Ceza Genel Kurulu 2018/335 E. , 2018/362 K.
Kararı veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 21. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 747-43
Sanık ... hakkında 2005, 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın 2005 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan 213 sayılı Kanun'un 359/b-1, 765 sayılı TCK’nın 80 ve 5237 sayılı TCK’nın 62 . maddeleri uyarınca 17 ay 15 gün hapis cezası, 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarından ise 213 sayılı Kanun'un 359/b-1, 5237 sayılı TCK’nın 43 ve 62. maddeleri uyarınca iki kez 18 ay 22 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tüm suçlar yönünden aynı Kanun'un 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna ilişkin Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.09.2012 tarihli ve 46-1123 sayılı hükümlerin, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesince 06.10.2016 tarih ve 4542-5978 sayı ile;
'Bilgisayar ve kırtasiye malzemeleri toptan alım satım işi ile iştigal etmek üzere şirket kuran sanığın, 2005, 2006 ve 2007 takvim yıllarında gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasında bulunmaksızın sahte faturalar düzenlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; aşamalarda, kendisinin mobilya işi ile iştigal etmesi nedeniyle mobilya mağazası bulunan.... isimli şahısla tanıştığını, bu şahsın talebi ile kendi üzerine şirket kurulmasını kabul ettiğini, yine....'nun gösterdiği iki kişiye vekaletname verdiğini, şirket kurulmasından sonra şirketin hiç bir işi ile uğraşmadığını, sahte fatura düzenlemediğini savunması, 20.03.2012 havale tarihli dilekçesiyle de....'nun adresini gösterir kira sözleşmesini mahkemeye ibraz etmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, sanığın şirket faaliyetleriyle ilgili beyanname veya şirkete ait bir belge düzenleyip düzenlemediği, müdür veya ortak sıfatıyla şirketten bir maaş ya da pay alıp almadığının araştırılması, savunmasında adı geçen....'nun kira sözleşmesinde belirtilen adres ve kiraya veren kişi aracılığıyla tespit edilip, bu şahıs ve faturaları kullanan kişiler tanık sıfatıyla dinlenerek, sanığın savunması kapsamında beyanları alınıp, suça konu faturaları alıp kullanan tanıklara ise ayrıca faturaları kimden aldıkları, ticari ilişkiyi kiminle gerçekleştirdikleri hususunda bilgilerinin sorulması ve temin edilebilmesi halinde faturalardaki el yazısı ve imzaların sanığa ait olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla saptanması şirket ticaret sicili kayıtlarından ve vergi dairesi kayıtlarından sanığın savunmasında belirttiği şirket idaresi için başkalarına vekalet verip vermediğinin araştırılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi yerine, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde üç ayrı mahkumiyet hükmü kurulması,
2-Kabul ve uygulamaya göre de;
a)Sanığın, 2005 takvim yılında sahte fatura düzenleme eyleminde, suç tarihinin 31.12.2005 olması karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanması sırasında 5237 sayılı TCK'nun 43. maddesi yerine, 765 sayılı TCK'nun 80. maddesi uygulanmak suretiyle eksik ceza tayini,
b)5237 sayılı TCK’nun 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması' isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 24.01.2017 tarih ve 747-43 sayı ile önceki hükümlerinde direnmiştir.
Bu hükümlerin de katılan vekili ve sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16.07.2017 tarihli ve 19621 sayılı 'düşme-onama' istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.12.2016 tarihli ve 398 sayılı kararı ile kararına direnilen Yargıtay 21. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle aynı karar uyarınca bu Daireye ait işlerin devredildiği Yargıtay 11. Dairesine gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 21.06.2018 tarih ve 14568-5716 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı 2005, 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarının her birinin sübutu bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, yalnızca 2005 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçu yönünden Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
1-2005 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçuna ilişkin dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği;
Sahte fatura düzenleme suçlarında suç tarihinin aynı takvim yılında son düzenlenen fatura tarihi olduğu gözetilerek;
İncelenen dosya kapsamından;
2005 takvim yılında sanığın ticari işletmesi adına düzenlendiği tespit edilen dört adet faturadan sonuncu faturanın 09.12.2005 tarihli olması nedeniyle suç tarihinin anılan tarih olduğu,
09.12.2005 tarihi itibarıyla; sanığın, on sekiz yaşından büyük olduğu,
Dava zamanaşımının son olarak sanık hakkında verilen 24.01.2017 tarihli mahkûmiyet kararıyla kesildiği,
Anlaşılmaktadır.
