7. Ceza Dairesi 2020/4836 E. , 2022/9764 K.
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : 5607 sayılı Yasaya muhalefet
HÜKÜM : İlk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık ... hakkında beraat, sanık ... hakkında hükümlülük, müsadere
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
I-Katılan Gümrük İdaresi vekilinin sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne hasren yapılan temyiz isteminin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK'nun 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp aynı Yasanın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile katılan Gümrük İdaresi vekilinin temyiz dilekçesinde belirttiği nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından gerçekleştirilen inceleme neticesinde vaki istinaf başvurularının kabulü ile hükmün kaldırılarak sanığın müsnet suçtan beraatine dair kurulan hükme yönelik temyiz sebepleri yerinde görülmediğinden, katılan Gümrük İdaresi vekilinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK'nun 302/1. madde ve fıkrası gereğince ESASTAN REDDİNE,
II-Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz isteminin incelenmesinde ise;
Tüm dosya kapsamından, suça konu aracın gümrük vergisi ödenmeksizin ... tarafından 28.12.2015 tarihinde ... Gümrük Müdürlüğünden yurda sokulduğu, 27.03.2016 tarihine kadar bildirilen yurtta kalış süresi dolduğu halde yurt dışı edilmediği, 25.04.2018 tarihinde diğer sanık ... tarafından kullanıldığının tespit edilmesi üzerine yakalanarak muhafaza altına alındığı olayda;
Sanık ...'in savunmalarında suça konu aracı, Gürcistan uyruklu ... isimli şahıstan satın aldığını, aracı 3-4 ay kullandıktan sonra, yurt içinde kullanma süresi dolduğunu ve aracın elinden alınacağını öğrenmesi üzerine, ... isimli bir şahsa 9.000-TL'ye sattığı yönünde ikrar içeren savunması, suça konu ... plaklı aracın yapılan sorgulamasında ... isimli şahıs tarafından 28/12/2015 tarihinde yurda sokulduğunun ve sanık ...'in ise yolcu olarak yine ... Sınır kapısından aracın yurda giriş tarihi ile aynı tarihte yurda giriş yaptığının anlaşılması karşısında,
Bu suretle sanığın, yurda ithal edemeyeceği ve geçici ithalat kapsamında dahi getiremeyeceği aracı, Gürcistan'da haricen satın alıp, araç sahibince yurda sokmak suretiyle aracı yurt içinde bırakmak ve daimi olarak kullanmak amacıyla hareket ettiği, bu suretle eylemin geçici ithalatı kapsamında değerlendirilemeyeceği baştan itibaren kaçakçılık kastı ile hareket ettiği cihetle üzerine atılı müsnet suçtan 5607 sayılı Yasanın 3/1. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de,
Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen 'Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.' şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen Geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de bölge adliye mahkemesine ait bulunması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5271 sayılı CMK'nun 302/2. maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nun 304. maddesi uyarınca dosyanın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi'ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12/05/2022 tarihinde (I) nolu karar yönünden oy birliği, (II) nolu karar yönünden oy çokluğuyla karar verildi.
KISMİ KARŞI DÜŞÜNCE
Kaçakçılık Kanunu'nun 3/1. maddesinde suçun oluşabilmesi için eşyanın gümrük işlemlerine tabi tutulmadan yurda sokulması gerekir. Oysaki dava konusu araç ekteki Gümrük Müdürlüğü yazısından anlaşıldığı üzere geçici ithalat rejimi kapsamında, turistik kolaylıklardan faydalanılarak yurda getirilmiş, dolayısıyla bir gümrük rejimine tabi tutulmuştur. Bu araç geçici İthal Edilen Kara Taşıtlarına İlişkin Gümrük Genel Tebliği hükümlerine göre, Gümrük İdaresinin takip ve kontrolü altındadır. Çıkış süresinin dolması halinde idarenin bunu kolaylıkla tespit etmesi mümkün olacaktır. Araç gümrük rejimine tabi tutularak yurda giriş yapmış olup kaçağa kalmamıştır. Gümrük Yönetmeliği 381. maddesi uyarınca, geçici ithaline izin verilen eşya, rejim altında kaldığı süre içinde giriş ayniyetine uygun olarak kullanılmak zorunda olup, meydana gelen olağan yıpranma dışında herhangi bir değişiklik yapılmadan süre sonunda yurt dışı edilmelidir. Dava konusu araca yurda giriş ayniyetine uygun olarak el konulmuş olup şase, motor numaraları silinip değiştirilmemiş, sahte belge kullanılarak trafiğe tescile çalışılmamış, araçta değişen veya eksik parça bulunmamıştır. Sanık savunmasında aracı satın aldığını belirtmişse de; araçlarda zilyetliğin devri resmi yollardan mümkün olduğu, harici satışın sahiplenmeye imkan tanımayacağı, bunun sanık tarafından bilindiği, aracın yasal olarak sahibi olamayacağını ve tasarrufta bulunamayacağını bile bile haricen satın almak kastının varlığından da bahsedilemeyeceği bu nedenle ruhsat sahibi tarafından yasal yollarla yurda girişi yapılan, böylece gümrük rejimine tabi olup, Gümrük İdaresi’nin kontrolü altında bulunan aracı giriş ayniyetine uygun olarak, millileştirmek amacıyla hiçbir eyleme başvurmadan kullanma eylemi, süresi içinde aracı yurt dışı etmemekten ibaret olup (Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin istikrar
