Hukuk Genel Kurulu 2020/557 E. , 2020/889 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki 'tapu iptali ve tescil, tazminat' davasından dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.10.2017 tarihli ve 2016/302 E., 2017/389 K. sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 18.02.2020 tarihli ve 2018/14-1065 E., 2020/180 K. sayılı kararın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi birleşen davada davalı ... vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir.
2. Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
3. Asıl ve birleşen davalar, çekişme konusu Beykoz, Paşabahçe Mahallesi 874 ada 118 parselde kain S.S. Riva Evleri Yapı Kooperatifinde bulunan ... numaralı bağımsız bölüm ile ... numaralı bağımsız bölümün inançlı temlik hukuki nedenine dayalı olarak tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde taşınmazların rayiç değerlerinin tahsili isteğine ilişkindir.
4. Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.06.2011 tarihli ve 2010/66 E., 2011/147 K. sayılı kararı ile; davacıların tapu iptali ve tescil taleplerinin reddine, 525.000,00TL rayiç bedelin davalı ...’dan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
5. Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Yargıtay 14. Hukuk Dairesince 24.02.2012 tarihli ve 2011/15066 E., 2012/2536 K. sayılı kararı ile; kayda sonradan malik olan davalı ...’ın iyiniyetli veya kötüniyetli olup olmadığının yeterli biçimde araştırılması gerektiği gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
7. Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesince bozma kararına uyulmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde 28.04.2014 tarihli ve 2012/261 E., 2014/197 K. sayılı kararı ile; dava konusu bağımsız bölümler davacılar adına kayıtlı iken taraflar arasında yapılan protokol gereği ...'a satıldığı, ...'ın 16.02.2010 tarihinde daireleri davalı ...'a sattığı, ...'ın ... numaralı bağımsız bölümdeki daireyi ...'a sattığı, bu satışların gerçek bir satış olmadığının ve kötü niyetli olarak yapılmış olduğunun dinlenen samimi tanık anlatımlarından anlaşılmış olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil talebinin kabulü ile birleşen 2012/574 E. sayılı dosyada davalı ... adına kayıtlı olan 874 ada 118 parsel ... numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline, davalı ... adına kayıtlı olan 874 ada 118 parsel ... numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline, birleştirilen 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/574 E. sayılı dosyasında davalılar ... ve ... Bayır hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen 2010/180 E. sayılı dosyada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
8. Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleşen davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 14. Hukuk Dairesince 31.03.2015 tarihli ve 2014/16927 E., 2015/3529 K. sayılı kararı ile; davalı ...'in çekişmeli taşınmazı davalı ...'tan edindiği, 3091 sayılı Kanun uyarınca yapılan soruşturmada taşınmazın davacı ...'ın tasarrufunda bulunmadığının anlaşıldığı, taşınmazın tapu kaydında da mülkiyetin naklini engelleyen bir kaydın da bulunmadığı, davalı ... ile davalılar..., ..., ... ve ...'ın davacıları zararlandırmak amacıyla birlikte hareket ettiklerine ilişkin delil sunulmadığı, davalı ...'in dava konusu taşınmazı TMK’nın 1024. maddesi uyarınca yolsuz olarak adına tescilini sağladığı kanıtlanamadığından kazanımının TMK’nın 1023. maddesi uyarınca korunacağı, davalı ... hakkındaki tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
10. Beykoz 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.10.2017 tarihli ve 2016/302 E., 2017/389 K. sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın camlarında 'satılık değildir' yazısının asılı bulunduğu, taşınmazda el değiştiren maliklerin taşınmazı kullanmadıkları gibi taşınmazın anahtarlarının davacı ...'da olduğunun bağımsız kamu tanığı site görevlisi...'nin dosya kapsamı ile uyumlu beyanlarından anlaşıldığı, hayatın olağan akışı içerisinde bu miktardaki bir taşınmazı makul, dürüst ve orta zekâlı bir insanın görmeden satın alabileceğinin düşünülemeyeceği, mahkemece ihtiyati tedbirlerin kaldırılması üzerine taşınmazın üçüncü kişilere devredildiği ve 5 ay içerisinde 3 kişi arasında el değiştirdiği, davalı ...'in 5. malik olduğu, bu anlamda Tülin'in kazanımının TMK'nın 1023. maddesindeki korumadan yararlanamayacağı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
