Ceza Genel Kurulu 2017/10 E. , 2021/484 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 347-616
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan sanıklar ..., ... ve ...'ın TCK'nın 37/1, 42/1 maddeleri delaletiyle 109/2, 109/3-a-b, 29/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluğuna ilişkin ... 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.11.2013 tarihli ve 347-616 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 11.04.2016 tarih ve 4787-3570 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 15.07.2016 tarih ve 251181 sayı ile;
'Somut olayda mağdurun, şüphelilere ait ...'da bulunan işyerinde daha önceden bir süre çalıştığı ve işten ayrıldığı, taraflar arasındaki alacak-verecek meselesinden dolayı daha önceden taraflar arasında görüşmeler olduğu, bu arada mağdurun sosyal medyada bir kısım paylaşımlarla sanıkların çalışanlarının paralarının ödemediklerine dair sosyal medyada bir kısım paylaşımlarda bulunduğu, ödeme güçlüğü yaşadıklarını ima edip alaycı sözlerle yardım teklif ettiği, 23.01.2013 günü saat 15.00 sıralarında sanıkların ...'dan ...'a gelerek araç kiraladıkları, mağdurun çalıştığı ... ... Petrol'e gittikleri, sanıkların bir süre mağdur ve patronu tanık ... ile oturduktan sonra mağdurla özel konuşmak üzere mağduru araca davet ettikleri, mağdurun binmek istememesi üzerine tanık ...'nun sanıkların kendisine mağdura zarar vermeyecekleri konusuna namus sözü verdiklerini söylemesi üzerine mağdurun araca bindiği, araç hareket ettikten sonra araç içinde araçta bulunan yangın tüpü ile ellerine vurmak baş kısmında iki ayrı yana sigara basmak suretiyle mağduru yaraladıkları, yine mağdurun bu haliyle fotoğraflarını çekerek mağdura ait telefon üzerinden yine mağdura ait sosyal medya hesabına yükledikleri, aynı hesaptan mağdurun ağzından mağduru tahkir edici sözler paylaştıkları, daha sonra mağduru araçtan indirip serbest bıraktıkları dosya kapsamı ile sabittir.
Yerel mahkeme sanıkların mağdurun patronuna mağdura zarar vermeyecekleri konusunda namus sözü vermeleri ve bu şekilde mağduru ikna ederek araca binmesini sağlamaları halini 'hile' kabul etmiş ve sanıklar hakkında TCK.nun 109/2. maddesi gereğince uygulama yapmıştır. Gerçekten de tanık ...'nun anlatımlarına, güvenlik kamerası kayıtları ve mağdurun duruşmadaki anlatımlarına göre sanıkların araca binmesini sağlamak için mağdura yönelik cebir ve tehdidi bulunmamaktadır. Burada çözülmesi gereken sorunlardan ilki sanıkların mağdurun patronu olan tanık ...'na namus sözü vermelerinin hile niteliğinde olup olmadığı, ikincisi eylemin başında değil fakat devamında mağdura karşı işlenen kasten yaralama suçu atılı suçun cebirle işlendiğinin kabulünü gerektirip gerektirmediğine ilişkindir.
Hile, birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, desise, entrikadır. Hile durumunda bir kimsenin diğeri tarafından bilerek ve istenerek yanıltılması söz konusudur. Yanıltma için söz, hareket veya başka herhangi bir araç kullanılabilir. Bu durumda mağdur üzerinde yanlış bir kanı uyandırılmakta ve belli bir davranış modeli sergilemesi için yönlendirilmekte hatta buna zorlanmaktadır. Hile doğrudan mağdur üzerinde gerçekleştirilebileceği gibi iyi niyetli üçüncü kişi vasıtasıyla da yapılabilir. Hile ise, failin bir kısım söz ve davranışlarıyla mağduru hataya düşürmesidir. Aslında burada mağdurun iradesi mevcuttur. Ancak bu irade hile nedeniyle sakatlanmış bir iradedir. Bu halde hilenin yöneldiği mağduru kandırabilecek şekilde ve oranda ağır, yoğun ve ustaca olması, ayrıca sergilenişi itibarıyla mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırabilecek nitelikte bulunması gerekir. Bu açıklamalar ışığında bakıldığında sanıkların mağdura zarar vermeyeceklerine dair mağdurun patronu olan ...'na sözü vermiş olmalarının hile boyutuna ulaşan bir aldatma veya yalan olmadığı, basit yalan niteliğinde kaldığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle sanıkların mağduru bu şekilde araca binmeye ikna etmelerinde hileye başvurduklarının kabul edilemeyeceği, mağduru hakimiyet alanlarına almalarında cebir ve tehdit de kullanmadıkları da sabittir.
