Hukuk Genel Kurulu 2017/1621 E. , 2021/1701 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, dava dışı S.S. Ergin Konut Yapı Kooperatifinin üyesi iken, hakkında ihraç kararı olmadığı hâlde, kooperatife üye değilmiş gibi yıllık olağan genel kurula davet edilmediğini, sonradan müvekkilinin haberi olmadan kura çekimi yapıldığını, bu kura çekimine dâhil edilmeyen müvekkiline tahsis edilen bir daire de bulunmadığını, davalının daha önceki kooperatif üyesi ...’den yasal olmayan yollarla üyeliğini devralarak kooperatife üye olduğunu, müvekkilinin davalı ile dava dışı Hanifi ve kooperatif aleyhine Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde dava açtığını, mahkemenin davanın reddine karar verdiğini, temyiz üzerine kararın bozulduğunu, mahkemece bozmaya uyularak kooperatifin üye kayıt defterinin otuz altıncı sayfasındaki ...’in hissesini ... ile anlaşarak ...’e devrettiğine dair şerhin iptaline, kooperatif yönetim kurulunun 24.03.1999 tarihli bir nolu kararının iptali ile ...’ın kooperatif üyesi olduğunun tespitine yönelik kısmen kabul kararı verildiğini ve kararın kesinleştiğini, kesinleşen mahkeme kararına rağmen çekilen kura sonucu kooperatifçe yapılan ferdileşme ile tapuda davalı adına usulsüz ve yasaya aykırı olarak sicil kaydı oluşturulan taşınmazı davalının kötü niyetle ve haksız iktisap ettiğini ileri sürerek Selçuklu İlçesi, Sille Mahallesi, 16354 Ada 14 Nolu Parselde bulunan dördüncü blok zemin kat bir nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, dava dışı S.S. Ergin Konut Yapı Kooperatifine 29.09.1996 tarihinde üye olduğunu, üyelikle ilgili tüm yükümlülüklerini yerine getirip ödemelerin tamamını yaptığını, üyelik tarihinden bugüne kadar on altı yıl geçtiğinden davanın zamanaşımına uğradığını, bu davada esas muhatabın ... ve kooperatif olması gerektiğini, kooperatif üyesi olduğunu ileri süren davacının kuraların çekildiği genel kurul toplantılarının ve alınan kararların iptali için kooperatife dava açarak hakkını araması gerektiği hâlde, sadece üye olduğu iddiasıyla müvekkili aleyhine dava açmasının haksız olduğunu belirterek davanın öncelikle zamanaşımından, aksi hâlde esastan reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.07.2013 tarihli ve 2012/194 E., 2013/521 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında dava konusu taşınmazın ferdileşme sonucu davalı adına kaydedildiği konusunda ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın ... tarafından kooperatif üyeliği davacıya devredildikten sonra, henüz davacının ihraç kararı kesinleşmeden ...’in üyelik hakkını davalıya devretmesinin yasal olup olmadığından kaynaklandığı, dava dışı ...'in kooperatif üyelik hakkını yasada belirlenen yazılı şekilde 24.03.1999 tarihinde davacıya devrettiği, kooperatif ortaklığı ile ilgili hak ve yetkisi kalmayan ... tarafından 15.10.2000 tarihinde davalıya yapılan devrin geçerli olmadığı, dava dışı kooperatifin dava konusu taşınmazı davacı adına tescil etmesi gerekirken yolsuz olarak davalı adına tescil edildiğinin ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, dava konusu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 30.12.2014 tarihli ve 2014/6160 E., 2014/8616 K. sayılı kararı ile;
“…1- Davacı, daha önce Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 208/734 E. 2009/81 K. sayılı ilamıyla, davalı, dava dışı kooperatif ve payını devir eden Henifi Karadeniz aleyhine açtığı ortaklığın tespiti davasında aldığı kesinleşmiş ilama dayalı olarak, davalıya karşı eldeki tapu iptali ve tescili davasını açmıştır. Dava konusu edilen dairenin tapusunun, davalı adına ferdileşme sonucu oluştuğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı ortağın kooperatife karşı, 1163 sayılı Kooperatifler kanunu ve kooperatif genel kurulunca alınan kararlardan kaynaklanan yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediğinin belirlenerek bir karar verilmesi gerekirken anılan yön üzerinden durulmadan eksik incelemeye dayalı karar verilmesi doğru olmadığından, gerekirse kooperatife karşı dava açması için davacıya süre verilerek açıldığı takdirde davalar birleştirilerek ortaklık hukuku açısından tescil koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilerek bir karar verilmesi için mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.06.2015 tarihli ve 2015/253 E., 2015/265 K. sayılı kararı ile; dava dışı kooperatif ile davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunmadığı, dava