Ceza Genel Kurulu 2017/639 E. , 2021/647 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 85-167
Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan sanık ...'ın TCK'nın 85/2. maddesi uyarınca 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 23.01.2013 tarihli ve 137-20 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince Dairesince 03.04.2017 tarih ve 29-2657 sayı ile;
'...... plakalı otomobilin gece vakti, aydınlatması bulunan meskun mahalde, yağmurlu havada, ıslak zeminli, bölünmüş yolda seyir hâlindeyken direksiyon hâkimiyetini kaybetmek suretiyle savrularak bölünmüş yolun karşı yön kısmına girdiği esnada, aracının sağ yan kısımları ile, karşı yönden gelmekte olan sanık ... idaresindeki ... plakalı otomobilin ön kısımlarına çarpıp, kendi etrafında dönerek istikamet yönünde aracının bir kısmı orta refüj, bir kısmı seyir şeridinde kalarak durduğu olay neticesinde, ... plakalı otomobilde bulunan ...'ın öldüğü, 1993 doğumlu ...'nin sağ temporal kemik üzerinde 2x1 santimetrelik hemetom, sol ayak bileğinde metral malleolda ödem olacak şekilde, 2007 doğumlu ...'ın basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde yaralanıp, ... plakalı araç sürücüsü ...'in yaralanıp, araçta yolcu olarak bulunan bir kişinin öldüğü olayda, mahkemece ... plakalı araç sürücüsünün sanık olduğunun kabulü ile mahkûmiyetine karar verilmiş ise de; ölen ... ve sanığın 2008 yılından beri evli oldukları, sanığın öz kızı ... ve ölenin oğlu 1993 doğumlu ... ile birlikte yaşadıkları, aralarında anlaşmazlık bulunmadığı, sanığın aşamalardaki savunmasında, aracın eşinde olduğunu, aracı kullanmadığını, arkadaşları ile olayın meydana geldiği saatlerde kıraathanede oyun oynadığını, saat 20.30 sıralarında kıraathaneden arkadaşı ... ile dolmuşa binerek eve gitmek üzere ayrıldığını, eve giderek sobayı yaktıktan sonra bulaşıkları yıkamaya başladığında kardeşi ...'ın saat 21.00 sıralarında kendisini arayarak eşi ...'nin kaza yaptığını söylemesi üzerine ölen ...'ın oğlu ... ile birlikte evden çıktığını beyan ettiği, ...'nun 29.01.2014 tarihli kolluk beyanında, olay günü saat 19.47'de sanığın kendisini telefon ile arayarak 'anneni aradın mı' dediğini, kendisinin de annesini arayarak görüştüğünde annesinin işten yeni çıktığını ve yolda olduğunu söylediğini, ancak saat 20.11, 20.12 ve 20.21 sıralarındaki aramalarına cevap vermediğini, sanığın ise tekrar 20.29'da arayarak 'annen nerede imiş' dediğini, sanığın tekrar saat 20.35'te arayarak 'annene ulaşabiliyor musun, ben ulaşamıyorum' dediğini, bu konuşmadan yaklaşık 20 dakika sonra eve geldiğini, sanığın bulaşıkları yıkamaya başladığını, sanığın eve geldiğinde kıyafetlerinde, hal ve hareketlerinde, yüzünde anormal bir durum bulunmadığını, bir süre sonra sanığın odasına koşarak gelip 'Kaza olmuş, gidiyoruz' dediğini ve evden çıktıklarını beyan ettiği, ölen ...'ın kuaför salonunda dört aydır çalışan ve kazada yaralanan 1993 doğumlu ...'nin 29.01.2011 tarihinde saat 07.30'da alınan ifadesinde, her zaman iş yerini saat 19.00-20.00 sıralarında kapattıklarını, 28.01.2011 günü iş yerini kaçta kapattıklarını hatırlamadığını, kendine geldiğinde hastanede olduğunu, kazanın nasıl olduğu hakkında bilgisinin bulunmadığını beyan ettiği, 29.01.2011 tarihinde saat 22.39'daki anlatımında, olay tarihinde saat 08.00 sıralarında iş yerini açtığını, ölen ...'ın 30-35 dakika sonra geldiğini, ölenin kahve içtiğini, kendisine geldiğinde Dokuz Eylül Hastanesi Acil servisinde sedyenin üzerinde olduğunu, neden hastanede olduğunu hatırlamadığını, yanına polis memurunun gelerek 'trafik kazası ile ilgili ne hatırlıyorsun' diye sorduğunu, şu an bir şey hatırlamadığını söylediğini, bunun üzerine polis memurunun '... aracın içinde miydi' dediğini, kendisinin 'olabilir de, olmayabilir de, hatırlamıyorum' dediğini, aracın içinde kimin olduğunu, araca nasıl bindiğini hatırlamadığını ifade ettiği, mahkeme huzurunda benzer şekilde beyanda bulunduğu, tanık ... 01.02.2011 tarihli kolluk beyanında, ölen ...'ın iş yerinin karşısında erkek kuaförlüğü yaptığını, ölen ...'yi iş yerinden yönetimindeki otomobil ile ayrılırken gördüğünü ifade ettiği, ölenin iş yerinde çalışan ... de iş yerinden ölenle aynı anda çıktıklarını, sanığın o gün iş yerine gelmediğini, ölen, ... ve ...'nın araca doğru gittiklerini beyan ettiği, olaydan hemen sonra kazaya karışan araçlara yardım etmek üzere giden tanıkların da ... plakalı araçtan ayrılan birini gördüklerine ilişkin beyanda bulunmadıkları, kaza tespit tutanağını düzenleyen polis memurlarından tanık ...'ün 29.01.2011 tarihli saat 04.58'deki anlatımında, kazaya karışan araç içerisinde bulunan yaralıların bilgilerini sağlıklı bir şekilde almak ve rapor düzenlemek için Dokuz Eylül Hastanesine gittiğinde, acil serviste yatmakta olan ...'ya araç içinde kimlerin olduğunu sorduğunu, ...'nın cevaben, 'Araçta ..., kızı ... ve ... abi vardı, aracı ... abi kullanıyordu.' dediğini ifade etmiş ise de kaza tespit tutanağının ... plakalı araç sürücüsünün tespit edilmediği şeklinde düzenlendiği ve tanık ...'nin mahkeme huzurundaki ifadesinde '...'ya şoför kimdi' diye sorduğunda '... ağbi herhalde' şeklinde cevap verdiğini beyan ettiği, olayı tam hatırlayamadığı için tanığın diğer tanık zabıt mümzisi ...'e zorla sözlü olarak söylediği '... ağbi' şeklindeki anlatıma itibar edilemeyeceği, olayın hemen akabinde ... plakalı otomobile müdahale edildiğinde, ön koltukların boş olduğu, ölen ...'nin sağ bacağının kıvrılmış olarak ön iki koltuk arasında, sol bacağı ise şoför koltuğunun altına girdiği, kafasının ise sağ arkada oturan ...'nın bacakları arasında sağa yan yatmış durumda olduğu, ...'nın da ...'nın kucağında olduğunun görüldüğü, olay anını gösteren kamera kayıtlarının incelenmesi sonucu iki rapor düzenlendiği, 01.08.2011 tarihinde düzenlenen raporda, aracın ön koltuğunda iki kişinin olduğu, aracın saat 20.01'de durduğunda ön sol kapısının açıldığına dair ışık kırılması olduğu, aracın arka kapısında bir şahsın belirdiği şeklinde görüş bildirilmiş ise de, yine söz konusu görüntülerin incelenmesi sonucu tanzim edilen 17.04.2012 günlü raporda aracın şoför koltuğunda oturan şahsın kazadan hemen sonra araç kapısını açmadığı, sol tarafında herhangi bir şahsın ön ya da arka kapıyı açarak dışarı çıkmadığı, araç kapılarının açılmadığının tespit edildiği, ancak aracın ön koltuğunda iki kişinin olduğu şeklinde kanaat bildirildiği, dairemiz heyetince de izlenen görüntülerde kaza sonrası araçtan dışarı çıkan birisinin görülmediği, ... plakalı aracın arkasında seyredip kaza sonrası olaya ilk müdahalede bulunan tanık ...'ın aracın sol ön sürücü kapısını açmaya çalıştığı, ancak açamadığı, bu sırada aracın kapılarının açılmadığı şeklindeki beyanı ve aracın direksiyonunda ölen ...'a ait DNA örneğinin bulunduğu nazara alınarak, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin inandırıcı delil bulunmadığından beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 22.06.2015 tarih ve 85-167 sayı ile;