Öte yandan mağduru hakimiyet alanlarına alan sanıkların O'na karşı gerçekleştirdikleri etkisi basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralama eyleminin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi sırasında, mağdur araç içinde hakimiyet altına alındıktan sonra gerçekleştirildiği dosya kapsamı ile sabittir. Başlangıçta TCK.nun 109/2. maddesinde yazılı cebir, tehdit veya hile kullanılmadığı kabul edildiğinde suçun mağdurun araca binmesinin temin edilmesi ile TCK.nun 109/1. maddesi kapsamında oluştuğu, mağdurun araca alınma nedeninin mağdurun sosyal medya hesabından sanıklar aleyhine yaptığı paylaşımlarla ilgili bir hesaplaşmaya yönelik olduğu, nitekim mağdurun yangın tüpü ile darp edilmesi, kafasına iki kez yanan sigara basılması, fotoğraflarının çekilerek mağdurun sosyal medya hesabından paylaşılması ve yine mağdurun ağzından kendi sosyal medya hesabından kendisi hakkında tahkir edici sözler paylaşılması şeklinde asıl amaçlanan eylemlerin gerçekleştirildiği, bu eylemlerin sanıkların asıl amacını oluşturduğu, bu nedenle cebrin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu gerçekleştirmek için değil, mağduru küçük düşürüp kendi müşteri kitleleri üzerindeki etkisini kırmayı amaçladıkları diğer sosyal medya paylaşımlarını gerçekleştirmeye yönelik olduğu, nitekim yerel mahkemece sosyal medya paylaşımları yönünden hakaret suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu paylaşımları gerçekleştirmeye yönelik cebrin ise zaten hareket halindeki araç içinde tutulan mağdurun hürriyetinden yoksun kılınması suçunun bir unsuru değil fakat müstakilen silahla basit yaralama suçunu oluşturduğu kanaatine varıldığı' görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 29.11.2016 tarih ve 10010-8116 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar haklarında tehdit, eziyet ve hakaret suçlarından verilen beraat hükümleri temyiz edilmeksizin, özel hayatın gizliliğini ihlâl suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucu eylemlerin hakaret suçunu oluşturduğunun kabulüyle bu suçtan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar ise itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların eylemlerinin nitelendirilmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Suç tarihinde 33 yaşında olan mağdur ...’ın sanıkların sahibi oldukları ... ... isimli iş yerinde yaklaşık 1 yıl boyunca işletme müdürü olarak görev yaptıktan sonra 10.11.2012 tarihinde ayrıldığı, olayın gerçekleştiği 23.01.2013 tarihi itibarıyla ... ilinde bulunan Cafe... isimli iş yerinde çalışmakta olduğu,
23.01.2013 tarihinde saat 19.20’de ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından mağdur hakkında düzenlenen rapora göre; sağ göz altında 2x2 cm çapında hematom ve ekimoz, frontal orta hatta 0,5x0,5 cm çapında sigara yanık izi, sağ frontalde 0,5x0,5 cm çapında sigara yanık izi, her iki el 3,4 ve 5. parmaklarda yüzeyel abrazyon ve hassasiyet, sağ dizde ... ve hassasiyet, sağ yan T-6 kotlarda ... ve hassasiyet belirlendiği, alkolmetre ile yapılan ölçümde 0 promil alkol tespit edildiği, radyografilerinde osseöz patolojiye rastlanılmadığı, belirtilen bulguların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu,
23.01.2013 tarihinde saat 22.30’da ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından mağdur hakkında düzenlenen rapora göre; çekilen grafilerinde midede yabancı cismin net olarak görülmediği,
06.02.2013 tarihli ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce mağdur hakkında düzenlenen raporda; kafa kemiklerinde kırık, travmatik kafa içi değişimleri, iç organ ve büyük damar yaralanması ile nörodefisit tarif edilmediğine göre; cildi lezyona (ekimoz, abrazyon) neden olan yaralanmasının mağdur üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olduğunun, vucutta herhangi bir kemik kırığı tarif edilmediğinin bildirildiği,
23.01.2013 tarihinde ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından sanıklar haklarında düzenlenen raporlarda; vücutlarında travmatik lezyona rastlanılmadığının, alkolmetre ile yapılan ölçümlerde 0 promil alkol tespit edildiğinin belirtildiği,
