Ceza Genel Kurulu 2015/867 E. , 2017/13 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 16.06.2011
Sayısı : 171 - 218
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık ...'in 5237 sayılı TCK’nun 158/1-f-son, 62, 52 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 2.500 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.06.2011 gün ve 171-218 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 22.04.2015 gün ve 853-24097 sayı ile;
“…Somut olayda; sanığın www......com adlı internet sitesine üç adet dizüstü bilgisayar ilanı verdiği, katılanın ilandaki bilgilere göre sanığa ulaştığı ve 1.500 TL'ye anlaştıkları, sanığın pazarlık boyunca kendisini... olarak tanıttığı ve tanık....'ün Garanti Bankası'ndaki hesap numarasını verdiği, katılanın tanık....'ün hesabına parayı aktardığı, tanık....'ün parayı çekerek sanığa verdiği ve sanığın parayı almış olmasına rağmen dizüstü bilgisayarı katılana göndermediği anlaşılmakla, mahkemenin bilişim sistemlerinin, araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun oluştuğuna ilişkin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş, sanığın eyleminin Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 02.04.2013 gün ve 15-1293/111 sayılı kararında da belirtildiği üzere 5237 sayılı TCK'nın 158/1-f maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğunun kabul edilmesi nedeniyle, eylemin TCK'nın 157/1 maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık oluşturduğu yönünde tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir” açıklamasıyla onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 14.05.2015 gün ve 222594 sayı ile;
“…TCK'nun 158/1-f maddesi uyarınca cezalandırma yapılabilmesi için dolandırıcılık suçunun unsuru olan hile ile bilişim sistemi arasında irtibatın sağlanması gerekir. İrtibat bu olay için gerçekleşmemiştir. Eylem basit dolandırıcılık suçunu oluşturur.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince 16.09.2015 gün ve 11075-28745 sayı ile, itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Suçun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, suç niteliğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Sanığın,... Varol ismiyle www.......com adlı internet sitesine üç adet dizüstü bilgisayar satışı için ilan verdiği, Gaziantep ilinde yaşayan katılanın internetteki satış ilanını görüp sanığı ilanda belirtilen telefon numarasından aradığı, sanıkla yaptıkları telefon görüşmesi sonucu bilgisayarların 1.500 Lira bedelle satışı konusunda anlaştıkları, sanığın, ortağı olduğunu söylediği tanık ...'in banka hesap numarasını vererek bu hesaba kargo ile gönderdiği bilgisayarların satış bedelini yatırmasını istediği, katılanın verilen hesaba 04.09.2010 tarihinde 1.500 Lira havale ettiği ancak sanığın, tanık....'ün hesabına yatırılan parayı almasına rağmen söz konusu bilgisayarları katılana göndermediği,
Katılanın aşamalarda; www.......com isimli internet sitesinde dizüstü bilgisayar satış ilanı gördüğünü, ilanda belirtilen telefon numarasını aradığını, kendisini... Varol olarak tanıtan sanıkla üç adet bilgisayar için 1.500 Liraya anlaştıklarını, bir süre sonra sanığın kendisini arayarak bilgisayarları kargoya verdiğini ve parayı ortağı ...'e ait banka hesabına yatırmasını istediğini söylemesi üzerine verilen banka hesabına parayı havale ettiğini, ancak bilgisayarların kendisine gönderilmediğini, tekrar aradığında ise sanığın kendisini oyaladığını, daha sonraki aramalarında da küfredip telefonu kapattığını söylediği,
Tanık ...'in aşamalarda; sanığı, arkadaşı olan tanık ... vasıtası ile tanıdığını, olay tarihinde Zeki ile birlikte evine gelen sanığın, kendisine bir yerden para geleceğini söyleyip, Garanti Bankasında hesabının olup olmadığını sorduğunu, maaşını bu bankadan çektiği için hesabının bulunduğunu söylemesi üzerine hesap numarasını istediğini, bir sakınca görmeyip hesap numarasını verdiğini, daha sonra hesabına yatırılan 1.500 Lirayı bankamatikten çekerek sanığa verdiğini beyan ettiği; tanık ...'ın da aşamalarda benzer ifadelerde bulunduğu,
Sanığın savcılıkta;... Varol ismini kullanmadığını, benzer suçlardan hakkında soruşturmalar olduğunu ancak bu olayın kendisi ile ilgisinin bulunmadığını, ismi geçen tanıkları tanımadığını,
Mahkemede ise; internet üzerinden elektronik eşya satışı yaptığını, 1.500 Lira karşılığında dizüstü bilgisayar satma konusunda katılanla anlaştıklarını, katılanın parayı arkadaşı olan tanık....'ün hesabına yatırdığını,....'ün de parayı çekip kendisine verdiğini, internet üzerinden yapılan satışlarda teslimat için 90 gün ile 180 gün arasında değişen bir süre olduğunu, ancak teslim süresi henüz dolmadan başka suçtan tutuklandığını, bu nedenle katılana bilgisayarı veremediğini savunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle 'dolandırıcılık' suçunun unsurlarının açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK'nun “Dolandırıcılık” başlıklı 157. maddesi; “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir” şeklinde düzenlenmiş, suçun daha fazla ceza verilmesini gerektiren nitelikli hallerine ise 158. maddede yer verilmiştir.
