Ceza Genel Kurulu 2020/249 E. , 2021/640 K.
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 15. Ceza Dairesi
Bedelsiz senedi kullanma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanık ...'ın, TCK'nın 106/1, 62/1, 52/2-4 ve 50/1-a maddeleri uyarınca hapisten çevrili 3.000 TL ve doğrudan 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin ... 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 06.05.2015 tarihli ve 87-253 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 14.01.2020 tarih, 10924-106 sayı ve oy çokluğu ile;
'Gerekçeli kararda ve kısa kararda uygulanan kanun maddesinin TCK'nın 156/1. maddesi yerine, TCK'nın 106/1. maddesi olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edildiğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanığa yüklenen bedelsiz senedi kullanma suçu nedeniyle, hükümden sonra ve 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,' isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş;
Daire Üyesi M. Demirel;
'TCK 156/1. maddesinde düzenlenen bedelsiz senedi kullanma suçu 02.12.2016 tarihli ve 6763 sayılı Yasa ile değişiklik öncesi de uzlaşma hükümlerine tabi olup, uzlaşmanın gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilen olayda;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.10.2018 tarihli, 2018/394-478 sayılı kararında açıklandığı üzere, 6763 sayılı Kanun'un uyuşmazlık konusunu ilgilendiren fıkralarının gerekçesinde; söz konusu yasal değişikliğin uzlaştırmanın yöntemine ilişkin olduğu ve bu değişikliklerle uzlaştırma kurumunun başarısını olumsuz etkileyen sakıncaların giderilmesinin ve bu alanın disipline edilmesinin amaçlandığı vurgulanmıştır. CMK'nın 253. maddesinin 18. fıkrasında ise uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kalması hâlinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda soruşturma evresinde sonuçsuz kalan uzlaştırmanın maddi ceza hukuku boyutunu ilgilendirmeyen, münhasıran uzlaştırma yöntemine yönelik olması nedeniyle usule ilişkin olduğu konusunda kuşku bulunmayan değişikliğin, derhal uygulama ilkesinin sonucu olarak önceki kanun döneminde yapılan ve tamamlanmış derhal uygulama ilkesinin sonucu olarak önceki kanun döneminde yapılan ve tamamlanmış olan işlemlerin, sonradan yürürlüğe giren kanun bakımından da geçerliliğini koruyacak olması nedeniyle, usulüne uygun olarak yerine getirilmiş olan uzlaştırma girişimine ilişkin işlemlerin yenilenmesi gerekmediğinden, dosyanın esastan incelenerek bir karar verilmesi yerine, sanık hakkında uzlaşma yönteminin değişmesi gerekçe gösterilerek sair yönleri incelenmeden mahkumiyet hükmünün bu nedenle bozulmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.'düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 27.02.2020 tarih ve 249704 sayı ile;
'...Uyuşmazlığın çözümü için, CMK'nın 253. maddesine, 6763 sayılı Kanun ile eklenen 24 ve 25. fıkraların, karma bir yapıya sahip olan uzlaşmanın hangi boyutuna ilişkin olduğunun tespiti gerekmektedir. 6763 sayılı Kanun'un uyuşmazlık konusunu ilgilendiren fıkralarının gerekçesinde; söz konusu yasal değişikliğin uzlaştırmanın yöntemine ilişkin olduğu ve bu değişikliklerle uzlaştırma kurumunun başarısını olumsuz etkileyen sakıncaların giderilmesinin ve bu alanın disipline edilmesinin amaçlandığı vurgulanmıştır. CMK'nın 253 maddesinin 18. fıkrasında ise uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kalması hâlinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda soruşturma evresinde tarafların kabul etmemeleri nedeniyle sonuçsuz kalan uzlaştırmanın maddi ceza hukuku boyutunu ilgilendirmeyen, münhasıran uzlaştırma yöntemine yönelik olması nedeniyle usule ilişkin olduğu