18. Ceza Dairesi 2015/33534 E. , 2016/688 K.
KARAR
Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetine dair, Silivri Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16/05/2012 tarih ve 2011/130(E), 2012/105(K) sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 04/11/2014 gün ve 2014/6684(E)-2014/31676(K) sayılı kararıyla onanmasına karar verilmiştir.
I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13/11/2015 gün ve 2015/361342 sayılı yazısı ile;
“İtiraza konu uyuşmazlık; sanık ... hakkında görevli memura hakaret suçundan verilen mahkumiyet kararında yer alan C.M.K'nın 231/5. maddesinde yazılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin karar ile TCK 51/1. maddesinde yazılı erteleme hükmünün uygulanmasına yer olmadığına ilişkin verilen kararlarda, gösterilen gerekçenin yasal, yeterli ve dosya içeriğiyle uyumlu olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Silivri Ağır Ceza Mahkemesince sanık hakkında verilen CMY’nın 231 .maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının yeniden suç işlemeyeceği hususunda eylemin icra tarzına göre olumlu kanaat edinilmediğinden takdiren hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ve sanık hakkında suç işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık göstererek tekrar suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından, TCY’nın 51. maddesi gereğince erteleme hükmünün uygulanmasına yer olmadığına şeklinde gerekçeler gösterilmek suretiyle sanık müdafiinin taleplerinin reddedildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya koyulmuş, aynı Kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen bu uygulama, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
Türk Ceza Kanununun 'Hapis cezasının ertelenmesi' başlıklı 51. maddesi uyarınca; 'İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir, bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır, ancak erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, gerekir. ...'Maddede iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezalarının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını ikmal etmiş olanlar bakımından bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi;
1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
2- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,
Şartlarına bağlanmıştır.
Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet, hapis cezasının ertelenmesine yasal engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek bulunmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hallerde ise, cezasının ertelenebilmesi için, kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Kanun maddesi gereği yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup, hapis cezasından çevrilen veya doğrudan hükmolunan adli para cezalarının ertelenmesine imkân bulunmamaktadır.
İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 07.06.1976 gün ve 4–3 sayılı kararı ile Ceza Genel Kurulunun bu kararla uyumlu yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere; erteleme cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören kişiselleştirme kurumu olup, hapis cezasının ertelenmesi veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahalli mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe, sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir şekilde yasal, yeterli ve dosya içeriği ile uyumlu bulunmalıdır. Gerekçenin bu niteliği, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşımaktadır.
Zira kanuni, yeterli ve dosya kapsamı ile uyumlu olmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme isteminin reddine karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezaların şahsileştirilmesi ilkesine aykırı olup, uygulamada keyfiliğe yol açabilecektir. Bu durum karşısında cezaların ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir, mutlaka somut olay ve dosya muhtevası ile uyumlu olmalı, hâkim soyut düşüncelerine değil, somut nedenlere dayanmalı, sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önüne alınarak gelecekteki hayatı sezilmeli, tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir.
Mahkemenin bu hususta takdir hakkının bulunması keyfi davranabileceği anlamına gelmemektedir. Keyfiliği önlemenin en önemli güvencesi 'gerekçe'dir. Anayasanın 141/3 ve CMK'nın 34/1. maddeleri gereğince mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olmak zorundadır.
Somut olayda, İstanbul Barosunda, avukatlık yapan ...'ün 13/08/2010 günü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Silivri İlçe merkezinde bulunan duruşma salonu kalemine gelip, kalem görevlilerine bir kısım evrakı almak istediğini söylediği, aynı kalemde çalışan Zabıt Katibi ...'nın ...'e hitaben seçtiğiniz evrakları Başkan beye göstereceğim, ondan sonra vereceğim demesi üzerine ...'ün Mahkeme Başkanı ve hakimlerini kastederek ' Onun yanında iki tane çakal hakim var onu zehirlemişler, çakallar' demek suretiyle hakaret suçunu işlediği dosya kapsamından anlaşıldığı, ancak;
Sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı ceza hakkında TCK 231/5. maddesince uygulama yapılırken, sabıkasız olan sanığın, hükmolunan hapis cezalarının iki yıldan az olması ve işlediği kabul edilen görevli memura hakaret suçuyla ilgili olarak sanığın karşılanması gereken herhangi bir zararın bulunmaması nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesinin sübjektif şartı olan; 'sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, ileride yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir kanaate ulaşılması' ile ertelemede; 'suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda kanaat oluşması' şartının üzerinde durulmalıdır.
