23. Hukuk Dairesi 2014/6991 E. , 2015/923 K.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tazminat davası sonucunda verilen hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 11.04.2014 gün ve 156 Esas, 2835 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı ... (...) vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında arsa tahsisine ilişkin 17.04.1996 tarihli sözleşme bulunduğunu, müvekkilinin edimini yerine getirmesine rağmen davalıların arsa tahsisi yapmadıklarını, davacı lehine arsa tahsisi yapılmaması yönünde alınan kararın iptali amacıyla davalılar aleyhine açılan ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 17.12.1998 tarih, 1996/701 E., 1998/1150 K. sayılı, her iki davalı bakımından davanın kabulüne ilişkin hükmün kesinleştiğini, bu kararın dayanağı bilirkişi raporuna göre, davacıya tahsis edilecek arsanın ... ... kapsamında olduğunu ve davalılarca kesinleşen ilamın gereğinin ifa edilmediğini ileri sürerek, öncelikle davalıların davacı tarafa ... ... kapsamında 60 konutluk arsa tahsisi yapmasına, davalıların gecikmeleri nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL’lik zararın tazminine karar verilmesini, bunun mümkün olmaması halinde ise, davalıların sözleşmeyi zamanında ifa etmeleri halinde davacının dava tarihi itibariyle durumu ne olacak idiyse ve dava tarihi itibariyle olan durumu dikkate alınarak müspet zararı karşılığı şimdilik 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile toplam 1.908.240,66 TL’nin olay tarihinden itibaren ticari temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkili ile davacı arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığından taraflarına husumet yöneltilemeyeceğini, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin davacıya tahsis edebileceği arsanın bulunmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.051,784,06 TL'nin dava ve ıslah tarihlerinden itibaren yasal faizi ile tahsiline ilişkin dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairemizin 19.03.2012 tarih ve 2011/3518 E., 2012/2069 K. sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, taraflar arasındaki ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 1996//701 E., 1998/1150 K. sayılı dosyası ile davacı ... tarafından eldeki dava davalıları aleyhine, davalı ... tarafından tahsis kararının iptaline dair verilen birlik yönetim kurulu kararının iptali, mümkün olmaz ise taşınmazın rayiç bedelinin tahsili için açılan davada verilen arsa tahsis işleminin iptali yönünden verilen birlik yönetim kurulu kararının kaldırılmasına, tahsisin devamına ilişkin kararın 04.02.2000 tarihinde kesinleştiği, bu kesinleşmeden sonra davacının 18.05.2000 tarihinde tahsis talebini yenileyerek davalıya ihtar çektiği, davalı birliğin davacıya arsa tahsis edilmeyeceğini 01.02.2003 tarihinde cevabı ihtarname ile bildirdiği, arsa tahsisi yolunda davalı tarafça herhangi bir oyalama eylemine girişilmediği, bu hususta dosyaya başkaca bir delil de sunulmadığı, Borçlar Kanunu'nun 126/4. maddesinde yazılı 5 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihine kadar dolmuş bulunduğu gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizin 11.04.2014 tarih ve 156 E., 2835 K. sayılı ilamıyla, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle Dairemizin uyulan bozma ilamında, davalıların zamanaşımı def’i hakkında dosyadaki deliller incelenerek karar verilmesi gerektiği belirtilerek yerel mahkeme kararı bozulmuş olup, kesin olarak 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğundan bahisle davanın reddi gerektiği görüşünün dercedilmediği, mahkemece, bozma ilamına yanlış anlam verilerek dava, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle reddedilmiş ise de, kooperatif ile üye arasındaki ilişki ve üyelik sıfatı devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyeceğinden, davacının arsa tahsisinin mümkün olmaması nedeniyle tazminat alacağına ilişkin talebi yönünden mevcut delil durumuna göre inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, davanın zamanaşımı nedeniyle reddinin doğru olmadığı belirtilerek, davacı yararına bozulmuştur.
Bu kez, davalı ...(...) vekili karar düzeltme itirazında bulunmuştur.
Dava, kendisine tahsis yapılamayan davalı ... üyesi davacının tazminat istemine ilişkindir.
Tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere üyelik sıfatının devamına ve üyeliğe sıkı sıkıya bağlı talepler ile ilgili olan, diğer anlatımla üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgisi bulunmayan uyuşmazlıklarda üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresi işlemez. Somut olayda da talep, üyenin parasal yükümlülükleri ile ilgili olmayıp, tahsis hakkına dayalıdır.
