6. Ceza Dairesi 2015/6610 E. , 2015/46143 K.
Tebliğname No : 6 - 2014/417486
MAHKEMESİ : Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/10/2014
NUMARASI : 2014/4 (E) ve 2014/304 (K)
SUÇ : Yağma
Yerel Mahkemece verilen hüküm sanıklar M... G..., Ş... G..., C... K... savunmanları tarafından duruşmalı olarak da temyiz edilmekle; sanık C... K... ve savunmanı duruşma gününden usulen haberdar edildikleri halde geçerli mazeretleri bulunmadan duruşmaya gelmedikleri anlaşılmakla adı geçen sanık yönünden duruşmasız diğer sanıklar yönünden duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre tayin edilen günde yapılan duruşma sonunda dosya okunarak gereği görüşülüp düşünüldü;
Soruşturmanın sonuçlarını içeren tutanaklar, belgeler ve sanıklar M... G... ve Ş... G.. hakkında duruşmalı inceleme sırasında ileri sürülen savunma doğrultusunda yapılan değerlendirilmede;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Belli bir olay ile ilgili suç işlediği izlenimini veren ve hakkında herhangi bir araştırma yapılan kişi, şüpheli statüsüne girer. Şüpheli muhakeme hak ve yetkilerine sahiptir.
Yargılanacak her uyuşmazlıkta; şüphelilik, uyuşmazlığın somut olması ve uyuşmazlığın çözümü şeklinde özellikler vardır. O halde önce olay öğrenilmelidir. Yani sübut konusunda bir hükme varılır. Sübut (veya ispat) meselesi maddi mesele olup, bu konu geçmişteki olayı zihnimizde yeniden yaratmak, yani nasıl meydana geldiğini belirlemektir. Olay belirlendikten sonra, olaya uygulanacak hukuki norm ve bunun olayın tipine uygun olup olmadığı konusunda sonuç çıkarılır. Maddi durumun tespiti, hukuki durumun tespitidir.
Hakim bu güne dayanarak dünü öğrenir. Dün hakkındaki şüphesini deliller sayesinde yener. Şüphenin yenilmesi yerini belirliliğe terk eder.
Delillerin gösterdiği objektif bakımından bir (ihtimal) dir. Buna rağmen ihtimal belli bir dereceye gelince kanaat (kanı) olacaktır. Şüphe yerini kanaate bıraktığında ispatta aranan belirlilik ortaya çıkar. Her olayda lehe ve aleyhe deliller vardır.
Kanaati meydana getiren delillerin tek tek değerlendirilişi kadar hep birlikte değerlendirilmesi de mümkündür. Deliller bütünlük teşkil ediyorsa, bir bütünün birbiri ile uyuşan ve birbirini tamamlayan parçaları ise, bu hakiki delildir. İspat konusu, gerçeğin bir parçası olan olay hakkında hüküm vermektir.
Gerçekten Hakim geçmişte ne olduğunu ve nasıl olduğunu bilmeye mecburdur. elindeki imkan, bu gündür.
Bu günden maksat da, varlığını duygularımızla öğrendiğimiz şeylerdir. İşte “delil” budur.
CMK.217/2.maddesi gereğince sanığa yüklenen suçun hukuka uygun olarak elde edilmiş, her türlü delille ispatı mümkündür. Mantığa, bilimsel verilere, fizik kurallarına, herkesçe bilinen somut duruma, hayatın olağan akışı içinde gündelik yaşamda edinilen karine niteliğindeki bilgilere aykırı olması ya da tanığın gerçeği söylemediğinin ortaya çıkması gibi reddi için haklı makul ve kabul edilebilir hukuki gerekçeler gösterilmesi zorunludur.
Delillerin bu günün akılcı anlayışına göre, Hakimin kanaati, ispat edilmesi istenen olayların tahlil ve tetkiki ile lehe ve aleyhe bütün şartları tenkit ve değerlendirmesinin mahsulü olacaktır. İspat edilmesi gereken şüpheli olandır. Delil maddi veriler olduğu gibi delillerden biri de tanıktır. Bütün ispat araçları delildir.