Yerel mahkemece, geçmiş hükümlülüğü bulunmayan, suçunu tevil yollu ikrarıyla suçunu kaçamaklı kabul eden ve yargılama sürecine ilişkin olarak herhangi bir olumsuz davranışı da dosyaya yansımayan sanık hakkında 'geçmişi, sosyal ilişkileri, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri gözönüne alınarak ' şeklindeki gerekçeler gösterilerek takdiri indirim hükmü uygulanarak ve sanık hakkında olumlu değerlendirme yapılarak lehine uygulama yapılmış iken, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sübjektif şartı bakımından ise temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve CMK’nın 231. maddesinde yer alan kişilik özelliklerinden ve duruşmadaki tutum ve davranışlarından sözedilmeden 'sanığın bir daha suç işlemeyeceği hususunda eylemin icra tarzına göre olumlu kanaat edinilmediğinden' şeklinde maddi bir tespite dayanmayan, duruşmadaki hangi tutum ve davranışının yeniden suç işlemeyeceğine yönelik kanaat oluşturduğu konusunda dosya kapsamıyla uyumlu ve denetime elverişli bir biçimde açıklanmada bulunulmadığı, mevcut gerekçeler arasında çelişkiye neden olduğu,
Diğer taraftan, sanığın kişiliğindeki hangi olumsuzluk ve duruşmadaki hangi tutum ve davranışlarından ötürü yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaate varıldığına ilişkin, somut tespitler yapılmadan, sanık hakkında, subjektif şartın gerçekleşmediği konusunda kanuni, yeterli gerekçe gösterilmeden C.M.K'nın 231/5. maddesinde yazılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin karar verildiği kabul edilmelidir.
Bunun dışında, sanık hakkında hükmolunan hürriyeti bağlayıcı cezanın TCK 51/1. maddesince ertelenmesine yer olmadığına yönelik; ' suç işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık göstererek tekrar suç işlemeyeceği yönünde mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığından” şeklinde gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmadığı gibi dosya kapsamı ile örtüşmediği, avukat olan sanığın herhangi bir sabıkasının bulunmadığı ve hangi davranışlarının pişman olmadığına yönelik olduğu ve sanık hakkındaki olumsuz kanaatin ne şekilde oluştuğu karar yerinde tartışılıp açıklanmadan TCK 51/1. maddesince erteleme hükmünün uygulanmasına yer olmadığına ilişkin karar verilmesi hukuka aykırı nitelikte olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 04/11/2014 gün ve 2014/6684 Esas, 2014/31676 Karar sayılı onanma kararının kaldırılarak yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün bozulması istemiyle anılan karara itiraz edilmiştir.
SONUÇ VE İSTEK :
Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yüksek Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 04/11/2014 gün ve 2014/6684 Esas, 2014/31676 Karar sayılı onana kararının KALDIRILMASINA,
3- Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin 16/05/2012 tarih ve 2011/130 Esas 2012/105 Karar sayılı hükmünde, sanık hakkında görevli memura hakaret suçundan verilen mahkumiyet kararında yer alan C.M.K'nın 231/5. maddesinde yazılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ilişkin karar ile TCK 51/1. maddesinde yazılı erteleme hükmünün uygulanmasına yer olmadığına ilişkin verilen kararlarda, gösterilen gerekçenin yasal, yeterli ve dosya içeriğiyle uyumlu olmadığının kabulüyle anılan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde dosyasının incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi,
İtirazen arz ve talep olunur.” isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
II- İTİRAZIN KAPSAMI
CMK'nın 308/1. maddesinin son cümlesi uyarınca yapıldığı kabul edilen itiraz, sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen mahkumiyet hükmünün onanmasına dair, Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nin 04/11/2014 gün ve 2014/6684(E)-2014/31676(K) sayılı kararına ilişkindir.
III- KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nce sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen 04/11/2014 gün ve 2014/6684(E)-2014/31676(K) sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
Silivri Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16/05/2012 tarih ve 2011/130(E), 2012/105(K) sayılı mahkumiyet hükmü yönünden dosya yeniden görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Anayasanın 141/3, CMK’nın 34, 230 ve 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince halen yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 308/7. maddeleri uyarınca, mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve de herkesi inandıracak ve temyiz denetimine olanak verecek biçimde olması, Yargıtay'ın gerekçelerde tutarlık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, hükmün gerekçesine yansıtılması gerekir.
Sanığın sabıkasız olması, hakaret suçunda somut maddi bir zarar oluşmaması ve manevi zararın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel teşkil etmemesi karşısında, yasal koşullar yeterince irdelenmeden ve CMK'nın 231. maddesi yönünden; eylemin icra tarzındaki hangi özelliğin sanığın yeniden suç işlemeyeceğine dayanak alındığı, TCK'nın 51. maddesi yönünden ise sanığın yargılama sürecinde ne surette pişmanlık göstermediği denetime olanak sağlayacak biçimde somut olarak açıklanıp gösterilmeden, yetersiz gerekçe ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri ile itiraz yazısındaki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 18/01/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.