23.01.2013 tarihli üst araması ve teslim tesellüm tutanağına göre; sanık ...’ın yapılan üst aramasında bir yüzünde siyah zemin üzerinde '... ... ... My World Andromeda AVM Batı Ataşehir/... Tel:...', diğer yüzünde yine siyah zemin üzerinde 'Türker Motors ... Caddesi No:101/E Kadıköy/... ...' yazılı beyaz renkli bir adet çakmak bulunduğu,
23.01.2013 tarihinde polis memurları tarafından düzenlenen tutanağa göre; mağdurun sanıkların, kendisine ait Facebook hesabının şifresini zorla aldıktan sonra hesabında kendisinin darp edilmiş hâldeki resimlerini yayınladıklarını ve kendisi tarafından yazılmış gibi hakaret içeren yorumlar paylaştıklarını beyan etmesi üzerine mağdurun Facebook profilinde yayınlanan resimler ve yorumların kopyalanarak alındığı, bu yorumların 'Flaş flaş ... açılımı: Ben çok büyük bir yalancıyım! Herkese yalan söyledim. En büyük o... çocuğu benim. Benden başka o... çocuğu yoktur. Ben ettim siz etmeyin!', 'İ..eyim ben i..e', 'Herkese veriyorum.', 'O... çocuğu=....', 'Domates biber alayına gider...Yüz buruşturmakla ağır abi olunmaz.' şeklinde olduğu, ayrıca mağdurun yüzünde darp izlerinin bulunduğu hâlde araç içinde çekilmiş fotoğrafları ile mağdurun gözlerinin, üzerinde '...' ibaresi yazılı olan beyaz renkli bir çakmakla kapatılmış, sağ kulağının da kime ait olduğu görünmeyen bir el tarafından tutulmuş vaziyetteki fotoğrafının yine mağdura ait Facebook hesabında yayınlandığı,
24.01.2013 tarihli CD inceleme tutanağına göre; ... Petrol ve Cafe... isimli iş yerlerine ait kamera görüntüleri incelendiğinde; 20130123-144322-0140 numaralı görüntüde saat 14.43.25’ten 14.43.35’e kadar sırasıyla önden arkaya doğru tanık ..., sanıklar ..., ... ve ...’nun Cafe... isimli iş yerinden kameraya göre sol taraftan gelerek çıkış kapısından çıktıkları ve çıkış kapısından sol tarafa doğru yürüyerek gittikleri, 20130123-144326-1600 numaralı görüntüde saat 14.43.55’te görüntüye girdikleri, saat 14.44.03’te tanık ..., arkasından sanıklar ... ve ...’nun görüntüden çıktıkları, 20130123-145826-1600- 1 numaralı görüntüde saat 15.02.10’da görüntüye sanık ...’ın girdiği ve saat 15.02.16’da görüntüden çıktığı, saat 15.02.16’da sanık ...’nun görüntüye girdiği ve saat 15.02.21’de görüntüden çıktığı, saat 15.02.20’de mağdur ...’ın görüntüye girdiği, sigara yaktığı ve yalnız olarak beklemeye başladığı, saat 15.02.28’de görüntüye sanık ... ve tanık ...’nun da girdikleri, herhangi bir sanık tarafından mağdurun koluna girilmediği, saat 15.02.37’de mağdur ...'ın geride yalnız olacak şekilde görüntüden çıktığı,
24.01.2013 tarihinde polis memurları tarafından düzenlenen tutanakta; sanıkların olay günü ... Havaalanında ...-... hattında uçuş gerçekleştirecek olan Pegasus Hava Yollarına ait uçak içerisinde yakalandıklarının, ... Havaalanı Şube Müdürlüğünde görevli polis memuru ile yapılan telefon görüşmesinde; sanıkların havaalanı emanetine herhangi bir silah bırakmadıkları bilgisinin alındığının belirtildiği,
24.01.2013 tarihinde polis memurları tarafından düzenlenen tutanağa göre; sanık ...’ın ifadesinde mağdurun, kendisine hakaret içeren telefon mesajları gönderdiğini ve sosyal paylaşım sitesinde benzer içerikli paylaşımlarda bulunduğunu, bu mesaj ve paylaşımların cep telefonunda kayıtlı olduğunu belirtmesi üzerine söz konusu web sitesi ve sms ekran görüntülerinin çıktılarının alındığı, bu çıktılardan ... ... isimli iş yerine ait olduğu anlaşılan Facebook hesabında 15.01.2013 tarihinde '@... bir ilke imza atıyorPERSONEL borcunu ödeyemediği için party orgnz ediyor (HEAVY boy.s)bizi yanliz bırakmayın imajımızı sarsmayın.', 'Emeğe saygı!!!shotistanbul çalışanınızın hem hakkını vermiyorsunuz hem de karaliyormusunuz AYIP.' içeriklerinde paylaşımların yapıldığı, .... adıyla '...=(S) Şerefsiz(H)haysiyetsiz(O)o.