konusunda kuşku bulunmayan değişikliğin, derhal uygulama ilkesinin zorunlu bir gereği olarak daha önce usulüne uygun olarak yerine getirilmiş olan uzlaştırma girişimine ilişkin işlemlerin yenilenmesini gerektirmediği,' görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 10.03.2020 tarih, 1313-3582 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedeni yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Özel Dairenin bozma kararından önce de uzlaştırmaya tabi bulunan TCK'nın 156/1. maddesi kapsamındaki bedelsiz senedi kullanma suçu bakımından, Yerel Mahkeme kararından sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinde 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle yapılan değişikliklerin lehe olduğundan bahisle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
... Cumhuriyet Başsavcılığının 03.02.2015 tarihli ve 916-769 sayılı iddianamesi ile; katılan ...'in, Şahin Solar isimli ... yerini işleten sanık ...'a ... ilçesi, Birgi kasabasındaki evine güneş enerjisi sistemi taktırdığı, buna karşılık sanığa 1.200 TL bedelli senet verdiği, daha sonra taksitler hâlinde senet bedelini ödediği, ancak sanığın senedi icra takibine koyduğu iddiasıyla sanık hakkında TCK'nın 156/1 ve 53/1. maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı,
Soruşturma konusu bedelsiz senedi kullanma suçunun uzlaştırmaya tabi olması nedeniyle Cumhuriyet savcısı tarafından uzlaştırmanın mahiyeti ile bunu kabul veya reddetmenin hukuki sonuçlarına ilişkin açıklama içeren 21.07.2014 tarihli uzlaşma teklif formunun düzenlendiği, ancak katılanın kendisine yapılan uzlaştırma teklifini kabul etmediği,
Sanığa ise soruşturma ve kovuşturma evrelerinde uzlaşma teklifinde bulunulmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ...; Şahin Solar isimli ... yerini işleten sanık ... ile Birgi Beldesi'ndeki evine güneş enerjisi taktırmak için 2012 yılı ortalarında anlaşma yaptıklarını, 1.200 TL bedelli senet verdiğini, 12 taksitte borcunu ödediğini, ancak senedin iade edilmediğini ve akabinde icra takibi yapıldığını, şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini ve uzlaşmak istemediğini beyan etmiştir.
Sanık ... soruşturma evresinde; katılan ...'i tanımadığını, çalışanları tarafından katılana güneş enerjisi satıldığını, montaj yapıldığında borcuna karşılık senet alındığını, borcunu ödemediği için icraya verildiğini, muhasebe kayıtlarına göre katılanın ödediği bir bedel olmadığını, tek bir makbuz ödemesi olduğunu ancak bunun senetlere dahil olmadığını, sadece peşinat olduğunu,
Kovuşturma evresinde ise; katılana güneş enerjisi satışının ... şubesinden yapıldığını, katılanın güneş enerjisinin parasını taksitler hâlinde ... olduğunu ancak bu ödemenin merkeze bildirilmediğini, bu hususu icra takibinden sonra tespit ettiklerini, katılanın icra takibine itiraz ettiğini, bu itiraza karşı herhangi bir savunma yapmadıklarını ve takibin düştüğünü,
Savunmuştur.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 17.09.1987 tarihli 410. toplantısında alınan Ceza Adaletinin Sadeleştirilmesi Hakkında Üye Devletlere Yönelik 18 Sayılı Tavsiye Kararında;
'Ceza adaletinin işleyişini hızlandırma ve sadeleştirme işleminde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özellikle 5 ve 6. maddelerinde öngörülen şartların dikkate alınması gerektiği göz önüne alınarak; Mahkemelere intikal eden ceza davalarının kabarıklığı ve özellikle hafif cezaları gerektirenler ile ceza yargılamasındaki uzunluğun neden olduğu sıkıntılara bakılarak ...yetkili makamlarca ceza işlerinde savcılık ve mahkeme dışı anlaşmalar sağlanması, bu tür ihtilafların uzlaşma yolu ile halledilmesinin tavsiye edilmesi' kabul edilmiştir.
