6. Ceza Dairesi 2019/1514 E. , 2021/4003 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Yağma, konut dokunulmazlığının ihlali, kasten yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, Beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
... hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükme yönelik Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.02.2016 tarihli ek kararı ile verilen temyiz isteminin reddine dair kararın temyiz edilmediği belirlenerek yapılan incelemede;
I-Sanık ... hakkında mağdurlar ...’a karşı kasten yaralama suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; sanık müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA,
II- Sanık ... hakkında kasten yaralama, sanıklar ... hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan mahkumiyet ve yağma suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Mağdur ...’ı kasten yaralayarak araçlarına bindirip bir süre sonra bırakan sanıklar hakkında, hürriyeti tahdit suçundan dava zamanaşımı süresi içerisinde işlem yapılması olanaklı kabul edilmiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçların
sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Olay tarihinde gece vakti sayılan zaman dilimi içerisinde aralarında önceye dayalı husumet bulunan sanıkların, mağdurlar ... ve ...ın evlerine giderek, kapıyı açan ve eve girmelerine engel olmaya çalışan ...’ı kasten yaralayarak evin içine soktuktan sonra salonda asılı bulunan pompalı tüfeği alarak ...a doğrultarak ölümle tehdit ettikleri,
sonrasında mağdur ...’ı da yanlarına alarak geldikleri araca bindirip evden 50 metre kadar uzağa götürdükten sonra bırakmaları şekilde gerçekleşen olayda, suça konu pompalı tüfeği yanlarında götüren ve kovuşturma aşamasına denk gelecek zaman dilimi içerisinde mağdurlara iade etttikleri anlaşılan sanıkların eylemlerinin bir bütün halinde 149/1-a-c-d-h, 168/3. maddelerinde tanımlanan yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, delillerin takdirinde ve suç vasfında yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet Savcısı ve sanıklar müdafilerinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 18.02.2021 gününde üye...ve ...’nin karşı oyu ile oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY:
Yargıtay CGK yerleşik içtihatlarında bir sanığa ceza verilmesi için şüpheye yer vermeyecek şekilde eylemi gerçekleştirdiğinin ispatı gerekecektir.
Bu ispat için öncelikle suçun işlenip işlenmediği sonra bir olayın kanuni unsurlarının belirlendiği şekilde işlenip işlenmediği ve son olarak da sabit olan bu suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin tartışması ve kesin olarak ispatı gerekir. Tüm aşamalarda da şüpheden sanık yararlanır kuralının uygulanması gerekir.
YCG 2017/6-1147 Esas, 2018/519 Karar sayılı ilamlarında '... Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de öğreti ve uygulamada; 'suçsuzluk' ya da 'masumiyet karinesi' olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; 'in dubio pro reo' olarak ifade edilen 'şüpheden sanık yararlanır' ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir...' şeklinde içtihatta bulunarak bu husus işaret etmişlerdir.
Yine YCGK nın 2018/6-110 E. 465 K. , 2016/6-1157 E. 2017/239 K sayılı ilamlarında da aynı hususlar teyit edilmektedir.
Yani olayın oluşuna ilişkin şüpheli durum varsa burda da şüpheden sanık yararlanır kuralının uygulanması gerekecektir.
Hırsızlık, yağma, cinsel istismar gibi çoğu zaman ani gelişen veya suç işlemek için sanıkların önceden plan yaptıkları ve sonrasında yakalanmama adına delil bırakmamaya yönelik tedbirler almalarına göre bu tür suçlarda yan delil bulmada sıkıntılar olduğu açıktır. Çoğu zaman bu tür suçlarda elimizdeki tek delil sadece müştekilerin beyanından ibaret kalmaktadır.
Bu zorlayıcı nedenlerden dolayı aralarında husumet olmayan, çoğu zaman hiç tanımadığı ve iftira atması için neden bulunmayan müşteki beyanı sübutun ve sanığın eylemi gerçekleştirdiğinin kabulünde yeterli kabul edilmektedir.