Malvarlığının yanında irade özgürlüğünün de korunduğu dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
1) Failin bir takım hileli davranışlarda bulunması,
2) Hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması,
3) Failin hileli davranışlar sonucunda mağdurun veya başkasının aleyhine, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlaması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hileli davranışlar yapmalı, bu davranışlarla bir başkasına zarar vermeli, verilen zarar ile fiil arasında uygun nedensellik bağı bulunmalı ve zarar da, nesnel ölçütler göz önünde bulundurularak belirlenecek ekonomik zarar olmalıdır.
Görüldüğü gibi, dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır.
Bu açıklamalardan sonra uyuşmazlık konusuyla ilgili dolandırıcılık suçunun nitelikli hallerinden olan 'bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık' ve 'basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık' suçlarının üzerinde durulması gerekmektedir.
Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nun 158/1-f maddesinde; “(1) Dolandırıcılık suçunun;….f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,…İşlenmesi halinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adlî para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin ya da birer güven kurumu olan banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması, dolandırıcılık suçunun işlenmesi açısından önemli bir kolaylık sağlamaktadır” açıklamalarına yer verilmiş olup, bu bentte bilişim sistemleri ile banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık olmak üzere birden fazla nitelikli hal kabul edilmiştir.
Türk Dil Kurumu'nun Büyük Türkçe Sözlüğü'nde, “elektronik beyin” veya “bilgileri otomatik işleme tabi tutmuş sistem” olarak adlandırılan bilgisayar; 'çok sayıda aritmetiksel veya mantıksal işlemlerden oluşan bir işi önceden verilmiş bir programa göre yapıp sonuçlandıran, bilgileri depolayan elektronik araç, elektronik beyin” anlamına gelmektedir. İnternet ise, dünya üzerindeki milyonlarca bilgisayarın birbirlerine bağlanmaları ile oluşan global bir bilgisayar ağları sistemini ifade eder. Bilişim de; “insanoğlunun teknik, ekonomik ve toplumsal alanlardaki iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin özellikle elektronik makineler aracılığıyla düzenli ve akla uygun bir biçimde işlenmesi bilimi, bilginin elektronik cihazlarda toplanması ve işlenmesi bilimi” olarak tanımlanmaktadır. Yerleşmiş yargısal kararlar ve öğretideki baskın görüşlere göre de, bilişim sisteminin, verileri toplanıp yerleştirdikten sonra otomatik işleme tabi tutma imkanı veren manyetik sistemler olduğu kabul edilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununda bilişim suçları; “Bilişim alanında suçlar” bölümünde düzenlenmekle beraber ayrıca, çeşitli bölümlerde de bilişim sistemleriyle işlenmesi mümkün olan suç tiplerine yer verilmistir. 'Bilişim alanında suçlar' bölümünde yer alan 243. maddesinde bilişim sistemine girme, 244. maddesinde sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, 245. maddesinde banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçları düzenlenmiştir. Bunun yanında, 'Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar' bölümünde yer alan 135. maddesinde kişisel verilerin kaydedilmesi, 136. maddesinde kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, 138. maddesinde ise verilerin yok edilmemesi suçları bilişim suçu olarak nitelendirilebilecek şekilde düzenlenmiştir. Öte yandan, 132. maddesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal, 124. maddesinde haberleşmenin engellenmesi, 125/2. maddesinde hakaret, 142/2. maddesinin (e) bendinde hırsızlık, 158/1. maddesinin (f) bendinde dolandırıcılık, 226. maddesinde müstehcenlik, 163. maddesinde karşılıksız yararlanma suç tiplerinin bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenmeleri mümkün kabul edilmiştir.
Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişiye ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması sözkonusu olacaktır.
Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçu ise TCK'nun 158/1-g maddesinde; '(1) Dolandırıcılık suçunun; ...g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,... İşlenmesi halinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur' şeklinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere, dolandırıcılık suçunun basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi bu suç açısından bir nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.
'Basın ve yayın yolu ile' kavramı 5237 sayılı TCK'nun 6. maddesinde;
“(1) Ceza kanunlarının uygulanmasında;
…g) Basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar,
… Anlaşılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Madde gerekçesinde de; “ 'Basın ve yayın yolu ile' deyimine ilişkin tanım, sadece kitle iletişim araçlarını kapsayacak biçimde değiştirilmiştir. Tasarıdaki bireysel iletişimi de içine alacak şekilde ifade edilmiş olan tanımın oluşturduğu sakıncanın giderilmesi için, tanımda değişiklik yapılarak 'kitle iletişim araçları' ifadesine vurgu yapılmıştır' açıklamalarına yer verilmiştir.
TCK'nun 6/1-g maddesindeki tanıma göre 'basın ve yayın yolu ile' deyimi; yazılı, görsel, işitsel ve elektronik her türlü kitle iletişim aracıyla yapılan yayınları içermekte olup, bireysel iletişim araçları bu kapsam dışında bırakılmıştır. Kitle iletişim araçları, kitlesel boyutta ileti dağıtabilen araçlar olup radyo, televizyon, gazete ve internet gibi araçlar en yaygın biçimde kullanılan kitle iletişim araçları arasında yer almaktadır.
Basın ve yayın araçlarının aynı anda bir çok kişiye ulaşması, toplumu yönlendirme ve bireyler arası etkileşimdeki önemli rolü göz önüne alındığında, suçun icrasını kolaylaştırdığı ve eylemin aldatacılık vasfını arttırdığı gözetilerek, dolandırıcılık suçunun basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, basın ve yayın araçlarının kullanılmış olması yeterli değildir. Basın ve yayın araçlarının kullanılmasının suçun işlenmesini kolaylaştırması, hileli hareketlerin gerçekleştirilmesi ve mağdurun aldatılmasında etkili olması gerekmektedir. Ayrıca suçun işlenmesinde basın ve yayın araçlarının kim tarafından kullanıldığı önemli değildir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
İbrahim Varol ismiyle 'www.......com' adlı internet sitesinde dizüstü bilgisayar satışı için ilan veren sanığın, bu ilanı görüp kendisini telefonla arayan katılanla, bilgisayarların 1500 Lira bedelle satışı konusunda anlaşması, bir süre sonra katılanı telefonla arayarak bilgisayarları kargoya verdiğini söyleyip, bedelini vereceği hesap numarasına yatırmasını istemesi üzerine, bildirdiği banka hesabına 1500 Lira yatıran katılana sözde alışverişe konu bilgisayarları göndermemesi şeklinde gerçekleşen olayda; sanığın hem bilişim sistemini araç olarak kullanmak hem de basın ve yayın aracının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle suçu işlediği anlaşıldığından, sanığın bu eylemi ile TCK'nun 158. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde düzenlenen 'bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık' ve aynı fıkranın (g) bendinde düzenlenen 'basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık' olmak üzere dolandırıcılık suçunun iki farklı nitelikli halininin oluştuğu, bu durumda suçun daha ağır cezayı içeren nitelikli hali olan 'bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık' suçundan hüküm kurulması gerektiği kabul edilmelidir.
Bu nedenle, sanığın bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan mahkûmiyetine ilişkin yerel mahkeme hükmü ve bu hükmün onanmasına dair Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.01.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.