Ceza Genel Kurulu 2015/1034 E. , 2016/373 K.
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan sanığın beraatine ilişkin, Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.04.2011 gün ve 566-293 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.07.2012 gün ve 343317 sayı ile 6352 sayılı Kanunun geçici 2/2. maddesi uyarınca yeniden değerlendirme yapılmak üzere dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmiş,
Yeniden inceleme yapan Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesince 05.02.2013 gün ve 566-293 sayı ile sanığın beraatine karar verilmiştir.
Hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 30.10.2014 gün ve 6495-25166 sayı ile; “Katılan kurumun gerçek zararı, vergisiz ve cezasız olarak normal tarifeye göre bilirkişiye hesaplattırılarak, sanığa 'şikayetçi kurumun bilirkişi tarafından hesaplanan zararını gidermesi durumunda 6352 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi gereğince hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine' ilişkin usulüne uygun olarak bildirimde bulunularak makul bir süre verilip sonucuna göre hakkında 6352 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesi ise 29.12.2014 gün ve 597-776 sayı ile;
“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 6352 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi nedeniyle dosyanın Mahkememize gönderilmesi üzerine tensip yapılarak duruşma günü tayin edilmiştir. 05.09.2012 tarihinde yapılan tensip kararında; '1-6352 sayılı Yasanın 82. maddesi uyarınca 5237 sayılı Yasanın 142/1-f maddesinin yürürlükten kaldırılmış olması, sanık hakkında aynı yasanın 83. maddesi ile değişik 5237 sayılı Yasanın 163. maddesi ve 6352 sayılı Yasanın uygulanma ihtimali olup yapılan değişiklik lehe olduğundan uyarlama incelemesi yapılmasına, 2-İşin mahiyeti gereği incelemenin duruşma açılarak yapılmasına, 3-Sanık adına '05.07.2012 tarihinden itibaren 6 ay içinde katılan kurumun zararını tamamen ödeyerek makbuzunu en geç duruşma günü mahkememize ibraz etmeniz ve savunmanızı sunmanız için duruşmada hazır bulunmanız, zararı tazmin ettiğiniz takdirde hakkınızdaki cezanın tüm sonuçları ile ortadan kaldırılacağı, aksi takdirde yokluğunuzda uyarlama kararı verileceği ihtar olunur' şerhi içeren çağrı kağıdı tebliğine, 4-Katılan vekili adına duruşma gün ve saatini bildirir çağrı kağıdı tebliğine, 5-Kaçak elektrik bedelinin ödenip ödenmediği, ödenmişse hangi tarihte ödendiği, kısmi ödeme mevcut ise hangi tarihte kaç TL ödendiğinin bildirilmesi için İlgili Bedaş Müessese Müdürlüğüne müzekkere yazılmasına' şeklinde ara kararları ihdas edilmiştir. Tensip kararı uyarınca 07.09.2012 tarihli müzekkere ile Çağlayan Bedaş İşletme Müdürlüğüne müzekkere yazılarak' ekte gönderilen tutanakta belirtilen sayaç ile ilgili tahakkuk eden kaçak elektrik bedelinin ödenip ödenmediği, ödenmiş ise hangi tarihte ödendiği, kısmi ödeme mevcut ise hangi tarihte kaç TL ödendiğinin 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesi uyarınca 08.01.2013 tarihine kadar beklendikten sonra duruşmanın atılı bulunduğu 29.01.2013 tarihinden önce Mahkememize gönderilmesi' istenmiştir. Bu müzekkereye Bedaş Güngören İşletme Müdürlüğü tarafından 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinde belirtilen süre geçtikten sonra verilen 14.01.2013 tarihli ve 288 sayılı müzekkere ile 'Kaçak tutanağının suç tarihindeki bedeli 2833,83 TL olup, ödenmediğinden icra takibine sevk edilmiştir. Hukuk bürosundan yapılan sorgulamada herhangi bir ödeme yapılmadığı tespit edilmiştir.' denilerek herhangi bir ödeme yapılmadığı bildirilmiştir. Yine tensip kararı uyarınca sanık adına duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiye çıkarılmış ve davetiye üzerine '05.07.2012 tarihinden itibaren 6 ay içinde katılan kurumun zararını tamamen ödeyerek makbuzunu en geç duruşma günü mahkememize ibraz etmeniz ve savunmanız için duruşmada hazır bulunmanız, zararı tazmin ettiğiniz taktirde hakkınızdaki cezanın tüm sonuçları ile ortadan kaldırılacağı, aksi taktirde yokluğunuzda uyarlama kararı verileceği ihtar olunur' şerhi verilerek 6352 sayılı Yasanın 2/2. maddesindeki ödeme ile ilgili ihtarat yapılmış, bu davetiye Tebligat Kanununa uygun olarak 04.10.2012 tarihinde sanığa tebliğ edilmiştir. 05.02.2013 tarihli ilk oturuma gelen sanık savunmasında, borcunu ödemediğini, yine beraat edeceğini düşünerek borcunu bu kez de ödemediğini, daha sonra borcunu Bedaş’a ödeyeceğini ifade etmiştir.