“...Ceza Muhakemesinin amacı, maddi gerçeğe ulaşmak olup maddi gerçeğe ulaşmada her türlü yazılı ve sözlü delile itibar edilebileceği, makul ve mantıklı görünen delillerin sübutun tespitinde değerlendirilmesi gerektiği, önemli olanın sübuta ulaştıran delillerin usul ve yasaya uygun olarak toplanıp toplanmadığı olduğu, özellikle tanık beyanları ve sözlü deliller usulüne uygun olarak elde edilmiş ve hayatın olağan akışına uygun ve mantıklı deliller ise sübutun tespitinde itibar edilebilecek önemli bir delil niteliğinde olduğu mahkememiz heyetince değerlendirilmiş olup, mahkememizin oy çokluğu ile Yargıtay 12. Ceza Dairesi arasındaki uyuşmazlık, dosyada bu aşamaya kadar toplanan delillerin sanık ...'ın kaza yapan aracı kullanan şahıs olup olmadığı, mevcut delillerin aracı sanık ...'ın kullanıp kullanmadığına kesin bir şekilde işaret edip etmediği ve bu delillerle sanığın mahkûmiyetine karar verilip verilemeyeceği hususudur. Her ne kadar Yargıtay 12. Ceza Dairesince, tutanak tanığı olup olayın hemen akabinde sıcağı sıcağına hastanede aracın içerisinde bulunan tanık ...'nın ifadesini ayak üstü alan polis memuru ...'ün ilk beyanlarında, ...'ya aracın içerisinde kimlerin olduğunu sorduğunda, ...'nın cevaben, 'araçta ..., kızı ... ve ... Abi vardı, aracı ... Abi kullanıyordu' dediğini ifade etmiş, mahkememizdeki beyanlarında da tanığın bu yönde ifade verdiğini teyit etmiş ve doğrulamıştır. Yargıtay bozma ilamında her ne kadar trafik kaza tespit tutanağında aracın şoförünün tespit edilemediği belirtilerek bir anlamda tutanak tanığı ...'nin bu beyanlarının desteksiz kaldığı değerlendirilerek bu delil çürütülmeye çalışılmış ise de, yukarıda da anlatılmaya çalışıldığı üzere bu tür eylemlerde yazılı delillerden çok olayın cereyan tarzına ilişkin sözlü delillerin ve tutanak tanıklarının ilk tespitlerinin daha çok önem arz ettiği, olayın hemen akabinde sanık ...'ın bir fırsatını bulup aracı ve olay yerini polis gelene kadar terk ettiği mahkememiz heyetince kabul edildiğine göre olay yerine gelen polis memurunun ilk etapta kaza tespit tutanağının bu kısmına aracın sürücüsünü tespit edemediklerine dair tespiti yazmalarının da gayet doğal olduğu, bu hususun sanık ...'ın aracı kullanan şahıs olmadığı şeklinde değerlendirilemeyeceği anlaşılmıştır. Olayın hemen akabinde deliller kaybolmasın diye tutanak tanığının hastanede olayın birinci derecede görgü tanığı olan ve bizzat aracın içerisinde bulunan tanık ...'nın sıcağı sıcağına alınan bu beyanlarına itibar etmemek için hiç bir sebep yoktur. Bir çok olayda da görüldüğü üzere olayın hemen akabinde mağdurların veya tanıkların verdikleri ifadeler gerçek veya gerçeğe en yakın ifadelerdir. Zira, bilahare yargılama süreçlerinde hele bu tür taksirle ölüme sebebiyet verme vakalarında zaman zaman mahkemelerce yoğun bir şekilde görüldüğü üzere tanık veya mağdurların bir çoğunun olay nasıl olsa oldu, vefat edenler geri gelmeyecek, zaten olayda kasıt yok, bari kalan kişiler ceza alıp zarar görmesin şeklinde düşünülüp bir çok kez bu şekilde önceki ifadelerin değiştirilip sanıkların farklı ifadelerle korunmaya çalışıldığı bilinen bir gerçektir. İş bu dosyada tanık ...'nın bu yönde bir koruma iç güdüsü ve saiki olup olmadığı mahkememizce bilinmemekle birlikte bu tanığın olaydan hemen sonra polis memuruna aracı sanık ...'ın kullandığına dair verdiği ifadesine itibar etmemek için makul bir sebep yoktur. Esasen, yaşı küçük olup aracın içerisinde bulunan ...'nın olayın hemen akabindeki ilk beyanları da tanık ...'nın beyanlarını destekler niteliktedir. Bu yaştaki küçük bir çocuğun ilk ifadesinde doğru beyanda bulunduğunu da kabul etmek gerekir. Her ne kadar Yargıtay 12. Ceza Dairesince olay görüntüleri izlendiğinde kaza sonrası araçtan dışarı çıkan birisinin görülmediğinin tespit edildiği belirtilmiş ise de; esasen ilk yargılama aşamasında mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesinde; belirtilen bölümde bir ışık kırılması olduğu, dolayısıyla araçtan birisi çıkabilecek olsa dahi bunun görülme imkanını bulunmadığı ancak aracın ön tarafından iki kişinin oturduğunun tespit edildiği şekilde raporun dosyamızda bulunduğu, bahse konu bu raporun önem arz ettiği, tanıkların beyanlarını desteklediği anlaşılmış yine müteveffa ...'nin araç içerisinde yaralı vaziyette bulunma pozisyonunun da aracı kullanan kişi olduğunu göstermeye delalet etmediği, şoför koltuğunda otursa idi vücudunun kaza anında ve kaza sonrasında bulunduğu şekli almasının mümkün görülmediğinin de mahkememizin ilk kararında belirtilmiş olduğu, yine aracın direksiyonunda müteveffa ...'nin DNA'sının bulunmasınn gayet doğal olduğu zira, aracı zaman zaman ...'nin kullandığının dosya kapsamından bilindiği, ancak tanık ...'nın özellikle ...'nin aracı kullandığı zamanlarda mutlaka emniyet kemerini taktığını, küçük çocuğu ...'yı arkaya oturttuğunu, aracı ne çok süratli ne de kağnı gibi yavaş kullandığını, orta süratte kullandığını, ayrıca aracı ...'nin çok dikkatli kullandığını, bilakis sanık ...'ın ise ehliyetsiz olduğunu ve aracı süratli kullandığını beyan ettiği görülmüştür. Dolayısıyla olay anında sanığın aracın içerisinde değil de kıraathane de olduğunu dair gösterdiği tanıkların dosyadaki mevcut deliller karşısında sonradan temin edilmiş ve maddi gerçekle ilişkisi bulunmayan deliller niteliğinde olduğu, sanık ...'ın mahkememizin ilk karar ve gerekçelerinde de ayrıntılı olarak gösterildiği üzere aracı kullanan ve kazaya sebebiyet verip asli kusurlu olan kişi olduğu, bu konuda şüphe ve tereddüt bulunmadığı,' şeklindeki gerekçe ile önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.09.2015 tarihli ve 283983 sayılı “Onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 791-854 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 03.04.2017 tarih ve 29-2657 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık ... hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan verilen beraat kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin ve temyizin kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçununun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Trafik kazası tespit tutanağına göre; 28.01.2011 tarihinde saat 20.45 sıralarında sürücüsü tespit edilemeyen ... plaka sayılı aracın Mithatpaşa Caddesini takiben Güzelbahçe istikametine doğru seyir hâlindeyken İstihkam Lojmanlarının önünden geçtiği sırada direksiyon hakimiyetini, havanın yağmurlu, yol yüzeyinin ıslak olması nedeniyle kaybetmek suretiyle savrularak bölünmüş yolun karşı yön kısmına girdiği sırada aracının sağ yan kısımlarıyla karşı yönden gelmekte olan inceleme dışı ...’in idaresindeki ... plaka sayılı aracın ön kısımlarına çarpması sonucu ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası olayının meydana geldiği, kaza neticesinde, ... plaka sayılı aracın içerisindeki ...’ın vefat ettiği, aynı aracın içerisindeki ... ile 4 yaşında olan ...’ın yaralandığı, ... plaka sayılı aracın içerisindeki yolcu ...’ın kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği,
Kazanın, yerleşim yeri içerisinde, gece vakti, bulutlu ve yağmurlu havada, 8.7 metre genişliğinde, asfalt kaplamalı, su birikintili ve eğimsiz düz yolda gerçekleştiği,