Tanık olayın taraflarından olmayan ve olay ile ilgili olarak beş duyusu ile edindiği bilgileri açıklayan kimsedir.
Tanık bazen beş duyu organı ile bizzat olayı gördüğü gibi, bazende duyduklarını anlatabilir. Literatürde bu tanıklara görgüye dayalı tanık ve duymaya tanık denir.
Tanık gördüğünü, müşahede ettiği hususlar ve öğrendiği bilgileri açıklar. Tanık beyanının önemi gözlemlenen maddi vakaları bizzat açığa kavuşturabilirliğinden kaynaklanır.
Tanık bazen kendisinin veya yakınlarına menfaat sağlama, tehlikeyi önleme, bazen toplumsal etki, bazen de duyduğu veya gördüğünü yanlış algılaması ve böylede inanması ile yanılgılı anlatımlarada yönelebilir. Hakim tecrübelerine dayanarak tanığın beyanlarının sağlamlığını değerlendirir bu özellik ise delil olarak sayılabilir.
Tanık olmak ile onun beyanına yüklenen ispat gücü farklıdır. Hakim ispat konusunda mantık kuralları ile de bağlıdır.
Hal böyle olunca soruşturma ve kovuşturmada toplanmış bulunan tüm deliller tartışılıp, bunun sonucu fiilin faili olduğu saptanan sanığın mahkum edileceği muhakkaktır.
Bu genel ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Mağdur İ... Y...'nün 27.05.2011 günü isimli yere gittiği, Ankara Numune Hastanesinden 27.05.2011 tarih ve saat 05.10 tarihli geçici adli muayene raporunda da görüleceği üzere, mağdurun burada darp edildiğinin sabit olduğu, akabinde mağdurun 27.06.2011 günü kolluğa başvurarak vermiş olduğu beyanında, Kızılcahamam'dan traktör almak için Ankara’ya geldiğini, üstünde 12.000.-TL para, satış işlemleri için 400 dolar ve ayrıca 150.-TL para olduğunu, traktörü alacak arkadaşının kendisiyle sanıkların çalıştığı buluşacağını söylemesi üzerine, 27.05.2011 günü gece 01.00 sıralarında gittiğini, sahneye yakın bir masaya oturduğunu, gelen garsona bir arkadaşını beklediğini demesi üzerine, garsonun kendisine çay getirdiğini, bu sırada masasına konsomatrisin oturduğunu, alkol almayacağını söylediğini, bayanın 'seninle ilgisi yok' dediği, bu sırada masaya bir bardak rakı geldiğini, buluşacağı arkadaşının cep telefonla aradığını, içerdeki sesten dolayı konuşmak için dışarı çıktığını, arkadaşının çocuğunun hasta olmasından dolayı gelemeyeceğini söylemesi üzerine, tekrar içeri girip, masada bulunan sigara paketini almak isterken masanın meze ile donatılmış olduğunu gördüğünü, bayanın iki duble rakı içtiği, bu nedenle hesap istediğini kendisine 60.-TL hesap geldiğini, hesabı ödemek için kalktığında, orada bulunan garsonların kendisini kalkmaması için sıkıştırdıklarını, iki üç kişinin karga tulumba, mesul müdür olan sanık Mesut’un odasına götürdüklerini, ellerini ağzını kapatıp, arka cebinde bulunan 12.000.-TL para ile sağ ön cebinde bulunan 150.-TL ve 400 Doları sanık Mesut ve kardeşi Murat’ın aldığını, daha sonra garsonların kendisini darp ettiklerini, sanık Mesut’un “bu şahıs merkez bankası gibi her tarafından para çıkıyor” dediğini, aynı gün gece 03.00 sıralarında polis memurları ile karakola geldiğini, kendisini doktora havale ettiklerini, doktora gittiğini, hastanede daha önceden psikolojik tedavi gördüğünden, olay sebebi ile rahatsızlandığından bir tedavi gördüğünü, tedaviden sonra verilen evraklarla Adli Tıp kurumuna giderek doktor raporunu alıp, Çankaya polis merkezine başvurduğunu beyan ettiği,