dışı kooperatif tarafından ferdileşme işlemleri tamamlanıp davalı adına bağımsız bölüm tapusu tesis edildiğinden, kooperatif hissesiyle ilgili genel kurul kararlarının gereklerinin yerine getirilmiş olması gerektiği, aksi takdirde bağımsız bölüm tapusunun oluşturulmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, davalı adına mevcut tapu kaydının iptaline karar verilmesi durumunda ancak adına kayıtlı tapusu iptal edilen davalının zararından bahsedilebileceği, mahkemece kurulan hüküm sonucu dava dışı kooperatif ile aralarındaki kooperatif hissesi devrine dayalı hukukî ilişkiden kaynaklanan bir zarar varsa davalının satış sözleşmesine dayalı olarak dava dışı kooperatife rücu etmesi gerektiği, genel kurul kararlarının gereğini yerine getiren ve buna dayalı olarak adına bağımsız bölüm tapusu oluşturulan davalı tarafından kooperatife yönelik rücu davası söz konusu değilken, mahkemenin davacı ile kooperatif arasındaki üyeliğe dayalı hukukî ilişkiyi araştırmasının HMK’nın 26. maddesine uygun olmayacağı, hukuk hâkiminin kamu düzenini ilgilendiren istisnaî hâller dışında tarafların talepleri ile bağlı olması gerektiği, davacıya dava dışı kooperatife karşı dava açması için süre verilmesi şeklindeki bozma kararının yasal dayanağının bulunmadığı, davacı tarafından Ticaret Mahkemesinde açılan ve üyeliğin tespitine ilişkin kesinleşmiş karar ve üyeliğe karşılık davalı adına oluşturulan tapu kaydı bulunduğundan kooperatif kayıtlarının incelenmesine gerek olmadığı, kooperatif üyeliğinin davacıya ait olduğu ve bağımsız bölüm tapusunun da davacı adına tescil edilmesi gerektiği, dava dışı kooperatifin hukuken yetkisi olmadığı hâlde davalıya yaptığı üyelik satışının geçerli olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kanun yolundan geçerek kesinleşen Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/734 E., 2009/81 K. sayılı kararına dayalı olarak açılan eldeki davada, mahkemenin davacı ile kooperatif arasındaki üyeliğe dayalı hukukî ilişkiyi araştırmasının HMK’nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olup olmayacağı, davacı ortağın dava dışı kooperatife karşı 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ile kooperatif genel kurulunda alınan kararlardan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin belirlenmesinin ve bu amaçla kooperatif kayıtlarının incelenmesinin gerekli olup olmadığı, davacıya dava dışı kooperatif aleyhine dava açması için süre verilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Bilindiği üzere 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun (KK) 1. maddesinde kooperatifin tanımı yapılmış ve tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek kişilerle kamu tüzel kişileri tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar olarak ifade edilmiştir.
13. Kooperatiflerde ortaklık sıfatının kazanılması beş hâlde söz konusu olabilir. İlk olarak kooperatifin kuruluşunda kurucu ortaklar, kuruluşun gerçekleşmesiyle ortak sıfatını aslen kazanırlar. Daha sonraki evrede ise giriş talebinin kabulü yoluyla veya payın bir başkası tarafından devir alınmasının yönetim kurulu tarafından kabulüyle ortaklık gerçekleşir. Bir diğer ihtimal olarak ortaklığın taşınmaz mülkiyetine veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlandığı durumlarda, taşınmazın veya işletmenin devir alınması hâlinde ortaklık sıfatı kazanılır. Son olarak ise ana sözleşmede hüküm bulunması durumunda miras ile kooperatif paydaşlık hakkı kazanılır.
14. Gerçek ve tüzel kişiler, ekonomik menfaatlerini ve ihtiyaçlarını sağlayıp korumak amacıyla kooperatiflere ortak olurlar. Bu amacın gerçekleştirilmesi doğrultusunda ortaklara katılma hakları, koruyucu haklar, malî haklar ve belli sayıda ortağın kullanabileceği haklar şeklinde birtakım haklar tanınmış, yükümlülük ve sorumluluklar getirilmiştir. Her ortağın sermaye payı taahhüt etme ve ödeme, aidat borçlarını zamanında ve eksiksiz ödeme, kooperatif ana sözleşmesinde hüküm bulunması hâlinde ve bilanço açıklarının kapatılması için ek ödeme yükümlülüğü ve sır saklama yükümlülüğü vardır.
15. Kooperatiflerde ortaklar arasında hak ve yükümlülükler bakımından eşitlik esastır. Nitekim Kooperatifler Kanunu'nun (KK) “Hak ve vecibelerde eşitlik” başlıklı 23. maddesinde; “Ortaklar bu kanunun kabul ettiği esaslar dahilinde hak ve vecibelerde eşittirler” şeklinde emredici bir kural öngörülmüştür. Bu kural uyarınca aynı durumda olan ortaklar arasında ayrım yapılamaz.
