T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/964 Esas
KARAR NO : 2022/279
HAKİM : ... ...
KATİP : ... ...
DAVACI : ... (TC. ...) ...
DAVALI : ... (TC. ...) ...
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/11/2020
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/03/2022
İznik Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 19/10/2021 tarih 2020/372 Esas 2021/328 Karar sayılı kararı ile özetle; davacı tarafından açılan davanın ticaret mahkemesinin görev alanına giren davalardan olduğu, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı gereğince eldeki davaya ' Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla' bakılamayacağı gerekçesiyle dosyanın Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi sonucu dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Bursa ilinin mülki sınırları olarak belirlendiği ve bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiştir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/1672 E. -2021/1483 K. sayılı kesin nitelikteki kararı;( '...davanın açıldığı tarihte ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan İnegöl 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla davada görevli olduğu, bu görevinin, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Bursa ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ilişkin kararı nedeniyle sona erdiği, bu durumda, davanın açıldığı tarihte görevli olan ve sonradan görevi sona eren mahkemece verilen kararın esasen devir kararı olduğu, kararda aktarma, devretme, görevsizlik gibi farklı isimlendirmenin sonucu değiştirmeyeceği, bu nedenlerle, Hakimler Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı, Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi yargı çevresinin Bursa ilinin mülki sınırları olarak belirlenmesine ilişkin kararı uyarınca, Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği'...) ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939 E. - 2021/1732 K. Sayılı kesin nitelikteki kararı;('...Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesinde mahkemelerin görevinin ancak yasa ile belirlenebileceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzenine ilişkin olduğunun açıkça ifade edildiği, kesin yetki hallerinin de bu çerçevede değerlendirileceği, bu yasal düzenlemeye paralel olarak görev ve kesin yetki hallerinin dava şartları arasında sayıldığı, Anayasa’nın 'kanuni hakim güvencesi' başlıklı 37. maddesinde 'Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.' denilerek görev ve yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel ilkenin anayasa hükmü haline getirilerek ortaya konduğunu, dava açmanın sonucundan birinin dava açılması anında görevli ve yetkili mahkemenin sabit hale gelmesi hali olduğu (Pertetuatiofori) bu ilkeye göre, sonradan ortaya çıkan değişikliklerin görevi ve yetkiyi değiştiremeyeceği, yasal değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemelerin görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları, yeni kurulan mahkemeye gönderemeyecekleri, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’da bu devri sağlamak için özel olarak geçici 1 ve 2. maddelerin bulunurken, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 'geçiş hükümleri' başlıklı geçici 1. maddesinin 1 numaralı fıkrasında, 'Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalar, açıldıkları mahkemelerde görülmeye devam eder' düzenlemesi yapıldığı, Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun yargı çevresini belirlemesine ilişkin kararını ele aldığında ise, yargı çevresi il mahkemesinin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağı ile ilgili olduğu, görev niteliğinde olmadığı, bu kararın ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlı olduğu, görevin ve kesin yetkinin sadece yasa ile belirleneceğine ilişkin yasal düzenlemeler dikkate alındığında, bir kurul kararı ile yapılan yargı çevresi belirlenmesi işinin yasa düzeyinde sayılamayacağı, kararın 07.07.2021 günü alındığı ancak yürürlük tarihinin 01.09.2021 tarihi olarak belirlendiği, Kurul'un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararının sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirdiği, aksi fikrin kabulü halinde Kurul'un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yönünde Anayasaya aykırı bir sonuca varılacağı, ortada geçiş hükmü niteliğinde bir yasal düzenleme olmaksızın sırf Kurul'un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı ile tabii hakim güvencesini garanti eden Anayasa hükmü çiğnenerek derdest dosyaların görevsizlik, yetkisizlik ya da bunlara ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddi benzeri bir kararla başka bir mahkemeye gönderilmesinin düşünülemeyeceği...”) arasında, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası Asliye Ticaret Mahkemesi olmayan ilçelerde Asliye Hukuk Mahkemesinin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilip, devredilmeyeceği hakkında görüş farklılıkları nedeniyle uyuşmazlık bulunduğu bildirilip, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un “Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlıklı 35/1-3 maddesi kapsamında uyuşmazlıkların giderilmesi talebine istinaden Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 21/02/2022 tarih ve 2022/1073 Esas, 2022/2686 Karar sayılı ilamında özetle; '...Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK'nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK'nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararı yerinde değildir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin kesin kararları arasındaki uyuşmazlığın bu çerçevede giderilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığı, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerektiği; şeklinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairelerinin kesin kararları arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlıklarının bu şekilde giderilmesine,
5235 sayılı Kanun m.35/1-(3) bendi uyarınca, kesin olarak YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE... ' karar verildiği anlaşılmakla, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde Asliye Ticaret Mahkemesi olmayan ilçelerde Asliye Hukuk Mahkemesinin Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların görülmeye devam edilmesi gerektiğinden, mahkememizce eldeki işbu dava dosyasının yeniden yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına karar verilerek, HMK'nun 23/2. Maddesi gereğince Yüksek Mahkeme Kararı ile görüş ve uygulama uyuşmazlıklarının giderilmesine ilişkin belirleme yapıldığından ve söz konusu kararın, gönderme kararı veren her iki mahkemenin yargı çevrelerinin bağlı olduğu Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'ni bağlayacağından usul ekonomisi gereğince, HMK'nun 20.Maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisine talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İznik Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yargıtay 5. HD'nin 21/02/2022 tarih ve 2022/1073 Esas 2022/2686 Karar sayılı kararı gereği eldeki işbu dava dosyasının yeniden yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,mahkememiz esasının bu şekilde kapatılmasına,
HMK'nun 23/2. Maddesi gereğince Yüksek Mahkeme Kararı ile göreve ilişkin belirleme yapıldığından bu karar tüm yargı mercii ile tarafları bağlayacağından HMK'nun 20.Maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisine talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İznik Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
Dair, davacının yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/03/2022
Katip ...
¸e-imzalıdır
Hakim ...
¸e-imzalıdır