Ceza yargısına hakim olan en temel ilke olan masumiyet ve şüpheden sanık yararlanır kuralları ceza adaleti bakımından başkaca hiçbir delil olmayan ve bulunma ihtimali olmayan hususlarda sanık aleyhine, müşteki lehine esnetilebilmektedir. Bu belli zorluklar nedeniyle bir nebze kabul edilebilir. Ancak başka türlü delil toplama imkanı olan olaylarda veya akla, mantığa veya olaya uymayan, kendi içerisinde tutarsız veya sürekli değişen ya da itilaflı başka bir konuda müdafii ya da yakınlarına açıkça yarar sağladığı, müştekiyi gerçekten sanık olmaktan çıkarıp müşteki haline sokabilecek, yani haksız durum yaratacağı aşikar olan soyut beyanların tek doğru kabul edilerek cezalandırma yoluna gidilmesi, masumiyet, silahların eşitliği ve şüpheden sanık yararlanır kurallarına açıkça aykırılık teşkil edeceği açıktır.
Bu nedenle ispatı zor olan olaylarda akla, mantığa ve dosyadaki olaylara uyumlu denetlenebilir müşteki beyanına itibar olabilir ise de akla, mantığa, fenne ve dosyadaki olaylara uymayan helede başka türlü ispat imkanı varken sadece müşteki beyanıyla yetinilmesi halinde bu beyanın suçun aydınlatılmasına yönelik değil başka bir olayı örtme, iftira atma veya intikam alma gibi bir amaca yönelik olduğu şüphesi doğuranlara bu şüphe giderilmeden itibar edilmesi büyük haksızlık oluşturacak ve yargılama konusunda tüm yetkiyi hakkı olmadığı halde sadece taraf olması gereken görünüşteki müştekiye devredecektir.
Somut olayla müşteki ...ve ... olay günü önceden uyuşturucu saklama iddiası nedeniyle tartıştıkları ... ve ...’ın gece yarısından sonra evlerine geldiklerini kapıyı çaldıklarını sonra ...’i dövdükleri salonda duran ruhsatlı av tüfeğini alarak gittiklerini giderken müşteki ...’i zorla yanlarında götürdüklerini iddia etmişlerdir.
Müşteki ..., eşinin götürülmesi üzerine yardım çağırmaya gittiğini bu sırada silahlı çatışma çıktığını her iki sanığın kendilerinden yağmaladıkları silah ve tek kırma silah ile ailesine ateş ettiklerini eve geldiğinde eşim oturuyordu diye beyanda bulunmuştur.
Müşteki daha sonraki beyanlarında silahı 2 -3 ay önce getirip bıraktıklarını beyan etmiştir.
Yağma suçunun sanığı olan ... ve ... ise başlangıçtan beri inkar etmektedirler. Sanıklar birbirleriyle örtüşen beyanlarında kardeşleri olan ... ile müşteki ...’ın güvercin meselesinden dolayı tartışıp kavge ettiklerini durumu kendilerine ...’ın eşinin telefon edip söylemesi üzerine amca çocukları olan müştekilerle ilgili meseleyi öğrenmek için yanlarına, ... oğlu ...’ı da alarak ... ve ...’ı birlikte araçla kavga eden kardeşleri olup beyanı hiç alınmamış olan ...’ın evinin önüne vardıklarını, vardıklarında başta ... olmak üzere çok sayıda kişinin durdukları yere yakın yollarına çıktıklarını ...’in elinde otomatik tüfek olduğunu kendilerine doğru ateş ettiğini kendilerinin de tek kırma av tüfeği olduğunu ateş edip etmediklerini bilmedikleri mealinde savunmada bulunmuşlardır.
Bu silahlı çatışma sonucunda ...ın kardeş ve yeğenleri olan ...ve ... ateşli silahla hafif derece yaralanmışlar, ... ise bir ayağında 32 adet saçma diğer bölgelerde, 21 adet saçma yarası mevcut BTM ile giderilemez raporu verilmiştir.
Yukarıda kısaca özetlediğimiz gibi akla, mantığa ve dosyadaki somut vakalara uygun kendi içinde tutarlı olan müşteki beyanlarına itibar edilebilir. Ancak beyanları çelişkili dosyadaki olaylarla uyumsuz ise taraflar arasında ciddi bir tartışma, kavga vs olup müştekinin beyanı olmasa müştenin kendisi veya bir yakınının ceza yaptırımına muatap olacağı ve duruşmalarda hele ki başka türlü delil elde etme ve ispatlama imkanı olan hallerde hiç bir somut delile dayanmayan soyut müşteki iddiasına dayanılarak ceza verilemeyeceği açıktır. Aksi halde ceza tehdidine maruz kalan veya kalacak müştekiler önce şikayet etmek ve yağma isnatında bulunmak suretiyle hem yaptırımdan kurtulabilir hem de hasımlarını en ağır şekilde cezalandırılmasını intikam almalarına neden olabilir.
