Hukuk Genel Kurulu 2013/320 E. , 2014/118 K.
MAHKEMESİ : Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/11/2012
NUMARASI : 2012/712-2012/861
Taraflar arasındaki “üyelikten ihraç kararının iptali ve üyeliğin tespiti” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen 10.11.2009 gün ve 2006/520 E., 2009/679 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar R.. Ç.. ve M.. Ç.. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 01.11.2011 gün ve 2011/1471 E., 2011/1486 K. sayılı ilamı ile;
(…Asıl davada davacı, davalı kooperatifin ortağı olduğunu, anasözleşmenin 14/5 maddesine aykırı olarak 23.09.2006 tarihli olağanüstü genel kurulda ortaklıktan ihracına karar verildiğini, aynı gün alınan yönetim kurulu kararı ile ihracın kendisine bildirildiğini, zimmet suçu işleme kastının olmadığını, kooperatif zararını fazlası ile giderdiğini, buna rağmen ihracına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkilinin kooperatif üyeliğini davacı R.. Ç..'ten devraldığını ve üye olmak için davalı kooperatife başvurduğunu, davalı kooperatifin devir alan ve devredenin kardeş olması nedeniyle devir sözleşmesinin muvaazalı olduğu gerekçesiyle davacıyı üyeliğe kabul etmediğini, bilirkişi raporunda kooperatif zararının 12.210,54 TL olarak belirlendiğini, zimmet raporundaki borcu davacının kendi hesabından kardeşi R.. Ç.. adına havale ettiğini, bu havale karşılığında kooperatif hissesini devralmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu ileri sürerek, davacının üyeliğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili kooperatifin 24.06.2006 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda, 2005 yılına kadar yönetim kurul başkanlığı yapan davacının iş ve işlemlerinin denetlenmesi sonucu kooperatifi zarara uğrattığının tespit edildiğini, bu genel kurulda davacının zimmeti kabul ettiğini, 23.09.2006 günü gerçekleştirilen olağanüstü genel kurulda davacının oyçokluğu ile ihracına karar verildiğini, 24.06.2006 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında usulsüzlük olayları nedeniyle genel kurulun onayı olmadıkça davacı R.. Ç..'in payını başkasına devretmemesi yönünde karar alındığını savunarak her iki davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/219 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama ile davacı R.. Ç..'in kooperatife karşı zimmet suçunun sabit olduğu, Kooperatifler Kanunu ve anasözleşmeye göre çıkarılma kararının hukuka uygun olduğu, davalı kooperatifin 24.06.2006 tarihli genel kurul kararında, ortaklıktan çıkarılan R.. Ç.. 'in genel kuruldan onay almadıkça payını devredemeyeceğinin belirtildiği, bu kararın iptal edilmemesi nedeniyle geçerliliğini koruduğu, davacı M.. Ç..'in çıkarılma kararını ve ortaklık devrini sınırlayan kooperatif yetkili kurullarınca alınan tedbir kararını bildiğinin karine kabul edilmesi gerektiği, bu durumda kooperatif üyeliğini kazanamayacağı gerekçesiyle her iki davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali, birleşen dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkindir.
1- Davacı R.. Ç..'in temyiz itirazları yönünden;
Kooperatif anasözleşmesinin 14. maddesinin birinci fıkrasının 5.bendinde kooperatifin para, mal ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı mahkum olanların yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılacağı düzenlenmiştir. Mahkemenin 01.05.2009 tarihli ara kararında, davacı R.. Ç.. hakkında zimmet suçundan cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında, Muğla 2.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 22.06.2009 tarih ve 2006/219 esas - 2009/51 karar sayılı kararı ile mahkumiyete ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği belirtilmiştir.
Bu durumda davacı R.. Ç.. hakkındaki ihracına ilişkin 23.09.2006 tarihli genel kurul tarihinde hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından verilen ihraç kararı anasözleşmenin 14. Maddesinin 5.bendine uygun değildir. Ancak ortak ile kooperatif arasındaki davanın görülebilme koşulu, yargılamanın her aşamasında ortağın ortaklık sıfatının devam etmesidir. Davacı R.. Ç.. dava tarihinden sonra kooperatifteki hissesini birleşen davanın davacısı M.. Ç..'e devrettiğinden davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken aynı sonuca yazılı gerekçelerle varılması isabetsiz ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK'nun 438/son maddesi gereğince değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir.
2-Birleşen dosyanın davacısı M.. Ç..'in temyiz itirazlarına gelince;
Davacı R.. Ç.. kooperatifteki hissesini asıl dava tarihinden sonra birleşen dosyanın davacısı M.. Ç..'e devretmiş ve bu durumu 01.03.2007 tarihli noter ihtarnamesi ile davalı kooperatife bildirmiştir. Kooperatif yönetim kurulunca devir sözleşmesinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle M.. Ç..'in üyelik talebi reddedilmiştir. Kooperatifler Kanunu'nun 14/2. maddesinde 'ortaklık devredilebilir. Yönetim kurulu, ortaklığı devralan kişinin ortaklık niteliklerini taşıması halinde, bu kişiyi ortaklığa kabul eder.' hükmü kabul edilmiştir. Kooperatif anasözleşmesinin 10. maddesinde de, ortaklık şartları tahdidi olarak sayılmıştır.