Yargılamada ise; bankadan 20.000.-TL para kredi çektiğini, buna ilişkin dekontları olduğunu, 8.000.-TL'sini borçları için dağıttığını, 12.000.-TL, 300 Dolar ve 120.-TL daha para olduğunu, tabir edilen pavyona gittiğini, buluşacağı arkadaşı beklemek için masaya oturduğunu, içmek için çay ikram ettiklerini, o sırada masasına bir bayan geldiğini, bayanın cebindeki parayı gördüğünü, bir duble rakı istediğini, hesabın da 50.-TL'mi 40.-TL'mi 30.-TL'mi bir rakam geldiğini, 50.-TL verdiğini üstünü almadığını, masasına oturan kadının kalktığını birilerinin gelip, kendisini yaka paça yukarı çıkardıklarını, yere yatırdıklarını, 'her yerinden para çıkıyor Ziraat Bankasında böyle para yok' dediklerini, sonra darp ettiklerini ve karga tulumba kapıya attıklarını, parayı pantolonunun arka cebine koyduğunu ve düğmelemediğini, düşmüş olamayacağını, daha sonra karakola gittiğini, 'yarın gel öbür gün gel' diye oyaladıklarını, kendisini ciddiye almadıklarını, 'yemişin içmişin' gözüyle baktıklarını, bu şekilde emniyete gittiği günlerde 2 gencin aynı yerde aynı şahıslar tarafından 2.500.-TL’si alındığı şeklinde ithamda bulunduğu için bu kez sözlerini ciddiye aldıklarını, daha sonra teşhis yapıldığını, teşhiste yanılma ihtimalinin %5 ihtimal olduğunu, Emniyetteki ifadesinin de doğru olduğunu, huzurda bulunan sanıklar İ... K..., E... A..., C... K... Ş... G... ve M... G...’nin olay sırasında bulunduğunu ve iki kişinin daha olduğunu söylediği,
Katılanın Ankara Numune Hastanesinden 27.05.2011 tarih ve saat 05.10 tarihli geçici adli muayene raporunun alındığı ve bu raporun 22.06.2011 tarihinde Adli Tıp Kurumunca kati hale dönüştürüldüğü, katılanın kollukta, 01.07.2011 günü saat 04.42 sıralarında 8 kişinin bulunduğu ortamda çoklu teşhis yapıldığı, katılanın M... G..., Ş... G..., C... K..., İ... K... ve E... A...’ı kesin ve net olarak teşhis ettiğini söylediği, teşhis tutanağında; tüm sanıkların kendisini yere yatırarak darp ettiklerini, paranın kimin tarafından alındığını görmediğini, 3-4 kişi olduğunu söylediği,
Olay sonrası pavyonda müşteri olarak bulunan tanıklar İ... O.... ve H... O...’ın 30.06.2011 günlü kolluktaki beyanlarında; katılanın 3-4 garson tarafından ağzı kapatılarak bacaklarından tutularak karga tulumba müdüriyete götürdüklerini gördüklerini, sonra içerden 'imdat' şeklinde bağırma ve küfür sesi duyduklarını, sonra hesabı ödeyerek dışarı çıktıklarını, bu sırada dışarıda katılanın bağırdığını ve 'paramı aldılar polis çağırın' diyerek yardım istediğini, telefon numaralarını vererek oradan ayrıldıklarını ifade ettikleri, yargılamada ise, bu beyanlarını kabul etmeyerek “benim paramı aldılar” diye bağırdığını duymadıklarını, 'dışarıdan normal vatandaş gibi tartışıyorlardı' dedikleri,
Sanık M... G...'nin savunmasında; isimli gazinoda mesul müdür olarak çalıştığını, şikayetçiyi tanımadığını, bir perşembe akşamı müştekinin gazinolarına alkollü bir şekilde geldiğini, fazla parası olmadığını söyleyerek bir rakı içip içemeyeceğini sorduğunu, kendilerininde onu sahnenin ön tarafına oturttuklarını, garsonların rakı verdiğini, ancak şikayetçinin alkolün etkisi ile sanatçı sahnede iken taşkınlık yapınca garsonlara müştekinin 'hesabını kesin dışarı çıkarın' dediğini, hatta hesap bile almadan dışarıya çıkardıklarını savunduğu,