II. HUKUK GENEL KURULU KARARI
11. Direnme kararı süresi içinde birleşen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
12. Hukuk Genel Kurulunun 18.02.2020 tarihli ve 2018/14-1065 E., 2020/180 K. sayılı kararı ile; ' …39. Dosya kapsamından, taşınmazların 16.02.2010 tarihinde davalı ...’a devredilmesinden sonra davacılar tarafından davalı ... aleyhine 04.03.2010 tarihinde dava açılarak, taşınmazların inançlı olarak devredildiği iddiası ile tapu iptali ve tescil isteminde bulunulduğu, bu dava sırasında taşınmazın devrinin önlenmesi amacıyla tedbir kararı verildiği ve 11.03.2010 tarihinde tedbir şerhinin tapuya işlendiği anlaşılmaktadır. Ancak, mahkemenin 06.06.2011 tarihli davacıların tapu iptali ve tescil isteminin reddine, birleşen davada talep konusu olan tazminat isteminin kabulüne ilişkin ilk kararından sonra, 05.07.2011 tarihli tapu müdürlüğüne hitaben yazılan ihtiyati tedbirin kaldırılması talepli müzekkere üzerine 05.07.2011 tarihinde ihtiyati tedbir şerhi terkin edilmiş ve çekişmeli ... numaralı bağımsız bölüm şerhin terkin tarihinden 1 gün sonra 06.07.2011 tarihinde davalı ...’a, ... tarafından 05.10.2011 tarihinde davalı ... Bayır’a, ... tarafından da 23.02.2012 tarihinde davalı ...’a satılmıştır. Dosya arasına alınan Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığının 2010/1766 Sor. No., 2010/3521 K. sayılı dosyası, bir kısım kolluk aşamasında alınan ifadelere ilişkin tutanaklar, Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/17 E. sayılı dosyasına ait duruşma tutanağı, Beykoz Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulu Bürosunun 14.12.2011 tarihli ve 25 sayılı karar ve tanık beyanlarından; davalı ...’ın 03.10.2011 tarihinde müşteki olarak ifade verdiği kolluk ifadesinde, akrabası olan ... ve arkadaşı ...’nın eldeki davanın davacıları tarafından kaçırılmış olabileceğini ifade ettiği, Beykoz Kaymakamlığı İlçe İdare Kurulu Bürosunun 14.12.2011 tarihli ve 25 sayılı kararında, şikâyet edenin ... Bayır, karşı tarafın ... olduğu, tarafların nizalı yerle ilgili anlaşmazlığının mülkiyete dayalı hukuki mahiyette olduğu, 3091 sayılı Kanunla çözümünün mümkün olmadığı, tarafların zilyetliklerinin bulunmadığı belirtilerek 3091 sayılı Kanun’un 21. maddesi gereğince mahallinde soruşturma yapılmadan şikâyet edenin talebinin reddine, tarafların üstün hak iddiası yönünden genel hükümler dairesinde yargı yoluna başvurabileceklerine karar verildiği, Beykoz 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/17 E. sayılı dosyasında, sanık olan ...’ın evin anahtarlarının kendisinde olduğunu, kapının anahtarlarını değiştirmediğini beyan ettiği ve hakkındaki taşınmazdan yararlanmaya engel olma suçundan beraat kararı verildiği, çekişmeli taşınmazın bulunduğu sitede danışma görevlisi olan davacı tanık...’nin beyanında, görevli olduğu 3 yıl süresince çekişmeli dairenin anahtarının ...’da bulunduğunu, bir bayanın gelerek daireyi satın aldığını ancak anahtarı olmadığını söylediğini ifade ettiği görülmüştür.
40. Açıklanan tüm bu olgular bir arada değerlendirildiğinde; çekişmeli taşınmazın kısa sürelerle tapuda el değiştirmesine rağmen hiçbir zaman satın alan davalıların zilyetliğine geçmediği, anahtarının hâlen davacı ...’da bulunduğu, taşınmazı 5. el olarak satın alan davalı ...’ın da dava konusu daireyi hiç görmeden satın almasının genel hayat tecrübelerine aykırı olduğu gibi resmî akde göre 267.000,00TL bedelle satın aldığı anlaşıldığı hâlde herhangi bir ödeme belgesi sunmadığı hususları birlikte gözetildiğinde, davalıların işbirliği içerisinde hareket ettikleri ve taşınmazı en son satın alan davalı ...’ın da iktisabının iyi niyetli olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu hâlde davalının TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağı söylenemeyecektir.
41. Tüm bu nedenlerle, mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir.' gerekçesiyle direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.