Ç(T)topluluğu imiş, kısaltması ..ilginç!!' şeklinde tavsiye yazıldığı, şikayetim var isimli sitede 'Staf Party, Herkese açık, Düzenleyen: şikayetim var, Zamanı: bugün 21.00, yarın 05.35, Yeri: ... ..., Detaylar: İştirak ederseniz belki personelin ödemeleri gerçekleşir. Arkadaşlarını davet et personele paralaro ödenmiyor.' içerikli paylaşımda bulunulduğu, mağdur tarafından sanık ...’a 14.01.2013 tarihinde saat 16.07’de '..., nedir durum paramin ustunemi yatıyorsun 12.400 alacağım var. Çözüm istiyorum o paramida almak istiyorum. Eğer sıkışıksaniz müşteri portföyümden yardım kampanyası adi altında party organizasyonunda Yapim shotta sende Karli çıkarsın Zorlamamış olurum seni.', 15.01.2013 tarihinde saat 01.45’te '@Shotistanbul gene bi ilke imza atıyor personel borcunu ödeyemediği için party organize ediyor Heavy boy,s bizi yanliz bırakmayın imajımızı sarsmayın rezervasyon 0(532) 7904927. Bana dönmesen ok yaydan çıkar yaşadığım mağduriyetin fazlasını mağduriyetin fazlasını yasatirim bilgine. Bendeki 13500 kisiye iletecem gerisinide karşılıklı kimin elinden ne gelirse yaparız insanlığı korkaklık diye yorumlayan sensin.', 15.01.2013 tarihinde saat 17.53’te 'kafayı yedim canıma susadım geçmişte kimin...', 20.01.2013 tarihinde saat 22.04’te 'Elindeki databays’in %90 l’ni bende oluşturdum hadi ordan engelleme koy. Güzel bir metin üzerinde çalışıyorum biter bitmez 4900 SMS gunderiyorum evimden edersiniz demek. Freshop sampanyasini 1800 den ac bana 1 senelik Tlfn faturamı kes benden geri kalanında üstüne yat bide karala beni. Ses sigara ve maliyedende gurusecez adresim icinde fazla kasma haritadan olduğum nokta belli bilet paranda vardır artık. Parami alamicam belki ama ikimizinde banka hesabı boş olacak' içerikli mesajların gönderildiği,
24.01.2013 tarihinde sanıklar müdafisi tarafından dosyaya sunulan mağdura ait Facebook hesabının profil görüntülerine göre; mağdurun olaydan sonra 'Arkadaşlar durumum iyi. Meraklanacak bir şey yok. Keşke ben de onların hâlini yayınlayabilseydim. 3 adam anca bu kadar yapabildi. Hesabım daha kapanmadı. Emeğimi ve onurumu zedeletmem. Üzüldüğüm tek şey bir markayı yaratıp karşılığında bunlarla karşılaşmak. Andromeda ve ... müşterileri de tanısın herkesi. He adres gene belli sıradakiler gelebilir.', '05xx 6xx6xx1 bu numaradan ulaşabilirsiniz bana hattımı gasp ettikleri için.' içeriklerinde paylaşımlar yaptığı ve güncel hâline ilişkin bir adet fotoğraf paylaşarak altına da 'Şimdiki hâlim. Yapabildikleri bu. Meraklanmayın.' yorumunu yazdığı,
Bilirkişi raporuna göre; 23.01.2013 tarihinde meydana gelen olayla ilgili olarak ... Petrol ve eklentisi olan Cafe... isimli iş yerine ait güvenlik kamerası kayıtlarının incelenmesi sonucu; işletmenin sahibi olan ... ile birlikte fotoğraflardaki sıraya göre sanıklar ..., ... ... ve ...’ın olay günü saat 14.43’te iş yerine ait güvenlik kamerasının görüntü alanına girdiklerinin, saat 14.44’te şahısların Cafe... isimli iş yerinden dışarı çıkarak iş yerinin petrol istasyonu tarafında bulunan müdürüyet kısmına geçtiklerinin, saat 15.02 sıralarında sanık ... ve arkasında sanık ...’nin müdüriyet kısmından çıkarken güvenlik kamerasının görüş alanına girdiklerinin, kısa bir süre sonra mağdurun müdüriyet kapısı girişinde sigara yakarken görüldüğünün, arkasından tanık ... ve sanık ...’ın mağdurun yanına geldiklerinin, tanık ... ile mağdurun kısa bir süre konuştuklarının, güvenlik kamerası görüntüsünden en son sanık ...’ın tanık ...’ın önünde ve mağdurun da tanık ... ile sanık ...’ın arkasında yürüdüklerinin görüldüğünün tespit edildiği,
15.02.2013 tarihli ekspertiz raporuna göre; sanık ... adına kiralanan 34 xF 7xx7 plaka numaralı otomobilden temin edilen bir adet 'Dalgıç' ibareli, kırmızı renkte 1 kg ABC tozlu yangın söndürme tüpü üzerinden tespit edilen parmak izlerinin sanık ...’ın sol el orta parmak ve sol el yüzük parmak izleri ile aynı olduğu,
... Otomotiv A.Ş. tarafından düzenlenen yazıya göre; sanık ... adına kiralanan 34 xF 7xx7 plaka numaralı otomobilde GPRS bulunmadığı, aracın 23.01.2013 tarihinde saat 13.30’da müşteriye teslim edilip aynı gün saat 16.35’te tekrar teslim alındığı, her kiralamadan sonra aracın içi ve dışının detaylı temizlik amacıyla yıkatıldığı,
26.04.2013 tarihinde sanıklara ait olan cep telefonları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora göre; mağdurun, sanık ...’ın cep telefonunda '... ...' ismiyle kayıtlı olduğu ve söz konusu telefonda sanık ... ile mağdur arasında gerçekleşen karşılıklı mesajların bulunduğu, bu mesajların;
'14.01.2013 saat 16.07
15.01.2013 saat 01.45
15.01.2013 saat 17.53
Sanık ...: Hamgi kafa? Sen gel bem bekliyorum seni!
Sanık ...: Gel sadece ama bana gel!
