3. Hukuk Dairesi 2014/18045 E. , 2015/4348 K.
MAHKEMESİ : YAHYALI ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2014
NUMARASI : 2012/219-2014/125
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı (birleşen dosya davacısı) vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 17.03.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı (birleşen dosya davacısı) asil E.. M.. ile vekili Av. G.. Y.. geldi. Davacı (birleşen dosya davalısı) ve vekili adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı Y.. E.. vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının görücü usulüyle nişanlandıklarını, başlangıçta tarafların ilişkilerinin iyi olduğunu ancak bir köyde sözleşmeli öğretmenlik yapan davalının, okulların kapanmasından sonra ailesinin yanına dönmesiyle müvekkiline karşı tavırlarının olumsuzlaştığını, davalı ve ailesinin düğünün yapılmaması için bahaneler üretmeleri üzerine müvekkilinin nişanı bozduğunu, nişan töreninde ve nişanlılık döneminde müvekkili ve ailesinin davalıya ziynet eşyası ve 450,00 TL değerinde cep telefonu hediye ettiğini, nişanın bozulmasının ardından hediyelerin iade edilmediğini belirterek; nişan töreninde takılan 1 adet 22 ayar 30,14 gram bilezik, 2 adet her biri 18 gram 22 ayar bilezik, 8 adet her biri 21 gram 22 ayar bilezik, 13 adet gramise, 1 adet küçük çeyrek, 1 adet nişan yüzüğü, 1 adet tek taş yüzük, 1 adet küpe ile müvekkilinin davalıya nişanlık döneminde hediye ettiği 1 adet nokai marka cep telefonunun aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 30.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini, diğer taraftan davalının kusurlu hareketleri sonucu nişanın bozulması nedeniyle müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zarar karşılığı olarak, 10.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 07.04.2014 havale tarihli ıslah dilekçesiyle dava dilekçesinde ziynet ve cep telefonunun değeri olarak talep ettiği 30.000,00 TL'yi 2.779,50 TL artırarak 32.779,50 TL'ye çıkarmıştır.
Davalı E.. M.. vekili cevap dilekçesinde; tarafların yaklaşık beş ay nişanlı kaldıklarını, bu süreçte davacı ve ailesinin sudan sebeplerle kavga çıkarıp, nişanı sona erdirmek için ellerinden geleni yaptıklarını, nişanı davacı Yunus Emre'nin bozduğunu, müvekkilinin nişanın bozulmasından sonra nişan hediyesi olarak verilen tüm hediyeleri davacıya iade ettiğini savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Birleşen dosyanın davacısı E.. M.. vekili dava dilekçesinde; nişanlılık dönemi boyunca davalı Y.. E... 'nin, müvekkili Emine'yi toplum içinde azarladığını, sudan sebeplerle tartışma çıkarıp, sebepsiz yere küsüp, uzun süre müvekkilini arayıp sormadığını, davalı Y.. E..'nin, 08.08.2012 tarihinde nişanı bozduğunu, müvekkilinin köyde yaşıyor olması ve köyde nişan bozulmasının olumsuz karşılanması nedeniyle müvekkilinin evlenme şansının azaldığını, nişanın bozulmasının ardından müvekkilinin hayata küstüğünü, psikolojik yardım alıp, tedavi kapsamında ağır ilaçlar kullanmak zorunda kaldığını, halen tedavisinin devam ettiğini belirterek; davalının ortada hiçbir sebep yokken nişanı bozmasından dolayı müvekkilinin uğramış olduğu manevi zararın karşılığı olarak 50.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği 08.08.2012 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İş bu dosya, davacı Yunus Emre'nin açtığı dosya ile birleştirilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkemece; davalının nişanlılık ilişkisinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmediği, ailesinin telkinleriyle hareket ederek nişanın bozulmasına sebebiyet verdiği, nişan bozulmasında davalının (birleşen dosyanın davacısının) asli kusurlu olduğu, altınların davalıda kaldığının kesin olarak anlaşıldığı gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, 1 adet 22 ayar 30,14 gram ağırlığındaki bilezik, 2 adet 22 ayar 18,00'er gram ağırlığındaki bilezik, 8 adet 22 ayar 21,00'er gram ağırlığındaki bilezik, 13 adet 22 ayar darphane altını olan 4 çeyreklik, 1 adet 22 ayar darphane altını olan küçük çeyreklik, 1 adet 14 ayar nişan yüzüğü, 1 adet 14 ayar tek taş yüzük, 1 çift 14 ayar küpe ve 1 adet Nokia 6500 Slayt marka telefonun davacıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde bedelleri toplamı olan 32.779,50 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan (birleşen dosyanın davacısından) tahsiline, 1.000,00 TL maddi tazminat ile 2.000,00 TL manevi tazminatın davalı (birleşen dosya davacısından) tahsiline, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davalı (birleşen dosyanın davacısı) vekili tarafından, duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir.
