Hukuk Genel Kurulu 2018/540 E. , 2021/560 K.
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ile imzalanan 21.01.2014 tarihli sözleşme hükümleri yerine getirilmesine rağmen davalının bakiye ... bedelini ödemediğini, bunun üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız olarak borca ve fer’ilerine itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve %20'den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile 21.01.2014 tarihli elektrik tesisatı döşenmesine ilişkin sözleşme imzalandığını, davacının edimlerini yerine getirmediğini ve elektrik tesisatını döşemediğini, davacının yapmadığı işin parasını talep edemeyeceğini, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. ... Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.05.2016 tarihli ve 2014/444 E., 2016/170 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında imzalanan sözleşmede elektrik işinin yazılı olduğu, ancak sözleşmenin başlığı ile yapılan işin birbirine uygun olmadığı, işin tarifine göre davacının demir ustası olması nedeniyle demir işinin yapıldığının kabul edildiği, davalının işyerinde sigortalı gösterilerek işi yapan davacının bakiye alacağının bilirkişi raporunda belirlendiği gibi 3.144TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 3.144TL asıl alacak yönünden itirazın iptali ile takibin devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkâr tazminatına yer olmadığına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 04.07.2017 tarihli ve 2016/3624 E., 2017/2732 K. sayılı kararı ile;
‘‘…Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye ... bedeli için başlatılan takibe vaki itirazın iptâline ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davalı vekilince temyiz olunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekili, davacının soğuk demir ustası olduğunu davalıya ait inşaatın yapımında demirin metre birim fiyatı 8,00 TL'den olmak üzere demir döşenmesi amacıyla taraflar arasında 21.02.2014 tarihinde eser sözleşmesi akdedildiğini, yasal zorunluluk gereğince davalı yan tarafından davacının, davalının ... yerinde eser yapımı süresi içerisinde sigortalı olarak gösterildiğini, davacının üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, bakiye 3.150,00 TL ... bedeline ilişkin alacağını tahsil edemeyince davalı aleyhine ... Anadolu 16. İcra Müdürlüğü'nün 2014/10980 Esas sayılı dosyası ile ilâmsız icra takibi yapıldığını, davalının borca ve borcun ferilerine itiraz ettiğini, ancak takibin dayanağı olan sözleşmeye itiraz etmediğini, davalının haksız itirazı neticesinde takibin durduğunu, itirazın iptâli ile alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili ise; taraflar arasındaki 21.01.2014 tarihli sözleşmenin konusunun davalıya ait inşaatın demirlerinin döşenmesine ilişkin olmayıp, inşaatın elektrik tesisatının döşenmesine ilişkin olduğunu, davacı yanın, inşaatın demir işlerinin yapımı amacıyla davalıya ait ... yerinde sigortalı olarak çalıştığını, ancak davacı yanın üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini, davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı yan tarafından dosyaya sunulan tarih ve imza içermeyen hesap pusulası, tanık beyanları, yapılan keşif ve alınan 18.04.2016 tarihli bilirkişi raporunun bazı yönlerinin benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli olmayıp keşif sonucunca alınan bilirkişi raporu da denetime elverişli değildir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının sunmuş olduğu ajanda sayfasından oluşan imzasız belgeye itibar edilip hesap yapılmıştır. Bu belgenin davalı el ürünü olduğu da iddia edilmemiştir. Taraflar arasında birim fiyatlı eser sözleşmesi düzenlendiğine göre mahkemece söz konusu imalât ile ilgili inşaat projesi getirtilerek kullanılan demir miktarı için inşaat mühendisi bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle hak edilen ... tutarı belirlenip davacının ödediğini kabul ettiği 7.200,00 TL düştükten sonra talebi aşmamak kaydıyla davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, kabule göre de; reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. ... Anadolu 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.11.2017 tarihli ve 2017/362 E., 2017/383 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında imzalanan sözleşmede elektrik işi yazılı olmasına rağmen sözleşmenin başlığı ile yapılan işin birbirine uygun olmadığı, işin tarifine göre demir ustası olan davacının, davalı tarafından sigortalı gösterilerek taşeron gibi bu işi yaptığı, sözleşmeye itirazı olmayan davalının sözleşmede yanlışlıkla elektrik işi yazıldığı ve demir metre birim fiyatı belirlendiği hâlde elektrik işi için anlaşma yapıldığını ve davacının bu işi yapmadığını savunarak kaçamak yollara başvurduğu, tanık anlatımlarına göre davacı tarafından yapılan demir işinin bedelinin bir kısmının ödenip bir kısmının ödenmediği, davacının el yazısı ile yazılı olan hesabına davalının herhangi bir itirazının bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının bakiye ... bedeli alacağının saptanmasında, davacı tarafından dosyaya sunulan ajanda sayfasında el yazısı ile yazılı olup, üzerinde isim, imza ve tarih bulunmayan belgedeki imalat ve tutarların hesaplamada esas alınmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Bilindiği üzere dava konusu edilen bir hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların (olguların) veya hukuksal durumun varlığı ya da yokluğu hakkında hâkimde kanaat uyandırmak için girişilen inandırma eylemine “ispat” denir. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) ‘'İspat yükü' başlıklı 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinin birinci fıkrasında, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatlamakla mükelleftir.