28.01.2011 tarihli olay yeri inceleme raporuna göre; trafik kazası olayının bildirilmesi üzerine aynı gün saat 21.05’te olay yerine gelindiği, bahse konu yerde yapılan incelemede, ... plaka sayılı aracın içerisinden AKS ekiplerince ...’ın ölü olarak çıkartılıp yol kenarına trafiği engellemeyecek şekilde bırakıldığı, bu aracın, yolun orta şeridi üzerinde yönü Güzelbahçe istikametinde olduğu, aracın sağ ön tarafının tamamen hasarlı olduğu, sağ arka tampon kısmında içeri çökmelerin olduğu, sağ arka dörtlü lambalarının dışarıda olduğu, hava yastıklarının açılmış olduğu, arka koltuk üzerinde bir adet bayan şemsiyesi ile koltuk üzerinde çeşitli kan birikintilerinin bulunduğu, yolun çift yönlü gidiş-geliş olarak kullanıldığı, iki araç arasındaki mesafenin 470 cm olduğu, olay günü aşırı yağış nedeniyle yolun tamamen su ile kaplı olmasından dolayı olay yerinde fren izine rastlanılmadığı,
29.01.2011 tarihli suç yeri araştırma ve inceleme raporuna göre; suça konu ... plakalı BMW marka aracın ön camının kırıldığı fakat dağılmadığı, arka camının kırıldığı, sol ön kapı ile sol arka kapı camlarının sağlam, sağ ön kapı camı ile sağ arka kapı camının kırıldığı, sağ arka kapının yerinden sökülerek yan tarafta durduğu, sağ ön kapının içeriye doğru çöktüğü, sağ arka çamurlukta sürtünme ve çökme meydana geldiği, aracın sağ tarafının tamamen içeri doğru çöktüğü, arka bagaj kapağı alt tarafında çökme ve eğrilme meydana geldiği, aracın sol ön kapısındaki hava yastığının açılmadığı, direksiyonda ve sağ ön kapı iç kısımda bulunan hava yastığının açıldığı, yolcu tarafında bulunan hava yastığının görünür vaziyette durduğu fakat açılmadığı, sürücü tarafında kalan emniyet kemerinin normal görünümde olduğu, yolcu tarafında kalan emniyet kemerinin çökme ve deformasyonun fazla olması nedeni ile durumunun anlaşılamadığı, aracın direksiyonundan ve vites topuzu üzerinden svapların alındığı,
... Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 01.11.2012 tarihli rapora göre; iddianame doğrultusunda ... plakalı otomobilin sürücüsünün sanık ... olduğu kabul edilerek yapılan değerlendirmede; adı geçen sanığın idaresindeki otomobil ile meskun mahaldeki yolda seyir hâlindeyken seyrini mahal şartları, yağmurlu hava ve ıslak zemin koşullarını dikkate alarak sürdürmediği, seyrini kendi seyir şeridi içinde kalacak şekilde sürdürmeye yeterli özeni göstermediği, olay mahalline geldiğinde de sevk ve idare hatası nedeniyle direksiyon hakimiyetinin kaybedip savrulmak suretiyle bölünmüş yolun karşı istikametine geçtiği ve karşı yönden gelmekte olan otomobile çarptığı olayda, dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli derecede tamamen kusurlu olduğu; inceleme dışı sanık ...’in ise idaresindeki otomobili ile kendi seyir şeridi içerisinde seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde bölünmüş yolun karşı istikametinden direksiyon hakimiyetinin kaybetmiş biçimde üzerine doğru gelen otomobilin çarpmasına maruz kaldığı olayda atfı kabil bir kusurunun bulunmadığı,
04.02.2011 tarihli ölü muayene tutanağına göre; ...’ın ölümünün geçirdiği araç içi trafik kazası sonrası meydana gelen kafa ve genel vücut travmasına bağlı ince bağırsak perferasyonu, mezo yaralanması ve beyin infaktı sonucu solunum ve dolaşım yetmezliğinden kaynaklandığı,
Adli Tıp Kurumu ... Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesince düzenlenen 17.02.2011 tarihli otopsi raporuna göre; ölen ...’ın kanında 0,42 promil etil alkol bulunduğu, kanında ve idrarında uyuşturucu maddelerin bulunmadığı, adı geçenin ölümünün beden travmasına bağlı beyin kanaması, beyin sapı kopması, boyun omurlarının kırılması ve iç kanama sonucu meydana geldiği,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 24.02.2011 tarihli rapora göre; inceleme dışı sanık ...’in yaralanmasının, kişinin yaşamını tehlikeye sokmadığı ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 28.02.2011 tarihli rapora göre; tanık ...’nin yaralanmasının, kişinin yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğu, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin, sınıflandırıldığında orta (2) derecede etkileyecek nitelikte olduğu,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 18.03.2011 tarihli rapora göre; mağdure ...’ın yaralanmasının, kişinin yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu,
30.01.2011 tarihli genel adli muayene raporuna göre; sanığın yapılan muayenesinde vücudunda yeni oluşmuş darp ve cebir izine rastlanmadığı,
Adli Tıp Kurumu ... Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesince düzenlenen 24.02.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre; ... plaka sayılı araçtan alındığı bildirilen sigara izmaritinden, arka koltuk sol tarafı sırt dayama kısmından gazlı beze aktarılan lekeden ve arka koltuk sağ taraf oturma kısmından gazlı beze aktarılan kan leke örneğinden elde edilen bir kadına ait DNA profili ile ölen ...’ın DNA profilinin aynı olduğu, aracın direksiyonundan alındığı bildirilen gazlı bez üzeri örnekten birden fazla şahsa ait DNA profilinin bir arada karışık olarak elde edildiği, söz konusu karışık DNA profilinin adı geçen ölenin DNA profilini içerdiği, aracın vites topuzundan alındığı bildirilen gazlı bez üzeri örnek ile yolcu ve sürücü hava yastığı parçalarından alınan örneklerden DNA profilinin elde edilemediği,
29.01.2011 tarihinde düzenlenen ve mağdure ... tarafından imzalanan ifade tutanağında; tanık ...’nin kaza olayının öncesini hatırlamadığını, ölen ...’nin Narlıdere’de bulunan kuaför dükkanında çalıştığını, iş yerini saat 19.00-20.00 arası kapattıklarını, olay günü iş yerini kaçta kapattıklarını ve iş yerinden nasıl ayrıldıklarını da hatırlamadığını, kendine geldiğinde hastanede olduğunu, kazanın nasıl olduğu hakkında bir bilgisinin bulunmadığını ifade ettiği bilgilerine yer verildiği,
Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen 22.08.2011 tarihli inceleme raporuna göre; kaza anını gösterir CD görüntülerinin kayıt çözünürlüğünün düşük olduğu ve ortam aydınlatmasının yeterli düzeyde olmadığı, şahsın yüzünü temsil eden görüntü bilgisinin yeterli düzeyde olmadığı, şahsın çekim yapan kameraya uzak bir mesafede olduğu,
01.08.2011 tarihinde bilirkişi ... ... tarafından düzenlenen CD inceleme raporuna göre; olay görüntülerinin yer aldığı CD kaydının incelenmesi neticesinde çıkarılan fotoğraflardan da görüleceği üzere ışık kırılması, kör nokta ve görüntülerdeki netlik kaybı gibi nedenlerle, kazaya karışan ... plakalı BMW marka aracın kaza sonrası görüntülerinde net bir çözümleme yapılamadığı, yapılan çözümlemelerin de teşhise elverişli olmadığı, ancak bu aracın ön koltuğunda iki kişinin bulunduğu, kaza sonrasında da aracın arka kapı bölgesinde bir şahsın varlığının ve hareketliliğinin görüldüğü kanaatine ulaşıldığı,
