16. Ceza Dairesi 2015/4468 E. , 2017/4827 K.
TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.01.2014 tarih, 22260 sayılı Kanun Yararına Bozma istemi ile;
Çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etme suçundan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.06.2009 tarihli ve 2004/175 esas, 2009/229 sayılı kararı ile 7 ay 15 gün hapis cezasına hükümlü ... hakkındaki cezanın infazı sırasında, hükümlü vekili tarafından müvekkilinin kapalı kuruma alınma işleminin iptali ile denetimli serbestlik tedbiri ile tahliyesine ilişkin talepte bulunulması üzerine talebinin kabulü ile hükümlünün cezasının açık ceza infaz kurumunda çektirilmesi gerektiğinin tespitine ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 105/A ve 5275 sayılı Kanuna 6411 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 13. maddesi ile eklenen geçici 4. maddeleri gereğince hükümlünün cezasının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına dair, Denizli İnfaz Hakimliğinin 21.11.2013 tarihli ve 2013/3206 esas, 2013/3219 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2013 tarihli ve 2013/1099 değişik iş sayılı kararını kapsayan takım evrak incelendi.
İnfaza ilişkin hususların kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilerek yapılan incelemede,
Dosya kapsamına göre,
1-6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun geçici 3/2. maddesinde yer alan 'Terör suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç olmak üzere………cezaları doğrudan açık ceza infaz kurumlarında yerine getirilir. ...' ve bu maddeye istinaden çıkartılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 5. maddesinde yer alan 'Terör suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar hariç olmak üzere……….cezaları doğrudan açık kuramlarda yerine getirilir.' hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, hükümlünün eyleminin 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 314/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220/2. maddeleri kapsamında kalıp mülga 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununun 15. maddesi gereğince bu kanun kapsamında sayılmakta ve aynı Kanunun 13. maddesi gereğince infazı 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 16 ve 17. maddeleri gereğince terör suçları gibi yapılacağından, hükümlünün mahkumiyetine konu çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etme suçunun örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suç olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,
2-Kabule göre de, 5275 sayılı Kanunun 105/A maddesi gereğince hükümlü hakkında iyi halli olduğuna dair tespit ve değerlendirme raporu olmaksızın cezasının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, söz konusu karar karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. addesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 13.01.2014 gün ve 94660652-105-20-10946-2013-1015/2914 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.
I-OLAY:
Hükümlü ...’ın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.06.2009 tarih, 2004/175 esas, 2009/229 karar sayılı ilamıyla; çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etmek eyleminden dolayı 4422 sayılı Yasanın 15. maddesi delaletiyle 765 sayılı TCK’nın 314/1, 59/2 maddeleri gereğince 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Karar, temyiz üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 14.12.2010 gün ve 2010/6591 - 14012 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.
Hükümlü cezasını infaz etmekte iken, Denizli İnfaz Hakimliğinin 21.11.2013 tarih ve 2013/3206 - 3219 sayılı kararıyla; 5275 sayılı Yasanın 105/A maddesi ve bu yasaya 6411 sayılı Yasayla eklenen geçici 4. maddesi gereğince, hükümlü ...’ın açık cezaevine ayrılma hakkının olduğunun tespiti ile cezasının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı 21.11.2013 tarih, 2013/7-3492 sayılı müzekkere ile itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi 29.11.2013 tarih ve 2013/1099 sayılı kararıyla itirazı reddetmiştir. Bu şekilde Denizli İnfaz Hakimliği’nin kararı kesinleşmiştir.
II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
Çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etmek eyleminden 765 sayılı TCK’nın 314/1 maddesi gereğince hapis cezasına mahkum edilen hükümlünün bu cezasının infazının 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunun 17. maddesi gereğince yapılıp yapılmayacağına ilişkindir,
III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
5275 sayılı TCK’nın 7/3, 765 sayılı TCK’nın 2/2 maddeleri gereğince hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrüre ilişkin hükümler hariç infaz hukukunda derhal uygulama prensibi geçerlidir. Şartla tahliyeye ilişkin düzenlemede ise, zaman bakımından lehe kanun uygulanacaktır.
Eylemin suç tarihi 01.06.2005 tarihi öncesi olup bu tarihten sonra 5275 sayılı CGTİH Kanun yürürlüğe girdiğinden lehe olan infaz yasasının uygulanacağına kuşku yoktur.
Hükümlü 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununun 15. maddesi yollamasıyla 765 sayılı TCK’nın 314/1 maddesi gereğince mahkum olmuştur.