Asıl dava; nişanın bozulması nedeniyle, nişan hediyelerinin aynen, bunun mümkün olmaması nakden davalıdan tahsili ile nişanın bozulmasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Birleşen dava ise; nişanın bozulması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı (birleşen dosyanın davacısı) vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Davalı (birleşen dosyanın davacısı) vekilinin kabul gören temyiz itirazlarına gelince;
1-Asıl davanın davacısı lehine hükmedilen manevi tazminat yönünden;
Kural olarak nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. (TMK m. 121) Nişanın bozulmasından dolayı davacı lehine manevi tazminata hükmedilebilmesi için, nişanın haksız olarak bozulmasının yanında, davacının kişilik haklarının da ihlal edilmiş olması gerekir.
Nişanın bozulması, doğal olarak taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratır ve menfaat ihlaline neden olur. Ancak sırf, nişanın bozulmasından dolayı duyulan üzüntü ve hayal kırıklığına uğranılmış olması manevi tazminata hükmedilmesi için yeterli değildir. Doğal olan üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Zira, manevi tazminata karar verilebilmesi için istemde bulunan nişanlının kişisel haklarının fahiş olarak zarara uğramış olması gerekir. Bu fahiş zararın somut olay ve nedenlere dayanılarak ispat edilmesi gerekir.
Somut olayda; nişanı, asıl davanın davacısı Y.. E.. bozmuştur. Her ne kadar davacı Y.. E.., nişanı davalı (birleşen dosyanın davacısı) Emine'nin kusurlu hareketleri sonucu bozmak zorunda kaldığını iddia etmiş ise de, davalı Emine'nin kusurunu ve nişanın bozulmasından dolayı kişilik haklarının fahiş olarak zarara uğradığını usulünce ispat edememiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; davacının (birleşen dosyanın davalısının) manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yanılgılı değerlendirme sonucu salt üzüntü nedeniyle davacının (birleşen dosyanın davalısının) manevi tazminat isteminin kısmen de olsa kabülüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Hediyelerin iadesi istemine ilişkin olarak;
Nişan, evlenme dışında bir nedenden dolayı sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir. Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. (TMK. m.122)
Nişanlılık dolayısıyla verilen hediye, olağan bir hediye ise geri istenemez. Hediyelerin geri istenebilmesi için alışılmışın dışında hediyelerden olması gerekir. Alışılmış (mutad) hediyelerden kasıt; giymekle, kullanmakla eskiyen ve tüketilen eşyalardır.
Kural olarak giymekle, kullanılmakla eskiyen ve tüketilen eşyaların iadesine karar verilemez. Nişanın bozulması nedeniyle mutad dışı hediyelerin geri alınmasına ilişkin davalarda kusur aranmaz.
Diğer taraftan hediyelerin iadesi yönünde hüküm kurulabilmesi için eşyanın davalıya hediye edildiğinin ve nişanın bozulmasından sonra iade edilmediğinin ispatlanması gerekir. Zira; TMK'nın 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan herbiri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Hediyelerin verildiği ve iade edilmediği hususu her türlü delil ile ispat edilebilir. Nişan nedeniyle kendisine verildiğini kabul ettiği hediyelerin iade edildiğini ileri süren davalı, bunu kanıtlamalıdır.Ancak davalının verildiğini kabul etmediği hediyelerin verildiğini ispat yükü kuşkusuz davacıdadır.
Somut olayda; davacı nişanlılık döneminde davalıya cep telefonu hediye ettiğini ve nişanın bozulmasından sonra davalının telefonu kendisine iade etmediğini iddia etmiş, davalı ise davacının kendisine cep telefonu hediye etmediğini savunmuştur. Buna göre cep telefonunun davalıya hediye edildiğini ispat yükü davacıdadır.
Davacı usulüne uygun olarak davalıya cep telefonu hediye ettiğini ispat edememiştir.
O halde mahkemece; asıl davanın davacısının, cep telefonunun iadesine yönelik isteminin reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu talebin kabulü doğru görülmemiş, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
3-Davacı (birleşen davanın davalısı) lehine hükmedilen maddi tazminat yönünden;
Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakarlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan giderleri hakkında da uygulanır. (TMK. m. 120)
Davacı yanın isteyeceği tazminat menfi tazminattır. Başka bir anlatımla nişanlanma olmasaydı uğranılmayacak olan parasal zarar istenebilir. Menfi tazminatın kapsamı yasada gösterilmiş olup, bunlar, dürüstlük kuralları çerçevesinde yapılan harcamalar, evlenme amacıyla yapılan harcamalar ve evlenme amacıyla katlanılan maddi fedakarlıklardır.
Maddi tazminat istenebilmesi için nişan haklı bir sebep olmaksızın bozulmuş olmalı ya da nişan taraflardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulmuş olmalıdır. Davacı iddiasını kanıtlarsa uygun bir tazminata hükmedilir. Davacı iddiasını her türlü delille ispat edebilir.