Müştekiler ... ile ...aynı evdedirler. Olayları birebir yaşadıklarını iddia etmektedirler, ancak beyanları ana hatlarıyla birbirine tutarlı gibi görünse de ayrıntıları anlatırken birbirden farklı beyanlarda bulunmaktadırlar. Müşteki ... ifadesinde eşimle... ve ... tartışmışlar kapı çaldı kim o dedim ses vermediler kapı çamını kırdılar eşim kapıyı açtı üçü de içeriye girdi babamın asılı silahını aldılar beni ... bu silahla tehdit etti, sonra eşimi götürdüler bende annemlere haber vermeye gittim döndüğümde eşim evde idi diyor.
Müşteki ...ise gündüz uyuşturucu saklama konusunda tartıştık, gece kapı çaldı eşim kim o dedi ses vermeyince ben dışarı çıktım (diğer müşteki önce camı kırdılar diyor) beni de zorlayarak içeri girdiler diyor (eşim ise evin kapısını açarak doğrudan içeri girdi diyor) ilk ifadesinde kayınpederimin silahını alarak eşime vurdu diyor mahkemede ise ... kendi elinde getirdiği silahla bizi tehdit etti tüfeği ise... hiç bir şey söylemeden alıp gitti diyor ayrıca ...araca bindirdiler 50 metre götürdüler sonra bıraktılar diyor bu arada eşi ... annesine haber vermeye gidiyor ve somut olayda müşteki beyanları olayları açıklamakta ve somut olaya uyarlamakta mantık kuralllarını zorlamaktadır. Cevapsız kalan sorular yer almaktadır. Şöyle ki müştekilerden birisi önce pencere kırıldı derken diğeri hiç bahsetmiyor. Biri ... silahı alıp tehdit etti derken diğeri ... evdeki silahı aldı bizi tehdit etti diyor. Mahkemedeki beyanlarında ise ...’ın evinden getirdiği silah ile tehdit ettiğini idda ederken evdeki silahı... hiç bir şey söylemeden alıp gittiğini iddia etmektedir. Müştekilerin beyanları ile örtüşmeyen bir diğer olay ise evden çalındığı iddia edilen silahın sanıklarda olduğu ısrarla belirtilmiş, alınan arama kararı üzerine sanıkların evlerinde söz konusu silahın olmadığı anlaşılmıştır.
Yağmalandığı iddia edilen silah müşteki ... ve müşteki sanık ...’in babasına ait bu silahın yağmalandığı iddia edildiği andan bir veya iki dakika içerisinde kullanılıyor en az 5 kez ateş ediliyor. Olay yeri inceleme ve kriminal raporuna göre olay yerinde bulunan tüm kapsüller aynı silahtan çıkmış ve olaya karışan tüm taraflar neredeyse bu yağmalanan silahın olayda kullanılan silah olduğunu ve sanık ...’ın da bu silahtan çıkan kurşunla yaralandığı konusunda neredeyse hem fikirler. Müşteki son beyanlarında yağmaladığı iddia eden silahın kendisine teslim edildiğini beyan etmiştir. Müştekiler ...’in zorla arabaya bindirilip kaçırıldığını iddia etmekte iseler de oraya yardıma gelen kayınbirader ve yeğenleri dahil herkes sanıkların araçla geldiğini görmelerine rağmen kaçırılan müştekinin araçta olduğunu ordan indiğini görmemişler. Müştekinin kendisi bile eve nasıl geldiğini hatırlamıyorum ve baygın gelmişim diyerek bu çelişkiyi mantıksal olarak açıklayamamaktadır. Sanıklar beyanlarında ise olayın iki aşamalı olduğu, birinci aşamasında kardeşleri olan ... ile müşteki ...’in kavga ettiğini, ...ın kendilerini aradığını ...ile ...’in evine hiç gitmediklerini henüz olay yeri yakınlarındaki (yaklaşık 50 metre) ...ın evinin önüne geldiklerini, kendilerini ... ile diğerlerinin karşıladığını, ...’in elindeki otomatik tüfekle ateş ettiğini ... oğlu ...ın yaralandığını beyan etmişlerdir. Öncelikli olarak sanıkların beyanlarında geçen kardeşleri ...’