Benzer düşünce ve ihtiyaçlar sonucu Türk Ceza Hukuku Sistemine dâhil edilen ve 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle yapılan değişikliğe kadar 'uzlaşma' başlığı altında düzenlenen uzlaştırma kurumu, uyuşmazlığın yargı dışı yolla ve fakat adli makamlar denetiminde çözümlenmesini amaçlayan bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Uzlaştırma; bu kapsama giren suçlarda, fail ve mağdurun suçtan doğan zararın giderilmesi konusunda anlaşmalarına bağlı olarak devletin de ceza soruşturması veya kovuşturmasından vazgeçmesi ve suçun işlenmesiyle bozulan toplumsal düzenin barış yoluyla yeniden tesisini sağlayıcı nitelikte bir hukuksal kurumdur.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 73. maddesinin sekizinci fıkrasında, 'Suçtan zarar göreni gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olup, soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bulunan suçlarda, failin suçu kabullenmesi ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemesi veya gidermesi koşuluyla mağdur ile fail özgür iradeleri ile uzlaştıklarında ve bu husus Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından saptandığında kamu davası açılmaz veya davanın düşürülmesine karar verilir.' hükmü ile uzlaşma kurumuna, aynı tarihte yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 253, 254 ve 255. maddelerinde ise, uzlaşmanın şartları, yöntemi, sonuçları, kovuşturma aşamasında uzlaşma ile birden fazla failin bulunması hâlinde uzlaşmanın nasıl gerçekleşeceğine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 2. maddesiyle, TCK'nın 73. maddesinin başlığında yer alan 'uzlaşma' ibaresi metinden çıkarılmış, 45. maddesiyle de aynı maddenin 8. fıkrası yürürlükten kaldırılmış, yine 24 ve 25. maddeleri ile CMK'nın 253 ve 254. maddeleri değiştirilmiştir.
Yapılan bu düzenlemeye göre uzlaştırmanın bir ceza muhakemesi kurumu olduğu açık ise de birey ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi nedeniyle maddi ceza hukukunu da ilgilendirdiği tartışmasızdır.
Suç tarihinden önce yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile değiştirilen CMK'nın 253. maddesinde uzlaşmanın kapsamı;
'(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
4. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
5. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239)
suçları.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.' şeklinde belirlenmiş; aynı maddenin uzlaştırmanın kimler tarafından ve nasıl yapılacağına ilişkin 4, 5 ve 9. fıkralarında ise;
'(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması halinde, Cumhuriyet savcısı veya talimatı üzerine adlî kolluk görevlisi, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Cumhuriyet savcısı uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
(5) Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.
(9) Şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşma teklifini kabul etmesi halinde, Cumhuriyet savcısı uzlaştırmayı kendisi gerçekleştirebileceği gibi, uzlaştırmacı olarak avukat görevlendirilmesini barodan isteyebilir veya hukuk öğrenimi görmüş kişiler arasından uzlaştırmacı görevlendirebilir.' hükümlerine yer verilmiştir.
5560 sayılı Kanun değişikliği ile CMK'nın 253. maddesine eklenen 24. fıkrasında yer alan '(24) Uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin hususlar, yönetmelikle düzenlenir.' hükmü uyarınca ... Bakanlığınca çıkarılan ve 26.07.2007 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve suç tarihinde yürürlükte bulunan Ceza Muhakemesi Kanununa Göre Uzlaştırmanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in 'Uzlaştırma teklifi' başlıklı 8. maddesinin 3. fıkrası;
'(3) Cumhuriyet savcısı veya adlî kolluk görevlilerince yapılacak uzlaşma teklifi, bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek 1/a veya Ek 1/b sayılı uzlaşmanın mahiyeti ile uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukukî sonuçlarının bulunduğu Uzlaşma Teklif Formlarının hazır bulunan ilgiliye imzalatılarak verilmesi ve formda yer alan bilgilerin açıklanması suretiyle yapılır. Cumhuriyet savcısı veya adlî kolluk görevlisi tarafından, bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirildiğine ve uzlaşma teklifinde bulunulduğuna ilişkin formun imzalı örneği soruşturma evrakı içine konulur.' ve 'Uzlaşma teklifinde karar süresi' başlıklı 10. maddesi ise;
'Uzlaşma teklifinde bulunulanlardan herhangi biri, en geç üç gün içinde teklifi yapan adlî kolluk görevlisine ya da görevli Cumhuriyet savcısına kararını bildirmediği takdirde, uzlaşma teklifi reddedilmiş sayılır. Bu durumda, Kanunun 255 inci maddesi hükmü saklı kalmak üzere, ayrıca diğerlerine uzlaşma teklifinde bulunulmaz.' şeklinde düzenlenmiştir.