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 'Kaçakçılık Suçları ve Cezaları' başlıklı 359. maddesi;
'...b) Vergi Kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan;
1) Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar (sahte belge, gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgedir),
2) Belgeleri Maliye Bakanlığı ile anlaşması olmadığı halde basanlar ile sahte olarak basanlar veya bu belgeleri kullananlar,
Hakkında on sekiz aydan üç yıla kadar ağır hapis cezası hükmolunur.
371'inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanamaz.
Kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında bu maddede yazılı cezaların uygulanması 344'üncü maddede yazılı vergi ziyaı cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez' şeklinde düzenlenmiştir.
Yine suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK'nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde de beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun 67. maddesinin 3 ve 4. fıkraları uyarınca kesen bir nedenin varlığı hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 26.06.2012 tarihli ve 978–250 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Sanığa atılı sahte fatura düzenleme suçunun yaptırımı, suç tarihinde yürürlükte olan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 359/b-1. maddesinde on sekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası olarak düzenlenmiştir. Buna göre, TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı süresi sekiz yıl, aynı Kanun'un 67/4. maddesi göz önüne alındığında kesintili dava zamanaşımı süresi ise on iki yıldır.
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 2005 takvim yılında sanığın ticari işletmesi adına düzenlendiği tespit edilen dört adet faturadan sonuncu faturanın 09.12.2005 tarihli olması nedeniyle suç tarihinin anılan tarih olduğu kabul edilen eylemle ilgili olarak, 24.01.2017 tarihli mahkûmiyet kararıyla zamanaşımının kesildiği de gözetildiğinde, TCK'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen on iki yıllık kesintili dava zamanaşımı süresi, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce 09.12.2017 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, 2005 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçu yönünden yerel mahkemece verilen direnme kararına konu hükmün, dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK'un, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine oy birliği ile karar verilmiş ve diğer suçlar yönünden uyuşmazlığın esasının görüşülmesine geçilmiştir.
2-2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçlarının sübutu bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığı;
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın, dosyada yer alan 03.10.2005 tarihli ve 26176 sayılı işe başlama bildirimi ile Uzayan Sokak No:161/13 İçaydınlık-Altındağ/Ankara adresinde, bilgisayar işi yapacağını beyan ederek 29.09.2005 tarihinden itibaren ticari faaliyete başladığını Yahya Galip Vergi Dairesi Müdürlüğüne bildirdiği,
Sanığın, Yahya Galip Vergi Dairesi Müdürlüğüne hitaben düzenlediği 22.11.2005 tarihli ve 29987 sayılı dilekçesi ile de, merkez iş yerinden ayrı olarak Barutluk Mahallesi, .....Edirne adresinde gıda işi ile iştigal etmek üzere şube açtığını beyan ettiği,
Sanık ...’ın mükellefiyet kaydının adreslerinde bulunamaması nedeniyle 31.05.2007 tarihinde vergi dairesince resen sonlandırıldığı,
23.09.2008 tarihli vergi tekniği ve vergi suçu raporlarında özetle; işe başlama yoklamasında mükellef ...’a ait iş yerinin 9 metrekare olduğu, içerisinde bir masa, dört sandalye ile iki adet bilgisayar ve bilgisayar parçalarının bulunduğu, herhangi bir deposunun olmadığı, mükellefin işçi çalıştırmadığının tespit edildiği, daha sonra yapılan yoklamalarda bilinen adreslerinde bulunmadığı, vergi dairesine karşı görevlerini yerine getirmediği, yüksek cirolar elde etmesine rağmen küçük miktarlarda ödenecek KDV beyanlarında bulunduğu ve herhangi bir mal, hizmet alımına veya satışına ait bildirimde bulunmadığı, 26.01.2006 tarihinde matbaadan teslim alınan faturalardan 15081 numaralı olanını 09.12.2005 tarihli olarak tanzim edip geçmiş tarihli fatura düzenlediği, kendi iştigal alanı dışında petrol ürünleri satışını ihtiva edecek şekilde Mert Petrol başlıklı fatura bastırdığı, ele geçen faturaların konusunun birbiri ile ilgisi olmayan çeşitli ticari faaliyetleri ilgilendiren emtiayı içerdiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının sahte fatura ticareti organizasyonu yaptığı tespit edilen başka mükelleflerin ev, iş yeri ve otolarında yapılan aramalarda sanık ...’