Ceza Genel Kurulu 2007/3-162 E., 2007/177 K.
Ceza Genel Kurulu 2007/3-162 E., 2007/177 K.
ESKİ HALE GETİRME
YETERSİZ GEREKÇE İLE HÜKÜM TESİSİ
ZORUNLU MÜDAFİ TAYİNİ
5252 S. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ ... [ Madde 9 ]
5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 40 ]
5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 8 ]
647 S. CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN (MÜLGA) [ Madde 4 ]
"İçtihat Metni"
Sanık hakkında eşini kasten yaralama suçundan yapılan yargılama sonunda; '…
…sanığın 765 sayılı Yasanın 456/1, 457/1, 457/1 maddeleri uyarınca 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 765 sayılı Yasanın 59. maddesi ile 647 sayılı Yasanın 4. ve 6.maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına, mahsuba, yargılama giderine..' karar verilmiş, sanık müdafii tarafından temyiz edilen hüküm, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 04.11.2003 gün ve 25238-10659 sayı ile; '…
…Sanık ile mağdurenin evli olduklarını gösterir aile nüfus kayıt örneği getirtilmeden, eksik soruşturma sonucu suçun eşe karşı işlendiği gerekçesiyle TCY.nın 457/1. madde ve fıkrası uygulanarak ceza belirlenmesi…
…' isabetsizliğinden bozulmuştur.
Bozmaya uyma kararı veren Yenipazar Asliye Ceza Mahkemesince 20.04.2004 gün ve 3-11 sayı ile; önceki hükümdeki gerekçe aynen tekrar edilerek; 'Sanığın 765 sayılı Yasanın 456/1,457/1,457/1 maddeleri uyarınca 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince günlüğü 4.745.000 liradan 1.518.400.000 lira ağır para cezasına çevrilmesine, belirlenen ağır para cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca 10 eşit taksitte birer aylık sürelerle tahsiline, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, mahsuba, yargılama giderine…
…' hükmedilmiş, bu hükmün de sanık Ali M....... tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay'a gönderilen dosya; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 24.06.2005 gün ve 145720 sayı ile, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasındaki hüküm gereğince yeni yasal düzenlemeler karşısında lehe yasanın belirlenmesi açısından değerlendirme yapılabilmesi için mahalline iade edilmiştir.
Bunun üzerine; Yenipazar Asliye Ceza Mahkemesince duruşma açılarak yapılan yargılama sonunda 27.09.2005 gün ve 58-54 sayı ile; '…
…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanık Ali M.......'in olay tarihinde eşi olan mağdureyi silahtan sayılan jiletle yaralayarak üzerine atılı bulunan müessir fiil suçunu işlediği, 765 sayılı Yasada bulunan ilgili hükümler ile 5237 sayılı Yasada bulunan ilgili hükümlerin karşılaştırılması sonucunda 765 sayılı Yasada bulunan ilgili hükümlerin sanık lehine olduğu anlaşılmış ve sanığın eylemine uyan 765 sayılı Yasanın 456/1,457/1,457/1 ve 40. maddeleri gereğince cezalandırılması yönünde karar vermek gerekmiştir…
…' gerekçesi ile; 'sanığın bir önceki kararda olduğu gibi 765 sayılı Yasanın 456/1,457/1,457/1 maddeleri uyarınca 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince günlüğü 4.745.000 liradan 1.518.400.000 lira ağır para cezasına çevrilmesine, belirlenen ağır para cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca 10 eşit taksitte birer aylık sürelerle tahsiline, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, mahsuba, yargılama giderine…
……dosyanın yeniden incelenmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına gönderilmesine…
…dair iş bu kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde mahkememize verilecek dilekçe veya bu hususta zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçirilmesi suretiyle temyiz yolu açık olmak üzere iddia makamında C.savcısı Ali Çetin ile isteme uygun olarak sanığın, mağdurun ve müştekinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okundu…
