1. Ceza Dairesi 2019/858 E. , 2019/3136 K.
(KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)
Kasten öldürme ve muhtelif suçlardan Kadıköy (Kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/10/1999 tarihli ve 1999/205 değişik iş sayılı içtima kararı ile 36 yıl hapis cezasına hükümlü ...'in, bu cezasının infazı sırasında, Kadıköy (Kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/05/2002 tarihli ve 2002/202 değişik iş sayılı kararı ile 27/11/2000 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere şartla tahliye edilmesini müteakip, deneme süresi içerisinde 18/12/2003 tarihinde kasten işlediği suçlardan mahkûmiyetine karar verilmesi sebebiyle şartla tahliye kararının geri alınmasına, ikinci suçun işlendiği 18/12/2003 tarihi ile bihakkın tahliye tarihi olan 26/06/2032 tarihi arasındaki sürenin aynen infazına dai...4. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/05/2017 tarihli ve 1996/183 esas sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii...5. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/05/2017 tarihli ve 2017/535 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre, hükümlü ...'in İstanbul (Kapatılan) 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/305 esas sayılı yargılama dosyasına konu edilen 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç örgütleri İle Mücadele Kanununa muhalefet, çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, örgüte üye olmak, örgüt adına gasp amaçlı adam kaçırma, silahlı gasp ve ihaleye fesat karıştırmak suçlarına ilişkin olarak Azerbeycan adlî makamlarından 11/02/2010 tarihli 'İade Talepnamesi' ile Türkiye'ye iadesinin talep edilmesini takiben, sanığın Azerbeycan adlî makamları tarafından Türkiye'ye iade edilmesi üzerine anılan Mahkeme dosyası kapsamında 03/06/2010 tarihi ile 31/12/2013 tarihleri arasında tutuklu kaldığı ve aynı Mahkemenin 31/12/2013 tarihli ve 2004/305 esas, 2013/217 sayılı (İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/1 E., 2013/417 K.) kararı ile sanığın suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yağma suçlarından mahkûmiyetine ve yurt dışına çıkış yasağı konulması şartıyla bihakkın tahliyesine karar verildiği, anılan mahkûmiyet kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 11/11/2015 tarihli ve 2015/638 esas, 2015/44731 karar sayılı ilâmı ile onararak kesinleşmesini takiben, hükümlü hakkındaki Kadıköy (Kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29/05/2002 tarihli şartla tahliye kararının geri alınmasına ve ikinci suçun işlendiği 18/12/2003 tarihi ile bihakkın tahliye tarihi olan 26/06/2032 tarihi arasındaki sürenin aynen infazına ilişkin...4. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/05/2017 tarihli ve 1996/183 esas sayılı ek kararına karşı hükümlü müdafii tarafından, Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesinin 14. maddesinde
../..
S/2
düzenlenen 'Hususilik Kuralı' gereğince Mahkemenin daha önce kesinleşmiş cezaların infazına karar verebilmesi için Azerbeycan ülkesinden muvafakat alınması gerektiğine ilişkin yapılan itiraz üzerine mercii tarafından itirazın reddine karar verilmiş ise de;
Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesinin 14. Maddesinde yer alan,
'1) İade edilen şahıs iadeden evvel ika ettiği ve iadeye esas olandan başka bir fiilden dolayı takip veya muhakeme edilemeyeceği gibi bir ceza veya emniyet tedbirinin infazı için tevkif edilemez ve kezalik herhangi bir surette hürriyeti kısılamaz. Aşağıdaki haller müstesnadır:
a) İade eden tarafın buna muvafakat etmesi. Muvafakati istihsal için bir talepte bulunulacak ve buna 12 inci maddede mezkûr belgeler ile iade edilen şahsın suçu mütaallik olarak yaptığı beyanın zaptı eklenecektir. Muvafakat ancak şahsın talep edilmesine sebep olan suçun bizatihi bu Sözleşmeye göre iadeyi icap ettirmesi halinde gösterilir.
b) İade edilen şahsın, nihai olarak serbestisine kavuşmasını takip eden 45 gün zarfında iade edildiği tarafın arazisini elinde imkân olduğu halde terk etmemesi veya terk ettikten sonra buraya geri dönmesi halinde.' şeklindeki açıklamalar nazara alındığında, hükümlü hakkında Kadıköy (Kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/05/2002 tarihli ve 2002/202 değişik iş sayılı şartla tahliye kararına konu edilen cezaların (Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 1996/183 esas, 1997/280 karar ve Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 1997/6 esas, 1998/328 karar) infazına ilişkin olarak da anılan Sözleşme gereği Azerbeycan ülkesinden muvafakat alınması gerektiği, hükümlünün 31/12/2013 tarihinde tahliyesini müteakip 30/10/2016 tarihinde yakalanması anına kadar yurtiçinde kalmasının anılan sözleşmenin 14/1-b maddesindeki 45 günlük sürenin geçirilmesi şartını sağlamayacağı, zira hükümlünün İstanbul (Kapatılan) 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/12/2013 tarihli ve 2004/305 esas, 2013/217 sayılı kararı ile 31/12/2013 tarihinden itibaren yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliyesine karar verildiği için bahse konu maddede belirtilen 'elinde imkân olduğu halde terk etmeme' koşulunun sağlanmadığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 13/02/2019 gün ve 94660652-105-34-6143-2018-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
1-)Dosya içeriğinden sanık ...'in 31.03.2010 tarihinde Azerbeycan ülkesi tarafından Türkiye'ye iade edildiği, iadeye konu suç nedeniyle
../..
