(Kapatılan)15. Ceza Dairesi 2013/24975 E. , 2013/20464 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık, suç işlemek için örgüt kurmak, örgüte üye olmak, örgütün yöneticisi olmak
HÜKÜM : Mahkumiyet, beraat
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanıklar hakkında hükmolunan ceza miktarları itibariyle, sanıklar müdafiilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız
çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Dolandırıcılık suçunun dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle işlenmesi, bu suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektiren bir durum olarak TCK'nın 158/1-a maddesinde düzenlenmiştir. Madde gerekçesine göre, burada dikkat edilmesi gereken husus, dinin bir aldatma aracı olarak kullanılmasıdır.
Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bir insanın dini inanç ve duyguları ile doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı ailesi, çevresi ve içinde bulunduğu toplum arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır.
Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır.
Sanıklardan, suç tarihi başlangıcı itibariyle 37 yaşında olan, ancak kendisini 56 yaşında olarak tanımlayan ...'nin, “Rabia Anne” takma adını kullanarak Hz. Peygamberin soyundan geldiğini (seyit olduğunu), bu nedenle kendisine Allah tarafından manevi bir güç verildiğini, normal insanlardan farklı olarak herkesin göremediği şeyleri manevi olarak görebildiğini, ayrıca yine Hz. Peygamberin soyundan gelen büyüklerinin olduğunu, bu mübarek zatlarla birebir görüşüp istişarede bulunduğunu, Mekke ve Medine'de yaşayan, aynı zamanda zengin olan bu zatların da kendisine yardımcı olmaları ile peygamberin mirası olduğunu belirttiği daireler yaptırdığını, bu daireleri ihtiyaç sahibi ve dindar kişilere tapu masrafı karşılığında vereceğini, ayrıca sadece müslüman kişilerin tedavi ve ... imkanı bulacakları, daha sonra da döner sermayesinden yararlanacakları bir hastanenin yaptırılacağını, hastane hisselerinin de cüzi fiyat üzerinden satıldığını, inşaatı yapacak kişilerin dini bütün müslümanları bir araya toplamak ve İslam dinini yaymak için ev ve hastane hissesi verdiğini, ihtiyaç sahibi şahısların inançlı ve inancından şüpheye düşmeyecek sadakatte kimseler olmasına özen gösterdiğini söyleyip manevi etki altına alarak kendisine bağladığı sanıklar ..., ..., ... ve ...'u, yardımların verileceği şahısların belirlenmesi ve belirlenen şahıslardan para toplanması, paralarla birlikte sözde tapu işlemlerinin yapılabilmesi amacıyla şahısların nüfus cüzdan fotokopileri ve fotoğraflarının alınması gibi konularda kullandığı, sanık ... adına hareket eden bu sanıkların, yardım amaçlı verilecek daire ve hisseler için para veren şahısların
alacakları daireleri görmek isteme talepleri karşısında, bunun manevi bir sınav olduğu, her hangi bir şüpheye ve fitneye kapılmamaları ve sabretmeleri gerektiği ifadeleriyle bu talep ve kuşkularını gidermeye çalıştıkları, bu konuda şüphesi olup verdikleri paraları geri talep eden şahısların bir kısmına paralarını iade ettikleri ve kimseye bir şey söylememeleri hususunda uyardıkları, sanıklar ... ve ...'ün, ...’ye manevi olarak bağlandıkları, Allah dostu inançlı kimseleri bir araya getirmek için yardım amaçlı verilecek daire ve evlerin dağıtılmasına aracılık etmeyi, bir nevi ...’ye hizmet olarak gördükleri, sanıklardan ...’ün çevresinde tanıdığı inançlı şahıslar ve bu şahıslardan almış olduğu referanslar doğrultusunda tespit ettiği şahıslar ile bizzat yüz yüze görüşmelerde bulunarak şahısları ikna ettiği ve paralar topladığı, bazı şahıslar ile görüşmelere eşi ... ile birlikte gittiği, ...’ün kendisini Zeynep takma adı ile tanıttığı, sanık ...’nun ise Orta Asya kökenli bir şahıs olduğu, dini bilgilerden yoksun olmasına rağmen hurafe inançlarının bulunduğu, çevresindekileri kendisinin manevi güçlerinin olduğuna inandırdığı, ... ile bağının bu hurafe inançlardan kaynaklandığı, ...’nin ...’nun bu inançlarından istifade ettiği, sanık ...'nin de, ... adına evlerin dağıtılması için şahıslar belirlediği ve genellikle kendi yakın çevresindeki kişilerden ve akrabalarından paralar topladığı, bu para ve evrakları ...'nin belirlediği zamanlarda sanık ...’e evinde teslim ettiği, ...'