Hukuk Genel Kurulu 2017/933 E. , 2021/1459 K.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ...’ın müvekkilleri aleyhine 75.000TL bedelli bonoya dayalı olarak Bursa 17. İcra Müdürlüğünün 2013/5497 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin takip alacaklısına böyle bir borcu bulunmadığını zira müvekkili ...'ın 24.07.2012 tarihinde ... Et Gıda- Figen Kocabay adına davalı ...'tan kuzu karkas eti teslim almaya gittiğini, kesim esnasında kesilecek olan kuzuların net kilogramı önceden tespit edilemediği için davalının müvekkilinden senet imzalamasını ve miktarın boş olarak bırakılmasını, tam kilogram tespit edildikten sonra miktarın yazılacağını söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin de sadece tarih, isim ve soy isim yazılarak senedi imzalayıp davalıya teslim ettiğini, kesim işi bittikten sonra 1.812 kg. kuzu karkas etin davalı ... tarafından 044403 sıra no 24.07.2012 tarih ve 38.432,52TL bedel ile ... Et Gıda... adına fatura edildiğini ve 023791 sıra nolu ve 24.07.2012 tarihli sevk irsaliyesinin düzenlendiğini, malın teslimi ile ilgili düzenlenen irsaliyeye de müvekkili tarafından imza atıldığını, müvekkilinin bu şekilde yalnızca malı teslim alan kişi olup borçtan dolayı sorumlu olmadığını, müvekkili tarafından ... Et Gıda... alışverişi için teminat senedi olarak verilen senet bedelinin 30.07.2012 tarihinde dava dışı ... tarafından ödendiğini, buna ilişkin olarak 30.07.2012 tarihli ve 76.056,13TL bedelli tahsilat makbuzunun kesilerek gönderildiğini, davalı tarafın ise teminat olarak müvekkili tarafından imzalanan senedi müvekkiline vermek yerine aynı nitelikte başka bir senet tanzim ederek imza kısmı yırtılmış şekilde postadan müvekkiline göndererek gerçek senedi elinde tuttuğunu, borcun ödenmesinden çok sonra senedin miktar kısmı 75.000TL, vade tarihi 24.11.2012 ve lehtarı ... olarak doldurularak ve ciranta olarak da kendi ismi yazılarak 15.05.2013 tarihinde icra takibi başlatıldığını, senet üzerindeki müvekkili şirket kaşesinin de sahte olarak davalı tarafça bastırılarak senet üzerine basıldığını, müvekkilleri ile davalı ... ve ... arasında ticari ilişki bulunmadığını, davalı ...'ın da diğer davalı ...'ın sigortalı çalışanı olup, aralarındaki borç ilişkisi gerçek olmadığından davalı ...'ın ciro ilişkisinde iyiniyetinden söz edilemeyeceğini ileri sürerek, müvekkillerinin davalılara borçlu olmadıklarının tespitine, davalıların alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5.1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davalı keşideci ... ve davalı aval veren Kocabay Ltd.Şti.'nin diğer davalı ... isimli borçlu ile aralarında bedelsiz kaldığını iddia ettikleri bonodan dolayı lehtara karşı ileri sürebilecekleri def’î ve itirazları senedi ciro yolu ile devralan iyi niyetli üçüncü kişi olan müvekkiline karşı ileri süremeyeceklerini, davacı tarafça dava konusu bonodaki imzalarına itiraz olunmayıp imzanın kabul edildiğini, davacı ... davacı ... Ltd.Şti.'nin temsilcisi olduğundan şirket tarafından aval verilmesinin doğal olduğunu, müvekkilinin lehtar ile ciranta arasındaki ticari ilişkiyi bilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş; davacıların alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir.