bulmuş, 10.04.2014 tarih 2013/11501, 2014/8304-15.11.2012 tarih 2012/1256- 30385, 20.12.2010 tarih 2008/5449 Esas 2010/17020 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere), kaçakçılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilerek beraatine ve dava konusu otomobilin G.Y 238. maddesi uyarınca gümrük mevzuatı çerçevesinde işlem yapılması için Gümrük İdaresine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği halde, atılı suçun oluştuğu ve 5607 sayılı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca mahkumiyet gerektiğine ilişkin yüksek Daire kararı usul ve yasalara aykırı olduğu kanaati ile iştirak edilmemiştir.12.05.2022
KISMİ KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... hakkında 5607 sayılı Yasaya aykırılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmü ile sanık ... hakkında kurulan beraat hükmünün, sanık ... ve katılan Gümrük İdaresi vekili tarafından temyizi üzerine, kaçakçılık suçunun oluşmaması nedeniyle sanık ...’in beraatine karar verilmesi gerekçesiyle bozulması yerine, sayın çoğunluğun hükmün subutu kabul edilerek yazılı gerekçelerle bozulmasına dair kararı yerinde değildir. Şöyle ki;
Hakkında beraat kararı verilen sanık ...’ın kullandığı suça konu Gürcistan plakalı Mercedes marka aracı kullanırken yakalanması üzerine, sanıklar ... ve ...’ın 5607 sayılı Kanunun 3/6. maddesinden cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır.
Dosya kapsamına göre suça konu araç Gürcistan uyruklu ... adına kayıtlı olup, en son 28.12.2015 tarihinde Gürcistan uyruklu ... tarafından ... sınır kapısından Türkiye’ye getirildiği, 27.03.2016 tarihine kadar Türkiye’de kalması için süre verildiği halde, 21.05.2018 tarihinde sanık ...’ın kullanımında iken yakalandığı anlaşılmaktadır.
Sanık ... savunmalarında; Karadeniz’de iş yaptığı için suça konu aracı 25.000,00 TL karşılığında satın aldığını, yabanca tarafından kullanılacağını öğrenince 3-4 ay kadar sonra eşi yabancı olan ... isimli birisine sattığını, suç kastı ile hareket etmediğini, sanık ...’ın aracı kimden satın aldığını bilmediğini söylemiştir.
Sanık ... savunmalarında, suça konu aracı tanımadığı bir şahıstan satın aldığını, aracın mevcut haliyle kullanılamayacağını bilmediğini, suç işleme kastı bulunmadığını söylemişlerdir.
İlk derece mahkemesi; sanıkların 5607 sayılı Yasanın 3/6. maddesinden 1 yıl 3 ay hapis ve 2.000,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmalarına karar vermiş, kararın sanıklar ve katılan Gümrük İdaresi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesi sanık ... yönünden beraate, sanık ...’in ise 5607 sayılı Yasanın 3/2. maddesinden 2 yıl 6 ay hapis ve 100,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Kararın katılan Gümrük İdaresi ve sanık ... tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz çoğunluk görüşü ile eylemin 5607 sayılı Kanunun 3/1. maddesindeki kaçakçılık suçunu oluşturduğundan bahisle hüküm bozulmuştur.
Öncelikle konuyla ilgili Yasa maddelerine bakmak gerekmekte olup;
5607 sayılı Kaçakçılık Kanununun 3. madde 4. fıkrası; “Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı hile ile yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” hükmünü içermektedir.
Geçici ithalat rejimi Gümrük Kanunu'nun 128-134. maddelerinde, bu rejimin işleyişine ilişkin usul ve esaslar da Gümrük Yönetmeliğinin 376-394. maddelerinde düzenlenmiştir.
Gümrük Kanunu 128. maddesinde Geçici İthalat Rejimi tanımlanmış olup, “Geçici ithalat rejimi, serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinde tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında herhangi bir değişikliğe uğramaksızın ihracına olanak sağlayan hükümlerin uygulandığı rejimdir.”
Gümrük yönetmeliği madde 381. geçici ithal eşyanın ayniyeti, “(1) Geçici ithaline izin verilen eşya, rejim altında kaldığı süre içinde giriş ayniyetine ve tahsis amacına uygun olarak tahsis edildiği yerde kullanılmak zorundadır.