ın ve eşinin tanık olarak dinlenmesi ...ile kavga olayının doğru olup olmadığının tespiti gerekirdi. Ayrıca ...’ın eşinin telefonla haber verdiği iddia edilmesi karşısında aradığı iddia edilen telefonun arama dökümleri incelenmeli, HTS kaydı getirtilerek arama anında sanıkların yerleri tespit edilmeli idi. Sanıklardan ...‘ı vuran ancak yağmalandığı iddia edilen silah müşteki sanık beyanlarına göre olay anında ...’in kardeşi olan ...’in elinde bu silah aynı zamanda ...’in babası adına ruhsatlıdır. Müşteki sanıklar bu silah ile kendilerine ateş edildiğini ve yaralandıklarını iddia ediyor, olayda bulunan beş kovan da tek silahtan çıkmış. Bilindiği gibi tek kırma silahlar ateş edilse bile kullanan istemeden bu kovanı dışarı atmaz. Tek kırma silah bir kez kullanılmış ise ki diğer müşteki sanıklara doğru ateş edilmiş ve hafif yaralanma var. Bu silahtan çıkan boş kovanlar rastlanmayacaktır. Otomatik av tüfekleri ile her atış sonrası yeni mermiyi atışa hazırlarken boş kovanı dışarı atmaktadır. Bu nedenle olay yerinde bulunan tüm boş kovanlar kriminal inceleme yapılsaydı yağmalandığı iddia edilen silaha ait olduğu anlaşılabilirdi. Müşteki sanık ... dahil herkes bu silahtan atıldığını kabul ettiği için inceleme yapılmadığı anlaşılıyor.
...ın kendisinin yağmaladığı silahla kendini nasıl yaraladığı sorulduğunda müşteki sanıklardan biri kendi kendisini vurdu derken kriminal raporuna göre uzak atış yaralanması olduğundan bu savunmanın doğru olmadığı sübuttur.
Müştekinin yeğeni... Doğan marka araçla gelen kim olduğunu bilmediğim birileri bana “..., çekil” dedikten sonra ateş ettiğini, kimin ateş ettiğini görmedim ama tahmin ediyorum diye sanıkların adını vermiştir. Silah, sanıkların kendilerini yaraladığını iddia ettikleri ...’in babasının olay öncesi yağmalıyor. Olayda yağmalayanlar o silahla vuruluyor sonra aynı silah müştekilerin beyanına göre kendi evlerinde yani müştekilerin evlerinde çıkıyor.
Yağmalandı iddiasını kabul edilmezse müştekinin kardeşi olan ..., silahla kasten yaralamadan ceza alıcak. Bu amaçla başka bir şey değil sadece suçta kullanılan o silahın yağmalandığı iddia edilerek müşteki sanık suçlamalardan kurtarmaya çalışma niyetiyle doğru beyanda bulunmama ihtimali, iftira etmesi için nedenlerin var olduğu sabit. Zaten yerel mahkeme de yağmadan beraat verip müştekinin abisi ...’ı silahla yaralamadan mahkum etmiştir.
Delil tespitinin aradan geçen zamanlar nedeniyle mümkün olmadığının anlaşılması halinde, zorla alındığı iddia edilen babası adına ruhsatlı tüfeğin mağdur ... oğlu ...a ateş ederek mahkum olan sanık ...’ın elinde olduğu ve bu tüfeğin olay sonrasında da müştekilerin evinde de olduğunun anlaşılması karşısında, yağma konusu olan pompalı tüfeğin sanıklar tarafından yağmalanmadığı ortaya konulmuş olarak kabul edilerek, şüpheden sanık yararlanır kuralı gereğince sübuta ilişkin şüpheli durumlar sanıklar lehine yorumlanmalı suçun sübutu açısından sanıkların beyanı doğru kabul edilerek beraat kararı verilmelidir.
Kısaca müştekiler birbirleriyle ve dosyadaki somut delillerle çelişen soyut beyanlarından başka sanıkların yağma suçunu işlediklerinin kabulüne yönelik yeterli delil olmadığından sanıkların beraatine karar veren yerel mahkeme kararı onanmalıdır. Aksi yöndeki çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.