Adli Bilişim Uzmanı ... ... tarafından düzenlenen 17.04.2012 tarihli CD inceleme bilirkişi raporuna göre; ... plakalı BMW marka aracın şoför koltuğunda oturan şahsın kazadan hemen sonra araç kapısını açmadığı, kazadan hemen sonra aracın sol tarafında herhangi bir şahsın ön ya da arka kapıyı açarak dışarı çıkmadığı ve araç kapılarının açılmadığının tespit edildiği, fotoğraflar üzerinde gerekli netleştirmeler yapıldığında, kaza öncesi saat 20.01.52’de BMW marka aracın sağ ön koltuğunda da bir şahsın olduğu, görüntü kalitesinin çok düşük olması nedeniyle kişilerin kimliğinin tespitine yarayacak net bir görüntünün elde edilmediği, kaza anından hemen sonra aracın kendi ekseni etrafında dönüşü sırasında şoför mahallinde oturan şahsın araç içerisinde olduğunun net olarak görüldüğü,
Mahkemece izlenen CD kaydına göre; iki aracın birbirine hızla çarptığı ve BMW marka olduğu anlaşılan aracın sol ön kapısının açıldığı, ışığı yansıtan açık renkli bir giysi ve üzerinde koyu renkli bir giysi olan erkek bir şahsın indiği, aracın arka sol kapısının açılmaya çalıştığı sırada tanık ...’in geldiği, tanık ...’in bu kişiyi görmesi gerektiği, araçtan inen kişinin aracın arka tarafından karanlığa karıştığı,
Mahkemece alınan HTS kayıtlarına göre; 28.01.2011 tarihinde saat 17.29.03’te sanığın ölen ...’yi aradığı ve aralarında 25 saniyelik görüşme yapıldığı, saat 18.49.04’te sanığın ölen ...’yi aradığı ve aralarında 91 saniyelik görüşme yapıldığı, saat 19.45.54’te sanığın tanık ...’ı aradığı aralarında 18 saniyelik görüşme olduğu, saat 20.29.48’de sanığın tanık ...’ı aradığı aralarında 6 saniyelik görüşme olduğu, saat 20.35.45’te yine tanık ...’ı aradığı aralarında 10 saniyelik görüşme olduğu, saat 20.39.03’te sanığın tanık ...’i aradığı ve aralarında 32 saniyelik görüşme yapıldığı, kullandığı GSM hattının bu saatlerde ... - Güzelbahçe baz istasyonlarından sinyal bilgileri verdiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ...; sanığın kayınbabası olduğunu, olayı görmediğini, kaza olayından yaklaşık bir saat sonra uzakta oturan kızı katılan ...’in olayı haber verdiğini, yakın yerde oturmasına rağmen sanığın kendisini aramadığını, aracı sanık kullandığı için telaşından dolayı aramadığını düşündüğünü, kanaatine göre kazayı yapanın sanık olduğunu, sanığın sürücü belgesinin olmamasına rağmen aracı hızlı kullandığını,
Katılan ...; ölen ...’nin kardeşi olduğunu, olayı görmediğini, olay günü saat 21.30 sıralarında sanığın kardeşi olan tanık ...’ın kendisini arayarak “... kaza yaptı, çabuk gelin” dediğini, o anda baygınlık geçirdiğini, telefonu eşi olan İsmail’in aldığını, sonrasında hemen yola çıkarak ...’dan ...’e geldiklerini, ölen ...’nin hayatını kaybettiğini hastanede öğrendiğini, kardeşinin öldüğüne hâlen inanamadığını, annesinin olay sonrası felç olduğunu, sanığın köpek yavrusu gibi kardeşini olay yerinde bırakıp kaçtığını, bunu görenlerin olduğunu ancak bu işe bulaşmak istemediklerini,
Katılan ...; ölenin kardeşi olduğunu, yurt dışında yaşadığını, olayı görmediğini, yurt dışından geldikten sonra olayı araştırdığında aracı sanığın kullandığı kanaatine vardıklarını, kendisini arayan bir şahsın, olayı gördüğünü ve araca ölen ve sanığın birlikte bindiklerini söylediğini ancak bu şahsın korktuğunu, belirli zamanlarda ...’e geldiğinde ölen kardeşi ile birlikte gezmeye gittiklerini, araçlarının önlü arkalı seyahat ettiğini, aracı sanığın kullanmakta olduğunu, ancak polis noktasında direksiyona kardeşi ölenin geçtiğini, sanığın çok hızlı araç kullandığını, ona kendi aracı ile yetişemediğini,
2007 doğumlu ... 26.12.2011 tarihinde vekil ve uzman psikolog eşliğinde; trafik kazasını hatırladığını, aracı ... annesinin kullandığını, ona eskiden anne dediğini, arabanın döndüğünü, başının acıdığını, araçta ...’nın olduğunu, ...’nın arkada oturduğunu, kendisinin de onun yanında oturduğunu, sonra ...’nın kucağına geçtiğini, arabada başka kimsenin olmadığını,
Tanık ... kollukta; ölen ...’nin kuaför salonunda yaklaşık dört aydır çalıştığını, olay günü sabah saat 08.00 sıralarında dükkanı açtığını, ölenin de yaklaşık yarım saat sonra iş yerine geldiğini, ölene kahve yaptığını, kendine geldiğinde hastanede olduğunu, neden hastanede olduğunu hatırlamadığını, hastanede olduğu sırada yanına ismini bilmediği bir polis memurunun gelerek kaza ile ilgili ne hatırladığını sorduğunu, kendisinin de bir şey hatırlamadığını söylediğini, bunun üzerine “Olayın ciddiyetinin farkında mısın? ... öldü” diyerek, aracın içerisinde sanığın bulunup bulunmadığını sorduğunda “Olabilir de, olmayabilir de, hatırlamıyorum.” dediğini, bunun üzerine polis memurunun yanından ayrıldığını, kaza nedeni ile yaralandığını ailesinden ve yanına gelen polisten öğrendiğini, bildiği kadarı ölenin herhangi bir problemi olmadığını, aracın içerisinde kimin olduğunu ve araca nasıl bindiğini de hatırlamadığını,
Mahkemede; ölenin, genelde iş yerine yalnız geldiğini, bazen eşi olan sanık ile birlikte de geldiğini, kimi zaman iş çıkışı ölenin kendisini eve bıraktığını, olay günü ölenin iş yerine sanığın kızı ... ile birlikte geldiğini, aynı günün akşamında da sanığın iş yerinde olmadığını, iş yerinden nasıl çıktıklarını ve kazanın nasıl olduğunu hatırlamadığını, gözünü hastanede açtığını, polislerin üzerine gelerek çok soru sorduğunu, kendisinin de “Sıkıldım, lütfen daha fazla soru sormayın, hatırlamıyorum.” dediğini, araçta sanığın bulunup bulunmadığını sorduklarında “Olabilir de, olmayabilir de, hatırlamıyorum.” diye cevap verdiğini, sanığın birkaç kez araba ile iş yerinden aldığını, bu zamanlarda ölenin ön sağ koltukta oturduğunu, kendisinin ise daima arka sağ koltukta oturduğunu, sanığın gelmediği zamanlarda aracın ölenin kullandığını, sanığın kızı ...’nın da genelde arkada oturduğunu ve emniyet kemerinin takılı olduğunu,
Tanık ... kollukta; ölen ...’nin kuaför salonunda usta olarak çalıştığını, olay günü saat 19.15 sıralarında iş yerinde, ölen ..., tanık ... ve sanığın kızı ... ile kendisinin bulunduğunu, iş yerini kapatarak yaya olarak ayrıldığını, ölen, ... ve ...’nın araca bindiklerini görmediğini, aracın iş yerinin önünde olduğunu, eve gittikten sonra sanığın kendisini arayarak ölene ulaşamadığını söylemesi üzerine sanığa 15-20 dakika önce iş yerini kapattıklarını ifade ettiğini, bu konuşmadan yaklaşık 15-20 dakika sonra da sanığın yeniden kendisini arayarak ölenin kaza yaptığını, bu nedenle Narlıdere Karakoluna gitmesi gerektiğini söylediğini,
Mahkemede; ölenin her zaman iş yerine aracı ile geldiğini, daha önce kaza yaptığı için aracı tedirgin kullandığını, hız yapmadığını, iş yerine sanık ile birlikte pek gelmediğini, iş yerini genelde saat 19.15’te kapattıklarını, iş yerinden çıkarken ölenin, ...’nın ve ...’nın da araca doğru yöneldiğini, bu sırada sanığın orada olmadığını, o gün sanığın hiç gelmediğini, kendisinin iş yerinden ayrıldıktan sonra gelip gelmediğini de bilmediğini, daha sonra sanığın kendisini arayarak “Dükkanı kapattınız mı?” diye sorduğunu, yarım saat sonra yeniden arayarak ölenin kaza yaptığını, durumu öğrenmek üzere karakola gitmesi gerektiğini söylediğini, olayı öğrendikten sonra sanığı telefonla arayarak ölenin hayatını kaybettiğini haber verdiğinde sanığın hıçkıra hıçkıra ağladığını,