4422 sayılı Yasanın 13. maddesinde; “bu kanun kapsamına giren suçlardan tutuklananlar ile mahkum olanlar hakkında terörle mücadele kanununun 16 ve 17. maddeleri hükümleri doğrultusunda infaz edilir.” düzenlemesi mevcuttur.
3713 sayılı Yasanın 16 ve 17. maddeleri, Cezaların İnfazına ilişkin 647 sayılı Kanuna göre farklı bir infaz rejimi öngörmektedir. 17. maddeye göre süreli hapis cezalarından şartla tahliye edilebilmek için, iyi halli olarak cezanın 3/4’ünün çekilmesi gerekmektedir.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni ceza adalet sisteminde, önceki düzenlemelerden farklı hükümler getirilmiştir.
5275 sayılı CGTİH Kanununun 107/4 maddesi gereğince; terör ve örgütlü suçlardan örgüt kuran, yöneten, üye olan ya da örgüt faaliyeti çerçevesinde suç işleyenler hakkında diğer hükümlülere göre şartla tahliye edebilmek için cezaevinde kalınacak sürenin daha fazla olduğu görülmektedir. Nitekim bazı suç faillerine özgü infaz rejimi de aynı Yasanın 108. maddesinde düzenlenmiş olup, haklarında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilen kişiler hakkında infaz, bu madde gereğince yapılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 58/9 maddesinde “örgüt mensubu” suçlu hakkında uygulanacağı belirtilmiştir.
Örgüt mensubu, aynı Yasanın 6/1-j maddesinde tanımlanmış olup, suç örgütü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişi anlaşılmaktadır.
Yasal düzenlemeden anlaşılacağı üzere, haklarında 58/9 maddesi uygulanan hükümlülerin cezaları 5275 sayılı CGTİH Kanununun 108. maddesi gereğince, hakkında TCK’nın 58/9. maddesi uygulanmayan ancak, 3713 sayılı Yasanın 17. maddesi kapsamında kalan suçlardan mahkum olan hükümlülerin cezası ise, 5275 sayılı Yasanın 107/4 maddesine göre infaz edilecektir.
Hükümlünün mahkum olduğu 7 ay 15 günlük hapis cezasının suç tarihinin 01.06.2005 öncesi olması karşısında lehe bulunan yasanın 01.06.2005 tarihinden önceki infaz yasaları olduğu anlaşılmaktadır. Zira, örgütlü suçlarda şartla tahliyeyi hak edebilmek için cezaevinde kalma süreleri her iki infaz yasasında da aynı olmakla birlikte, 5275 sayılı Yasa, şartla tahliye edildikten sonra da güvenlik tedbiri öngörülmesi nedeniyle bu yön itibariyle aleyhedir.
Çıkar amaçlı suç örgütüne yardım eyleminin yaptırımı 4422 sayılı Yasada düzenlenmemiştir. Bu Yasanın 13. maddesi Ceza Kanununa atıf yapmaktadır. Dolayısıyla bu Yasada düzenlenmeyen suçların cezasının infazı da 3713 sayılı Yasanın 17. maddesine göre yapılacağına ilişkin yorum, Ceza ve İnfaz Kanunlarında “aleyhe kıyas yapılamaz” ilkesine aykırı olacaktır.
Denetimli serbestlik uygulanarak cezanın infazı 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanuna 05.04.2012 tarih ve 6291 sayılı Kanunun 1. maddesi ile eklenen 105/A maddesi esas alınarak yapılmaktadır. Bu düzenleme ile hükümlülerin dış dünya ile uyumlarını sağlamak, aileleriyle bağlantılarını sürdürmeleri ve güçlendirmeleri amaçlanmıştır.
Kanun yararına bozma talebinin bulunulduğu tarihteki ceza ve infaz mevzuata göre ihtilafın çözümü kovuşturulması gerektiğinden o tarihte yürürlükte bulunan düzenleme aşağıdaki gibidir;
Hükümlülerin cezalarının denetimli serbestlik tedbirleri ile infaz edilebilmesi için;
1-Açık Ceza İnfaz Kurumunda cezasının son 6 ayını geçirmesi,
2-Çocuk Eğitim Evinde toplam cezalarının 1/5'ini tamamlaması,
3-Açık Ceza İnfaz Kurumuna ayrılma şartları oluşmasına rağmen iradesi dışındaki nedenlerle açık cezaevine sevk edilemeyen veya bu nedenlerle kapalı kuruma gönderilenlerin açık cezaevine ayrılma tarihinden itibaren 6 ay geçmiş olması halinde;
Koşullu salıverme tarihine 1 yıl veya daha az süre kalan iyi halli hükümlülerin talepleri halinde cezaevi idaresi tarafından hükümlü hakkında düzenlenen rapor göz önünde bulundurularak İnfaz Hakimliğince karar verilebilir.