Karar tarihinden sonra 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile yapılan değişiklikle madde başlığı 'Uzlaştırma' olarak değiştirilmiş ve;
'(1) Aşağıdaki suçlarda, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören gerçek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur:
a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. Hırsızlık (madde 141),
6. Dolandırıcılık (madde 157),
7. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
8. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239),
suçları.
c) Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar.
(2) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere; diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, kanunda açık hüküm bulunması gerekir.
(3) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez. Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz...' şeklindeki düzenlemeyle uzlaştırmanın kapsamı genişletilmiş; ayrıca değiştirilen 4 ve 24 ile eklenen 25. fıkralarda ise uzlaştırmanın kimler tarafından ve nasıl yapılacağına ilişkin yenilikler getirilmiştir. Buna göre değiştirilen 4 ve 24 ile eklenen 25. fıkralarda;
'(4) Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur…
...
(24) Her Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde uzlaştırma bürosu kurulur ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı ile personel görevlendirilir. Uzlaştırmacılar, avukatların veya hukuk öğrenimi görmüş kişilerin yer aldığı, ... Bakanlığı tarafından belirlenen uzlaştırmacı listelerinden görevlendirilir. Uzlaştırmacı, hazırladığı raporu, tutanakları ve varsa yazılı anlaşmayı büroya gönderir. Uzlaştırma süreci sonunda soruşturma dosyaları, uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet savcıları tarafından sonuçlandırılır.
(25) Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, ... Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.' hükümlerine yer vermiştir.
Anılan düzenlemeler ilişkin madde gerekçesinde de, söz konusu düzenlemelerin uzlaştırmanın yöntemine ilişkin olduğu ve bu düzenlemeler ile uzlaştırma kurumunun başarısını olumsuz etkileyen sakıncaların giderilmesinin ve bu alanın disipline edilmesinin amaçlandığı vurgulanmaktadır.
6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile CMK'nın 253. maddesine eklenen 25. fıkrası hükmü uyarınca ... Bakanlığınca çıkarılan ve 05.08.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 'Uzlaştırma teklifi' başlıklı 29. maddesinin 5. fıkrası;
'(5) Uzlaştırmacı tarafından yapılacak uzlaşma teklifi, Ek-4'te yer alan uzlaşmanın mahiyeti ile uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukukî sonuçlarının bulunduğu Uzlaşma Teklif Formu'nda yer alan bilgilerin açıklanması ve teklif formunun hazır bulunan ilgiliye imzalatılarak verilmesi suretiyle yapılır. Uzlaştırmacı tarafından bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirildiğine ve uzlaşma teklifinde bulunulduğuna ilişkin formun imzalı örneği uzlaştırma evrakı içine konulur.' ve 'Uzlaşma teklifini kabul süresi' başlıklı 30. maddesi ise;
'(1) Uzlaşma teklifinde bulunulanlardan herhangi biri üç gün içinde teklifi yapan uzlaştırmacıya kararını bildirmediği takdirde, uzlaşma teklifi reddedilmiş sayılır. Bu durumda, Kanunun 255 inci maddesi hükmü saklı kalmak üzere, ayrıca diğerlerine uzlaşma teklifinde bulunulmaz.' şeklinde düzenlenmiştir.
Diğer taraftan 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren CMK'nın 'Mahkeme tarafından uzlaştırma' başlıklı 254. maddesi;
'(1) Kamu davasının açılması halinde, uzlaşmaya tâbi bir suç söz konusu ise, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen usule göre, mahkeme tarafından da yapılır.
(2) Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde davanın düşmesine karar verilir.' şeklinde iken 5560 sayılı Kanun'un 25. maddesi ile;
'(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, uzlaştırma işlemleri 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre, mahkeme tarafından yapılır.