17.01.2013 saat 13.27
20.01.2013 saat 22.04
10.12.2013 tarihinde mağdur tarafından dosyaya sunulan temyizden ve şikâyetten vazgeçme dilekçesinin içeriğine göre; sanıkların ortak oldukları ...’da bulunan '...' isimli iş yerinde müdür olarak çalışmaktayken bazı anlaşmazlıklar nedeniyle ayrıldığını, işçi alacakları ödenmediği için birkaç kez sanıklarla görüştüğünü ancak sonuç alamadığını, bunun üzerine sanıklara ait işletmenin Facebook sayfasında bazı beyanlarda bulunduğunu, ... isimli şahsı sanıkların işletmesinde çalışırken tanıdığını, işten ayrıldıktan sonra onunla görüşerek ...’ın ...’da bulunan kafesinde müdür olarak çalışmaya başladığını, Facebook sayfasındaki paylaşımlarından sonra, ...’ı tanıyan sanıkların onu telefonla arayarak durumu aktardıklarını, ...’ın da anlaşmazlıkların çözülmesi için sanıkları ...’a davet ettiğini, sanıkların ...’a gelince önce ... ile benzinlikte görüştüklerini, sonra ...’ın, kendisini çağırdığını ve hep beraber oturup konuştuklarını, ...’ın misafirlerinin gelmesi üzerine 'Başka bir yerde konuşalım.' diyerek bulundukları yerden sanıklarla beraber ayrıldıklarını, ne ...’ın ikna etmesi ne de sanıkların zorlaması sonucu araca bindiğini, sanıkların üzerinde bir silah da görmediğini, arabada konuşmaya devam ettikleri sırada sanıklar hakkındaki paylaşımları nedeniyle bir gerginlik olduğunu, kendisinin aracın sağ arka kısmında oturmakta olduğunu, sanık ...’nin arkaya dönerek elinin tersiyle kendisine vurduğunu, diğer sanıkların ise ortamı yatıştırmaya çalıştıklarını ancak araç içerisinde bir kargaşa olduğunu, kendisinin de sanık ...’ye vurmaya çalıştığını ve karşılıklı olarak birbirlerine küfür ettiklerini, bu sırada sanıklardan birinin elinde bulunan sigaranın yüzüne değdiğini, sanık ... ile birkaç kez karşılıklı olarak birbirlerine vurduklarını, devamında sanık ...’ın sanık ...’yi sakinleştirdiğini ve anlaştıklarını, telefondan Facebook’ta yer alan paylaşımları sildiğini, bu esnada hâlen sinirli olan sanık ...’nin, kendisine hakkı olan işçilik alacağını vermeyeceğini söyleyerek 'S..tir git.' dediğini, bu konuşmadan sonra araçtan indiğini, diğer sanıklar ... ile ... ...’ın peşinden gelerek parasını ödeyeceklerini söylediklerini, devamında ...’ı telefonla aradığını, bulunduğu yere gelen ...’a başına gelenleri anlattığını, ...’ın da sinirlenerek polise gitmesini tavsiye ettiğini, olayın siniriyle kendisine yangın tüpüyle vurduklarını söylediğini ancak böyle bir olayın yaşanmadığını, zaten olaydan sonra arkadaşlarına gönderdiği fotoğraflarda da görüldüğü gibi kendisinde çok fazla darp izi bulunmadığını, bazı arkadaşlarının yönlendirmesiyle yaşananları sanıklar aleyhine sonuç doğuracak şekilde abarttığını, sanıkların bu kadar ceza alacaklarını tahmin etmediğini, olayların bu şekilde gerçekleştiğini, kendisinin tek kusurunun Facebook’ta sanıklar hakkında ağır ithamlarda bulunması ve sanık ...’nin suçunun ise araçta kendisine vurması olduğunu, olaydan sonra sıcağı sıcağına yaşadığı psikoloji ve arkadaşlarıyla yaptığı telefon görüşmeleri sonucu dolduruşa gelmesi nedeniyle sonucun böyle olduğunu, şu anda samimi bir şekilde olayı anlattığını belirttiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... 23.01.2013 tarihinde Kollukta; ...’da bulunan sanıklara ait ... ... isimli iş yerinde yaklaşık 1 yıl süreyle çalıştığını, 10.11.2012 tarihinde çalışmak istemediğini söylerek ayrıldığını ve ... iline geldiğini, hâlen ...’da tanık ...’na ait Cafe... isimli iş yerinde çalıştığını, eski çalıştığı iş yerinden toplam 12.600 TL alacağının bulunduğunu, sanıkların bu parayı kendisine ödemediklerini, bu nedenle sanıklarla zaman zaman telefon görüşmesi yaptığını ve sanıkların, kendisine karşı bazen hakaret ve tehdit içeren sözler söylediklerini, kendisinin de sanıklara 'Adresim burası. Gelin ne yapacaksanız yapın.' dediğini, 23.01.2013 tarihinde saat 15.00 sıralarında ... Petrol’de çalıştığı sırada sanıkların, iş yerine geldiklerini ve kendisiyle konuşmak istediklerini söylediklerini, bu esnada sanık ...’nin montunu hafifçe kaldırarak belinde takılı vaziyette olan siyah renkli silahı gösterdikten sonra montunu kapattığını ve sanıkların, kendisini kolundan tutarak 'Gel bakalım. Seninle biraz konuşacağız.' dediklerini, sanıkların, kendisine ve çalıştığı iş yerine zarar verebileceklerini düşünerek korktuğunu ve sanıkların gelmiş oldukları araca bindiğini, aracı sanık ...’