3. Hukuk Dairesi 2015/9518 E. , 2015/18150 K.
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2015
NUMARASI : 2014/13-2015/3
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dava, bina malikinin sorumluluğundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın davalılardan tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Dairemizin, 19.12.2013 gün 2013/14991 E.-18313 K.sayılı ilamıyla '...mahkemenin bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usule ilişkin kazanılmış hak (usuli kazanılmış hak) doğmuş olduğu, uyulan bozma kararında açıkça, ıslah dilekçesi ile artırılan tutar yönünden zamanaşımı süresinin geçtiği ve ıslah edilen bölümün zamanaşımı nedeniyle reddedilmesinin gerektiği belirtilmesine rağmen, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, bozma kararına aykırı olacak şekilde ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiştir' gerekçesi ile bozulmuş, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde “Davanın kısmen kabulü ile, 1.000,00 TL'nin 01/07/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tapudaki hisse oranlarına göre davalılar Talat Ragıp Hitay, E.. H.., N.. A.., G.. A.., Ayşe Füsun ve A.. A...'den alınarak davacılar Nuran ile Cüneyt ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Bozma kapsamı dışında kalan hususlar kesinleşmiş olmakla bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına' dair verilen karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; ilk aşamadan itibaren yapılan yargılamada;
Mahkemece verilen ilk kararda davanın kısmen kabulü ile, davalılar Fatma Fethiye Berker, Fatma Şermin Berker, Şakire, Mehmet Daim , Flor Sarıca, Mustafa Abay, Havva Tevhide Hitay ve Ayşe Ferdi Baras hakkındaki dava atiye terk edildiğinden bu davalılar hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, davacıların maddi tazminat talepleri bakımından toplam 52.310,87 TL tazminat ile manevi tazminat talepleri bakımından toplam 8000 TL tazminatın davalılar Talat Ragıp Hitay, E.. H.., N.. A.., G.. A.., Ayşe Füsun ve A. Holding A.Ş.'den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hükmün davalılar N.. A.., Talat Ragıp Hitay, E.. H.., Ayşe Füsun (Hatice Güzin Hitay varisleri), G.. A.. ve A. Holding A.Ş. tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nin 2008/13365 Esas- 2009/8372 Karar sayılı ilamı ile,
'a)Bir kısım kat maliki hakkında esasa ilişkin karar verilmediğine göre, diğer kat maliki davalıların arsa payı oranında sorumlu tutulmaları gerekir, açıklanan ilkeye aykırı olarak davalıların müteselsilen sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
b)Davacılar 23/10/2007 günlü ıslah dilekçesi ile isteklerini artırmışlardır. Ancak, bu dilekçe 25/10/2007 günlü oturumda hazır olan davalılara elden tebliğ edilmiş olup, hazır bulunmayan diğer davalılara tebliğ edilmemiştir. Bu durumda, HUMK'un 195 ve izleyen maddelerinin uygulanabilmesi için ıslah dilekçesinin tüm davalılara tebliğ edilmesi gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yönlerin gözetilmemiş olması doğru olmadığından karar bu nedenle de bozulmalıdır.
c)Davacılar tarafından verilen 23/10/2007 günlü ıslah dilekçesinde kabul edilecek tazminat miktarına açıkça faiz yürütülmesi istenmediği halde yerel mahkemece kabul edilen bu tazminata da faiz yürütülmüş olması HUMK'un 74. maddesinde ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğine ilişkin düzenlemeye aykırı olduğundan istek aşılarak karar verilmiş olması ayrı bir bozma nedenidir. ' gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılamada, mahkemenin 2009/332 Esas- 2010/217 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne ve hakkında hüküm kurulmayan arsa maliklerinin paylarına isabet eden miktar tazminattan düşülmek sureti ile; 'Davacılar Nuran ve Asım Cem 'in maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı baba Asım Cem davadan sonra ölümü nedeniyle mirası davacılar Nuray ve Cüneyt'e intikal ettiğinden, davalıların sorumlulukları toplamı olan 36.658,30 TL tazminat alacağının 1000 TL'sine kaza tarihinden itibaren , yasal faiz yürütülmek suretiyle bakiyesi olan 35.658,30 TL 'sine de faiz yürütülmeksizin, davalılar Talat Ragıp Hitay Emine Nermin Eren Hitay, Necmi Abay, G.. A.., Aşe Füsun ve A. (A. ) Holding A.Ş'den tahsili ile davacılar Nuran ile Cüneyt ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, (Esas alacak yönünden Talat Ragıp Hitay'ın sorumluluğu, 8.220,91 TL, Emine Nermin Eren Hitay'ın sorumluluğu 8.211,65 TL, N.. A..'ın sorumluluğu 535,98 TL, Günay Abay'ın sorumluluğu 78,66TL, Ayşe Füsun sorumluluğu 16.414,32 TL
A. (A.) Holding A.Ş'nin sorumluluğu 3.096,78 TL ile sınırlı olmasına), manevi tazminat talepleri yönünden toplam 8000 TL manevi tazminatın davalılar Talat Ragıp Hitay, E.. H.., Ayşe Füsun N.. A.., G.. A.. ve A. Holding A.Ş.'den alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar A.. A... (A. Holding A.Ş.), G.. A.., N.. A.. tarafından temyiz edilmiştir.
