9. Hukuk Dairesi 2022/5348 E. , 2022/6143 K.
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalı Şirkette altın, pırlanta satım işinde müdür olarak 11.04.1997-25.01.2013 tarihleri arasında çalıştığını ve 02.11.2011 tarihinde emekli olduğunu, 12.150.00 TL kıdem tazminatının davacıya banka kanalıyla ödendiğini, davacının emeklilik sonrasında çalışmaya devam ettiğini, davacının fazla çalışma ücreti, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücreti ve bakiye kıdem tazminatı ödenmediğinden 25.01.2013 tarihinde haklı nedenle iş sözleşmesini feshettiğini, davacının emeklilik sonrası sigortasız çalıştığını, bu döneme mahsuben 1.150.00 TL ödendiğini, davacının yalnızca 2001 yılında 1 hafta izin kullandığını, davacının aylık 5.000,00 USD ücret aldığı halde eksik ücret üzerinden sigortaya bildirildiğini, haftanın 6 günü 09.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, 10-15 dakika yemek molası dışında moladan yararlanamadığını, fazla çalılma ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı definde bulunarak ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, davanın kısmi dava olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacıya 12.150,00 TL kıdem tazminatı ödendiğini, davacının emeklilik sonrası 02.11.2011 tarihinden sonra çalışması olmadığını, 18.01.2013 tarihinde davacıya yapılan ödemenin gecikme faizi niteliğinde olduğunu, davacı uhdesinde olan ürünlerin teslim edilmemesi nedeniyle davalı Şirketin zarara uğradığını, davalı Şirketin bu hususa ilişkin görüşmek istediğinde davacının emeklilik yazısı ile emekli olduğunu, işbu hususa ilişkin dava haklarının saklı olduğunu, davalı Şirkette normal çalışma saatlerinin 09.30-18.00 olduğunu, 11.00'de 15 dakika çay molası, 13.00-14.00 arası 1 saat yemek molası ve 16.00'da 15 dakika çay molası olduğunu, davacının iddiasının gerçeği yansıtmadığını, Kapalı Çarşı'nın 19.00'da kapandığını, davacının Kapalı Çarşı'daki kendi mağazasında kendi işlerini yaparak çalışma saatlerini kendisinin belirlediğini, ulusal bayram ve genel tatil ile millî bayramlarda Kapalı Çarşı'nın kapalı olması sebebiyle çalışma olmadığını, davacının yıllık izinlerini kullandığını ancak ... Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet sonucunda izin defterinin bulunması sonucu davacı iddialarının aksinin ispatlanacağından bekletici mesele yapılması talebi ile davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.01.2017 tarihli ve 2016/322 Esas, 2017/31 Karar sayılı kararıyla;
'Yapılan yargılama ve dinlenen tanık beyanları nazara alındığında, davacının emekli olduktan sonra da aynı işyerinde çalışmaya devam ettiği ve iş akdini fazla çalışma ücreti, genel tatil ücreti ve bakiye kıdem tazminatı ödenmediği için haklı nedenle feshettiği ve bu kapsamda kıdem tazminatına hak kazandığı mahkememizce kabul edilmiştir.
Her ne kadar davalı tarafından emeklilik sonrası davacıya kıdem tazminatı ödendiği ve davacının 02/11/2011 tarihinden sonra çalışmasının bulunmadığı beyan edilmiş ise de; davacının aynı işyerinde emeklilikten sonra da çalıştığı yapılan yargılamada anlaşılmıştır.
Davacıya tüm hakları ödenerek emeklilik öncesi dönem tamamen tasfiye edilmemiş olduğundan, davacının ilk işe giriş tarihinden itibaren işten ayrılış tarihine kadar yıllık izin ücretleri ile kıdem tazminatının hesabında iki dönemin toplanması gerektiğine dair mahkememize kanaat gelmiştir. Zira davacının emeklilik öncesi dönemi tamamen tasfiye edilmemiş, davacıya sadece 12150 TL ' lik kıdem tazminatı ödemesi yapılmıştır. Bu nedenle davacının emeklilik öncesi ve emeklilik sonrası çalışmalarının bütün halinde değerlendirilmesi gerekmiştir.
Davacının hizmet süresi 11/04/1997 - 02/11/2011 tarihleri arasında 14 yıl 6 ay 21 gün ve 02/11/2011 - 25/01/2013 tarihleri arasında 1 yıl 2 ay 23 gün olarak mahkememizce kabul edilmiştir.
... davacının aylık net ücreti mahkememizce net 8400 TL olarak kabul edilmiştir.