S/3
yapılan yargılama sırasında İstanbul 11.Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/305 esas sayılı dosyasından 31.12.2013 tarihinde tahliyesine karar verildiği ancak iade kararının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla;
İadesine ilişkin Azerbeycan ülkesinin mahkemesince verilen 31.03.2010 tarih 9(101)-1/2010 dosya nolu suçluların iadesi kararının ve sanığın bu iade kararı dışında iade kararından önce işlemiş olduğu suç yada hakkında verilen kesinleşmiş cezaların infazı amacıyla Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 14. maddesi uyarınca iade eden Azarbaycan Devletinden muvafakat talep edilip edilmediğinin araştırılması, Azerbeycan ülkesinin mahkemesince verilen 31.03.2010 tarih 9(101)-1/2010 dosya nolu suçluların iadesi kararının ve varsa muvafakat ile ilgili yazışma ve kararların denetime imkan verecek şekilde dosya içerisine alınması,
2-)Suçluların İadesine İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 14.maddesinde düzenlenen iade edilen kişinin iade tarihinden önce işlediği ve iade kararına dahil olmayan suçlar nedeni ile yargılanamamasına ilişkin olan ve 'hususiyet kurulu' denilen kurala aynı maddede getirilen 'iade edilen şahsın nihai olarak serbestisine kavuşmasını takip eden 45 gün zarfında iade edildiği tarafın arazisini elinde imkan olduğu halde terk etmemesi veya terk ettikten sonra buraya geri dönmesi halinde 'iadeden önce işlediği ancak iade kararına dahil olmayan suçlardan da yargılanabileceğine ilişkin istisna kuralının uygulanmasına esas teşkil etmek üzere sanığın atılı suçtan tahliye edildiği 31.12.2013 tarihinden hakkında diğer suçlar nedeni ile yakalandığı 30.10.2016 tarihine kadar başka suçlardan tutukluluk veya kesinleşmiş hürriyeti bağlayıcı cezaların infazı gibi nedenler ile cezaevinde kalıp kalmadığı, Türkiye'yi terk edip etmediğinin araştırılması, 31.12.2013 tarihinde tahliye edildiği sırada mahkemece CMK'nin 109/3-a maddesi uyarınca yurt dışına çıkışının yasaklanmasına, infazı için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılmasına karar verilmesine rağmen bu kararın gereği için İstanbul Emniyet Müdürlüğüne yazı yazıldığına dair dosya içinde herhangi bir belge bulunmadığından, bu konuda varsa yazılan yazı ve yurt dışına çıkış yasağı ile ilgili yapılan işlemlere ile yazışmaların mahkemesinden ve İstanbul Emniyet Müdürlüğünden araştırılarak dosya içerisine alınması,
3-) 5237 sayılı TCK'nin 7/2. maddesi gereğince, kesinleşmiş olan hükmün yeniden ele alınması ve lehe olan yasanın belirlenip uygulanmasında izlenecek yolu gösteren iki yasa vardır. Biri, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren, 5237 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce işlenmiş suçlar hakkında ne şekilde hüküm kurulacağına ve kesinleşmiş cezaların nasıl infaz edileceğine ilişkin hükümleri kapsadığını belirten (m.2) ve “1 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak, Türk Ceza Kanununun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, duruşma yapılmaksızın da karar verilebilir.” (m.9/1) şeklinde bir düzenlemeye yer veren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki kanundur. Diğeri ise, “mahkumiyet hükmünün yorumunda veya
../..
S/4
çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun hükümlünün lehine olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.” şeklinde bir düzenlemeye yer veren (m.98/1), bu kararın duruşma yapılmaksızın verileceğini ve itiraz yoluna tabi olduğunu belirten (m.101) ve 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanundur.
Görüldüğü gibi, ancak 1 Haziran 2005 tarihinden sonra kesinleşmiş mahkumiyetler hakkında uygulanabilecek olan 5275 Sayılı Kanun karşısında özel bir yasa olan ve öncelikle uygulanması gereken 5252 Sayıl Kanuna göre, kararların duruşma yapılarak verilmesi asıl, takdire bağlı olarak duruşma yapılmaksızın verilmesi istisnadır.