Tanık ... kollukta; olay günü saat 21.10 sıralarında sevk ve idaresindeki aracı ile seyir hâlindeyken Narlıdere istikametine doğru geldiğinde kendisinden 3-5 araç önünde karşı yönden gelen BMW marka aracın sollama yapmaya çalıştığı sırada yaklaşık 50 metre önünde kendisi ile aynı istikamette seyreden beyaz renkli araçla çarpıştığını, kaza sonrasında aracını durdurarak kaza yapan araçların yanına gittiğinde BMW marka aracın direksiyonunda şoför olmadığını gördüğünü, olay mahallinin kalabalık olduğunu, aynı aracın arka koltuğunun solunda bulunan bir bayanın hayatını kaybettiğini anladığını, yine arka koltuğun sağında 20 yaşlarında genç bir bayanın aracın içinde sıkışmış hâlde bulunduğunu, bu bayan ile ölen bayanın arasında 8 yaşında bir kız çocuğunun olduğunu, aracın sağ ön koltuğunun boş olduğunu,
Mahkemede; olay yerinde küçük bir çocuğun olmadığını, arabada sıkışmış olan kişinin huzurdaki tanık ... olduğunu, ölenin de araç içerisinde arka koltukta bulunduğunu, başını ise tanık ...’nın kucağında olduğunu, olay yerinde sanığı görmediğini,
Tanık ... kollukta; ölen ...’nin kendi iş yerinin karşı tarafında bayan kuaförü olarak çalıştığını, sanığı ölenin eşi olarak tanıdığını ancak uzun zamandır görmediğini, olay günü akşam saat 19.00 sıralarında dükkanının önündeyken öleni sevk ve idaresindeki BMW marka araç ile kendi dükkanının önünden Balçova istikametine giderken gördüğünü, ölenin genel olarak bu aracı kullandığını,
Mahkemede; ölenin genellikle kendisinin kullandığı araç ile iş yerine geldiğini, eşi olan sanığı ise araç kullanırken nadiren gördüğünü, olay günü saat 19.00-19.30 sıralarında aracın direksiyonunda bizzat ölenin olduğunu gördüğünü, hatta aracın camının yarıya kadar açık bulunduğunu, camlar film kaplamalı olduğu için aracın sağ yanında ya da arkasında kimlerin olduğunu görmediğini, sanığı bu araçta ya da iş yeri civarında görmediğini, ayrıca ölenin hareket ederken sol eli ile kendisine selam vererek uzaklaştığını,
Tanık ... kollukta; ölenin annesi olduğunu, olay günü evde yalnız olduğunu, aynı gün saat 19.45'te sanığın kendisini telefon ile arayarak “Anneni aradın mı?” şeklinde sorması üzerine “Daha yeni uyandım, şimdi arayacağım” dediğini, saat 19.47'de annesini arayarak 47 saniye görüştüğünü, annesinin kendisine iş yerinden yeni ayrıldığını, yola çıktığını söylediğini, annesinin geç kaldığını düşünerek saat 20.11, 20.12 ve 21.00 sıralarında tekrar aradığını ancak ulaşamadığını, sanığın ise kendisini saat 20.29'da arayarak “Anneni aradın mı? Neredeymiş?” diye sorduğunu, kendisinin de aradığını ancak annesinin telefonu açmadığını söylediğini, sanığın tekrar saat 20.35'te arayıp “Annene ulaşabiliyor musun? Ben ulaşamıyorum.” dediğini, bu konuşmalarının ardından yaklaşık 20 dakika sonra sanığın eve yalnız olarak geldiğini, bu sırada evi topladığını, sanığın da bulaşıkları yıkamaya başladığını, sanıkta anormal bir durum olmadığını, bir süre sonra koşarak odasına gelip “Kalk çabuk, kaza olmuş, gidiyoruz.” dediğini, kazayı, sanığın kardeşi olan ...’ın haber verdiğini söylediğini, birlikte yola çıktıklarını, taksiye binip önce polis merkezine oradan da hastaneye gittiklerini, aracı genelde annesinin kullandığını,
Mahkemede; ölen annesi ile sanığın 2-3 ayda bir kavga ettiklerini, bu kavga olayının kırıp dökme ve tokatlama aşamasına kadar geldiğini, her ikisinin de haksız tarafları olduğunu, bu kavgaların kendisine göre boşanma aşamasına kadar gelebileceğini ancak annesine göre gelmeyeceğini, sanık ile aralarında çok samimiyet bulunmadığını, olay günü annesini arayarak yiyecek bir şeyler getirmesini istediğini, yaklaşık 10 dakika sonra sanığın kendisini arayarak “Annene ulaştın mı?” diye sorduğunda annesinden yemek istediğini söyleyerek ona nerede olduğunu sorduğunu, sanığın da kahvede olduğunu söylediğini ancak kahvede değil de sanki annesinin iş yerinde olduğu hissine kapıldığını çünkü çevreden kadın sesleri duyduğunu, evde uyuduğu sırada sanığın eve geldiğini, daha sonra sanığın annesinin kaza geçirdiğini söylediğini, annesinin daha önce de kazalar yaptığı için bu durumu önce önemsemediğini ancak sanığın önemli olduğunu söylemesi üzerine karakola gitmek için taksiye bindiklerini, takside bulundukları sırada sanığa bir telefon geldiğini ve sanığın “..., ...” diyerek kendini hırpalamaya başladığını, uyku sersemi olduğu için sanığın eve geldiğinde kaza geçirmiş bir hâli olup olmadığını bilmediğini, kapıyı açtıktan sonra tekrar yattığını,
Tanık ... kollukta 29.01.2011 tarihinde dinlenmesinde; polis memuru olduğunu, olay günü yaralamalı trafik kazasının bildirilmesi üzerine saat 20.45'te kaza mahalline vardıklarını, ölenin araç içerisinden çıkarılarak yere yatar vaziyette konulduğunu gördüğünü, aracın arka koltuğunda sıkışan tanık ...’yı çıkarmak için AKS ekiplerinin çalışma yaptıklarını, bilgi almak için acil serviste yatan tanık ...’nın yanına hastane polisi ile giderek ona “Araçta kimler vardı?” diye sorduğunu, adı geçen tanığın da “Araçta ... abla, kızı ..., ben ve ... abi vardı, aracı ... abi kullanıyordu, işten çıkıp eve gidiyorduk.” dediğini,
Mahkemede; olay yerine olaydan 20-30 dakika sonra vardıklarını, tanık ...’nın ifadesini almak için polis memuru ... ile birlikte hastaneye gittiklerini, adı geçenen yanında annesi ve babasının da bulunduğunu, babasının “... abi diye sayıklıyor.” dediğini, tanık ...’nın iyi göründüğünü ancak biraz şok hâlinde bulunduğunu, ona kazanın nasıl olduğunu sorduğunda bilmediğini söylediğini, araçta kimlerin olduğunu sorunca da “Ben, ... abla, kızı ... ve ... abi” şeklinde cevap verdiğini, aracı kimin kullandığını sorduğunda ise “... abi idi, herhalde” dediğini, yanında bulunan polis ...’nın soy ismini hatırlamadığını,
Tanıklar ... ve ... kollukta; acil tıp teknikeri olarak görev yaptıklarını, saat 20.05'te kaza mahalline gittiklerini, kazaya karışan BMW marka aracın arka koltuğunun sağında kafası sıkışmış vaziyette bulunan bayanın çıkarılması için AKS ekibinden yardım istediklerini, ölenin koltuk ile diğer bayanın bacakları arasında sıkışmış vaziyette olduğunu,
Mahkemede; ölenin sağ bacağının iki ön koltuğunun arasında ve sağ bacağının kıvrılmış vaziyette olduğunu, sol bacağının ise şoför koltuğunun altında bulunun kızaklı yere girmiş hâlde, başının ise sağ arkada oturan genç kızın iki bacağının arasında bulunduğunu, öleni sağ tarafına yan yatmış bir hâlde ölmüş olarak gördüklerini, emniyet kemerinin takılı olup olmadığını hatırlamadıklarını, kendilerince ölen bayanın arka koltukta bulunduğunu, ön koltukta olması hâlinde gördükleri konumda bulunmayacağını, çünkü önden bir darbe alındığında bedenin arkaya sıçradığını, ancak bacağın sonradan şoför koltuğunun altında bulunan kızağa girip girmeyeceğini bilemediklerini, aracın sağ kapısının AKS ekiplerince açıldığını ve araç içerisinde olan genç bayanın oradan çıkarıldığını, öleni ise sol arka kapıyı açarak çıkardıklarını,
Tanık ... kollukta; olay günü havanın çok yağışlı olduğunu, aracı ile seyir hâlinde olduğu sırada kazayı gördüğünü, kaza yerinde beşinci araç olarak aracını durdurduğunu, araçtan inip kazaya karışan BMW marka aracın yanına gittiğinde aracın şoför kapısının açık olduğunu gördüğünü, araç içerisinde küçük bir çocuğun bulunduğunu, orada bulunan vatandaşlar tarafından çocuğun alındığını, aracın içinde arkada oturur vaziyette kafası yere eğilmiş duran bayanı ölü hâlde gördüğünü, araçta bir bayanın daha olduğunu, onun da arkada sıkışmış olarak bulunduğunu, öleni aracın içinden çıkarıp yere yatırdıklarını, ölen bayanı çıkarırken ismini sonradan öğrendiği tanık ... isimli şahsın aracın içinde bulunan diğer kişileri araçtan çıkarmaya çalıştığını, hatta bu kişinin birkaç kişi ile birlikte aracın sağ arka koltuğunda sıkışan bayanı kurtarmak için sağ arka kapıya asıldığını, aracın sürücüsünün olay mahallinde olmadığını,