III. KARAR DÜZELTME
13. Hukuk Genel Kurulu kararına karşı süresi içinde birleşen davada davalı ... vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
A. Davalı ... vekilinin işin esası, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik karar düzeltme isteğinin incelenmesinde;
14. İşin esası yönünden; Hukuk Genel Kurulu onama kararında yer alan açıklamalara, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri yönünden de; temyiz talebiyle ileri sürülmeyen hususlara dayalı olarak karar düzeltme isteğinde bulunulamayacağına göre 6217 sayılı Kanun'un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'na eklenen 'Geçici madde 3' atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)'nun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine uygun olmayan karar düzeltme talebinin REDDİNE,
B. Davalı ... vekilinin harca yönelik karar düzeltme isteğinin incelenmesine gelince;
15. Bilindiği üzere harç kamu düzenine ilişkin olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
16. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 'Değer esası' başlıklı 16. maddesinin 1. fıkrasında 'müdahelenin men'i tescil ve tapu kayıt iptali gibi gayrimenkulün aynına taallük eden davalarda gayrimenkulün değeri nazara alınır.' düzenlemesine yer verilmiş, 'Nispi harçlarda ödeme zamanı' başlıklı 22. maddesinin (a) bendinde de; karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin, geri kalanın kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde ödeneceği belirtilmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 326. maddesinde de, yargılama giderlerinin davada haksız çıkan taraftan alınacağı düzenleme konusu yapılmıştır.
17. Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; 26.04.2011 tarihinde mahallinde fen, inşaat ve mülk bilirkişileri eşliğinde yapılan keşifte, birleşen davada davalı ... adına kayıtlı olan çekişme konusu 874 ada 118 parsel ... numaralı bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle değerinin 300.000,00TL, davalı ... adına kayıtlı olan çekişme konusu 874 ada 118 parsel ... numaralı bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle değerinin 225.000,00TL olarak belirlendiği, mahkemece Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 24.02.2012 tarihli ve 2011/15066 E., 2012/2536 K. sayılı bozma kararına uyma kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde verilen 28.04.2014 tarihli gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 6. bendinde 'Alınması gereken 28.007,10TL harçtan peşin olarak alınan 6.108,40TL harcın mahsubu ile kalan 21.898,70TL harcın davalılar ... ve ...'dan Hazine yararına tahsiline' karar verildiği, direnmeye konu gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 4. bendinde de, ' asıl dava yönünden 18.11.2014 tarih 2014/176 harç nolu harç tahsil müzekkeresi doğrultusunda harcın yeterliliğine' karar verildiği görülmüştür.
18. Oysa, Özel Daire bozma kararıyla verilen önceki karar tamamen ortadan kalkmış ve hukuki niteliğini yitirmiş olup, harç konusunda yeniden hüküm kurulması gerekirken Mahkemece direnmeye konu gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 4. bendinde; 'asıl dava yönünden 18.11.2014 tarih 2014/176 harç nolu harç tahsil müzekkeresi doğrultusunda harcın yeterliliğine' şeklinde karar verilmiş olması 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesinde öngörülen hükümlere aykırıdır.
19. Ayrıca, somut olayda, harca ilişkin kurulan hüküm fıkrası taraflara yükletilen hak ve sorumluluklar ile infaza elverişlilik yönünden açık olmadığı gibi, hangi tarafın ne miktardan sorumlu tutulduğu yönünden şüphe ve tereddüt uyandıracak niteliktedir.
20. O hâlde, mahkemece gayrimenkulün aynına ilişkin eldeki davada dava değeri, dava konusu edilen taşınmazların dava tarihindeki değeri olduğundan, çekişme konusu taşınmazların keşifte belirlenen dava tarihindeki değerlerleri üzeriden harcın belirlenmesi, kayıt malikleri olan davalı ... ve birleşen davada davalı ... arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu gözetilerek, harç konusunda taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
21. Hâl böyle olunca, mahkemenin harca ilişkin hükmünün yasal unsurları içermediği ve bu husus kamu düzenine ilişkin olduğundan temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın dikkate alınması gerekirken maddi yanılgı sonucu onama kararı verilmesi hatalı olmuştur.
22. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Birleşen dava davalısı ... vekilinin işin esası, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden karar düzeltme isteminin REDDİNE, (III-A)
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi gereğince yapılan karar düzeltme incelemesi sonunda birleşen davada davalı ... vekilinin harca yönelik karar düzeltme isteğinin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 18.02.2020 tarihli ve 2018/14-1065 E., 2020/180 K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
Direnme kararının harca ilişkin 4. bendinin hükümden çıkarılarak yerine “Asıl ve birleşen (2012/574 E. sayılı) davanın toplam değeri olan 525.000,00TL üzerinden alınması gereken 35.862,75TL harçtan peşin yatırılan 6.108,40TL harcın mahsubu ile kalan 29.754,35TL harcın [dava konusu taşınmazların değerleri itibariyle] (3/7'sinin) 12.751,86TL'sinin asıl dava davalısı ...'dan, (4/7'sinin) 17.002,49TL'sinin birleşen 2012/574 E. sayılı dosya davalısı ...'dan tahsili ile Hazineye irad kaydına” ibaresinin yazılması suretiyle 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nın 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, (III-B) 17.11.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.