(2) Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def'aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır.' biçiminde değiştirilmiş, 6763 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile ise CMK'nın 254. maddesinin 1. fıkrası;
'(1) Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.' şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler göz önüne alındığında, uzlaştırma gerek 5560 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önce, gerekse 5560 ve 6763 sayılı Kanun'larla yapılan değişiklikler sonrası asıl olarak soruşturma evresinde yapılması gereken bir işlem ise de her ne suretle olursa olsun uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması hâlinde kovuşturma aşamasında da uzlaştırmanın mümkün olduğu kabul edilmelidir.
Uzlaştırma usulü uygulanmaksızın dava açılması veya suçun uzlaştırma kapsamında olduğunun ilk defa duruşmada anlaşılması hâlinde uzlaştırmanın uygulanması gerekmekte olup uzlaşma başarıyla gerçekleşir ve edim bir defada yerine getirilirse kamu davasının düşmesine karar verilecektir.
CMK'nın 253. maddesinin 18. fıkrasında yer alan 'Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez.' şeklindeki düzenleme nedeniyle uzlaştırma girişiminin herhangi bir nedenle sonuçsuz kalması hâlinde ise tekrar uzlaştırma yoluna gidilemeyecektir.
Uyuşmazlık konusunun hukuki çözüme kavuşturulması bakımından 'derhâl uygulama ilkesi' üzerinde de durulması gerekmektedir.
Ceza yargılaması suç işlendikten sonra başlar, çoğu zaman da hemen sonuçlanmaz. Ceza yargılamasının sonuçlanması için önemli sayılabilecek bir zaman diliminin geçmesine gereksinim duyulabilir. Bu süreçte yargılama kanununda değişiklikler yapılabilir. Bu durumda yargılamanın başladığı an yürürlükte bulunan kanun mu yoksa yargılama sürerken daha sonra yürürlüğe giren kanun mu uygulanmalıdır?
Usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında genel ilke usul işlemlerinin, işlemin yapıldığı sırada yürürlükte bulunan usul kanununa tabi olacağıdır. Bir usul işlemine o sırada yürürlükte bulunan usul kanunu hükümlerinin uygulanmasına derhâl uygulama ilkesi denilmektedir.
Bir usul işlemine sonradan yürürlüğe giren usul kanununun uygulanması geçmişe yürüme, 'makable şümul', buna karşılık yürürlükten kaldırılan eski usul kanunu hükümlerinin, sonraki usul işlemlerine uygulanması ise 'eski kanunun ileriye yürüme' ilkesi olarak adlandırılmaktadır.
Ceza yargılamasında kural, derhâl uygulamadır. O hâlde ceza yargılaması sırasında kanun değişikliği olduğunda yeni kanun uygulanmalıdır. Ancak, bu durum eski usul kanunu zamanında yapılmış işlemlerin geçersiz sayılması sonucunu doğurmaz. Yeni kanunun eski kanuna göre daha mükemmel olduğu görüşünden hareketle, eski kanuna göre yapılmış işlemlerin yenilenmesi kabul edilirse, birçok işlemin yeniden yapılamayacağı gerçeği maddi olarak ortaya çıkar, zira birçok işlemin yeni kanuna göre tekrar yapılma imkânı artık ortadan kalkmış olabilir. Kaldı ki, eski kanun zamanında yapılmış işlemlerin yenilenmesi, uyuşmazlıkları tekrar canlandıracak, bundan da kamu düzeni zarar görecektir.
Usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında asıl olan ve aksi kanunda açıkça düzenlenmiş bulunmadıkça 'hemen ve derhâl uygulanma' ilkesinin sonucu olarak;
a- Usul işlemleri kural olarak yürürlükteki kanuna göre yapılacaktır.
b- Yürürlükte olan kanuna göre yapılmış işlemler sonradan yürürlüğe giren bir kanun nedeniyle geçerliliğini yitirmeyecektir.
c- Yeni kanunun yürürlüğünden ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra yapılması gereken usul işlemleri ise yeni kanuna ya da iptal kararıyla ortaya çıkan usule tabi olacaktır.
d- Muhakeme usulüne ilişkin çıkarılan yeni kanunun uygulanmasında, bu kanun veya değişikliğin sanığın lehine ya da aleyhine sonuç doğurmasına bakılmayacaktır.