... Mahkememizce bilirkişi raporunun 2 nolu seçeneğinde davacının hizmet süresi emeklilik öncesi ve emeklilik sonrası tarihler birleştirilerek yapılan hesaplama oluşa uygun bulunduğundan raporun 2 nolu seçeneğine itibar edilmiştir.
Bilirkişi tarafından hesaplanan fazla çalışma ve genel tatil alacağı tanık beyanı ile ispatlandığından hesaplanan miktardan hakkaniyet indirimi yapılmıştır.
Her ne kadar davalı tarafından ... 73. Ceza mahkemesinin dava sonucunun beklenilmesi talep edilmiş ise de; davalının yıllık izin konusunda dosyamıza yazılı delil sunmadığı ve ... 73. Ceza mahkemesinde yapılan yargılamada sanık olarak savunma veren kişilerinde yıllık izin defterinin kendilerinde olmadığına ilişkin beyanları nazara alınarak bu dosyanın bekletici mesele yapılmasına dair talebe mahkememizce itibar edilmemiş ve yıllık izin kullandırıldığının davalı tarafından yazılı delil ile ispatlanmadığı nazara alınarak, davacının davalı nezdindeki tüm hizmet dönemi birleştirilmek sureti ile yıllık izin ücretine hükmedilmiştir.
Yapılan yargılama davacı işçiye ait özlük dosyası, SGK kayıtları, tanık beyanları, bilirkişi raporunun 2 nolu seçeneği ve tüm yargılama sürecinden ... davacının davalı nezdinde 2 dönemi kapsar şekilde 1.dönemi tamamen tasfiye edilmemiş şekilde çalışmasının bulunduğu, bu nedenle davacının alacak kalemleri hesaplanırken 2 dönemdeki hizmet sürelerinin de birleştirilmesi gerektiği, bu kapsamda bilirkişi raporunun 2 nolu seçeneğinde bu doğrultuda hesaplama yapıldığından bu hesaplamaya mahkememizce itibar edilerek ( bu hesaplamada emeklilik öncesi davacıya ödenen kıdem tazminatı yapılan hesaplamalardan mahsup edilmiştir) ... ' belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dosyaya sunulan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) denetim raporunda davacının ücretine ilişkin herhangi bir tespit bulunmadığını, raporun dava dışı E.D, E.G. ve G.Ö.’nün ücretlerine ilişkin olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere bir an için SGK denetim raporunda belirlenen ücretlerin davacı açısından emsal oluşturduğu varsayımında dahi SGK denetim raporunun içeriğinin hukuki olarak sabit olmadığını, SGK denetim raporu ve ona bağlı Kurum işlemlerinin iptali için davalı müvekkili tarafından açılan davaların derdest olup bu bağlamda SGK denetim raporunun içeriğine dayanılarak ücret belirlenmesinin mümkün olmadığını, dosyada mübrez ... Kuyumcular Odasının 21.05.2015 tarihli cevabi yazısında ücret konusunda belirli bir standardın olmadığı, işçi ile işveren arasındaki özel anlaşmalar ve koşullar neticesinde ücretin belirlendiğinin belirtildiğini, davacı ilgili dönemde emeklilik aylığı almaya devam ettiğinden davalı müvekkili ile davacı arasındaki anlaşmanın farklı olmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, emeklikten sonraki çalışma iddiasına yönelik davalı tanığı Z.A.P.’nin beyanını hiç dikkate almayan sadece hatırlama şeklinde muallak olan davacı tanığının beyanını dikkate alan bilirkişi raporunu hükme esas alan Mahkemenin davacının 02.11.2011 tarihi sonrası davalı müvekkilinde çalışması olduğuna kanaat getirilmesinin hatalı olduğunu, Yargıtay kararları uyarınca davacının hizmet süresini somut delillerle ispat etmesi gerektiğini, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınamayacağı kuralı gereği davacının iki dönem çalışmasının ayrı kalemler olarak hesaplandığını ve birleştirilmemesine rağmen birleştirilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğunu; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanıklarının beyanları dikkate alınarak fazla çalışma hesabı yapılmışsa da Yargıtay kararları doğrultusunda tanık beyanının sadece kendi çalışma dönemine ilişkin dikkate alınabileceğini; yıllık ücretli izin alacağı brüt ücret üzerinden hesaplanmışsa da yıllık ücretli iznin çıplak net ücret üzerinden hesaplanması gerektiğinin Yargıtay kararları ile sabit olduğunu, bu bağlamda İlk Derece Mahkemesinin kararının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 14.03.2019 tarihli ve 2017/1170 Esas, 2019/361 Karar sayılı kararıyla;
'...