Mahkememizce verilen 2009/566 Esas, 2011/293 Karar ve 05.02.2013 tarihli ek kararın gerekçesinde ise; 'Sanık hakkında elektrik enerjisi hakkında hırsızlık suçundan mahkememizde kamu davası açılmıştır. 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 82. maddesi ile TCK'nun 142. maddesinin f fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Sanığa müsnet eylem TCK'nun 163/3. maddesinde yer alan karşılıksız yararlanma suçuna dönüşmüştür. Mahkememizde yapılan yargılama sonunda, 2009/566 esas, 2011/293 karar ve 28.04.2011 tarihli ilamla sanığın beraatine karar verilmiş, bu karar katılan vekili tarafından temyiz edilmiş ve 6352 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi nedeniyle, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Mahkememize iade edilmiştir. Uyarlama amaçlı yeniden yargılama yapılmıştır. Mahalinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi Nedim Tantoğlu'nun, dosyada mevcut 15.11.2010 tarihli yazılı mütalaasında; 'Her ne kadar sanık hakkında, kayıtsız ve mühürsüz, sözleşmesiz, zati sayaç ile ölçüm dışı elektrik kullanılması suçu sebebiyle kamu davası açılmış ise de, 204 günde sözleşmesiz sayaç ile kullanılan ortalama günlük tüketim miktarının 124 günde sözleşmeli sayaç ile kullanılan ortalama günlük tüketim miktarına ve kurulu güce göre, normal bir sarfiyat olduğu, karşılıksız yararlanma kastı bulunmaksızın, kurumun tespitine engel olmayacak şekilde, sözleşmesiz ve kayıtsız/mühürsüz sayaçtan geçirmek (bağlamak) suretiyle, ölçümlü (kayıtlı) elektrik kullanıldığı' bildirilmiştir. Dosyada mevcut Bedaş'ın yazılarından, sanığın elektrik borcunu ödemediği de anlaşılmıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 13.06.2006 tarih ve 160-161 sayılı içtihadında; 'karşılıksız yararlanma kastı bulunmaksızın, idarenin tespitine engel olmayacak şekilde, sayaçtan geçirilmek suretiyle, elektrik kullanma eylemi, hukuki nitelikte olup, hırsızlık suçunu oluşturmaz' denmiştir. Olayımızda da idarenin tespitine engel olunmadan, elektrik kullanıldığı anlaşılmıştır. Mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesine nazaran, bu suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.' denmek suretiyle sanığın CMK'nın 223/2. maddesi uyarınca beraatine karar verilmiştir.
Kabul tarihi 02.07.2012 olup 05 Temmuz 2012 tarih ve 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinde;' Abonelik esasına göre yararlanabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğalgazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde zararı tamamen tazmin etmesi halinde hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçları ile ortadan kalkar' denilmiştir.
Bu 6 aylık süre 06.01.2013 tarihinde kanaatimizce sona ermektedir. Kaldı ki sanığa 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesindeki uygulamayı belirtir açıklamalı davetiye tebliğ edilmiş, bu tebligata rağmen sanık tarafından belirtilen süre zarfında herhangi bir ödeme yapılmadığı, Bedaş'ın yukarıda sözü edilen cevabı yazısından ve sanığın beyanından anlaşılmıştır. Yüksek Yargıtay ilamında 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesi uyarınca sanığa ihtarat yapılarak makul bir süre verilmesi, bu süre sonunda gereğinin takdir edilmesi belirtilerek eksik incelemeden söz edilmiştir. Bu ihtarat Mahkememizce davetiye tebliği suretiyle yasal süresi içinde yapılmıştır. Bunun yanında, kanaatimizce 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinde belirtilen süre, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 aylık bir süreyi kapsamakta olup bu tarihten sonra kıyas yoluyla madde metnindeki yalın bir biçimde belirtilen süre dışında uygulama yeteneği bulunmamaktadır. Aksi düşünce 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesine sınırsız bir süre ile ucu açık şekilde tatbik kabiliyeti sağlayacaktır. 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinin buna cevaz vermediği naçiz düşüncesindeyiz. Kanaatimizce bu 6 aylık süre hak düşürücü bir süre olup kanun koyucunun bu süre zarfında sanıklara ödeme yaptıkları takdirde haklarında ceza verilmesine yer olmadığına dair hüküm getirmiştir. Kanun koyucunun sınırlı bir süre ile geçerli olmamasını düşünmesi ve öngörmesi halinde böyle bir süre getirmeyip, bir nevi kalıcı madde olarak kaleme alınması gerekmekteydi. Oysa ki bu madde geçici madde olup, yasada belirtilen 6 aylık süreden sonra uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır.