ın kullandığını, sanık ...’nin aracın ön koltuğuna oturduğunu, belinden çıkardığı siyah renkli silahı kendisine doğrulttuğunu ve başına dayayarak yol boyunca çekmediğini, sanık ...’ın ise aracın arka koltuğunda, kendisinin yanında oturduğunu, elindeki yangın tüpüyle kafasına ve vücudunun çeşitli yerlerine vurarak kendisini darbettiğini, sanık ...’ın 'Senin ailenin evine de gittim. Onlar evde yoktu. Sen bizi tanımıyor musun? Seni polis lojmanlarının içerisine sokup kafana orada sıkarız. Ananı avradını sinkaf ederiz. Seni hiçbir yerde çalıştırmayacağım. Parmaklarını kıracağız. Seni sakat bırakacağız. Yaşatmayacağız. ...’da bir daha nefes alamazsın. Seni buradan da göndereceğiz. Bir daha karşına çıktığımızda kendini ölü bil.' şeklinde sözler söylediğini, sanığın elindeki silahla kafasını itmesi ve tehdit etmesi nedeniyle kendisini savunamadığını, sanık ...’ın da elindeki yangın tüpüyle diz kapaklarına ve parmaklarına vurmaya devam ettiğini, bu sırada araçla seyir hâlinde olduklarını ve havaalanı yoluna doğru gittiklerini gördüğünü, sanıkların içmiş oldukları sigaraları kendisinin kafasında söndürdüklerini, birbirlerine de '...’e yaptıklarını buna da yapalım. Sıkalım kafasına, atalım bir kenara gitsin. Şişeye oturtup herkese rezil edelim.' şeklinde sözler söylediklerini, havaalanı yolunda bir yerde durarak aracı boş bir araziye çektikten sonra sanıkların, kendisini ..., yumruk ve yine ellerinde bulunan yangın tüpü, sopa gibi aletlerle darbettiklerini, üçünün birden kendisine 'Sen bu ellerle mi bize alacağın olduğunu belirtir mesaj yazdın? Senin parmaklarını kıralım da gör. Sen bizi bilmiyor musun? Biz seni nereye kaçarsan kaç bulmaz mıyız? Sülaleni sinkaf ederiz. Aileni de aldırırız. Hepsinin yerini biliyoruz.' şeklinde hakaret ve tehditlerde bulunduktan sonra özellikle yangın tüpüyle parmaklarına ve diz kapaklarına vurmaya devam ettiklerini, sanık ...’nin elindeki silahı kendisine doğrultmayı sürdürdüğünü ve bir yandan da 'Gelin bunu buraya gömelim. Uğraşmayalım o... çoçuğuyla.' dediklerini, kendisinden cep telefonunu istediklerini ancak vermediğini, sanık ...’nin, silahı kafasına bastırarak 'Vereceksin ulan.' diye bağırmasından sonra pantolonunun arka cebinde bulunan cep telefonunu zorla aldıklarını, sanıklar ... ve ...’ın, kendisini tuttuklarını, sanık ...’ın ise bu cep telefonuyla fotoğraflarını çekmeye başladığını, bu sırada sanık ...’ın üzerinde '...' ibaresi yazılı olan çakmağı gözüne tuttuğunu, sanık ...’nin, küçümser bir şekilde sağ kulağını tuttuğunu, sanık ...’ın ise kendisinin bu hâlde fotoğraflarını çektiğini, ayrıca sanıkların kendilerine ait cep telefonlarıyla da görüntü aldıklarını, darbetmeye devam ettiklerini, sanık ...’nin araçtan inerek kapıyı açtığını ve kendisinin kaburgalarına tekmeyle birkaç defa vurduğunu, tekrar aracın ön koltuğuna oturduktan sonra da kendisini yumruklarla darbetmeye devam ettiğini, aracın içinde kendisinin telefonuyla internete bağlandığını, Facebook sayfasını açıp hesabının şifresini istediğini, vermeyince 'A... na koyduğumun çocuğu. Nasıl vermezsin lan?' diyerek yine elindeki silahı kafasına doğrultup 'Söyle lan şifreyi o... çocuğu yoksa kafana sıkarız.' şeklinde sözler söylediğini, bu sırada sanık ...’ın da, sol elini diz kapağının üzerine koyduğunu, sanık ...’nin yangın söndürme tüpüyle sol eline birkaç defa vurduğunu, sanık ...’