…' şeklinde hüküm verilmiş ise de hükmü temyiz eden olmamıştır. Buna rağmen, Yargıtay'a gönderilen dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma istekli tebliğnamesi ile Yargıtay 3. Ceza Dairesine sunulmuş, Yargıtay 3. Ceza Dairesince de 09.05.2007 gün ve 7273-4012 sayı ile;
'…
…..Konuya ilişkin yasal düzenleme incelendiğinde, Yargıtay C.Başsavcılığının temyiz incelemesi için Yargıtay'a gönderilen dosyaların 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK yönünden yeniden değerlendirilmesi için iade edilmesini düzenleyen 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 8/2. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 05.04.2007 gün 2005/127 esas ve 2007/42 sayılı kararı ile iptal edildiği, iptale ilişkin gerekçeli karar henüz Resmi Gazetede yayımlanmamakla birlikte 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi kararının herkes tarafından öğrenildiği ve tefhim olunan kararda da dosyanın kendiliğinden temyize gönderileceğinin belirtilerek 5271 sayılı CMK'nın 40. maddesi hükmüne nazaran sanığın kusuru olmaksızın bu süreyi geçirmiş olduğunun kabulü zorunluluğunun bulunması karşısında, sanığın temyiz hakkının dolayısı ile de savunma hakkının kısıtlanmaması ve telafisi mümkün olmayan hak kaybına neden olunmaması amacıyla, sanığın 21.04.2004 tarihli hakim havaleli temyiz dilekçesine istinaden yapılan incelemede;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine. Ancak;
1-Sanığa isnat olunan 765 sayılı TCK'nun 456/2. maddesinde yazılı hapis cezasının üst sınırının 5 yıl olmasına ve 19.12.2006 tarihli 5560 sayılı Yasa ile değişik halinden önceki 5271 sayılı CMK'nın 150/3. maddesi gereğince sanığa zorunlu müdafii tayini gerektiğinin düşünülmemesi,
2-Yaralama suçundaki ölçütler 765 sayılı TCK nu ile 5237 sayılı TCK'nundan farklı olup, farklı suç tipleri oluşturulmuş ve yeni ceza yaptırımları getirilmiş olmakla, Adli Tıp Kurumu'ndan rapor aldırıldıktan sonra, 5252 sayılı Kanunun 9/3. maddesine göre karşılaştırmalı uygulamanın denetime imkan verecek şekilde gösterilip, önceki 765 sayılı TCK ve sonraki 5237 sayılı TCK'nun bütün hükümleri ile birlikte ayrı ayrı somut olaya uygulanıp ortaya çıkan sonuçların denetime imkan verecek şekilde gösterilmesinden sonra hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde yetersiz gerekçe ile hüküm tesisi,
3-5252 sayılı Yasanın 5. maddesine göre ağır para cezasının adli para cezasına dönüştürülmemesi,
4-01.05.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5335 sayılı Kanunun 22. maddesi ile 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunun 2. maddesine eklenen (İlgili kanunları gereğince uygulanacak adli ve idari para cezalarının hesaplanmasında ve ödenmesinde, bir Yeni Türk Lirasının (1 YTL) altında kalan tutarlar dikkate alınmaz) fıkrasının sanık lehine hüküm doğurması nedeni ile sanık hakkında uygulanan hapis cezasının para cezasına çevrilmesinde uygulanan bir gün hapis cezası karşılığı para cezasındaki 1 YTL'nin küsurunun atılması gerektiğinin gözetilmemesi,…
…..' isabetsizliklerinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bu karara; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 28.06.2007 gün ve 223433 sayı ile;
'…
…Her ne kadar, Yenipazar Asliye Ceza Mahkemesinin duruşma yapılarak sanığın yüzüne karşı tefhim olunan 27.09.2005 tarihli kısa kararında 'Dosyanın yeniden incelenmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına gönderilmesine' dair hüküm kurulmuşsa da, kararda ayrıca başvurulacak yasa yolunun süresi, mercii ve başvuru şekli de gösterilmiştir. Böylelikle mahkeme kararında yeni kurulan hükme karşı Anayasanın 40/2 ve 5271 sayılı Yasanın 34/2, 231/2, 232/6 madde ve fıkralarına uygun olarak, taraflara başvuracakları yasa yolunun süresi, mercii ve şekli gösterilmektedir. Aksine mahkeme ilk temyiz talebini geçerli kabul etseydi bu açıklamaya gerek duyulmayacak, temyiz yasa yoluna gidilmesi gerekliliği belirtilmeyecekti.