Somut olayda davacı taraf, nişanın bozulması nedeniyle maddi zarar uğradığını iddia ederek maddi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davacı taraf, nişanın davalının kusurlu davranışları sonucu bozulduğunu ispat edememiştir.
Kabule göre de; tazminatın nelere ilişkin olduğu bulunduğunun miktar ve tutarlarıyla birlikte tek tek açıklanması gerekirken, mahkemece maddi zararın kapsamı davacıya açıklattırılmadan karar verilmiştir.
Bu nedenle mahkemece; asıl davanın davacısının maddi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu talebin kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
4-Ziynetlerin iadesi yönünde kurulan hükme ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Nişanın bozulması nedeniyle nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da onlar gibi davrananların diğer nişanlıya vermiş oldukları ziynet eşyaları verenler tarafından geri istenebilir. Ziynet eşyaları aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade yapılır.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre; nişan yüzüğü dışında kalan tüm altın, takı ve ziynet eşyaları mutad dışı hediye olarak kabul edilmiştir.
Eldeki davada mahkemece; nişan yüzüğünün de iadesi yönünde karar verilmiştir. Mutad hediye olan ve iadesi gerekmeyen nişan yüzüğünün iadesi yönünde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
Diğer taraftan, asıl davanın davacısı, nişan töreninde takılan tüm ziynet eşyalarının davalıda kaldığını iddia etmiştir. Asıl davanın davalı ise, ziynetlerin nişanın bozulmasının ardından davacı tarafa iade edildiğini savunmuştur. Her iki taraf da iddia ve savunmalarını ispat edebilmek için tanık deliline dayanmıştır.
Davacı (birleşen dosyanın davalısı) tanığı E.. Ö.. beyanında; nişandan hemen sonra davacı Y.. E..'nin annesinin, nişanda takılan gremese ve çeyrek altınların bir kısmını elindeki siyah renkli çantaya koyduğunu beyan etmiştir. Davacı tanığı Tuba beyanında; Yahyalı'da nişanda takılan çeyrek altınların, geline takılan bilezik, gremese gibi pahalı ziynetlerin bedelini sarrafa ödemek üzere, nişandan sonra kız tarafından alınıp sarrafa verildiğini beyan etmiştir.
Asıl davanın davalısı Emine'nin annesi beyanında; nişanda takılan takıların 2/3'nü davacı Yunus Emre'nin annesinin nişandan hemen sonra alıp götürdüğünü, kalan takıları da nişanın bozulduğu gün davacının annesine teslim ettiğini beyan etmiştir. Davalının babası ise; nişanda kızına takılan takıları eşinden duyduğuna göre, davacının annesinin alıp götürdüğünü, davacı ve ailesinin evlerine misafir olarak geldikleri gün davacının yüzüğü çıkarıp gittiğini, kendisinin sinirlenip, kalan takıların da iade edilmesini istediğini, bunun üzerine eşinin kalan takıları davacıların alması için avluya attığını beyan etmiştir.
Davacı tanıkları nişanda takılan takıların bir kısmının, nişandan önce kıza takmak üzere erkek tarafınca satın alınan ziynetlerin bedelinin ödenmesi amacıyla erkek tarafınca sarrafa verildiğini, bunun o yörede geçerli olan bir gelenek olduğunu beyan ettiğine ve davalı Emine'nin annesi de nişandan sonra Yunus Emre'nin annesinin, takıların 2/3'nü alıp götürdüğünü belirttiğine göre, mahkemece bu yönde araştırma ve inceleme yapılarak toplanacak tüm deliller doğrultusunda hasıl olacak sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de, ziynetlerin nişanın bozulduğu tarihteki bedellerinin tesbiti gerekirken, dava tarihindeki bedellerinin tesbiti ile bu miktarın hüküm altına alınmış olması da doğru görülmemiş, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
5- Birleşen davada davacı aleyhine hükmedilen vekalet ücreti yönünden;
Birleşen dosyanın davacısı Emine, nişanın bozulmasından dolayı uğradığı manevi zararın tazmini için; davalı Yunus Emre'den 50.000,00 TL manevi tazminat talep etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine, 5.800,00 TL nisbi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/3 maddesi uyarınca; manevi tazminat davasının tümden reddi halinde, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir.
O halde mahkemece, davacı Emine'nin manevi tazminat talebi tamamen reddedildiğine göre yukarıdaki yasal düzenleme göz önünde bulundurularak, kendisini vekille temsil ettiren davalı (birleşen dosyanın davacısı) yararına maktu vekalet ücretine hükmolunması gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
Buna göre mahkemece yapılacak iş; asıl davanın davacısının; maddi ve manevi tazminat talebi ile cep telefonuna ilişkin istemini reddetmek, nişan yüzüğünün iadesine karar vermemek, birleşen davada davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmetmek ve nişanda takılan ziynetlere ilişkin olarak, o yöredeki örf ve adeti usulünce araştırarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.