Bu durumda mahkemece, birleşen davanın davacısı M.. Ç..'in Kooperatifler Kanunu'nun 14/2. ve anasözleşmenin 10. maddesindeki şartları taşıyıp taşımadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Asıl dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali; birleşen dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemlerine ilişkindir.
Yerel mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar; davacılar vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire ilamının birinci bendinde asıl davanın gerekçesi düzeltilerek onanmasına, ikinci bendinde ise birleşen davanın yukarıda belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmiş, mahkemece, ihraç kararı verebilmek için ihraç anında değil; en geç mahkemenin karar tarihinde kesinleşmiş ceza mahkumiyetinin bulunmasının yeterli olduğu gerekçesiyle birleşen dava yönünden önceki kararda direnilmiştir.
Hükmü, birleşen davanın davacısı M.. Ç.. temyiz etmiştir.
Uyuşmazlık, birleşen davanın davacısı M.. Ç..'in 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 14/2. maddesi ve Kooperatif Anasözleşmesinin 10. maddesindeki şartları taşıyıp taşımadığı hususunun araştırılması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu(KK)’nun “Ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz” başlıklı 16. maddesi;
“(Değişik birinci fıkra: 6/10/1988 - 3476/4 md.) Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme,çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.
Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği,çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde,genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmiyen çıkarılma kararları kesinleşir.
(Ek: 6/10/1988 - 3476/4 md.) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.”
Hükmünü içermektedir.
KK'nun ortaklıktan çıkarılmaya ilişkin hükümleri 06.10.1988 tarih ve 3476 sayılı Kanunla esaslı surette değiştirilmiştir. Değişiklikten önce, anasözleşmede öngörülen sebeplerin dışındaki sebeblerle de ortak haklı sebeplerin varlığı halinde kooperatiften çıkarılabiliyordu. Ancak 3476 sayılı Kanun’un KK.’nun 16. maddesinde yaptığı değişiklikle kanunda ve anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortağın, ortaklıktan çıkarılması mümkün değildi. Kanunda yapılan bu değişikliğin sebebi, haklı sebebin ve haklı sebeple çıkarmanın uygulamada kötüye kullanılmış olmasıdır.
3476 sayılı Kanunla getirilen diğer bir yenilik ise çıkarma kararı kesinleşinceye kadar ortağın ortaklık sıfatının devam etmesi ve ortaklık haklarının kullanılabilmesi ve yükümlülüklerinin de sürmesidir.
Bu aşamada davalı kooperatifin anasözleşmesinin ortaklıktan çıkarmaya ilişkin 14. maddesi üzerinde de durulmalıdır.
Konut Yapı Kooperatifi Anasözleşmesi’nin 14. maddesi;
“Durumları aşağıda gösterilen hallere uyanlar yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılır.
1- 10 ncu maddede yazılı ortaklık şartlarını kaybedenler.
2- Parasal yükümlülüklerini otuz gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile yapılacak ihtarı takip eden on gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takip eden bir ay içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler.
3- Kur’a çekimi sonunda kendilerine düşen konutları kabul etmeyenler.
4- Tapuda kendi adlarına tescilinden önce konutlarında yaptıkları tahribat veya tadilatı yazılı ihtara rağmen düzeltmeyenler.
5- Kooperatifin para, mal ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı mahkum olanlar.
Çıkarma kararı gerekçeli olarak yönetim kurulu karar defteri ile ortaklar defterine kaydedilir. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağı tebliğ edilmek üzere 10 gün içinde notere tevdi edilir. Ortak, çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir veya genel kurula itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır, Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine iptal davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı iptal davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir.
Ortaklar, bu maddede gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarma kararı kesinleşinceye kadar devam eder”
Hükmünü içermektedir.
Anılan maddeye göre, ortağın ana sözleşme gereği üyelikten ihracına karar verilebilmesi için kooperatifin para, mal ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı mahkum olması gerekmekte olup, bunun için ihraç tarihinde kesinleşmiş bir mahkumiyet kararının bulunması gerekmektedir.
Bu kapsamda somut olaya bakıldığında; dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden kooperatif üyesi R.. Ç.. hakında zimmet suçundan açılan kamu davasında, Muğla 2.Ağır Ceza Mahkemesi'nin 22.06.2009 tarih ve 2006/219 E., 2009/51 K. sayılı dosyası ile verilen mahkumiyete ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. Bu durumda üyelikten ihraca ilişkin 23.09.2006 tarihli genel kurul tarihinde R.. Ç.. hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından verilen ihraç kararı anasözleşmenin 14. maddesinin 5. bendine uygun değildir.
Öte yandan, KK’nun 16. maddesi gereğince çıkarma kararı kesinleşinceye kadar ortağın ortaklık sıfatı devam ettiğinden 01.03.2007 tarihinde R.. Ç..’in kooperatifteki hissesini M.. Ç..'e devir yetkisi bulunmaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek R.. Ç..’ten kooperatifteki hissesini devralan M.. Ç..'in Kooperatifler Kanunu'nun 14/2. ve anasözleşmenin 10. maddesinde aranan üyelik şartlarını taşıyıp taşımadığı araştırılarak oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Birleşen dava davacısı M.. Ç.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440. maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.02.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.