Savcılıkta 02.03.2011 tarihinde; yardım için önce BMW marka aracın yanına gittiğini, bu aracın sürücü koltuğu ile sağ ön koltuğunun boş olduğunu, sağ arka kapının ise kaza sırasında oluşan hasardan dolayı sıkışmış vaziyette olduğunu, sağ arka koltukta 17-18 yaşlarında sarışın, genç bir bayanın yaralı şekilde aracın içerisinde sıkışmış vaziyette, sol arka koltukta ise ismini sonradan öğrendiği ölen ... ile küçük bir çocuk gördüğünü, yardım için adı geçen öleni aracın sol arka koltuğundan indirdiklerinde ölmüş olduğunu anladıklarını, bu sırada ambulans ile polis ekiplerinin olay yerine geldiklerini, kalorifer tesisatı tamir servisinde çalıştığını, tamir için bulunduğu evde tanıştığı bir şahsın yakın tarihte trafik kazasında yeğeni olduğunu söylediği ...’nin öldüğünü söylemesi üzerine kendisinin de olay mahallinde bulunup kazayı gördüğünü ifade ettiğini, bu şahsın da ölenin babasına durumu anlatmış olduğunu, daha sonra ölenin babasının kendisini bularak sanığın fotoğrafını gösterdiğinde sanığı kaza yerinde ve kazadan hemen sonra gördüğünü hatırladığını; savcılıkta da sanığın fotoğrafı gösterildiğini, sanığı kazadan hemen sonra kazaya karışan BMW marka aracın yanında gördüğünden emin olduğunu, hatta aracın sıkışan sağ arka kapısını açmak için uğraştığını, olay yerine ambulans ve polis geldiğinde de sanığın orada olduğunu, ancak aracın sürücü koltuğundan inen birisini görmediğini, kaza olayından sonra cep telefonundan tanımadığı bir şahsın kendisini arayarak ölen ...’nin kocası ... olduğunu söyleyip şüpheli ve tedirgin ifadelerle, kazayı görüp görmediği, nasıl ve ne şekilde gördüğü gibi sorular sorduğunu,
Mahkemede; ölenin bacakları ve ayaklarının arka koltuk üzerinde yani ön koltuğun arkasında gördüğünü, olay yerinin çok kalabalık olduğunu, inceleme dışı sanık ...’i net olarak gördüğünü hatırladığını, sanık ...’ı da gördüğünü ancak çok net hatırlamadığını,
Tanık ... kollukta; 112 Acil Serviste sağlık görevlisi olarak çalıştığını, gelen anons üzerine ekip arkadaşları tanıklar ... ve ... ile olay yerine gittiklerini, BMW marka aracın Güzelbahçe istikametine bakar yönde, diğer aracın ise ... istikametine bakar vaziyette olduğunu, kazaya karışan BMW marka aracın içerisinde üç bayan bulunduğunu, şoför kapısının muntazam bir şekilde açık olduğunu, koltukların kırık olmadığını, bu aracın sağ ön açık ve darbeli olan kısmından arka koltukta oturan kız çocuğunu kucağına alarak dışarı çıkardığını, diğer arkadaşlarının ise öleni çıkartarak yol kenarına yatırdıklarını, yaralılar ile uğraştıkları sırada ismini sonradan öğrendiği tanık ... isimli şahsın kendilerine müdahale boyunca yardım ettiğini,
Mahkemede; BMW marka aracın ön sol şoför kapısının açık olduğunu, direksiyonda kimsenin bulunmadığını, arka koltuğun orta kısmında bir kız çocuğunun, onun sağında da genç bir bayanın olduğunu, arka koltuğun sol tarafında esmer tenli, otuz beşli yaşlarda ölmüş olduğunu fark ettiği bir bayanın daha bulunduğunu, bu bayanın ayaklarının ve bir bacağının öndeki şoför koltuğunun altına yani kızaklı kısma girmiş olduğunu gördüğünü, adeta akerdeona dönmüş vaziyette olduğunu, iki-üç yerinden kaval kemiğinin ve boynunun kırık olduğunu, sağ tarafında bulunan çocuğu sanki korumak istercesine kapaklanmış vaziyette olduğunu, başının da genç kızın bacak arasında olduğunu, kendisinin bayanı araçtan çıkarmak istediğini ancak bacağı ön sol koltuğun altında sıkıştığı için çekemediğini, daha sonra AKS ekibinin geldiğini, arka kapıyı keserek kapıyı açabildiklerini, sağ arka koltukta oturan genç kızı ise en son çıkarabildiklerini, aracın şoför koltuğunda herhangi bir kırık olmadığını, kapının da düzenli açık olduğunu, aracın sağdan darbe aldığını, sol tarafında çizik bile olmadığını,
Tanık ...; ölenin yengesi olduğunu, aracın da ölene ait olduğunu, aracı ölene satan kişinin kendisini saat 21.10 da arayarak “Araba ile kaza mı yaptınız?” dediğini, haberinin olmadığını söyleyerek kardeşi olan sanığı aradığını, sanığın aracın kendisinde değil ölende olduğunu söylediğini, akabinde karakola giderek kaza olayını öğrendiğini,
Tanık ...; Güzelbahçe taksi durağında taksici olduğunu, olay günü saat 21.15 sıralarında durakta beklediği sırada taksi çağrılması üzerine Çamlıçay Köprüsüne gittiğini, isimlerini sonradan öğrendiği sanık ve tanık ...’ı taksiye aldığını, adı geçenlerin Narlıdere’ye gideceklerini söylemeleri üzerine “Otobandan gidelim, kaza var” dediğini, sanığın ise cevaben, kazaya karışanın eşi olduğunu, onun için Narlıdere’ye gitmek istediklerini söylediğini, sanık ile tanık ...’ı, Narlıdere’deki polis karakoluna götürdüğünü, her ikisinin de üzüntülü ve telaşlı olduğunu,
Tanık ...; olay günü saat 20.00 sıralarında sevk ve idaresindeki aracın sağından BMW marka aracın çok süratli geçtiğini, daha sonra aynı aracın karşı istikametten gelen bir araç ile çarpıştığını, aracını kaza yerinden 30 metre geride durdurarak hemen inip önce BMW marka aracın yanına gittiğini, bu aracın sol ön sürücü kapısını açmaya çalıştığını ancak açamadığını, aracın sol ön dış kapı kolunu zorladığını ancak yine de kapının açılmadığını, aracın camından içeriyi kontrol ettiğinde ön sürücü koltuğunda ve yan koltukta kimsenin olmadığını, ön koltukların arasında vites kolunun üst kısmında bir insan bacağı gördüğünü, ancak bu kişinin başını ve gövdesini göremediğini, bu sırada diğer beyaz renkli aracın içerisinden gelen bağırtıları duyarak oraya yöneldiğini, kendi aracında bulunan eşinin BMW marka aracın içerisinden çocuk sesi geldiğini söylediğini, bunun üzerine bu aracın sağ arka tarafına geçip bu tarafta bulunan ve ön koltukla kapı arasına sıkışmış bir şekilde olan bayanın kucağında duran kız çocuğunu aldığını, çocuğu açık olmayan ancak kırık olan arka sağ kapı penceresinden çıkararak eşine verdiğini, diğer bayanın ise adeta L şeklinde, bir bacağı vites kolunun üzerinde, kafası da ön koltuk ile sıkışık vaziyette bulunduğunu, kaza anını ilk kendisinin gördüğünü ve olay yerinde duran ilk aracın kendi aracı olduğunu, BMW marka aracın sol ön kapısından birisinin indiğini görmediğini,
Tanık ... ...; olay günü saat 21.00'e kadar sanık ile birlikte Güzelbahçe'de bulunan bir kafeteryada oturduklarını, yanlarında ... ...’un da olduğunu, saat 21.00'da buradan ayrılarak dolmuşa bindiklerini, dolmuştan önce kendisinin indiğini, daha sonra da sanığın inmesi gerektiğini, aynı gün saat 22.00'da sanığın kendisini aramış olduğunu ancak telefonu duymadığını, daha sonra tanık ...’ın kendisini arayarak saat 18.00-21.00 aralarında sanığın yanında olup olmadığını sorduğunda sanığın bu saatlerde yanında olduğunu söylediğini, ardından adı geçenin Narlıdere Karakoluna gelmesi gerektiğini söylemesi üzerine karakola gittiğini ve burada kaza olayını öğrendiğini,