Uzlaşmayı;
a- Kamu davasının açılmasını engelleyen uzlaşma ve
b- Usulüne uygun olarak açılmış kamu davasının, taraflarının iradelerine uygun olarak çözümlenmesini sağlayan uzlaşma,
Şeklinde bir tasnife tabi tutmak mümkündür. Uzlaşmayla failin cezalandırılması olanağı ortadan kalktığından, bu kurum ceza ilişkisini düşüren bir hâl olarak da nitelendirilebilir. Bu nedenle uzlaşma; bir taraftan muhakemeyi engellemesi nedeniyle muhakeme hukuku kurumu, diğer yandan ise fail ile devlet arasında ceza ilişkisini sona erdirdiğinden ceza hukuku kurumu olup, ceza ilişkisi, usulî bir işlem nedeniyle yani muhakemeye devam edilemediği için sona erdiğinden uzlaşmanın muhakeme hukuku kurumu olma özelliğinin her durumda öne çıktığı söylenebilir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık ... hakkında, CMK'nın 253. maddesinde 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle yapılan değişiklikten önce de uzlaştırma kapsamında bulunan TCK'nın 156/1. maddesinde düzenlenen bedelsiz senedi kullanma suçundan kamu davası açıldığı, soruşturma evresinde katılanın, Cumhuriyet savcısı tarafından usulüne uygun şekilde kendisine yapılan uzlaştırma teklifini kabul etmediği, Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanığın atılı bedelsiz senedi kullanma suçundan mahkûmiyetine karar verildiği, kararın sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince, CMK'nın 253. maddesine 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değiştirilen 24 ve eklenen 25. fıkralarındaki uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenlemeler dikkate alınarak yeniden uzlaştırma işlemi uygulanıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için, CMK'nın 253. maddesine, 6763 sayılı Kanun ile değiştirilen 24 ve eklenen 25. fıkraların, karma bir yapıya sahip olan uzlaşmanın hangi boyutuna ilişkin olduğunun tespiti gerekmektedir. 6763 sayılı Kanun'un uyuşmazlık konusunu ilgilendiren fıkralarının gerekçesinde; söz konusu yasal değişikliğin uzlaştırmanın yöntemine ilişkin olduğu ve bu değişikliklerle uzlaştırma kurumunun başarısını olumsuz etkileyen sakıncaların giderilmesinin ve bu alanın disipline edilmesinin amaçlandığı vurgulanmıştır. CMK'nın 253 maddesinin 18. fıkrasında uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kalması hâlinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği ve Ceza Muhakemesi Kanununa Göre Uzlaştırmanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in 10. maddesinde ise uzlaşma teklifinde bulunulanlardan herhangi birinin uzlaşma teklifini reddetmiş sayılması hâlinde ayrıca diğerlerine uzlaşma teklifinde bulunulmayacağı belirtilmiştir. Bu durumda soruşturma evresinde katılanın kabul etmemesi nedeniyle sonuçsuz kalan uzlaştırmanın maddi ceza hukuku boyutunu ilgilendirmeyen, münhasıran uzlaştırma yöntemine yönelik olması nedeniyle usule ilişkin olduğu konusunda kuşku bulunmayan değişikliğin, derhal uygulama ilkesinin zorunlu bir gereği olarak daha önce usulüne uygun olarak yerine getirilmiş olan uzlaştırma girişimine ilişkin işlemlerin yenilenmesini gerektirmediği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 14.01.2020 tarihli ve 10924-106 sayılı bozma kararının kaldırılmasına ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmasına ve arşivinde bulunan dosyaların Yargıtay 11. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, dosyanın uygulamanın denetlenmesi amacıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 14.01.2020 tarihli ve 10924-106 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmasına ve arşivinde bulunan dosyaların Yargıtay 11. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, dosyanın uygulamanın denetlenmesi amacıyla Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 16.12.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliği ile karar verildi.