Kararın temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2010/13389 Esas- 2011/123 Karar sayılı ilamı ile,
'1- ...sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Davalılardan A. AŞ ile N.. A..’ın asıl dava ile ilgili diğer temyiz itirazlarına gelince;
a)Dava, bina malikinin sorumluluğundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Kabul edilen manevi tazminat tutarlarından davalıların arsa payları oranında sorumluluklarına karar verilmesi gerekirken ve bozma ilamına uyulduğu halde müşterek ve müteselsil ödetme kararı verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
b)Davacılar 23.10.2007 günlü ıslah dilekçesi ile isteklerini arttırmışlar, davalılar da bu isteme karşı zamanaşımı savunmasında bulunmuşlardır. Olay 01.07/2003 günü meydana gelmiş olup, olayda uygulanacak zamanaşımı süresi Borçlar Yasası'nın 60/1. maddesi uyarınca bir yıldır. Islah dilekçesinin verildiği 23.10.2007 gününde ıslah dilekçesi ile artırılan tutar yönünden zamanaşımı geçmiştir.
Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, ıslah edilen bölümün zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmadığından, karar bu nedenle de bozulmalıdır.
3-Davalılardan G.. A..’ın öteki temyiz itirazına gelince; adı geçen davalının kabul edilen manevi tazminat miktarından arsa payı oranında sorumlu tutulması gerekirken, belirlenen manevi tazminat tutarından diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulmuş olması da bozmayı gerektirmiştir ' gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararı üzerine yapılan yargılamada, bozma ilamına uyulmuş olmasına karşın, maddi tazminat talebi bakımından ıslah edilen miktar yönünden ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği ve bu sebeple de zamanaşımının süresinin geçmediği gerekçesi ile bozma ilamından önceki kararda olduğu şekilde maddi tazminat talebi yönünde aynı şekilde hüküm kurulmuş, manevi tazminat talebi yönünden ise toplam 8000 TL tazminatın davalıların taşınmazdaki arsa payları oranında tahsiline karar verilmiş, hüküm bu kez de davalılar A. Holding (A. Holding), E.. H.., Talat Ragıp Hitay, Ayşe Füsun, N.. A.. tarafından temyiz edilmiştir.
Kararın temyizi üzerine bu kez Dairemiz'in 2013/14991 Esas- 2013/18313 Karar sayılı ilamı ile, davalılar E.. H.., Talat Ragıp Hitay, Ayşe Füsun tüm temyiz itirazlarının reddine, diğer davalılar A. Holding (A. Holding) ve N.. A..'ın temyiz itirazları yönünden ise, 'Yargıtay'ın bozma kararına uyan mahkemenin artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermekle yükümlü
olduğu çünkü, mahkemenin bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usule ilişkin kazanılmış hak (usuli kazanılmış hak) doğmuş olduğu, uyulan bozma kararında açıkça, ıslah dilekçesi ile artırılan tutar yönünden zamanaşımı süresinin geçtiği ve ıslah edilen bölümün zamanaşımı nedeniyle reddedilmesinin gerektiği belirtilmesine rağmen, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, bozma kararına aykırı olacak şekilde ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiştir' gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, 2014/13 Esas- 2015/3 Karar sayılı ilamında ise; davanın kısmen kabulü ile;
1- 1.000,00 TL'nin (maddi tazminat) 01/07/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tapudaki hisse oranlarına göre davalılar Talat Ragıp Hitay, E.. H.., N.. A.., G.. A.., Ayşe Füsun ve A.. A...'den alınarak davacılar Nuran ile Cüneyt ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Bozma kapsamı dışında kalan hususlar kesinleşmiş olmakla bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Bilindiği üzere; mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak (usule ilişkin kazanılmış hak) doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli müktesep hak meydana gelebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında yapılan incelemede; davacı taraf, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1000 TL maddi tazminat talep etmiş olup, bu talebini 23/10/2007 tarihli dilekçesi ile 52.310,87 TL' olarak ıslah etmiştir. Mahkemece, davacının ıslah talebi dikkate alınarak verilen 20/07/2010 tarih ve 2009/332 Esas- 2010/217 Karar sayılı hüküm, davalılardan Hatice Güzin Hitay varisleri E.. H.., Talat Ragıp Hitay ve Ayşe Füsun tarafından temyiz edilmemiş olmakla, iş bu davalılar yönünden maddi tazminat talebinin 36.658,30 TL (Talat Ragıp Hitay'ın sorumluluğu 8.220,91 TL, Emine Nermin Eren Hitay'ın sorumluluğu 8.211,65 TL, Ayşe Füsun sorumluluğu 16.414,32TL) üzerinden kabulüne dair verilen karar kesinleşmiştir. Bu itibarla davalılar E.. H.., Talat Ragıp Hitay ve Ayşe Füsun hakkında verilen hükmün kesinleşmesi ile davacılar yararına usuli müktesep hak oluştuğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, bu davalıların, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nin 2010/13389 Esas- 2011/123 Karar sayılı bozma ilamından sonra, mahkemenin 22/01/2013 tarih ve 2011/140 Esas- 2013/6 Karar sayılı hükmüne karşı, ıslah ile talep edilen kısım yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile yapmış oldukları temyiz itirazı Dairemiz'in 2013/14991 Esas- 2013/18313 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verilmiştir.
Buna karşın mahkemece, davalılar E.. H.., Talat Ragıp Hitay ve Ayşe Füsun hakkında verilen 20/07/2010 tarih ve 2009/332 Esas- 2010/217 Karar sayılı hükmün kesinleşmesi ile davacılar yararına usuli müktesep hak oluştuğu ve bu davalıların maddi tazminat sorumluluğunun Mahkemenin 2009/332 Esas- 2010/217 Karar sayılı (Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi) hükmü ile belirlenmiş olan 36.658,30 TL olduğu göz önüne alınmaksızın, Dairemiz'in 2013/14991 Esas- 2013/18313 Karar sayılı ilamına uyulması üzerine davalılar E.. H.., Talat Ragıp Hitay ve Ayşe Füsun sorumlu olduğu miktarı da kapsar şekilde tüm davalılar yönünden 1000 TL maddi tazminata hükmedilmesi ve fazlaya ilişkin istemlerin reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.