Tanık ... ...; tam olarak hatırlayamadığı bir tarihte Liman isimli kahvede sanık ..., ... ve ... ile birlikte oyun oynadıklarını, hatırladığı kadarıyla saat 18.00– 20.00 arası birlikte olduklarını, daha sonra sanık ile ...’in dolmuşa binerek evlerine gittiklerini,
Tanık ... ...; olay günü sanık ile birlikte Güzelbahçe’de ikinci limanın karşısındaki bir kahvede oyun oynadıklarını, tam hatırlayamamakla birlikte gündüz saat 14.00-15.00 gibi oyun oynamaya başladıklarını, akşam hava karardığında oyunu bitirdiklerini, aradan zaman geçtiği için tam olarak hangi saatte oyunu bitirdiklerini hatırlamadığını, daha sonra eve gittiğini, kahveden çıktığı sırada diğerlerinin oturmaya devam ettiğini,
Tanık ...; ... plakalı aracı ölen ...’ye 2010 yılının Temmuz ayında sattığını, aracın ruhsatının halen kendi adına olduğunu,
İnceleme dışı sanık ...; olay günü saat 20.00 sıralarında yönetimindeki ... plakalı Fiat Punto marka beyaz renkli aracıyla yanında yolcu olarak bulunan arkadaşı ... ile birlikte Narlıdere istikametinden Konak yönüne doğru hareket hâlindeyken Narlıdere İstihkam Lojmanları önünde bir arabanın kendi şeridine girerek aracına çarptığını, akabinde yolun sağındaki duvara vurduğunu, kazanın etkisi ile şok geçirdiğini, o sırada bir kişinin yanına “Sizin bir şeyiniz yok, ben cankurtarana haber verdim, sakin olun.” dediğini, AKS görevlilerinin kapıyı açarak boyunluk taktıklarını, çarpışmanın etkisiyle aracın tüm camlarının patladığını, kendisinin ve ölen ...’nın emniyet kemerinin takılı olduğunu, AKS ekibi geldiğinde “Ben iyiyim, arkadaşıma müdahale edin.” dediğini, ölen ...’nın “Ben iyiyim ancak karnım ağrıyor” dediğini, araçtan inmeden önce de “Çantamı, pasaportlarımı al, ...’ı ara.” şeklinde konuştuğunu, hastaneye kaldırıldıktan sonra hayatını kaybettiğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... kollukta; Güzelbahçe semtinde balıkçılık yaptığını, olay günü iş yerinden ayrıldıktan sonra arkadaşları ..., ... ve ... ile birlikte kahvehanede oyun oynadığını, saat 20.30 sıralarında ... ile birlikte kahvehaneden çıkarak evine gitmek üzere dolmuşa bindiğini, arkadaşı ...’ın kendisinden bir durak önce indiğini, kendisinin de evine yakın olan durakta indiğini ve yürüyerek eve gidip sobayı yaktıktan sonra bulaşıkları yıkadığını, saat 21.00 sıralarında abisi ...’ın kendisini cep telefonundan arayarak eşi olan ölen ...’nin kaza yaptığını, karakolda olduklarını ve hemen Narlıdere Karakoluna gelmesi gerektiğini söylediğini, ölenin oğlu olan ... ile birlikte Güzelbahçe taksi durağından taksi çağırıp birlikte Narlıdere Karakoluna gittiklerini, Karakolda eşinin Dokuz Eylül Hastanesinde olduğunu öğrendiğini, bu nedenle hastaneye gittiğini ve burada eşinin öldüğünün bildirildiğini, kaza sırasında eşine ait araç içerisinde eşi olan ölen ..., eşinin yanında çalışan ... ve kendi kızı ...’nın olduğunu, kazanın nasıl gerçekleştiğini bilmediğini, kaza anında aracı kimin kullandığını da bilmediğini ancak aracın eşinde olduğunu, eşi ölenin Narlıdere’de “Kardelen” isimli bayan kuaförünün olduğunu, olay günü eşi ölenin saat 19.30 sıralarında iş yerinden çıktığını yanında usta olarak çalışan ...’den öğrendiğini, kaza sırasında araçta olmadığını,
Mahkemede; 507 303 **** nolu telefonu eşinin kullandığını, 554 692**** nolu telefonun ise ...'a ait olabileceğini, olay tarihinde kendisinin de 507 303**** ve 507 769**** nolu telefonları kullanmakta olduğunu, ölenin ikinci eşi olduğunu, ölenden ortak çocukları bulunmadığını, ...’nın ise ilk evliliğinden olan öz kızı olduğunu, ölenin ilk eşinden olan oğlu ...’ın kendileri ile birlikte yaşadığını, ölenin kızı ...’ın ise babası ile birlikte yaşadığını, ölen ile 2008 yılında evlendiklerini, ölenin sürücü belgesinin olduğunu, kazaya karışan aracın eşine ait olduğunu, aracı henüz üzerine almadığını ancak bu aracı eşinin kullandığını, kendisinin ise nadiren kullandığını, ölenin Narlıdere’de kuaför dükkanının olduğunu, iş yerine her zaman aracı ile gidip geldiğini, dükkanın yanında da bir kreş bulunduğunu, kızı ...’yı da bu kreşe getirip götürdüğünü, ölenin yanında kalfa olarak ..., çırak olarak da ...’nin çalıştığını, eşinin olay günü saat 08.30'da evden kızı ... ile birlikte çıktığını, olay günü saat 15.30-16.00 sıralarında ölenin dükkanını arayarak kahvede olduğunu, eve geçerken kendisini de almasını söylediğini, eşinin, her zaman kendisini kahveden araçla aldığını, saat 19.00-19.30 sıralarında da ölen ile konuştuğunu, en son konuşmalarının bu konuşma olduğunu, eve geldiği sırada da ölenin oğlu ...’a, annesini arayıp aramadığını sorduğunu, ...’ın da aradığını söylediğini, abisi ...’ın haber vermesi üzerine ... ile birlikte karakola gittiklerini, araçta kesinlikle kendisinin olmadığını, hastanede bulunduğu sırada ölenin ablası ... ile onun eşi ...’i arayarak kaza olayını haber verdiğini savunmuştur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
28.01.2011 tarihinde saat 20.01 sıralarında sürücüsü tespit edilemeyen ... plaka sayılı otomobilin yağmurlu havada, yerleşim yeri içerisinde, aydınlatması bulunan, ıslak zeminli, bölünmüş yolda seyir hâlindeyken direksiyon hakimiyetini havanın yağmurlu, yol yüzeyinin ıslak olması nedeniyle kaybetmek suretiyle savrularak bölünmüş yolun karşı yön kısmına girdiği sırada aracının sağ yan kısımlarıyla karşı yönden gelen inceleme dışı ...’in idaresindeki ... plaka sayılı otomobilin ön kısımlarına çarpması sonucu ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası olayının meydana geldiği, kaza neticesinde, ... plaka sayılı aracın içerisindeki ...’ın vefat ettiği, aynı aracın içerisindeki ... ile 4 yaşında olan ...’ın yaralandığı, ... plaka sayılı aracın içerisindeki yolcu ...’ın kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği olayda;
Sanığın aşamalarda, ... plakalı aracın eşinde olduğunu, bu aracı kullanmadığını, kaza olayının meydana geldiği saatlerde arkadaşlarıyla kahvede oyun oynadığını, saat 20.30 sıralarında arkadaşı tanık ... ile eve gitmek üzere kahveden ayrıldığını, evde bulunduğu sırada kardeşi olan tanık ...'ın kendisini arayarak eşi ölen ...'nin kaza yaptığını söylediğini, bunun üzerine ölen ...'nin oğlu tanık ... ile birlikte evden çıkıp karakola gittiklerini savunduğu, tanık ...’ın aşamalarda, olay günü saat 19.45'te sanığın kendisini telefon ile arayarak “Anneni aradın mı?” demesi üzerine “Daha yeni uyandım, şimdi arayacağım” şeklinde karşılık verdiğini, saat 19.47’de annesi öleni aradığını, annesinin, kendisine iş yerinden yeni ayrıldığını söylediğini, annesi ölenin geç kaldığını düşünerek saat 20.11, 20.12 ve 21.00 sıralarında tekrar aradığını ancak ulaşamadığını, sanığın ise kendisini saat 20.29’da tekrar arayarak “Anneni aradın mı? Neredeymiş?” diye sorması üzerine annesini aradığını ancak açmadığını söylediğini, sanığın tekrar saat 20.35'te arayarak “Annene ulaşabiliyor musun? Ben ulaşamıyorum.” şeklinde konuştuğunu, bu görüşmelerinin ardından sanığın, yaklaşık 20 dakika sonra eve yalnız olarak geldiğini ve sanıkta anormal bir durum olmadığını, bir süre sonra koşarak odasına gelip “Kalk çabuk, kaza olmuş gidiyoruz.” dediğini, kaza olayını sanığın kardeşi olan ...’