16. Bir ortağın ortaklık sıfatı, çıkma hakkının kullanılması suretiyle ortağın kendi isteği üzerine ayrılması (Kooperatifler Kanunu m. 10), ortağın ölümü (Kooperatifler Kanunu m. 14/I), ortaklık payının başkasına devredilmesi (Kooperatifler Kanunu m. 14/III), ortaklık sıfatının bir görev veya hizmetin yerine getirilmesine bağlı olması hâlinde bu görev veya hizmetin sona ermesi (Kooperatifler Kanunu m. 15), ortağın kooperatif ana sözleşmesinde gösterilen sebeplerle ortaklıktan çıkarılması (Kooperatifler Kanunu m. 16) ve ortağın parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi sebebiyle ihracı (Kooperatifler Kanunu m. 27) hâllerinde sona ermektedir.
17. Öte yandan kooperatiflerde “ferdileşme” konusuna değinmekte fayda bulunmaktadır.
18. Ferdileşme, yapı kooperatiflerinin inşa ettikleri konut ve işyerlerinin ya da kooperatif amacına uygun ise arsa nitelikli taşınmazların kooperatif üyeleri adlarına tescili işlemidir. Eş deyişle ferdileşme, konutların tamamlanarak yapı kullanma izninin alınması ve tapu kütüğünde kooperatif adına kayıtlı bulunan bağımsız bölümlerin (konutların) mülkiyetinin ortaklara devredilerek tapularının verilmesidir. Zira konut yapı kooperatifine ortak olunmakla sadece pay sahipliği kazanılmakta, ortakların paylarının karşılığı olan taşınmazların mülkiyeti ise kooperatife ait bulunmaktadır. Bu mülkiyet, ancak konutların tamamlanmasını takiben ortaklara devredilebilmektedir.
19. Nitekim Kooperatifler Kanunu’nun 81. maddesinin ikinci fıkrasında; konut yapı kooperatiflerinin ana sözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılacağı ve dağılacağı, yapı kullanma izninin alınmasını müteakip en geç bir yıl içinde ortakların Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre ferdi münasebet işlerinin sonuçlandırılacağı hükme bağlanmıştır. Ferdi mülkiyete geçilebilmesi için de, kooperatif konutlarının ortaklara tahsis edilmiş olması gerekir.
20. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davanın dayanağı Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/734 E., 2009/81 K. sayılı davada davacı ...’ın, davalı SS. Ergin Konut Yapı Kooperatifi, ... ve ... aleyhine kooperatif yönetim kurulunun davacının üyeliğinin sona erdirilmesi sonucunu doğuran tüm yasaya aykırı işlemlerinin iptaline, davacının üyeliğinin devam ettiğinin tespiti ile yerine üye olarak kayıt edilen davalı ...’in üyelik kaydının iptaline ve bu ortağa ait bağımsız bölümün davacı adına tahsis ve tesciline karar verilmesi istemiyle dava açtığı, mahkemece 04.03.2009 tarihinde davanın kısmen kabulü ile davalı kooperatif yönetim kurulunun 15.10.2000 tarihli, 15 sıra nolu kararının üyelik devrine ilişkin bölümünün iptaline, kooperatifin üye kayıt defterinin 36. sayfasındaki “... hissesini ... ile anlaşarak ...’e devretmiştir” şerhinin iptaline, kooperatif yönetim kurulunun 24.03.1999 tarihli, bir nolu kararının iptaline ve davacı ...’ın davalı kooperatif üyesi olduğunun tespitine, diğer taleplerin ise reddine dair verilen kararın kanun yolundan geçmek suretiyle 28.11.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
21. Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/734 E., 2009/81 K. sayılı davasında 04.03.2009 tarihinde verilen karar tarihinden sonra kooperatif kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına rağmen 30.07.2010 tarihli, 23828 yevmiye nolu ferdileşme üzerine dava konusu bağımsız bölümün tapusu davalı ... adına kayıt ve tescil edilmiştir. Davalı ...’in üyeliği, dava dışı ...’den kaynaklanan bir ortaklık olup; davalı ...’in kooperatif üyeliği, dava dışı Hanifi’nin kooperatifteki hissesini devretmesiyle gerçekleşmiştir. Oysa kooperatifin asıl üyesi davacı ... olup, bu durum kanun yolundan geçerek kesinleşen Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/734 E., sayılı kararı ile belirlenmiştir. Ne var ki Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/734 E., sayılı davada davacı ...’ın kooperatife karşı ortaklığa ilişkin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği araştırılmamış, davacı bakımından kooperatifin kayıtları incelenmemiştir.
22. Netice itibariyle eldeki davada, davacı ... ile dava dışı kooperatif arasındaki üyeliğe dayalı hukukî ilişkinin araştırılması, davacının dava dışı kooperatife karşı ortaklıktan kaynaklanan yükümlülük ve sorumluluklarını yerine getirip getirmediğinin belirlenmesi ve bu amaçla kooperatif kayıtlarının incelenmesi gerekli olduğundan, mahkemece davacıya dava dışı kooperatif aleyhine dava açması için süre verilmesi, açılacak olan davanın bu dava ile birleştirilmesi suretiyle dava dışı kooperatifin de davada taraf olması sağlanıp ortaklık hukuku açısından gerekli araştırma yapılarak dava konusu bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tescil koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği saptanarak sonucuna göre hüküm kurulması gereklidir.
23. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.
24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.