Sanık hakkında bozma ilamına konu olan Mahkememiz kararında, gerekçeli kararda belirtildiği şekilde Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 13.06.2006 tarih ve 160-161 sayılı kararına da atıf yapılarak beraat kararı verilmiştir. Kanaatimizce CMK'nun 223. maddesi uyarınca asıl olan karar 'beraat' kararıdır. Sanığın yapılan yargılama sonunda toplanan deliller ve belirtilen gerekçeler ile beraatine karar verilmesi gerekiyorsa artık 6352 sayılı Yasanın 2/2. maddesine dayanılarak sanığın çağrılıp bu geçici maddede belirtilen süre de geçmiş olmasına rağmen ayrıca 'makul bir süre verilerek' bu süre zarfında öngörülen elektrik bedelini ödemesini bekleyip sonucuna göre karar verilmesinin mümkün ve adil görülmediği' gerekçesiyle direnerek önceki hükmünde olduğu gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.10.2015 gün ve 113613 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa bilirkişi tarafından hesaplanıp miktarı açıkça belirtilen katılan kurum zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Kanunun geçici 2/2. maddesi uyarınca hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunarak hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden beraat kararı verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle direnme kararının eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosyada; sanığın beraatine ilişkin önceki hükmün Özel Dairece, sanığa bilirkişi tarafından hesaplanıp miktarı tespit edilen katılan kurum zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Kanunun geçici 2/2. maddesi uyarınca haklarında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunarak hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasından sonra, yerel mahkemece bozma doğrultusunda işlem yapılarak katılan kurumun gerçek zararının tespiti hususunda bilirkişi raporu alındığı ve önceki kararda yer almayan 'Kabul tarihi 02.07.2012 olup 05 Temmuz 2012 tarih ve 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinde;' Abonelik esasına göre yararlanabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğalgazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde zararı tamamen tazmin etmesi halinde hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçları ile ortadan kalkar' denilmiştir.
Bu 6 aylık süre 06.01.2013 tarihinde kanaatimizce sona ermektedir. Kaldı ki sanığa 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesindeki uygulamayı belirtir açıklamalı davetiye tebliğ edilmiş, bu tebligata rağmen sanık tarafından belirtilen süre zarfında herhangi bir ödeme yapılmadığı, Bedaş'ın yukarıda sözü edilen cevabı yazısından ve sanığın beyanından anlaşılmıştır. Yüksek Yargıtay ilamında 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesi uyarınca sanığa ihtarat yapılarak makul bir süre verilmesi, bu süre sonunda gereğinin takdir edilmesi belirtilerek eksik incelemeden söz edilmiştir. Bu ihtarat Mahkememizce davetiye tebliği suretiyle yasal süresi içinde yapılmıştır. Bunun yanında, kanaatimizce 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinde belirtilen süre, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 aylık bir süreyi kapsamakta olup bu tarihten sonra kıyas yoluyla madde metnindeki yalın bir biçimde belirtilen süre dışında uygulama yeteneği bulunmamaktadır. Aksi düşünce 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesine sınırsız bir süre ile ucu açık şekilde tatbik kabiliyeti sağlayacaktır. 6352 sayılı Yasanın geçici 2/2. maddesinin buna cevaz vermediği naçiz düşüncesindeyiz. Kanaatimizce bu 6 aylık süre hak düşürücü bir süre olup kanun koyucunun bu süre zarfında sanıklara ödeme yaptıkları takdirde haklarında ceza verilmesine yer olmadığına dair hüküm getirmiştir. Kanun koyucunun sınırlı bir süre ile geçerli olmamasını düşünmesi ve öngörmesi halinde böyle bir süre getirmeyip, bir nevi kalıcı madde olarak kaleme alınması gerekmekteydi. Oysa ki bu madde geçici madde olup, yasada belirtilen 6 aylık süreden sonra uygulama kabiliyeti bulunmamaktadır.
Sanık hakkında bozma ilamına konu olan Mahkememiz kararında gerekçeli kararda belirtildiği şekilde Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 13.06.2006 tarih ve 160-161 sayılı kararına da atıf yapılarak beraat kararı verilmiştir. Kanaatimizce CMK'nun 223. maddesi uyarınca asıl olan karar 'beraat' kararıdır. Sanığın yapılan yargılama sonunda toplanan deliller ve belirtilen gerekçeler ile beraatine karar verilmesi gerekiyorsa artık 6352 sayılı Yasanın 2/2. maddesine dayanılarak sanığın çağrılıp bu geçici maddede belirtilen süre de geçmiş olmasına rağmen ayrıca 'makul bir süre verilerek' bu süre zarfında öngörülen elektrik bedelini ödemesini bekleyip sonucuna göre karar verilmesi mümkün ve adil görülmediği' şeklindeki yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşıldığından, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğindedir. Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.12.2014 gün ve 597-776 sayılı karar eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.10.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.