ın haber verdiğini söylediğini, birlikte yola çıktıklarını, taksiye binip önce polis merkezine oradan da hastaneye gittiklerini ifade ettiği, ölen ...'nin kuaför salonunda dört aydır çalışan ve kazada yaralanan tanık ...'nın, 29.01.2011 tarihinde saat 07.30'da alınan ifadesinde, her zaman iş yerini saat 19.00-20.00 sıralarında kapattıklarını, olay günü iş yerini kaçta kapattıklarını hatırlamadığını, kendine geldiğinde hastanede olduğunu, kazanın nasıl olduğu hakkında bilgisinin bulunmadığını; adı geçen tanığın 29.01.2011 tarihinde saat 22.39’da alınan beyanında, kendisine geldiğinde hastanede olduğunu, neden hastanede olduğunu hatırlamadığını, hastanede olduğu sırada yanına ismini bilmediği bir polis memurunun gelerek kaza ile ilgili ne hatırladığını sorduğunu, kendisinin de bir şey hatırlamadığını söylediğini, bunun üzerine “Olayın ciddiyetinin farkında mısın? ... öldü” diyerek, aracın içerisinde sanığın bulunup bulunmadığını sorduğunu, kendisinin de “Olabilir de, olmayabilir de, hatırlamıyorum.” şeklinde karşılık verdiğini, aynı tanığın yargılama aşamasında da benzer şekilde beyanda bulunduğu, tanık ...’nün, ölen ...'nin iş yerinin karşısında erkek kuaförlüğü yaptığını, ölen ...'yi iş yerinden sevk ve idaresindeki otomobil ile ayrılırken gördüğünü ifade ettiği, ölen ...’nin iş yerinde çalışan tanık ...’in de, olay günü sanığın iş yerine gelmediğini, iş yerinden ölen ... ile aynı anda çıktıklarını, ölen, ... ve ...'nın iş yerinden çıkarken araca doğru yöneldiklerini gördüğünü beyan ettiği, olaydan hemen sonra kazaya karışan araçlara yardım etmek üzere olay mahalline giden tanıkların ... plakalı araçtan ayrılan birini gördüklerine ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadıkları anlaşılmakla birlikte,
Kaza tespit tutanağını düzenleyen polis memuru tanık ...'ün 29.01.2011 tarihinde kollukta ve benzer şekilde yargılama aşamasındaki anlatımlarında, kazaya karışan araç içerisinde bulunan yaralıların bilgilerini sağlıklı bir şekilde almak ve rapor düzenlemek için Dokuz Eylül Hastanesine gittiği, yanında bulunan hastane polisi ile birlikte acil serviste yatan tanık ...’ya, araçta kimlerin olduğunu sorduğu, adı geçen tanığın, kendisine, “Araçta ... abla, kızı ..., ben ve ... abi vardı, aracı ... abi kullanıyordu, işten çıkıp eve gidiyorduk.” şeklinde karşılık verdiği yönünde beyanda bulunması, bilirkişi ... ... tarafından düzenlenen 01.08.2011 tarihli CD inceleme raporunda, olay görüntülerinin yer aldığı CD kaydının incelenmesi neticesinde çıkarılan fotoğraflardan da görüleceği üzere ışık kırılması, kör nokta ve görüntülerdeki netlik kaybı gibi nedenlerle, kazaya karışan ... plakalı BMW marka aracın kaza sonrası görüntülerinde net bir çözümleme yapılamadığı, yapılan çözümlemelerin de teşhise elverişli olmadığı, ancak bu aracın ön koltuğunda iki kişinin bulunduğunun ve kaza sonrasında aracın arka kapı bölgesinde bir şahsın varlığının ve hareketliliğinin görüldüğünün bildirilmesi, Adli Bilişim Uzmanı ... ... tarafından düzenlenen 17.04.2012 tarihli CD inceleme raporunda, ... plakalı BMW marka aracın şoför koltuğunda oturan şahsın kazadan hemen sonra araç kapısını açmadığı gibi aracın sol tarafında herhangi bir şahsın ön ya da arka kapıyı açarak dışarı çıkmadığı belirtilmekle birlikte aynı raporda, fotoğraflar üzerinde gerekli netleştirmeler yapıldığında, kaza öncesi saat 20.01.52’de BMW marka aracın sağ ön koltuğunda da bir şahsın olduğunun ve kaza anından hemen sonra aracın kendi ekseni etrafında dönüşü sırasında şoför mahallinde oturan şahsın araç içerisinde olduğunun net olarak görüldüğünün bildirilmesi, Yerel Mahkemece izlenen CD kaydına göre de, iki aracın hızla birbirine hızla çarptığı ve BMW marka olduğu anlaşılan aracın sol ön kapısının açıldığı, ışığı yansıtan açık renkli bir giysi ve üzerinde koyu renkli bir giysi olan erkek bir şahsın araçtan indiği, erkek şahsın, aracın arka sol kapısını açmaya çalıştığı sırada tanık ...’in geldiği, bu şahsın, aracın arka tarafından karanlığa karıştığı anlatımlarına yer verilmesi, tanık ...'in soruşturma aşamasında, kendisine fotoğrafı gösterilen sanığı kazadan hemen sonra kazaya karışan BMW marka aracın yanında gördüğünden emin olduğunu, hatta sanığın, aracın sıkışan sağ arka kapısını açmak için uğraştığını, olay yerine ambulans ve polis geldiğinde de orada olduğunu, ancak aracın sürücü koltuğundan inen birisini görmediğini, zaten bu kısmın açık olduğunu ve fazla hasar görmediğini ifade etmesi, yargılama aşamasında da olay yerinde sanığı gördüğünü ancak çok net hatırlamadığını beyan etmesi hususları dikkate alınarak, savunma tanıklarının, kaza neticesinde eşini kaybeden ve arkadaşları olan sanığı kurtarmaya yönelik beyanlarına itibar edilemeyeceği, tanık ... aşamalarda, sanığın saat 20.00-20.30 sıralarında birkaç kez kendisini arayarak ölen annesine ulaşamadığını söylediği yolunda beyanda bulunmuş ve HTS kayıtlarından, adı geçen tanığın, sanık tarafından arandığı anlaşılmış ise de, görüşme içerikleri tespit edilemediği gibi bir an için tanığın anlatımları doğru kabul edilse dahi sanığın, olay yerinde bulunmadığı izlenimini uyandırmak için tanığı arayıp ölen eşine ulaşamadığını söylemiş olabileceği, aracın sol bölümünde herhangi bir zarar bulunmaması nedeniyle aracı kullanan sanıkta lezyon saptanmamış olmasının, sanığın olay anında kazaya karışan araç içinde bulunmadığı şeklinde yorumlanamayacağı, ölen ...'ın, kaza sonrasında sağlık görevlilerince aracın içinde görüldüğü pozisyonu itibarıyla da aracı kullanan kişi olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı değerlendirilmekle, olay tarihinde saat 19.30 sıralarında ölen ... ile tanıklar ... ve ...'ın, ... plakalı BMW marka araç ile ölenin iş yerinden ayrıldıkları, Güzelbahçe istikametine doğru seyir hâlinde iken saat 18.49'da sanığın, eşi olan ölen ...'ı aradığı ve bu zaman diliminden sonra, tespit edilemeyen bir yerde bahse konu araca binerek aracın sevk ve idaresine geçtiği, Mithatpaşa Caddesini takiben Güzelbahçe istikametine doğru seyir hâlindeyken İstihkam Lojmanlarının önünden geçtiği sırada direksiyon hakimiyetini havanın yağmurlu, yol yüzeyinin ıslak olması nedeniyle kaybetmek suretiyle savrularak bölünmüş yolun karşı yön kısmına girdiği sırada aracının sağ yan kısımlarıyla karşı yönden gelmekte olan inceleme dışı ...’in idaresindeki ... plaka sayılı aracın ön kısımlarına çarpması sonucu ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası olayının meydana geldiği, kaza olayının hemen akabinde sanığın aracın sol ön kapısından inerek sürücü belgesinin olmaması nedeniyle olay yerinden kaçıp gittiği anlaşıldığından sanığa atılı taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçununun sabit olduğu kabul edilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün isabetli olmadığı, sanığın, atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.06.2015 tarihli ve 85-167 sayılı direnme kararına konu hükmündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 16.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.