Ancak, mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin ilamın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19.03.2012 tarih ve 2011/3518 E., 2012/2069 K. sayılı ilamı ile, BK’nın 126/4. maddesi gereğince, kooperatif ile ortağı arasındaki zamanaşımı süresi 5 yıl olup, BK’nın 125. maddesinde düzenlenen 10 yıllık zamanaşımının bu davada uygulama yerinin bulunmadığı, ne var ki, davacı ile davalılardan ... Konut Yapı Kooperatifleri Birliği arasında 17.04.1996 tarihli Arsa Tahsis Ön Protokolü yapıldığı, bu protokole dayalı olarak davacıya Arsa Ön Tahsis Belgesi verildiği, davalı birliğin tahsis işlemini iptal etmesi nedenine dayalı olarak davacının davalılar aleyhine ... Asliye Ticaret Mahkemesi'ne açtığı davanın kabulüne karar verildiği, 05.10.1999 tarihinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 1999/2892 E., 7557 K. sayılı ilamıyla onandığı, dosyadaki .. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ilamı üzerinde kesinleştirme şerhinin bulunmadığı, bu davanın ise 01.11.2005 tarihinde açıldığı nazara alındığında, ... Asliye Ticaret Mahkemesi kararının kesinleşme tarihinin duraksamaya yer vermeyecek derecede belirlenmesi, davacının bu karar sonrasında davalılarca oyalanıp oyalanmadığının taraflar arası yazışma, icra dosyası ve varsa tarafların sunacağı diğer deliller getirtilerek değerlendirilmesi ve sonucuna göre davalıların zamanaşımı def’i hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile somut olayda BK’nın 125. maddesi gereği 10 yıllık genel zamanaşımının uygulanması gerektiğinden bahisle davalıların zamanaşımı def’inin reddine karar verilmesinin doğru
olmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, mahkemece, bozma ilamına uyularak, arsa ön tahsis kaydının iptali işleminin iptali istemiyle ... Asliye Ticaret Mahkemesi'ne açılan davanın 04.02.2000 tarihinde kesinleştiği, davalı tarafça herhangi bir oyalama eylemine girişilmediği BK'nın 126/4. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
YHGK'nın 2011/21-445 E., 532 K. ve 2013/23-131 E., 1681 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; somut uyuşmazlığın doğduğu tarihte yürürlükte olan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hemen belirtelim ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesi'nce verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesi'nce de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara ve dolayısı ile oluşan usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilmesini yasaklamaktadır.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 04.02.1959 gün ve 1957/13 E., 1960/5 K; 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı ilamlarında açıklandığı üzere, bir mahkemenin Yargıtay'ca verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılamaz ve bozma sebebidir; meğer ki, bu aykırılık sadece bozma kararında gösterilen bir usul kaidesine ilişkin bulunsun ve son kararın neticesini değiştirecek bir mahiyet arz etmesin. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen durum uyarınca muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak yahut usule ait kazanılmış hak denilmektedir.
Usul Kanunumuzda usule ait kazanılmış hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de Yargıtayın bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında, hukuki alanda istikrarı sağlamak amacına ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usule ait kazanılmış hak müessesesi, usul kanununun dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile de ilgilidir.
Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu ve yahut kanun gereğince uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir. Buna aykırı karar verilmesi, usul ve kanuna uygunluktan uzaklaşılması manasına gelir ki, böyle bir netice asla kabul edilemez. Bundan başka, mahkemenin bozma kararına uygun karar vermesine rağmen Yargıtay'ın ilk bozmasıyla benimsenmiş olan kanuna veya usule ait hükümlere aykırı şekilde ikinci bir bozma kararı vermesi, usul hükümleriyle hedef tutulan amacı zedeler ve hatta kararlara karşı duyulması gereken genel güveni dahi sarsar.
Esasen, hukukun kaynağı, sadece kanun olmayıp, mahkeme içtihatları dahi hukukun kaynaklarından oldukları cihetle, söz konusu, usuli kazanılmış hak için kanunda açık hüküm bulunmaması, onun kabul edilmemesini gerektirmez.
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa'nın 2. Maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, ...nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 gün ve 10-44 E., 19 K. sayılı ilamı).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki, Kuru:Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 5, İstanbul 2001, Sahife:4738 vd).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün ve 4-519 E., 527 K; 31.05.2006 gün ve 10-307 E., 337 K; 10.05.2006 gün ve 4-230 E., 288 K; 04.03.2009 gün ve 10-34 E., 104K; 14.07.2010 gün ve 2005/8-368 E., 2010/385 K. sayılı ilamı).
Somut uyuşmazlık, kooperatif ile üyesi arasındaki tahsis hakkına dayalı olduğu ve üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlemeyeceği açık olmakla birlikte Dairemizin 19.03.2012 tarihli bozma ilamında, uyuşmazlığın BK'nın 126/4. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu kabul edilerek, zamanaşımının ... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin ilamının kesinleşmesine bağlandığı anlaşılmıştır. Dairemiz ilamına karşı davacı tarafça karar düzeltme isteminde bulunulmamış olup, mahkemece bozma ilamına uyulmakla somut uyuşmazlıkta zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu yolunda davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Buna göre, Dairemizce yukarıda açıklanan ilkeler belirtilerek, mahkeme ilamının onanmasına karar verilmesi gerekirken, usuli kazanılmış hakları zedeleyecek şekilde, kooperatif ile ortağı arasında üyelik devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlemeyeceğine ilişkin genel ilkeden bahisle uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulması doğru olmadığından davalı ...(...) vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemiz bozma kararının davalı ...(...) yönünden kaldırılarak, mahkeme kararının davalı ...(...) yönünden onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ...(...) vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 11.04.2014 tarih ve 156 E., 2835 K. sayılı bozma kararının davalı ...(...) yönünden kaldırılarak, yerel mahkeme kararının davalı ...(...) yönünden ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının davacıdan alınmasına, karar düzeltme peşin harcının istek halinde davalıya iadesine, 17.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.