ın 'Nasıl vuruyorsun? Hızlı vur. Kıramadın mı hala parmaklarını?' diyerek söylendiğini, şifreyi söylemediği için sanıkların, ellerinde bulunan sigaraları kafasında söndürerek kendisine işkence yaptıklarını ve Facebook şifresini vermek zorunda kaldığını, sanık ...’in, Facebook hesabına giriş yaparak çekmiş oldukları resimleri paylaştığını ve ardından şifreyi de değiştirdiğini, telefonun içinde takılı olan sim kartı çıkartıp aldıklarını, kendi aralarında 'Bunu uzağa bir yere atalım da i...e bir yere ulaşamadan biz uçağa binip gidelim.' gibi konuşmalar yaptıklarını, devamında kendisini araçtan çıkartarak boş araziye doğru attıklarını ve telefonunu da araziye doğru fırlattıktan sonra araçla olay yerinden uzaklaştıklarını, telefonunun kartı olmadığı için kimseden yardım isteyemediğini, caddeye çıkarak yoldan geçmekte olan bir kamyona el kaldırdığını ve bu kamyonla Kekliktepe kavşağına geldiğini, burada bir petrol ofisinden telefonla yardım istemesi üzerine çalıştığı iş yerinden gelerek kendisini aldıklarını, sanıklar hakkında şikâyetçi olduğunu,
Önceki beyanına ek ve önceki beyanından farklı olarak 23.01.2013 tarihinde Kollukta; 23.01.2013 tarihinde saat 14.30 sıralarında tanık ...’nun, kendisini telefonla arayarak '...’dan arkadaşların gelmiş. Cafe... isimli yere gel.' dediğini, bunun üzerine söz konusu iş yerine gittiğini ve Cafe...’nun üst katında bulunan ...’ın yazıhanesine çıktığını, kendisini kapıda gören sanıkların ayağa kalktıklarını, sanık ...’ın hemen kolundan tutup 'Gel. Seninle bir konuşalım.' diyerek kendisini dışarı çıkarttığını ve bu sırada kulağına doğru eğilerek 'Buradakilerin de başını belaya sokma.' dediğini, sanıkların dikkat çekmeyecek bir şekilde kendisini yazıhaneden dışarı çıkarttıklarını, aşağı indiklerinde sanıklara onlarla beraber gitmeyeceğini söylediğini ancak sanık ...’ın bu sırada koluna girmiş olduğunu, sanık ...’nin ise üzerinde bulunan siyah montun sağ tarafını açarak siyah renkli bir tabanca gösterdiğini ve 'Bin lan o... çocuğu. Biz senin aileni araştırdık. Sen bizden kaçacağını mı zannettin? Ailenin adresine gittik, köye gitmişler.' dediğini, bu sözler üzerine sanıkların olay yerine geldikleri aracın arka koltuğuna oturduğunu ve daha önceki beyanında ayrıntılarıyla anlattığı şekilde olayların gerçekleştiğini, kendisini götürdükleri yerde sanık ...’ın tespihini kopartarak tespih boncuklarını kendisine tek tek yutturduklarını, ayrıca sanık ...’ın bu yerde ağabeyi ...’nu telefonla arayarak 'Biz o... çocuğunu dağa kaldırdık. Bak duy.' dediğini, telefondan sesi dışarı verilen ...’nun da 'Anasını sinkaf ettiğimin çocuğu, daha ananı sinkaf edeceğiz. Bunlar ne ki? Sen bizim kim olduğumuzu bilmiyor musun?' biçiminde sözlerle kendisine yönelik olarak hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, sanıkların yutturdukları tespih boncuklarının hâlen vücudunda olduğunu,
Savcılıkta; sanıklar hakkındaki şikâyetinin devam ettiğini, uzlaşmak istemediğini,
Mahkemede; sanıklardan şikâyetçi olup davaya katılmak istediğini, sanıkların, kendisine 'Araca bin.' dedikleri sırada binmek istemediğini ancak tanık ...’nun 'Bana namus sözü verdiler. Bin. Herhangi bir şey olmaz.' demesi üzerine araca bindiğini, biraz uzaklaştıktan sonra yanında oturan sanık ...’ın, üzerini aradığını ve o anda sanıkların niyetlerinin kötü olduğunu anladığını, sanıkların bir yerde durduklarını, sanık ...’nin aracın arkasından yangın tüpünü alıp getirdiğini, her üç sanığın yangın tüpü, yanar vaziyetteki sigara ve tekme tokatlarla kendisini darbettiklerini, sanıklarla arasındaki anlaşmazlığın nedeninin, daha önce yanlarında çalıştığı sanıklardan alacaklı olması olduğunu, sanıkların, işine çok fazla karışmaları, personelini işten kovmaları ve dört aylık maaşını da ödememeleri nedenleriyle iş yerinden ayrıldığını, internet üzerinde sanıklar hakkında yayın yaptığını ancak ilk başta hakarette bulunmadığını, sanıklar, kendisine telefonda 'O...u çocuğu' şeklinde sözlerle hakaret ettikleri için kendisinin de internet üzerinden onlara karşılık verdiğini, ayrıca işten ayrıldıktan sonra iş yerinin bulunduğu rezidanstaki ikametinden de kendisini sanıkların tehditlerle uzaklaştırdıklarını, kendisinden telefonunda bulunan şahsi müşteri numaralarını silmesini istediklerini, işletme sanıklara ait olsa da mekanın işletmecisinin kendisi olduğunu, sanık ...’nin araç içerisinde kendisine silah çektiğini, ayrıca kafasına sıkmakla, şişeye oturtmakla tehdit ettiklerini, hakarette bulunduklarını, yanan çakmağı gözüne tuttuklarını, sigaraları üzerinde söndürdüklerini, kulağı çekili vaziyette resmini çektiklerini, üzerindeki telefonunu alarak ve zorla şifrelerini öğrenerek internet sayfasına girdiklerini ve söz konusu resimleri paylaştıklarını, 'Ben i...yim. Topum.' şeklinde yazılar yazdıklarını, sim kartına el koyduktan sonra telefonunu iade ettiklerini, daha sonra kendisini araçtan indirerek çekip gittiklerini, kendisini darp ettikleri sırada sanık ...'