…5320 sayılı Yasanın 8. maddesinin 2. fıkrasının Anayasa Mahkemesi'nin 05.04.2007 gün ve 2005/127- 2007/42 sayılı kararı ile iptal edilmiş ise de; söz konusu kararın Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmemesi, geçmişe etkili olmaması ve yürürlükte olan yasa hükmüne göre yapılan işlemlerin hukuken geçerli bulunması karşısında, Yenipazar Asliye Ceza Mahkemesince iade üzerine verilen 27.09.2005 gün ve 58-54 sayılı hüküm yasa yollarına başvurma hak ve yetkisi bulunan kişilerce temyiz edilmediğinden ve re'sen de temyize tabi olmadığından, dosyanın incelenmeksizin karar mahkemesine gönderilmesi gerekirken sanığın 21.04.2004 tarihli hakim havaleli dilekçesine istinaden temyiz incelemesi yapılması yerinde değildir.' açıklaması ile itiraz edilerek, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin 09.05.2007 gün ve 7273-4012 sayılı kararının kaldırılması talep edilmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Genel Kurul'ca sanık Ali M....... hakkında, eşi olan Şengül M.......'i kasten yaralama suçundan verilen hükme hasren yapılan incelemede;
Yargılama konusu maddi olayın; 05.05.2001 günü saat 04.00 sıralarında eve alkollü olarak gelen sanığın, tartıştığı mağdureyi yumruk ve tekmelerle darp etmesi, sonra da kollarının iç taraflarını jiletle kesmesi tarzında gerçekleştiği, bu eylem sonunda, mağdurenin hayati tehlike geçirmemekle birlikte, 15 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı,
Yargıtay 3. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca çözümlenmesi gereken hukuki ihtilafın;
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasanın 8/2. maddesi hükmüne dayanılarak, lehe yasa hükümlerinin değerlendirilmesi yönünden, Yargıtay C.Başsavcılığınca mahkemesine iade edilip, Mahkemesince de duruşma açılarak yeniden hükme bağlanan hallerde önceki hükme yönelik temyizin geçerliliğini koruyup korumadığı, dolayısıyla önceki hükmün temyizine bağlı olarak, temyiz davasına konu edilmeyen sonraki hükmün temyiz incelemesinin yapılıp yapılamayacağı noktasında toplandığı,
İtiraz konusu hükümde, Yargıtay C.Başsavcılığının açıkladığı itiraz sebepleriyle sınırlı kalınmadan usul ve esasa ilişkin nedenlerle hükmün değerlendirme konusu yapılmasının olanaklı bulunduğu ilkesi gözetilerek, Genel Kurulda uyuşmazlığın esasına geçilmeden önce; Yerel Mahkemece son hükümde 'dosyanın yeniden incelenmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine' ibaresine yer verilmiş olması nedeniyle; yasa yoluna başvuru konusunda sanığın yanıltılmış olup olmadığı hususunun ön mesele olarak görüşülmesine karar verildiği,
Ön mesele ile ilgili değerlendirmede;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, lehe yasanın Yerel Mahkemece değerlendirilmesi ve yeni hüküm kurulması yönünden 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesindeki yetkiye dayanılarak mahalline iade edilmesi üzerine, Yerel Mahkemece duruşma açılarak sanığın yüzüne karşı yeni bir hüküm verildiği, verilen ve önceden tesis edilmiş ilk hükmü kaldırarak onun yerine geçen bu hükümde; önce sanık hakkında sübuta eren suçun niteliğinin ve uygulanan cezanın belirlendiği, ardından da; 'dosyanın yeniden incelenmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine' hükmedildiği, hükmün son paragrafında ise yasa yolu, süresi ve şeklinin usule uygun şekilde açıklanmasına rağmen, temyiz süresinin başlangıcı olarak 'tefhim' yerine 'tebliğ'in ölçü tutulduğu saptanmıştır.