Sanık C... K...'ın savunmasında; isimli gazinoda şef garson olarak çalıştığını, şikayetçiyi şahsen tanımadığını, fakat şikayetçiyi alkollü olarak mekanlarına gelip sahnede taşkınlık yapması nedeniyle işyerindeki diğer garsonlar tarafından dışarı çıkarılırken görüp, hatırladığını söylediği,
Sanık Ş... G...'in savunmasında; isimli gazinoda kulis görevlisi olarak çalıştığını, şikayetçiyi daha önce görmediğini, kendisinin kuliste bayan personelle ilgilendiğini, bu nedenle salonla hiç bir alakasının olmadığını, olay günü salona çıkmadığını, isnad edilen suçu kabul etmediğini beyan ettiği,
Bu nedenle Dairemizce; Ankara 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2012 gün, 2012/16 Esas ve 2012/502 sayılı kararının özetle; “öncelikle katılan İ... Y...’nün ifadesinde geçen 12.000.-TL para ile traktör almak için olay yerinde buluşacağı arkadaşının kim olduğunun katılana sorularak, açık kimlik ve adres bilgileri tespit edilip, katılanın numaralı cep telefonunun, olay öncesi ve sonrası arayan-aranan numaraları gösterir hts raporu alınıp, gereğinde baz istasyonu sinyal bilgileride araştırılıp saptandıktan sonra, olay esnasında görüştüğü kişinin belirlenip,
Bu kişinin tanık olarak böyle bir alım satım için suça konu yerde buluşmak için konuşup, konuşmadıkları sorularak beyanının alınması, traktör almak için hangi bankadan kredi çektiği, krediye ilişkin dekontların kendisinden alınması ve resen hangi bankadan kredi çektiğinin araştırılıp, denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması, yine katılanın, olay sonrası nerede ve hangi zaman aralığında tedavi gördüğünün buna ilişkin evraklar varsa, bunların getirilmesi ve suça konu iki kişinin daha benzer şekilde yağmalanması ile ilgili soruşturma veya kovuşturma evrakı olup olmadığı araştırılıp, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yerinde ve yeterli olmayan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması”, gerekçesiyle bozulduğu,
Mahkemece bozmaya uyulduğu, bozmaya konu tüm hususların araştırıldığı, mağdurun üzerinde taşıdığını iddia ettiği paranın, Ziraat Bankası Kolej Şubesinden annesi H.. Y...'ne ait hesaptan 28/4/2011 tarihinde 18.270.-TL olarak çekildiği,
Yine mağdurun traktör almak için buluşacağı kişinin S.. Ü... olduğu, onun beyanında; kendisinin traktör galerisi olduğunu, müşteki İ... Y...'nün köyüne bir traktör verdiğini onu bu nedenle ve bir arkadaş vasıtasıyla tanıdığını, müşteki ile muhabbetinin-samimiyetinin olmadığını, birbirlerinde telefonlarının olduğunu, esnaf olduğu için kartını verdiğini, İ... Y.. ile ya da Ankara ilinde başka bir yerde buluşma konusunu konuşmadıklarını, böyle bir planlarının olmadığını, onun 2011 yılında kendisinden traktör almak gibi bir teşebbüsünün olmadığını, kendisinin duyduğunu, ifade verdiği tarihten yani 18/06/2014 tarihinden birkaç ay önce bir sefer gittiğini, suç tarihi olarak bildirilen 2011 yılında ya da daha önce hiç gitmediğini, suç tarihi olarak bildirilen tarihte ya da yakın tarihlerde müşteki İ... Y... ile telefonla görüşmediğini, telefon numarasının olduğunu beyan etmiş, iletişim tutanaklarından kendisine ait olduğunu bildirdiği bu numaranın İ... Y... ait olduğunu bildiği nolu telefonu suç tarihinden önce 26/05/2011'de saat:19.37'de 23 saniye süre ile aradığının anlaşılması nedeniyle, sorulduğunda konuşmanın traktör ile ilgili olduğunu söylediği dosya içeriğinden anlaşılmıştır.