ın ticari işletmesi adına bastırılan sekiz adet boş faturanın da ele geçirildiği, sabit bir iş yeri ve ticari bir organizasyonu olmadan 2005 ve 2006 yıllarında teslim ve hizmet bedeli olarak 2.496.767 TL beyanda bulunmuş olduğu, ayrıntılarıyla açıklanan bu bilgiler ışığında sanık ...’ın sahte fatura ticareti yapmak amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiği tespitlerine yer verildiği,
09.02.2011 tarihli bilirkişi raporunda özetle; mükellefin ticari işletmesi tarafından düzenlendiği görünen faturaların, gerçek bir mal satışı karşılığında düzenlenen belge olmadığı şeklindeki değerlendirmenin yer aldığı,
Sanığın kovuşturma aşamasındaki savunmasından sonra dosyaya ibraz ettiği kira sözleşmesinde; kiralanan dükkanın adresinin, sanığın ticari işletmesi için işe başlama bildiriminde belirttiği iş yeri adresi olduğu, kiracının ve kiracı hanesini imzalayan kişinin sanığın savunmasında bahsettiği.... isimli şahıs olarak göründüğü, kiranın başlangıcının da 12.09.2005 tarihi olarak belirlendiği,
Anlaşılmıştır.
Sanık; yaklaşık bir senedir tanıdığı.... isimli arkadaşının, maddi durumunun kötü olması nedeniyle kendisinden bir iş yeri açmasını istediğini,....’na güvenerek iş yerini açtığını ve....’nun gösterdiği iki şahsa iş yeri faaliyetlerini yürütmek için vekaletname verdiğini, sonrasında arkasından iş çevirdiklerini, herhangi bir sahte fatura düzenlemediğini, suçlamaları kabul etmediğini,....’nun imzası ve adres bilgileri bulunan kira sözleşmesini dosyaya ibraz ettiğini savunmuştur.
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Bilgisayar ve bilgisayar malzemeleri alım satım işi ile iştigal etmek üzere '....Reklam Kırtasiye ...' isminde mükellefiyet tesis ettiren sanığın, 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte faturalar düzenlediği iddia olunan olayda; aşamalarda, yaklaşık bir senedir tanıdığı.... isimli arkadaşının, maddi durumunun kötü olması nedeniyle kendisinden bir iş yeri açmasını istediğini,....’na güvenerek iş yerini açtığını ve....’nun gösterdiği iki şahsa iş yeri faaliyetlerini yürütmek için vekaletname verdiğini, arkasından iş çevirdiklerini adliyeden yazı geldiğinde öğrendiğini, kendisinin herhangi bir sahte fatura düzenlemediğini savunması, 20.03.2012 havale tarihli dilekçesiyle de, adına kayıtlı ticari işletmenin faaliyet yürüttüğü adresin, savunmasında bahsettiği.... tarafından 12.09.2005 tarihinden itibaren kiralandığını gösterir kira sözleşmesini dosyaya sunması karşısında; sanığın savunmasında adı geçen....’nun bahse konu kira sözleşmesindeki bilgiler aracılığıyla tespitine çalışılması, ulaşılabilmesi hâlinde sanığın savunması kapsamında ayrıntılı beyanlarının alınması, sanığın işletmesine ait görünen faturaları kullanan şahısların da faturaları kimden aldıklarının, ticari ilişkiyi kiminle gerçekleştirdiklerinin belirlenmesi için tanık sıfatıyla dinlenmeleri, asıllarının temin edilebilmesi hâlinde faturalardaki el yazısı ve imzaların sanığa ait olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla saptanması, ticaret sicili ve vergi dairesi kayıtlarından sanığın savunmasında belirttiği ticari işletmenin idaresi için bir başkasına vekalet verip vermediğinin araştırılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme kararına konu hükümlerinin, eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.01.2017 tarihli ve 747-43 sayılı direnme kararına konu hükümlerinden;
A- Sanık hakkında 2005 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçu yönünden kurulan mahkûmiyet hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK'un, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
B- Sanık hakkında 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçları yönünden kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.09.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.