10. Ceza Dairesi 2021/18628 E. , 2022/3395 K.
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/06/2020 tarihli ve 2020/248 esas, 2020/251 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 23/09/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 24/08/2011 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 20/10/2011 tarihli ve 2011/84878 soruşturma, 2011/37837 esas, 2011/201419 sayılı iddianamesi ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
2- İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/01/2012 tarihli ve 2011/1428 esas, 2012/2 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 11/01/2012 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
3- İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine, İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/12/2012 tarihli ve 2012/1045 esas, 2012/1575 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın kararı temyiz ettiği,
4- Dairemizin 11/10/2016 tarihli ve 2013/5927 esas, 2016/2939 sayılı kararı ile 6545 sayılı Kanun hükümleri gereğince değerlendirme yapılması için hükmün bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra dosyanın İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesine devredildiği,
5- İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli ve 2016/986 esas, 2017/179 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/8. maddesi koşulları oluşmakla 5271 sayılı CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, sanığın yokluğunda verilen kararın 31/03/2017 tarihinde cezaevinde tutanakla tebliğ edilerek 10/04/2017 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştirildiği,
6- Sanığın denetim süresi içerisinde 26/03/2018 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/01/2020 tarihli ve 06/03/2020 tarihinde kesinleşen 2019/585 esas, 2020/40 sayılı kararı ile cezalandırıldığının ihbar edilmesi üzerine;
Sanık savunması alınmadan, tensiple birlikte İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 01/06/2020 tarihli ve 2020/248 esas, 2020/251 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 01/07/2020 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde satın almak suçundan sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına dair İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/01/2012 tarihli ve 2011/1428 esas, 2012/2 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığından bahisle 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/12/2012 tarihli ve 2012/1045 esas, 2012/1575 sayılı kararının Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 11/10/2016 tarihli ve 2013/5927 esas, 2016/2939 sayılı kararı ile bozulmasını takiben, yapılan yargılama neticesinde, sanığın 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına dair İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli ve 2016/986 esas, 2017/179 sayılı kararı ile anılan kararın 10/04/2017 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 26/03/2018 tarihinde işlediği kasıtlı olarak işlediği uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine hükmün açıklanması ile 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/06/2020 tarihli ve 2020/248 esas, 2020/251 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin14/03/2017 tarihli kararı ile ''6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/8. maddesi gereğince koşulları oluşmakla' şeklindeki gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmiş ise de; 28/06/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddesinin 'Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.' şeklindeki hükmü nazara alındığında, sanık hakkında daha önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulandığından, artık zorunlu olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmeyeceği, ayrıca sanığa ait sabıka kaydından da anlaşılacağı üzere, sanığın suç tarihinden önce kasıtlı bir suçtan mahkum olduğundan bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi kapsamında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş ise de; sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğinden bahisle hükmün açıklandığı ve açıklanan kararın da kanun yararına bozma konusu yapıldığı cihetle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı gözetilerek yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre;
1- Sanığın yokluğunda verilen İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli kararının Bergama M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü aracılığıyla 31/03/2017 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmış ise de; benzer bir olayla ilgili olarak Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 26/06/2018 tarihli ve 2018/3227 esas, 2018/12651 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 35. maddesinin 3. fıkrası gereğince serbest olmayan sanığa tebliğ edilen kararın kendisine okunup anlatılması gerektiği, somut olayda ise söz konusu kararın sanığa ceza infaz kurumu aracılığı ile 'gerekçeli kararı okudum,okuyarak tebliğ ettim' şeklinde açıklamaya yer verilerek tebliğ edildiği, ancak anılan düzenleme uyarınca tebliğ edilen kararın sanığa açıkça 'anlatıldığına dair' bir bilginin yer almaması nedeniyle yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı cihetle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Kabule göre de, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli kararı ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği, anılan kararın kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi sonrasında, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesince 01/06/2020 tarihli tensip zaptı ile hükmün açıklanmasına ve sanığın mahkûmiyetine verildiği, ancak anılan karar verilirken, duruşma açılarak sanık hazır edilip usulüne uygun şekilde savunması alındıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, anılan işlemler yapılmadan tensiben hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/06/2020 tarihli ve 2020/248 esas, 2020/251 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında, 24/08/2011 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/01/2012 tarihli ve 2011/1428 esas, 2012/2 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesini takiben, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığının bildirilmesi üzerine, İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 28/12/2012 tarihli ve 2012/1045 esas, 2012/1575 sayılı kararı ile 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 11/10/2016 tarihli ve 2013/5927 esas, 2016/2939 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli ve 2016/986 esas, 2017/179 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 10/04/2017 tarihinde kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içerisinde 26/03/2018 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/06/2020 tarihli ve 2020/248 esas, 2020/251 sayılı kararı ile, hükmün açıklanmasına ve 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli kararı ile ''6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/8. maddesi gereğince koşulları oluşmakla' şeklindeki gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmiş ise de; 28/06/2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 7/2. maddesinin 'Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.' şeklindeki hükmü dikkate alındığında, sanık hakkında daha önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulandığından, artık zorunlu olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmeyeceği, ayrıca sanığa ait sabıka kaydından da anlaşılacağı üzere, sanığın suç tarihinden önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olduğundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi kapsamında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş ise de; sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğinden hükmün açıklandığı ve açıklanan kararın da kanun yararına bozma konusu yapıldığı cihetle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı gözetilerek yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre;
1- Sanığın yokluğunda verilen İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli kararının Bergama M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü aracılığıyla 31/03/2017 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmış ise de; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 35. maddesinin 3. fıkrası gereğince serbest olmayan sanığa tebliğ edilen kararın kendisine okunup anlatılması gerektiği, somut olayda ise söz konusu kararın sanığa ceza infaz kurumu aracılığı ile 'gerekçeli kararı okudum, okuyarak tebliğ ettim' şeklinde açıklamaya yer verilerek tebliğ edildiği, ancak anılan düzenleme uyarınca tebliğ edilen kararın sanığa açıkça 'anlatıldığına dair' bir bilginin yer almaması nedeniyle yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi kanuna aykırıdır.
2- Kabule göre de, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli kararı ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetimli serbestlik tedbirine hükmedildiği, kararın kesinleşmesini takiben, sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesince 01/06/2020 tarihli tensip zaptı ile hükmün açıklanmasına ve sanığın mahkûmiyetine karar verildiği,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/11. maddesinde yer alan, 'Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurulabilir' şeklindeki düzenleme karşısında, mahkemece duruşma açılarak sanığın duruşmaya çağrılması, usulüne uygun şekilde savunması alındıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın savunma ... kısıtlanmak suretiyle dosya üzerinden inceleme yapılarak hükmün açıklanmasına karar verilmesi kanuna aykırıdır.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlerle; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı usulüne uygun şekilde kesinleşmediğinden denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle hükmün açıklanamayacağı ve sanığın savunma ... kısıtlanmak suretiyle dosya üzerinden yapılan inceleme ile hükmün açıklanmasına karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde olduğundan, İzmir 28. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/06/2020 tarihli ve 2020/248 esas, 2020/251 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının ( a ) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
17/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.