Asıl olanı, mahkeme kararlarının duruşma yapılarak verilmesidir (CMUK. m.253, CMK. m.223). Ancak yasa koyucu, bazı hallerde, örneğin, 5252 Sayılı Kanunda olduğu gibi, duruşma yapılmasını takdire bağlı kıldığı halde; bazı hallerde de, örneğin, 5275 Sayılı Kanunda, CMUK m.302’de ve CMK m.271/1’de olduğu gibi, duruşma yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Beraat, mahkumiyet, davanın reddi, davanın düşmesi, muhakemenin durması, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi kararları hüküm sayılmaktadır. (CMUK. m/253, CMK. m/223,).
Genel Kural, Ceza Mahkemelerinden verilen hükümlere karşı temyiz yoluna başvurulabileceği şeklindedir (CMUK. m.305).
Ancak, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilmesi için yasanın bunu açıkça belirtmesi gerekir (CMUK m.298, CMK m.267). 5275 Sayılı Kanunun aksine, 5252 sayılı Kanunda, bu kanuna göre verilecek kararlara karşı itiraz yoluna gidilebileceğini belirten bir hüküm bulunmamaktadır.
Kabul edilebilir bir başvuru var ise, yasa yolunun veya merciin belirlenmesindeki yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldıramayacağı (CMK m.264) gibi; duruşma yapılarak verilmesi gereken bir kararın duruşmasız ya da duruşma yapılmaksızın verilmesi gereken bir kararın duruşma yapılarak verilmiş olması da o kararın tabi olduğu yasa yolunu değiştiremez.
5252 sayılı Kanuna göre karar verilirken, derhal karar verilmesi, başka bir anlatımla, herhangi bir inceleme, araştırma, kanıt tartışması ve takdir hakkının kullanılması gerekmeden lehe olan yasanın belirlenmesi mümkün ise, duruşma yapılarak ya da duruşma yapılmaksızın; aksi halde, duruşma yapılarak karar verilebilir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesinde;
Hükümlünün Kadıköy 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 17.12.1997 tarihli, 1996/183 esas, 1997/280 karar sayılı kararı ile kasten öldürme suçundan 765 sayılı TCK'nin 64/1. maddesi delaletiyle 448, 59. maddeleri uyarınca 20 yıl, müstakil faili belli
../..
S/5
olmayacak şekilde kasten öldürme suçundan 765 sayılı TCK'nin 448, 463, 59. maddeleri uyarınca 10 yıl ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hakkında verilen bu mahkumiyet hükümlerinin Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 02.07.1998 tarihli, 1998/1250 esas, 1998/2472 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği,
01.06.2005 tarihinde 5237 sayılı TCK'nin yürürlüğe girmesi nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 7/2 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesi gereğince yeniden ele alınıp, lehe olan yasanın belirlenmesi ve uygulanması sırasında; duruşma yapılmaksızın evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu 765 sayılı TCK'ye göre verilen ve kesinleşen hükmün, 5237 sayılı TCK'ye göre kurulacak hükme göre lehe olduğu kabul edilerek ...4. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.03.2016 tarihli, 1996/183 esas, 1997/180 karar sayılı ek karar ile reddine karar verildiği ve verilen bu kararın yukarıda açıklandığı gibi kasten öldürme suçundan verilen ceza miktarı itibariyle kısmen re'sen temyize tabi olmasına rağmen itiraza tabi olduğu ve itiraz edilmediği gerekçesiyle kesinleştirilerek infaza verildiği anlaşılmakla; hükümlü hakkında kasten öldürme suçundan uyarlama yargılaması sonucu verilen...4. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.03.2016 tarihli, 1996/183 esas, 1997/180 karar sayılı ek kararı henüz kesinleşmediğinden, öncelikle bu kararın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtaya gönderilmesi konusunda gereğinin takdir ve ifası amacıyla dosyanın incelenmeksizin mahalline gönderilmesi gerektiği anlaşılmakla;
Şartla tahliyenin geri alınmasına esas olan...4. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.03.2016 tarihli, 1996/183 esas, 1997/180 karar sayılı ek kararının usulüne uygun olarak kesinleşmesinden, (1) ve (2) maddede gösterilen eksiklerin giderilmesinden ve istenilen bilgi ve belgelerin denetime imkan verecek şekilde dosya içerisine alınmasından sonra kanun yararına bozma istemi konusunda karar verilmek üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi gerektiğinden Kanun yararına bozma istemi konusunda açıklanan nedenlerle bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, dosyanın gereği için mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17/06/2019gününde oybirliğiyle karar verildi.