilişkisi, işçi yönünden işverene içten bağlılık (sadakat borcu), işveren yönünden işçiyi korumak ve gözetmek borcu şeklinde ortaya çıkar. Gerçekten işçi, işverenin işi ve iş yeri ile ilgili çıkarlarını korumak, çıkarlarına zarar verebilecek davranışlardan kaçınmak, buna karşı işveren de, işçinin kişiliğine saygı göstermek, işçiyi korumak, iş yeri tehlikelerinden zarar görmemesi için iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak, işçinin özlük hakları ve diğer maddi çıkarlarının gerektirdiği uygun bildirimlerde ve davranışlarda bulunmak, işçinin çıkarına aykırı davranışlardan kaçınmakla yükümlüdür.
Sanayi ve teknolojideki gelişmeler, yeni işletmelerin açılması, fabrikaların kurulması iş yerlerindeki makinalaşmanın artmasına yol açmış, bu durum iş kazaları ile meslek hastalıklarında artışlara neden olmuştur. Bu gelişme, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin daha etkili şekilde alınması gereğini ortaya çıkarmıştır.
İşveren, gözetme borcu gereği, çalıştırdığı işçileri, iş yerinde meydana gelen tehlikelerden korumak, onların yaşam, bedensel ve ruhsal sağlık bütünlüklerini korumak için iş yerinde teknik ve tıbbi önlemler dahil olmak üzere bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı tüm önlemleri almak zorundadır.
Anayasanın 17. maddesinde; 'Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz.' hükmü getirilerek yaşama hakkı güvence altına alınmış, bu yasal güvencenin yaşama geçirilmesinde İş ve Sosyal Güvenlik Mevzuatında da işçilerin korunması, işin düzenlenmesi, iş güvenliği, sosyal düzen ve adaletin sağlanması düşüncesi ile koruyucu bir takım hükümler getirilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 332. maddesinde; 'İş sahibi, aktin özel halleri ve işin mahiyeti noktasından hakkaniyet dairesinde kendisinden istenilebileceği derecede çalışmak dolayısıyla maruz kaldığı tehlikelere karşı icabeden tedbirleri ittihaza ve münasip ve sıhhi çalışma mahalleri ile, işçi birlikte ikamet etmekte ise sıhhi yatacak bir yer tedarikine mecburdur.
İş sahibinin yukarıdaki fıkra hükmüne aykırı hareketi neticesinde işçinin ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalanların bu yüzden uğradıkları zararlara karşı isteyebilecekleri tazminat dahi akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabi olur.' hükmü düzenlenmiştir.
Yasa koyucu 818 sayılı Borçlar Kanununun 332. maddesinin karşılığını 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 417. maddesinin 2. fıkrasında düzenlemiştir.
Anılan fıkrada 'İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli olan her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.' hükmü yer almaktadır. Bu fıkraya göre, işverenin, işçinin yaşam, sağlık ve bedensel bütünlüğünü korumak için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü öngörülmektedir. Burada işverenin özellikle iş kazalarına karşı gerekli önlemleri alma yükümlülüğü söz konusudur. Buna göre işveren, hizmet ilişkisinin ve yapılan işin niteliği göz önünde tutulduğunda, hakkaniyet gereği kendisinden beklenen; deneyimlerin zorunlu kıldığı, teknik açıdan uygulanabilir ve iş yerinin özelliklerine uygun olan önlemleri almakla yükümlüdür.
Aynı maddelere paralel olarak, 4857 sayılı İş Kanununun 'İşverenlerin ve İşçilerin Yükümlülükleri' kenar başlıklı 77. maddesinin 1. fıkrasında da benzer bir düzenlemeye yer verilmiştir. Bu fıkraya göre 'İşverenler iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.'
Bundan başka işveren, mevzuatta öngörülmemiş olsa dahi bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerekli kıldığı iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak zorundadır. Bilim, teknik ve örgütlenme düşüncesi yönünden alınabilme olanağı bulunan, yapılacak gider ve emek ne olursa olsun bilimin, tekniğin ve örgütlenme düşüncesinin en yeni verileri göz önünde tutulduğunda işçi sakatlanmayacak, hastalanmayacak ve ölmeyecek ya da bu kötü sonuçlar daha da azalacaksa her önlem işverenin koruma önlemi alma borcu içine girer.