İstinaf yoluna başvuran davalı yönünden anlaşmazlık konusu hususların incelenmesi:
1-... İlk derece mahkemesi davacı vekili tarafından SGK müfettiş raporunu nazara alarak net ücretin 8.400,00 TL olduğunu kabul etmiştir. Davacı tanıkları davacının ücretini bilmediklerini, ancak 4 dil bildiğini, piyasa şartlarında 4.000-7.000 USD ücret alabileceğini belirtmişlerdir. Tüm dosya kapsamına göre tespit edilen ücret isabetlidir.
2- ... Ancak ilk dönemin tam olarak tasfiye edilmediği, kısmi ödeme yapıldığı dikkate alındığında tüm hizmet süresinin birleştirilerek ve son ücret üzerinden yapılan ödemenin ve faizinin mahsubu gerekirdi. Ancak bu durumda hesaplama tüm dönem için son ücret üzerinden yapılacağından davalı aleyhine rakam yükselecektir. Aleyhe bozma yasağı kapsamında bu hususta yeniden hesaplama yapılmamıştır.
3-Davacı tanıklarından Fuat Mart 2011-2013 sonu arasında, Serdar ise Ocak 2009- Nisan 2010 yılları arasında davalı işyerinde çalışmıştır. Bilirkişi fazla çalışma hesabını 14/04/2010-17/04/2013 tarihleri için yapmıştır. Hesaplanan dönem için tanıkların beyanlarının esas alınmasında bir isabetsizlik yoktur.
4-Davacının yıllık izni brüt üzerinden hesaplandıktan sonra nete çevrilmiş ve bu hali ile hüküm kurulmuştur. Davalının bu yöne ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir.
... ' gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 25.01.2021 tarihli ve 2019/4558 Esas, 2021/2187 Karar sayılı ilâmıyla;
'...
Dosya içinde bulunan denetmen raporu 29.04.2014 tarihinden sonraki bir yıl için ücret tespitine ilişkin olup davacı işçinin 2013 yılı ocak ayında iş sözleşmesi kendisi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olmakla fesih tarihindeki ücretin belirlenmesi gerekir. Dayanak olarak alınan müfettiş raporundaki ücret rakamının dönem asgari ücretine oranı dikkate alınarak fesih tarihindeki aynı oran üzerinden davacının son ücreti tespit edilmeli ve gerekirse bilirkişiden ek hesap raporu alınarak davaya konu istekler belirlenmeli, hesaplama sırasında usuli müktesep hak gözetilmelidir.
...
Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait işyerinde 11/04/1997 - 02/11/2011 tarihleri arasında 14 yıl 6 ay 21 gün ve 02/11/2011 - 25/01/2013 tarihleri arasında 1 yıl 2 ay 23 gün çalışması bulunan davacının çalışma süresi boyunca 2001 yılında bir hafta izin kullandığı beyanı dikkate alınarak yıllık ücretli izin karşılığı alacak hesabı yapılmıştır. Davalı ise yıllık izin defterinin çalındığını savunmuş, bu hususta ... 73. Asliye Ceza mahkemesindeki dava sonucunun beklenilmesi talebinde bulunmuştur. Davacının çalışma süresi boyunca bu kadar uzun sürelerde ücretli izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, Hakimin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde düzenlenen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; davacı asilin çalışma süresi boyunca ücretli izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün yıllık ücretli izin kullandığı ve ayrıca davalının iddiaları konusunda mahkemece beyanının alınmalı, bundan sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre karar verilmelidir.' gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve numarası verilen kararı ile davacı vefat ettiğinden mirasçıları dinlenilerek ve bozma ilâmı doğrultusunda ücreti fesih tarihine güncellenerek alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili tarafından, istinaf başvuru dilekçesindeki nedenlerle temyiz isteminde bulunulmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının ücretinin miktarı ve yıllık izin kullanıp kullanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4857 sayılı İş Kanunu'nun 32, 41, 44, 47, 56 ve 59 uncu maddeleri, Mülga 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14 üncü maddesi;
2. Bozma ilâmına uyulmasına karar veren mahkemece, bozma gereklerinin yerine getirilmesi zorunludur (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1950/9 Karar sayılı kararı).
3. Değerlendirme
1.Davacının tespit edilen ücreti kıdem tazminatı tavanından yüksek olup birleştirilen kıdeme göre yapılan hesaplamanın davalı aleyhine sonuç doğuracağı isabetli olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararında tespit edilmiştir.
2. Yıllık izin yönünden davacı yargılama sırasında vefat ettiğinden yıllık izin konusunda eşi ve reşit çocuğunun dinlenilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Mahkeme hükmü bozma ilâmına uygun olup bozma gereklerinin yerine getirildiği anlaşılmıştır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Uyulan bozma kararı gereğince tesis edilmiş İlk Derece Mahkemesi kararında hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik olmamasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
17.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.