24.01.2013 tarih 6411 sayılı Kanun ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanuna eklenen geçici 4. maddesi gereğince 105/A maddesindeki 6 aylık süre 31.12.2015 tarihine kadar aranmayacaktır.
Yasal düzenlemeden anlaşılacağı üzere, denetimli serbestlik tedbirleri uygulanarak cezanın infazı için; açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkına sahip olunması veya çocuk eğitim evinde cezanın 1/5'inin infaz edilmiş olması zorunludur.
02.09.2012 tarihli 28399 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği ile yine bu yönetmelikte değişiklik yapan 22.08.2015 tarih ve 29453 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan hükümler göz önünde bulundurulduğunda; açık ceza infaz kurumundaki cezaların infazı 3 şekilde gerçekleşmektedir;
1-Açık cezaevine doğrudan alınacak hükümlüler, yönetmeliğin 5. maddesinde sayılmış olup 'terör suçları ve örgüt faaliyeti kapsamında' işlenen suçlar hariç tutulmuştur.
2-Kapalı kurumdan açık kuruma ayrılacak olan hükümlüler yönetmeliğin 6. maddesinde yer almıştır. Terör suçlularının bu haktan yararlanabilmesi için haklarında 4959 sayılı Topluma Kazandırma Kanunu, 4422 sayılı Kanunun 14. maddesi veya 5237 sayılı TCK'nın 221. maddesi uygulanmış olmalıdır (Yönetmelik 6/2-c maddesi). Ya da terör veya örgütlü suçtan mahkum olup, mensup oldukları örgütten ayrıldıkları idare ve gözlem kurulu kararı ile tespit edilmiş olmalıdır (Aynı yönetmelik 6/2-ç maddesi).
3-Yönetmeliğin 8. maddesinde ise Yönetmeliğin 6/2-c ve ç bendi dışında kalan terör ve örgütlü suçlardan mahkum olanlar açık kuruma ayrılamayacaktır.
Görüldüğü üzere terör ve örgütlü suçlardan mahkum olan kişilerin yönetmelikte yer verilen yukarıdaki istisnalar dışında açık ceza infaz kurumuna ayrılma imkanı bulunmamaktadır.
Çıkar amaçlı suç örgütüne yardım etmek suçu, suça iştirak kapsamında şeriklik kısmında yer alan “suça yardım” kavramından farklı anlam ifade eden özel bir norm olarak düzenlenmiştir. Örgüte yardım etmek eyleminde yaptırım 5237 sayılı TCK’nın 220/7 maddesi gereğince örgüt üyesi olmak suçuna atıf yapmış ise de, örgüt üyesi olmak ile örgüte yardım farklı unsurları içermekte olup aynı suç kapsamında değildir. Bu nedenlerle çıkar amaçlı suç örgütüne yardım nedeniyle mahkum olan hükümlünün 5275 sayılı Yasanın 105/A maddesi kapsamında bulunduğuna ilişkin Denizli İnfaz Hakimliğinin ve itirazın reddine karar veren Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında bir isabetsizlik yoktur. Ancak, 5275 sayılı Kanunun 105/A maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezanın infaz edilebilmesi için hükümlünün iyi halli olduğuna dair değerlendirme raporunun bulunması gerekmektedir. Bu yönden kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
IV-SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.01.2014 tarih, 2014/22260 sayılı Kanun Yararına Bozma talebinin kısmen KABULÜNE,
1-Hükümlünün, örgüt faaliyeti kapsamında suç olarak kabulüne olanak bulunmayan kısa süreli hapis cezasını açık ceza infaz kurumunda çektirilmesine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olduğundan, bu yönden kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,
2-Hükümlünün cezasını 5275 sayılı CGTİH Kanunun 105/A maddesi gereğince yapabilmesi için iyi halli olması gerekmekle bu konuda rapor düzenlenmeksizin denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasının mümkün olmadığından kanun yararına bozma talebinin KABULÜNE,
Gereğinin mahallinde takdir edilebilmesi için infaz dosyasının Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.