Bu önlemler konusunda işveren iş yerini yeni açması nedeniyle tecrübesizliğini, bilimsel ve teknik gelişmeler yönünden bilgisizliğini, ekonomik durumunun zayıflığını, benzer iş yerlerinde bu iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını savunarak sorumluluktan kurtulamaz. Gerçekten, çalışma hayatında süregelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı işverenin önlem alma borcunu etkilemez. Işverenlerce, iş güvenliği açısından yaşamsal önem taşıyan araç ve gereçlerin işçiler tarafından kullanılması sağlandığında, kaza olasılığının tamamen ortadan kalkabileceği de tartışmasız bir gerçektir.
Nitekim, günümüzde gelişen sanayi ve teknoloji karşısında yukarıda açıklanan hükümler yeterli görülmemiş, insan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin, iş yerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu 4857 sayılı İş Kanununun 77. maddesinin açık buyruğu iken, İş Kanununun 77. ve devamı bir kısım maddeler ... tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 37. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma yükümlülüğünü daha ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 'İşverenin Genel Yükümlülüğü' kenar başlıklı 4. maddesine göre;
(1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu çerçevede;
a) Mesleki risklerin önlenmesi eğitim ve bilgi verilmesi dahil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.
b) İş yerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.
c) Risk değerlendirmesi yapar ve yaptırır.
ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğu göz önüne alır.
d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.
(2) İşyeri dışındaki uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
(3) Çalışanların iş sağlığı ve güvenliği alanındaki yükümlülükleri, işverenin sorumluluklarını etkilemez.
(4) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin maliyetini çalışanlara yansıtamaz.
Aynı kanunun 'Risklerden Korunma İlkeleri ' kenar başlıklı 5.maddesine göre;
(1) İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde aşağıdaki ilkeler gözönünde bulundurulur.
a)Risklerden kaçınmak.
b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek.
c) Risklerde kaynağında mücadele etmek.
ç) İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı çalışma şekli ve üretim metodlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek.
d) Teknik gelişmelere uyum sağlamak.
e) Tehlikeli olanı tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek.
f) Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek.
g)Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek.
ğ)Çalışanlara uygun talimatlar vermek.
Yine 6331 sayılı Kanun 'Risk Değerlendirmesi; Kontrol, Ölçüm ve Araştırma' karar başlıklı 10. maddesinde şu hüküm düzenlenmiştir.
(1) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapmak veya yaptırmakla yükümlüdür. Risk değerlendirmesi yapılırken aşağıdaki hususlar dikkate alınır.
a) Belirli risklerden etkilenecek çalışanların durumu,
b) Kullanılacak iş ekipmanı ile kimyasal madde ve müstahzarların seçimi,
c) İşyerinin tertip ve düzeni,
ç) Genç, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumu,
2) İşveren, yapılacak risk değerlendirmesi sonucu alınacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri ile kullanılması gereken koruyucu donanım veya ekipmanı belirler.
(3) İşyerinde uygulanacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri, çalışma şekilleri ve üretim yöntemleri, çalışanların sağlık ve güvenlik yönünden korunma düzeyini yükseltecek ve işyerinin idari yapılanmasının her kademesinde uygulanabilir nitelikte olmalıdır.
(4) İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden çalışma ortamına ve çalışanların bu ortamda maruz kaldığı risklerin belirlenmesine yönelik gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaların yapılmasını sağlar.
Görüldüğü üzere, işverenin çalışanlarla ilgili sağlık ve güvenliği sağlama yükümlülüğünün çerçevesi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 4. maddesinde çizilmiştir. Bu çerçevede işverenin, ' Çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğu belirtildikten sonra, yapacağı ve uymakla yükümlü bulunacağı bir takım esaslara yer verilmiştir. Bunun gibi 5.maddede işverenin anılan yükümlülüklerle gerçekleştireceği korunma sırasında uyacağı ilkeler belirlenmiştir. 10. maddede ise işyerinde sağlık ve güvenlik sağlanırken, işverenin yapacağı risk değerlendirmesi çalışmasında dikkate almakla yükümlü bulunduğu hususlar belirlenmiştir. (HGK . 09/10/2013 tarih, 2013/21-102 Esas, 2013/1456 Karar)
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu işverenlerin yükümlülüklerini belirlerken aynı zamanda çalışanların da yükümlülüklerini belirlemiştir.
Kanunun 19. maddesine göre;
(1) Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşünmemekle yükümlüdür.