ün de bu para ve evrakları ...’nin oğlu olan sanık ... veya kendi kardeşi olan sanık ... aracılığıyla ...’ye ulaştırdığı, ...'nin ... ile olan irtibatını sanık ... aracılığıyla gerçekleştirdiği, sanık ...'un ise ... ile birebir irtibatlı olduğu, sözde yardım amacı ile verilecek daire ve hisseler için inançlı şahısların belirlenmesinde ve para toplama işlemlerinde aracılık yaptığı, ...’nin, belirtilen şekilde toplanan paraları, ...e İnşaat Taahhüt Pazarlama San. ve Tic. Ltd. Şti ortaklarından olup aynı zamanda ağabeyleri olan sanıklar ... ve ... vasıtasıyla yatırımlara dönüştürdüğü, sanıklar ... ve ...'ın, ...’nin faaliyetlerinden haberdar oldukları, hatta bazı şikayetçilerle şirket adına gayrimenkul satış sözleşmesi yapıldığı, sanıklar ... ve ...'ın eşleri olan diğer sanıklar ... ile ...’ın, ...’nin talimatları doğrultusunda olayın gizlenmesi için tedbirli davrandıkları, özellikle ...’ın, aileden olmayan diğer örgüt üyeleri ile olan telefon görüşmelerinde devamlı olarak, duaya katılacağını söyleyip ailenin peygamber soyundan geldiği havasını vermeye çalıştığı, dolandırıcılık mahsulü paranın bir kısmı ile ...’ın annesine ev ve kendisine lüks otomobil satın alındığı, ...’nin her türlü eyleminden aile içinden olan örgüt üyelerinin
bilgi sahibi olduğu ve dolandırıcılık yöntemlerinin açığa çıkmaması için ...’nin talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, ...’nin, kurmuş olduğu sistemin sekteye uğramaması için özellikle aile içerisinden olmayan örgüt üyelerinden ..., ... ve ...’e zaman zaman harçlık gönderdiği, ev ihtiyaçlarını giderdiği, gıda maddeleri gönderdiği ve bu şekilde kendisine olan bağlılıklarını devam ettirdiği, ... aracılığı ile ...’ün kardeşi olan, aynı zamanda ...’de toplanan dolandırıcılık mahsulü paraların kendisine ulaştırılmasında zaman zaman kullandığı ...’e de harçlık gönderdiği, ...’na ise kurbanlar kestirip yemekler hazırlattığı ve bu suretle ...’nu kendi yakınlarına karşı daha inandırıcı bir pozisyona soktuğu, sanıkların, daire ve hastane hisselerinden alan şikayetçilere, sistemden kendileri haricinde diğer şahıslara bahsetmemelerini ısrarla telkin ettikleri, bahsedilmesi durumunda haklarını kaybedeceklerini söyleyerek korkutmak suretiyle eylemlerini gizledikleri, şüpheye düşen, evlerin yerini soran, görmek isteyen ve şikayetçi olabilecek potansiyeldeki kişilere paralarını iade ettikleri, para iade ettikleri üyeler aracılığı ile diğer üyelere sistem içerisinde bulunmalarının herhangi bir riskinin olmadığı intibaını vermeye çalıştıkları,
Katılan ... Yahyaoğlu'nun, güzellik salonu işlettiği sırada bu ... yerine müşteri olarak gelen sanık ... ile tanıştığı, daha sonraki bir tarihte de Türkan'ın ağabeyinin eşi olan sanık ... ile tanıştığı, sanıkların, katılanın güzellik salonunu kapatmasından sonra açtığı butiğe de gidip gelmeye başladıkları, sanık ...'nin, peygamber soyundan gelen seyit olduğunu, gelinleri olan sanık ...'ın da hafız olduğunu söylediği ve katılana 'Devran sana dua yazsın işlerin açılsın.” dediği, Devran'ın daha sonra katılanı arayarak, dua yazamadığını, çünkü üzerinde büyü olduğunu, büyünün bozulması için kutsal mekan olan Medine'den safran alınması gerektiğini, bunun için de 1.500 TL vermesini isteyerek katılandan bu parayı aldığı, daha sonraki tarihlerde sanıkların “Üzerindeki büyüden dolayı kızın ve annen ölecek' diyerek katılanı korkutmak suretiyle 6 yıllık süre içerisinde değişik zamanlarda katılandan toplam 220.000 TL para aldıkları, katılan ...'in istenilen parayı temin etmek için Türkan'ın ağabeyi olan sanık ...'ın da yönlendirmesiyle evini sattığı, katılanın verdiği paraların iadesini istediğinde, sanıklar ... ve ...'ın, ortağı oldukları Asilzade İnşaat Taah. Pazarlama San. Ve Tic. Ltd. Şti'nin hisselerinin bir kısmını katılana devrederek güven telkin etmek suretiyle haksız menfaat temin etmeye devam ettikleri, daha sonra katılanın bu hisseleri sanıklara iade ettiği iddia edilen olayda;
Sanıkların, dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle dolandırıcılık ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve kurulmuş örgüte üye olmak suçlarından yapılan yargılamaları sonucunda;