13. Öte yandan borç ilişkisi alacaklı ile borçlu arasındaki ilişki olup, hukuki işlemden doğabileceği gibi doğrudan doğruya kanundan da doğabilir. Hukuki işlemden doğan borç ilişkilerinin başlıca kaynağı sözleşmedir. Her sözleşme, taraflar arasında bir hukuki ilişki meydana getirir, bu ilişkiye “sözleşmeye dayalı=akdi ilişki” denir. Doktrin ve uygulamada sözleşme yerine “akit”, “mukavele” veya “bağıt” kelimeleri de kullanılmaktadır.
14. Sözleşme; hukuki bir sonuç doğurmak üzere, iki veya daha ziyade kişinin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının uyuşmasını ifade eder. Borç doğuran sözleşmelerden birisi olan “Eser sözleşmesi’’, uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde, “Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, ... sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır.
15. Taraflara karşılıklı borç yükleyen bir tür ... görme sözleşmesi olan eser sözleşmesinde; yüklenici, eseri yasa ve sözleşme hükümlerine, fen, teknik ve sanat kurallarına uygun olarak yaparak ve zamanında tamamlayarak ... sahibine teslim etmekle, ... sahibi de bu çalışma karşılığında yükleniciye bedel ödemekle yükümlüdür.
16. Yeri gelmişken bilirkişi incelemesi ve raporu ile ilgili düzenlemelere değinmekte fayda vardır.
17. HMK’nın 266/1. maddesinde bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller;
“Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.” şeklinde düzenlenmiş; “Bilirkişinin haber verme yükümlülüğü” başlığı altında yer alan 275/2. maddesinde de;
“(2) Bilirkişi, incelemesini gerçekleştirebilmek için, bazı hususların önceden soruşturulması ve tespiti ile bazı kayıt ve belgelerin getirtilmesine ihtiyaç duyuyorsa, bunun sağlanması için, bir hafta içinde kendisini görevlendiren mahkemeye bilgi verir ve talepte bulunur.” denilmiştir.
18. Aynı Kanun’un 281. maddesinde;
“(1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.
(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
19. Yine 24.11.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu'nun 3. maddesinin ikinci fıkrasında, “(2) Bilirkişi, raporunda çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” denilmiş; aynı şekilde 03.08.2017 tarihinde yürürlüğe giren Bilirkişilik Yönetmeliği'nin “İkinci Bölüm Temel ve Etik İlkeler” başlıklı 5. maddesinin ikinci fıkrasında da “(2) Bilirkişi, raporunda çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz; hukuki nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yönetmeliğin 54. maddesinde de bilirkişinin yetkilerine “(1) Bilirkişi, yapacağı ön incelemede, incelemeyi gerçekleştirebilmesi için bazı hususların önceden araştırılması ve tespiti ile kendisine teslim edilen dosya ve belgelere ilave olarak başka kayıt ve belgelere ihtiyaç duyması halinde bir hafta içinde görevlendirmeyi yapan merciden talepte bulunur. (2) Bilirkişi, görev alanı veya sınırları hakkında tereddüde düşerse, bunun giderilmesini, görevlendirmeyi yapan merciden her zaman talep edebilir.” şeklinde değinilmiştir.
20. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her iki tarafın kabul ederek imzaladığı 21.01.2014 tarihli sözleşme ile taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olup; sözleşmede demirin metre birim fiyatı 8TL olarak kararlaştırılmıştır. Davalı tarafından sözleşmede elektrik işi yazılı olduğu ve davacının sözleşme ile üstlendiği elektrik tesisatı işini yerine getirmediği savunulmasına karşın, gerek mahkemenin gerekse Özel Dairenin kabulünde olduğu gibi sözleşmeye yanlışlıkla elektrik işinin yazıldığı, demir ustası olan davacının, davalıya ait şantiyede demir döşeme işini yaptığı bellidir. Sözleşmeye dayanarak davalıya ait inşaatta demir döşediği hâlde bakiye alacağının ödenmediğini iddia eden davacı, dava dilekçesinin ekinde dosyaya sunduğu ajanda sayfasına yazılı, üzerinde tarih ve imza bulunmayan hesap pusulasında sözleşmede belirtilen 8TL birim fiyat üzerinden toplam 1.293 metrekarelik alanda yaptığı işin bedelini 10.344TL hesaplamış, bu tutardan davalıdan tahsil ettiği 7.200TL’yi tenzil ederek geriye 3.144TL alacağının kaldığını ileri sürmüştür. Davacının dayandığı hesap döküm cetvelinde imzası bulunmayan davalının, bu belgeyi kabul ettiğine dair herhangi bir beyanı da mevcut değildir. Bu kapsamda uyuşmazlığın yapılan işin metraj ve miktarı ile tutarından kaynaklandığı anlaşılmakta olup, davacının ibraz ettiği delil ve belgeleri ile tereddüde mahal vermeyecek biçimde sözleşmeye göre gerçekleştirip davalıya teslim ettiği işin miktarının ne kadar olduğunu ve ödenmeyen alacağının meblağını kanıtlaması gereklidir.
21. Mahkemece dava dilekçesinin deliller kısmında iddiasını ispat için bilirkişi incelemesi de talep eden davacının yaptığı işin miktarının tespiti amacıyla yapılan keşif sonucu tanzim edilen 18.04.2016 tarihli raporda; davacının dosyaya sunduğu el yazısı ile yazılmış, üzerinde isim, imza ve tarih bulunmayan hesap belgesinde inşaat alanının hangi projeye göre belirlendiğinin ve ölçümleme sisteminin belli olmadığı, davacının bakiye alacağına yönelik iddiasının ispata muhtaç olduğu, mahkemece aksi kanaate varılırsa hesap döküm cetvelinde yazılı olan 3.144TL’nin talep edilebileceği belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece gerçeğin ortaya çıkması için gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan, herhangi bir hesap içermeyen ve şayet kabul edilecek ise davacının hazırladığı hesap pusulasında yer alan tutarı isteyebileceğine değinen ve denetime elverişli olmadığı görülen rapor hükme esas alınarak dosyaya davacı tarafından sunulan üzerinde isim, imza ve tarih bulunmayan ajanda sayfasındaki hesaba davalının itiraz etmediği gerekçesiyle sonuca varılması doğru olmamıştır. Özel Dairenin bozma kararında da açıklandığı gibi imalata esas inşaat projesi temin edilerek raporda görülen eksiklik ve belirsizliğin tamamlanıp, açıklığa kavuşturulması için inşaat mühendisi bilirkişiden kullanılan demir miktarının denetime elverişli şekilde ortaya konulduğu ek rapor alınarak davacının ... bedeli alacağı hesaplanmalı ve belirlenen bu tutardan ödendiği kabul edilen 7.200TL’nin mahsubu ile varılacak sonuca göre talebi aşmamak suretiyle karar verilmelidir.
22. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki belge ve delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru olmamıştır.
23. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA ,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 18.05.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.