Mağdur İ... Y...'nün olay sırasında isimli yere geldiği ve bir nedenle darp edildiği konusunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Burada çözülmesi gereken sorun, mağdurun o gece üzerinde 12.000.-TL para, 300 dolar ile 120.-TL paranın bir traktör alımı için bulunup bulunmadığı, traktör alımı gerçekleşmeyince anılan yerden ayrılmak isteyen mağdurun engellenip, dövülerek bu paranın yağmalanıp, yağmalanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mağdurun isimli yere 01.00 sıralarında traktör alımı için para çekip, buluşmaya geldiği yönündeki beyanı bankadan 1 ay önceden para çekildiğinin belirlenmesi, tanık S.. Ü..'in traktör alımı ile konuşma ve olay gecesi saat:19.37'de cep telefonundaki arama saat ve süresi dikkate alındığında, mağdurun ileri sürdüğü sebeplerle olay gecesi ve saatinde bulunuşunu izahtan uzak olup, ancak mağdurun zaman geçirmek için mekana rızası ile gelip, bir süre kaldığının kabulü gerekmektedir.
Ancak; mağdurun ayrılmak isteyince engellenip, dövülüp zorla bir miktar parasının alınıp alınmadığı noktasında sorun toplanmaktadır.
Tanıklar İsmail Onay ve Haydar Onay mağdurun ayrılmak istediğinde engellendiğine tanıklık yapmamaktadır.
Tanıklar 30.06.2011 tarihli ilk alınan ve daha sonra teyit ettikleri beyanlarında, mağdurun iç kısma götürülüp, orada duydukları “yardım” sesi ve 'dışarıda paramı aldılar' sözcüklerine yer vermişlerdir. Tanıklar bulundukları yerden mağdurun dövülerek parasının ve/veya ödemesi gereken paranın dışında bir parasının alındığını görmemişlerdir. Onlar sadece duyduklarını anlatmışlardır. Tanıkların duydukları, mağdurun iddiasındaki samimiyetsiz noktalar, doktor raporu ve savunma birlikte değerlendirildiğinde, tanıkların beyanlarının mağdurun iddiasını tek başına ispata yeterli olmayacağı, mağdurun parasının yağmalandığı iddiasındaki şüphenin devam ettiği, bu durumun sanıklar lehine değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu. Hal böyle olunca; mevcut iddia ve kanıtlara göre, suçun vasfında yanılgıya düşürülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yağma suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar M... G..., C.. K... ve Ş... G.. savunmanlarının temyiz dilekçelerinde ve sanık M.. G... savunmanı Av.A.. A.., sanık M... Ş... G... savunmanı Av. O... Ç...'ın duruşmada ileri sürdükleri tüm itiraz ve savunmaları ile yağma suçundan duruşmalı temyiz incelemesi yapılan hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi BOZULMASINA, ilişkin oybirliğiyle alınan karar 16.12.2015 gününde Yargıtay Cumhuriyet Savcısı katıldığı oturumda sanık M... G... savunmanı Av.A... A... ve sanık Ş... G... savunmanı Av. R... A...'in yüzlerine karşı açıkça ve yöntemince okunup anlatıldı.