(2) Rejim kapsamındaki eşya, giriş ayniyetini korumaya yönelik olağan bakım faaliyetleri dışında başka bir işleme tabi tutulamaz.
(3) Gümrük İdareleri rejim süresi içinde değişik aralıklarla eşyanın tahsis yerinde, tahsis amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını denetleme hakkına sahiptir.”
Geçici İthal Edilen Kara Taşıtlarına İlişkin Gümrük Genel Tebliği, çıkarılmayan taşıtlara ilişkin takip işlemleri başlıklı; 18. maddesi “(1) Gümrük İdareleri tarafından taşıt takip programları üzerinden her ay sorgulama yapılarak, kendi idarelerinden girişi yapılan ve süresi içerisinde çıkarılmayan kişisel ve ticari kullanıma mahsus kara taşıtları tespit edilir ve taşıtların çıkış yapıp yapmadığı ilgili programlardan 4 (dört) ay süre ile takip edilir yapılan araştırma sonucunda taşıtın yurt dışına çıkış yaptığının tespit edilmesi halinde kayıt kapatma işlemi gerçekleştirilir.
(2) Yapılan araştırmadan sonuç alınmaması halinde, süresi içerisinde yurt dışı edilmeyen taşıtlara ilişkin bilgiler, İçişleri Bakanlığı nezdinde gerekli takibatlarda bulunulmak üzere her yılın Nisan-Ağustos-Aralık aylarında bağlı bulunduğu başmüdürlük aracılığıyla Bakanlığa (Gümrükler Genel Müdürlüğü) intikal ettirilir ayrıca 19. ve 20. maddede belirtilen işlemler yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20. maddesinin (d) fıkrası “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri Noterler tarafından yapılır, Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir” hükmünü içermektedir.
Dava konusu olaya gelince;
Dosyada bulunan aracın giriş-çıkış kayıtlarını gösterir tabloya göre, suça konu Mercedes marka otomobil en son 28.12.2015 tarihinde Gürcistan uyruklu ... tarafından yurda girişi yapılmıştır.
Dava konusu araç yasal yollarla Turistik kolaylıklardan faydalanılarak yurda giriş yapmış olup, girişteki ayniyetine uygun olarak araca 21.05.2018 tarihinde el konulmuştur.
5607 sayılı Kaçakçılık Kanununun 3. madde 1. fıkrası “Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar, adli para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, gümrük kapıları dışından ülkeye sokulması halinde verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.” hükmünü taşımaktadır.
Bu açıklamalar karşısında atılı suçun oluşabilmesi için eşyanın gümrük işlemlerine tabi tutulmadan yurda sokulması gerekir. Oysaki dava konusu araç dosyadaki belgelerden anlaşıldığı üzere geçici ithalat rejimi kapsamında turistik kolaylıklardan faydalanılarak yurda getirilmiş, dolayısıyla bir gümrük rejimine tabi tutulmuştur. Bu araç geçici ithal edilen kara taşıtlarına ilişkin Gümrük Genel Tebliği hükümlerine göre, Gümrük İdaresinin takip ve kontrolü altındadır. Çıkış süresinin dolması halinde idarenin bunu kolaylıkla tespit etmesi mümkün
olacaktır. Kanımızca araç gümrük rejimine tabi tutularak yurda giriş yapmış olup kaçağa kalmamıştır.
Yukarıda açıklandığı gibi, Gümrük Yönetmeliği 381. maddesi uyarınca, geçici ithaline izin verilen eşya, rejim altında kaldığı süre içinde giriş ayniyetine uygun olarak kullanılmak zorunda olup, meydana gelen olağan yıpranma dışında herhangi bir değişiklik yapılmadan süre sonunda yurt dışı edilmelidir.
Dava konusu araca yurda giriş ayniyetine uygun olarak el konulmuş olup şase, motor numaraları silinip değiştirilmemiş, sahte belge kullanılarak trafiğe tescile çalışılmamış, araçta değişen veya eksik parça bulunmamıştır.
Bu nedenlerle yasal yollarla yurda girişi yapılan, böylece gümrük rejimine tabi olup, Gümrük İdaresi'nin kontrolü altında bulunan aracı giriş ayniyetine uygun olarak, millileştirmek amacıyla hiçbir eyleme başvurmadan kullanma eyleminde (Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin istikrar bulmuş, 10.04.2014 tarih 2013/11501, 2014/8304-15.11.2012 tarih 2012/1256- 30385, 20.12.2010 gün 2008/5449 esas 2010/17020 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere), kaçakçılık suçunun unsurlarının oluşmadığı, kaldı ki Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.03.2022 tarih ve 2018/7-131 E, 2022/139 K sayılı ilamının da aynı yönde olduğu gözetilerek beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun atılı suçun oluştuğu ve 5607 sayılı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca mahkumiyet gerektiğine ilişkin görüşüne katılmıyorum. 12.05.2022