Karar ve hükümlerde yer alan yasayolu açıklamalarının, bu yola başvuru hakkı olan kişilere tam bir açıklıkla ifade edilmesi ve yanılgılara sebebiyet verilmemesi yasal zorunluluktur.
1- Anayasanın 4709 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 03.10.2001 tarihinde değiştirilen 40.maddesinin 2. fıkrasındaki; 'devlet işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.' hükmü
2- 5271 sayılı CYY'nın 232. maddesinin 6. fıkrasındaki; 'hüküm fıkrasında …
….. kanun yollarına başvurma ve tazminat istemi olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yervermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.' hükmü,
3- 5271 sayılı CYY'nın 'eski hale getirme' başlıklı 40. maddesinin 2. fıkrasındaki; 'kanun yoluna başvuru hakkı kendisine bildirilmemesi halinde de kişi kusursuz sayılır.' hükmü birlikte değerlendirildiğinde, Yasakoyucunun, hak sahibi olanlar yönünden yasayolunun mercii, biçimi ve süresi bakımından hükmün yeterli olması ve keza her türlü yanıltıcı ifadeden uzak bulunması keyfiyetini önemsediği ortaya çıkmaktadır.
Konu olayda ise; Yerel Mahkemenin, önceki hükme yönelik temyizi yeterli sayan ve Yargıtay C.Başsavcılığının iadesi sonrasında verdiği kararın Yargıtay'ca incelenmesi için başka bir temyiz istemine gerek olmadığı izlenimi yaratan yanıltıcı bir ifadeyle 'dosyanın yeniden incelenmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına gönderilmesine' ibaresini hükmüne yansıtması ve bunun yanı sıra, hazır bulunanlar için yasayoluna başvuru yönünden 'tefhim' yeterli iken yanıltıcı bir başka açıklama ile 'tebliğ'i, sürenin başlangıcına ölçü alması, kişileri yanılgıya sevkedecek mahiyettedir.
Bu itibarla mahkeme, yasayolu süresini başlatmaya yeterli olmayan bir hüküm kurmuş olmaktadır.
Hal böyle olunca, Yargıtay C.Başsavcılığının iadesi sonrasında Yerel Mahkemece verilen hüküm yönünden, yasayoluna başvuru süresinin başladığını ve sanığın kendi iradi hareketiyle sürenin temyize başvurulmadan geçirildiğini kabul etmek olanaklı bulunmamaktadır.
Yapılacak işlem; yasayolu açıklamasını, her türlü kuşkuyu kaldıracak ifadeyle sanığa duyuran ve son hükmü süresinde temyiz etmedikçe önceki hükme ilişkin temyizi nedeniyle incelenemeyeceğini bildirip yasayolu mercii, süresi ve yöntemini tam bir netlikle ifade eden yeni bir bildirimin, yöntemine uygun meşruatlı tebligatla gerçekleştirilmesinin sağlanması, bu amaçla Özel Daire kararının kaldırılması, gereği için dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmesidir. Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının, anılan değişik gerekçeye dayanılarak kabulü gerekmektedir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇE İLE KABULÜNE,
2-Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 09.05.2007 gün ve 7273-4012 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yenipazar Asliye Ceza Mahkemesinin 04.11.2003 gün ve 25238-10659 sayılı hükmüne ilişkin kararın, yasa yoluna başvuru konusunda belirtilen kuşkuları açıkça ortadan kaldıracak bir açıklama ile birlikte, henüz yasa yoluna başvurma hakkını yitirmediği kabul edilen sanık Ali M.......'e TEBLİĞ EDİLMESİNİN SAĞLANMASI amacıyla dosyanın Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine 18.09.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.