5.2. Davalı ...; davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.01.2015 tarihli ve 2014/695 E., 2015/1 K. sayılı kararı ile; davacı ... tarafından kendisi ve temsilcisi olduğu diğer davacı ... Et Gıda Hayv. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına imzalayıp verilen bono nedeniyle tarafların incelenen ticari deftere ve kayıtlarına göre bir ticarî ilişki bulunmadığı, aksine davacı tarafça iddia edildiği gibi davalı ... ile dava dışı ... arasında et alım satımına dayalı bir ticari ilişkinin bulunduğu, dava konusu edilen bononun tarafların ve dava dışı...'ın ticari defter ve kayıtlarında bulunmadığı, bononun dava dışı...'ın davalı ... ile olan ticarî ilişkisinde teminat maksadıyla davacı tarafından davalı tarafa verildiği, davalı ... ile dava dışı... arasındaki ticarî ilişki sona ermesine rağmen davacı tarafça imzalanan teminat bonosunun bedelsiz kaldığı bilinerek davalı ... tarafından icraya konulduğu, her ne kadar bonoda lehtar ... olarak görünse de ...'ın ticaretle iştigal etmediği, davalı ... vekili tarafından dava konusu senedin diğer davalı ...'a ciro sebebi olarak gösterilen araç satışına ilişkin kayıtların incelenmesinde böyle bir araç satışının taraflar arasında hiç gerçekleşmediğin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacıların davalılara borçlu bulunmadığının tespitine, davalı ... icra takibinde haksız ve kötü niyetli görülmekle alacak miktarı olan 75.000TL’nin % 20'si tutarında hesap edilen 15.000TL haksız takip tazminatının davalı ...'tan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 14.12.2015 tarihli ve 2015/6875 E., 2015/16789 K. sayılı kararı ile;
“…Davacılar bonoda keşideci ve avalist konumundadır. Davalı ... lehdar, diğer davalı ... ciro yoluyla hamil konumundadır. Bedelsizlik iddiası mahkemece kabul edilmiş ise de davacılar ile bono lehdarı ... arasındaki bedelsizlik iddiasının ciro yoluyla hamil olan davalı ...'a karşı ileri sürebilmesi için ...'ın kötüniyetli olduğunun, senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun kanıtlanması gerekir. (TTK.m.687). Somut olayda davacılar ve davalı ... arasında herhangi bir akdi ilişkinin varlığı ve ...'ın kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş,…”gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.06.2016 tarihli ve 2016/384 E., 2016/619 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçe yanında, davalı ...'ın ibraz edilen deliller, mail yazışmaları ve görüntülerine göre davalı ... ile birlikte çalıştıkları, davalı ...'ın bu senetle ilgili bağımsız bir ticari ilişkisinin bulunmadığı, davacı tarafın iddialarını bu şekilde ispat ettiği, her iki tarafla da alacak ve borç kaydının bulunmadığı, davalı taraf her ne kadar bu senedi araç satışı karşılığında diğer davalı ...'tan aldığını beyan etmiş ise de böyle bir araç satışının gerçekleşmediği, davalı ...'ın kötü niyetli olduğunun davacı tarafça ispat edildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; bedelsizlik iddiasına dayalı eldeki menfi tespit davasında, davalı hamil ...’ın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 687. maddesine göre kötü niyetli olduğunun, senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun davacı tarafça kanıtlanıp kanıtlanmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece verilen direnme kararının isabetli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle Özel Daire bozma kararından sonra davacılar vekilince sunulan yazılı beyana dayalı olarak mahkemece direnme kararında “…ticari ilişkinin karşı tarafı olan ...'ın da bizzat bu olaylardan haberdar olduğu, ibraz edilen deliller ve mail yazışmaları ve görüntülerine göre davalı ... ile birlikte çalıştıkları,…” gerekçesine yer verildiği eldeki davada, direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Dairece yapılması gerektiği hususu gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
13. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
14. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
15. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dâhi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
16. Bu açıklamalar kapsamında eldeki davaya gelince; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararda, tarafların incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre aralarında bir ticarî ilişkinin bulunmadığı, aksine davacı tarafça iddia edildiği gibi davalı ... ile dava dışı... arasında et alım satımına dayalı bir ticarî ilişkinin bulunduğu, dava konusu edilen bononun ise tarafların ve dava dışı...'ın ticari defter ve kayıtlarında bulunmadığı, bononun dava dışı...'ın davalı ... ile olan ticarî ilişkisinde teminat maksadıyla davacı tarafından davalı tarafa verildiği, davalı ... ile dava dışı... arasındaki ticarî ilişkinin sona ermesine rağmen teminat bonosunun bedelsiz kaldığı bilinerek davalı ... tarafından icraya konulduğu, her ne kadar bonoda lehtar ... olarak görünse de ...'ın ticaretle iştigal etmediği, davalı ... vekili tarafından dava konusu senedin diğer davalı ...'a ciro sebebi olarak gösterilen araç satışına ilişkin kayıtların incelenmesinde böyle bir araç satışının taraflar arasında hiç gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece, somut olayda davacılar ve davalı ... arasında herhangi bir akdi ilişkinin varlığı ve ...'ın kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından davalı ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
17. Özel Dairece verilen bozma kararı üzerine mahkemece, davacılar vekilince bozmadan sonra sunulan yazılı beyana dayalı olarak direnme kararında “…ticari ilişkinin karşı tarafı olan ...'ın da bizzat bu olaylardan haberdar olduğu, ibraz edilen deliller ve mail yazışmaları ve görüntülerine göre davalı ... ile birlikte çalıştıkları,…” gerekçesine yer verildiği anlaşılmaktadır.
18. Görüldüğü üzere, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş, yeni delillere dayalı olarak, eş söyleyişle yeni ve değişik bir gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
19. Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş, dolayısıyla Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni delillere ve gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
20. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
21. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.