(2) Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim talimatları doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır.
a) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek.
b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak.
c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek,
ç) Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile işbirliği yapmak.
d) Kendi görev alanında iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile işbirliği yapmak.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 37. maddesiyle 4857 sayılı Kanunun 2. maddesinin dördüncü fıkrası, 63. maddesinin dördüncü fıkrası, 69, maddesinin dördüncü, beşinci ve altınca fıkraları, 77,78,79,80,81,83,84,85,86,87,88,89,95,105 ve geçici 2. maddeleri yürürlükten kaldırılmış, 4857 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan ' İş Sağlığı ve güvenliği hükümleri saklı kalmak üzere' ifadesi ile 98. maddesinin birinci fıkrasında yer alan ' 85. madde kapsamındaki işyerlerinde ise çalıştırılan her işçi için bin Yeni Türk Lirası' ifadesi metinden çıkartılmıştır.
Yine 6331 sayılı Kanunun 'Atıflar ' kenar başlığını taşıyan geçici 1. maddesinde '(1) Diğer mevzuatta iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak 4857 sayılı Kanuna yapılan atıflar bu kanuna yapılmış sayılır' hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yapılan bu açıklamalardan sonra 818 sayılı Borçlar Kanununun 332. maddesinin karşılığı olarak çağdaş yaklaşımla düzenlenen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 417. maddesinin 2. fıkrasında; 'İşveren, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçilerde iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlü' olacağı belirtilerek, İş Kanununun 77/1. maddesiyle bütünlük sağlandığı gibi 3. fıkrasında; 'İşverenin yukarıdaki hükümler dahil kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabi' olduğu hükme bağlanmak suretiyle, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğun hukuki niteliği konusunda tartışmalar sona erdirilmiş, sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan ölüme ve vücut bütünlüğünün zedelenmesine veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmininde sözleşmeden doğan sorumluluk hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür.
4857 sayılı İş Kanununun 77. ve devamı maddelerini yürürlükten kaldıran 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 4. ve 5. maddelerde işverenin yükümlülüklerini, 19. maddede de çalışanların yükümlülüklerinin çağdaş anlaşıyla daha ayrıntılı ve somut olarak ortaya koymuş ve kusur sorumluluğunun sınırlarını kusursuz sorumluluğun sınırlarına yaklaştırmıştır.
6331 sayılı Kanunun 4. ve 5. maddeleri ile buna uygun olarak çıkarılan iş sağlığı ve güvenliği yönetmelikleri hükümleri işverenin sorumluluğunu objektifleştiren kriterler olarak değerlendirilmelidir. Bu sebeple mevzuatta yer alan tenik iş kurallarına uyulmaması işverenin kusurlu davranışı olarak kabul edilmelidir. Ancak işveren sadece anılan yazılı kurallara değil, yazılı olmayan ve teknolojinin gerekli kıldığı önlemlere aykırı davrandığında da kusurlu görülerek oluşan zararı karşılamalıdır.
Öte yandan objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da, onu kusursuz sorumluluk haline dönüştüremez. Çünkü, bazı istisnalar dışında işverenin sorumluluğu için kusurun varlığı şarttır. Ancak Türk Borçlar Kanununun 417/2. maddesi, Anayasa ve 6331 sayılı Kanun hükümleri objektifleştirilmiş kusur sorumluluğu ilkesi gereğince işverenin sorumluluğunu oldukça genişletmiştir.
Öte yandan işvereni, zararlandırıcı olay nedeniyle sorumluluktan kurtaracak olan durum, eylem ile meydana gelen zarar arasındaki uygun illiyet rabıtasının kesilmesidir. Kusursuz sorumlulukta olduğu gibi kusur sorumluluğunda da illiyet bağı; mücbir sebep, zarar görenin ve üçüncü kişinin ağır kusuru nedenleriyle kesilebilir. Uygun illiyet bağının kesildiğinin ispatı halinde, işverenin sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir. (HGK, 20/03/2013 tarih, 2012/21-1121 Esas, 2013/386 Karar)