1-Sanık ... hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurucusu ve yöneticisi olmaktan, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında örgüt üyesi olmak suçlarından mahkumiyet; sanıklar ..., ... ve ... haklarında örgü üyesi olmak suçlarından verilen beraat kararları ile nitelikli dolandırıcılık suçlarından sanıklar ..., ..., ..., ... haklarında katılanlara yönelik kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanıklar ..., ... ve ... haklarında katılan ... Yahyaoğlu'na yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümleri ile katılanlar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., Türkan Sarı, ..., ..., ...'na yönelik olarak sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararlarının vaki temyiz istemleri üzerine yapılan incelemede;
Sanıklar ..., ..., ... ve ...'ın, aynı suç işleme kararının icrası kapsamında katılan ... Kahyaoğlu'ndan 6 yıllık süre zarfında değişik tarihlerde birden fazla kez haksız menfaat temin ettiklerinin; yine sanıklar ... ve ...'ün, aynı suç işleme kararının icrası kapsamında katılan ...'ndan ev için 19.000 TL, daha sonraki bir tarihte hastane hissesi için 4.018 TL aldıklarının anlaşılması karşısında; bu eylemleri nedeniyle kurulan hükümlerde sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekilleri ve sanıklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında örgüt üyeliği suçundan verilen mahkumiyet hükmü ile katılanlara yönelik dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz isteği ile katılanlar ..., ... ve ...'e yönelik sanıklar ..., ..., ..., ... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararları, katılan ...'a yönelik ..., ..., ..., ..., ... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararları, katılan ...'e yönelik ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararları, katılan ... ve Fatma Türk'e karşı ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., Leyla
Sadık ve ... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararları ile katılan ...'e karşı ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik katılanların temyiz isteklerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Sanık ...'ın, suç işlemek için kurulan örgütün kurucusu olan ve yöneticiliğini yapan ...'nin kardeşi olduğu, örgüt tarafından yasal zemin oluşturulmak için kurulmuş olan inşaat şirketinin sorumlu müdürü olduğu, dolandırılan kişilerden elde edilen paraların kullanımını sağlayan, örgütün kasası konumunda olarak faaliyet gösterdiği, dinlenen telefon kayıtlarında, yakalanmaları halinde nasıl davranmaları gerektiği konularında örgüt üyelerine talimatlar verdiğinin anlaşılması karşısında; kurulan suç örgütünün yöneticisi konumunda bulunduğu gözetilerek mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde örgüt üyeliğinden mahkumiyet kararı verilmesi,
b-Sanık ...'ın, örgüt yöneticisi olan ve hakkında katılanlara yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri onanan örgüt kurucusu ve yöneticisi sanık ...'nin tüm sübut bulan dolandırıcılık eylemlerine fikir ve eylem birliği içerisinde katıldığı anlaşılmakla, tüm suçlardan TCK'nın 220/5. maddesi uyarınca mahkumiyetine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde beraatına karar verilmesi,
c-Katılanlar ..., ... ve ...'e yönelik olarak sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında;
Katılan ...'a yönelik olarak, ..., ..., ..., ..., ... haklarında;
Katılan ...'e yönelik olarak, ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında;
Katılan ... ve ...'e yönelik olarak, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında;
Katılan ...'e yönelik olarak, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında nitelikli dolandırıcılık suçlarından verilen beraat kararlarında;
Sanık ...'nin peygamber soyundan geldiğini, Arabistan'dan gelen ve çok zengin olan hayırsever kişilerin evler yaptırdığını ve bu evlerin yalnızca tapu masrafı karşılığında ihtiyaç sahiplerine verileceğini söyleyerek katılanlarda güven oluşturması üzerine, ödeme yaptıkları ve oluşturduğu hileli
hareketlerle sanıkların dini inanç ve duygularını istismar etmek suretiyle aldattığı halde, her bir sanığın suçla ilgisi denetime izin verecek şekilde belirlenip değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken, oluşa ve tüm kapsama göre yerinde görülmeyen ve eylemin hukuki nitelikte olduğundan bahisle tüm sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının ve katılanların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18/12/2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.