Dosya kapsamından, davacılar murisi ...’nın davalılardan ... Mühendislik Makina İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin işçisi olduğu, davalı şirkette elektrikçi olarak çalıştığı, davalılar .... Enerji Metal İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve ... Mühendislik ...Ltd. Şti. arasında ... Enerji Metal İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. firmasına ait fabrikanın kurutma fırını bacası atık gazlarından sıcak su elde etmek amacıyla ekonomizer cihazı takılmak üzere 26/12/2012 tarihli sözleşme yapıldığı, müteveffa kazalı ... ile beraberinde gelen Kenan Kaya'nın elektrik ve elektro mekanik otomasyon sistemlerinin kurulum ve ayarlarını yaptıkları ve ekonomizer sisteminin çalıştırılması sırasında bir patlamanın meydana geldiği, kazalı müteveffa ile birlikte yedi kişinin vefat ettiği, sekiz kişinin yaralandığı, Sosyal Güvenlik Kurumu raporunda meydana gelen olayın iş kazası olduğu, kazanın meydana gelmesinde ... Enerji Metal İnş. Taah. San. Ltd. Şti.'nin % 25, ... ve onun işvereni ... Müh....Ltd. Şti.'nin müştereken % 75 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, ... C. Başsavcılığı tarafından alınan 26/02/2013 tarihli raporda ... Mühendislik Makina İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin sahibi Berat Geyik asli kusurlu, ... Enerji Metal İnş. Taah. San. Ltd. Şti.'nin sahibi ... Külte tali kusurlu bulunduğu, daha sonra ceza dosyasında alınan 06/12/2013 tarihli raporda ise Berat Geyik ile ... Külte'nin kusursuz, ...'nın kusurlu olduğunun belirtildiği, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ...Karar sayılı kararı ile ... ile ... Külte'nin beraatine karar verilmiş ise de Yargıtay .... Ceza Dairesinin ... Karar sayılı ... tarihli ilamı ile sanıkların kusursuz bulunarak beraatlerine karar verilmesinin yerinde olmadığı yönünden bozulduğu, işbu dosyada mahkemece alınan ... tarihli raporda ... Mühendislik Makina İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin % 50, ... Enerji Metal İnş. Taah. San. Ltd. Şti.'nin % 25, ...'nın % 25 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, itiraz üzerine alınan 21/11/2018 tarihli kusur bilirkişi raporunda ... Mühendislik Makina İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin % 75, ... Enerji Metal İnş. Taah. San. Ltd. Şti.'nin % 25 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, itiraz üzerine alınan 09/05/2019 tarihli kusur bilirkişi raporunda ise ... Mühendislik Makina İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin % 50, ... Enerji Metal İnş. Taah. San. Ltd. Şti.'nin % 25, ...'nın % 25 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, mahkemece dava konusu iş kazasının meydana gelmesinde davalılar ......Ltd.Şti.'nin %25 oranında, ... Mühendislik Makina İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin %75 oranında kusurlu olduklarının oluşa ve dosya kapsamına uygun olduğu değerlendirilerek bu oranların hükme esas alındığı ancak anılan raporlarda davalı şirketler arasındaki ilişkinin, hangi sebeplerle sorumluluğu olduklarının ve ayrıca dava dışı Kenan Kaya’nın olaydaki sorumluluk ve kusurunun yeterince incelenmemiş ve açıklanmamış olması, yine kaza ile ilgili alınan kusur raporları arasında çelişki olmasına rağmen bu çelişki giderilmeden karar verilmiş olması isabetli değildir.
Mahkemece yapılacak iş; hüküm altına alınacak tazminat miktarlarına etkisi bakımından, aynı olaya ilişkin ceza dosyası ile rücu dava dosyasındaki kusur raporlarının da dosya kapsamına getirtilerek - verilen kararların kesinleşip kesinleşmediğinin gözetilerek, kaza nedeniyle yedi kişinin öldüğü, sekiz kişinin de yaralandığı dikkate alınarak diğer kişiler yönünden açılan davaların bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa eldeki dosyaya celp ederek, yukarıda bahsedilen kusur raporlarını düzenleyen heyetlerden farklı, A sınıfı İş güvenliği uzmanlarından oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi heyetine konuyu incelettirmek, alınacak bu raporda davalı şirketler arasındaki ilişkiyi irdeleyerek, tarafların alması gerekli önlemlerin neler olduğunu, bu önlemlerin alınıp alınmadığını, nedenleri ile birlikte açıklayarak, tarafların kusur oran ve aidiyetlerini belirleyerek, dosyada mevcut tüm raporlar arasındaki çelişkiyi gidererek ve dava dışı Kenan Kaya’nın olayda kusurlu olup olmadığını tartışarak tarafların iş kazasının gerçekleşmesindeki kusur oranlarını ve aidiyetlerini - tarafların dosyada mevcut kusur raporlarına itirazları da göz önünde tutulmak suretiyle- her türlü şüpheden uzak şekilde tespit ettirmek, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakları da gözeterek bir karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı ... Enerji Metal İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin, temyiz olunan ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/2 maddesi gereğince kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı ... Enerji Metal İnş. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.'ne iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi'ne, karardan bir örneğin de İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine, 16/11/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.