ın elinde bulunan tespihin koptuğunu ve kendisine 'Sen bu tespihi nasıl kırarsın?' diyerek tespih tanelerinin hepsini yutturduğunu,
Tanık ... Kollukta; mağdur ile sanıkları ...’da bulunan ... Cafe Bar isimli iş yeri nedeniyle 2 yıldır tanıdığını, mağdurun yaklaşık 1 ay önce ... iline gelerek sahip olduğu ... Petrol isimli iş yerinde danışman olarak göreve başladığını, mağdura daha önce işletme müdürü olarak çalıştığı ... Cafe Bar isimli iş yerinden neden ayrıldığını sormadığını, mağdurun da kendisine bu konuda herhangi bir şey anlatmadığını, olay tarihinden yaklaşık 2-3 gün önce sanık ...’ın, kendisini telefonla arayıp mağdurla alacak verecek meselesinden dolayı sanal ortamda yapılan yazışmalar nedeniyle sorun yaşadıklarını anlattığını, kendisinden mağdurla bu konu hakkında konuşmasını rica ettiğini, bunun üzerine mağdurla görüştüğünü, mağdurun da ... Cafe Bar isimli iş yerinden alacaklı olduğunu bildirmesi üzerine mağdura bu hususu aralarında güzellikle hâlletmeleri gerektiğini söylediğini, 22.01.2013 tarihinde sanık ...’nin, kendisini telefonla arayarak ...’a gelip mağdurla görüşeceklerini ifade ettiğini, kendisinin de bu durumu mağdura ilettiğini, 23.01.2013 tarihinde saat 13.30 sıralarında sanık ...’nin, kendisini yine telefonla arayarak ...’da olduklarını bildirdiğini, bu telefon görüşmesi üzerine sanıkları Cafe... isimli iş yerine davet ettiğini, aynı gün saat 14.00 sıralarında sanıkların gri renkli bir araçla iş yerine gelip kendisini beklediklerini öğrendiğini ve iş yerine giderek sanıklarla beraber yemek yediklerini, yemekten sonra sanıkların mağdurla görüşmek istediklerini bildirmeleri üzerine iş yerinin müdüriyet kısmına geçtiklerini, bir süre sonra mağdurun gelmesiyle beraber sanıkların mağdurla özel görüşmek istediklerini söyleyerek hep beraber iş yerine geldikleri araca binip uzaklaştıklarını, sanıkların üzerinde silah görmediğini, mağdurla sanıklar arasında herhangi bir tartışma yaşanmadığını, yaklaşık 2 saat sonra mağdurun, kendisini telefonla arayarak Kekliktepe kavşağında olduğunu, sanıkların kendisini darbettiklerini söylemesi üzerine aracıyla bulunduğu yere giderek mağduru aldığını ve iş yerine getirdiğini,
Mahkemede; daha önce sanıkların yanında çalışan mağdurun olay tarihinde kendisinin yanında görev yapmaya başladığını, sanıkların, kendisini telefonla arayarak '... ile bizim aramızda problem var. Biz ...'a gelelim, görüşelim.' dediklerini, ...'a gittiklerinde mağduru da çağırdığını ve hep beraber iş yerinde oturduklarını, kendisinin 'Görüşecek bir şey varsa buyrun oturup görüşelim.' demesi üzerine sanıkların 'Biz kendi aramızda başbaşa konuşacağız. İnternetteki yazıları sildireceğiz. Özel görüşmemiz lazım.' dediklerini, araca geçtikleri sırada mağdurun 'Bunların üzerinde silah var.' şeklindeki sözlerine 'Bir şey olmaz. Başkaları da araya girdi. Namuslu, güvenilir insanlar söz verdiler.' diyerek karşılık verdiğini ve mağdurun araca binmeye ikna olduğunu, sanıklar ve mağdurun arabaya binip uzaklaştıklarını, bir süre sonra mağdurun, kendisini telefonla arayarak 'Şu anda bir kamyondayım. Telefonumu kırdılar. Gel beni al.' dediğini ve bulunduğu yeri tarif ettiğini, mağduru oradan alarak hastaneye götürdüğünü, sanıklarda herhangi bir silah görmediğini sadece mağdurun, sanıkların silahlı olduklarını iddia ettiğini, sorulması üzerine; mağdura ne olduğunu sorduğunda mağdurun sanıkların, kendisini dövdüklerini, üzerinde sigara söndürdüklerini, hakaret ve tehdit ettiklerini söylediğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ... Kollukta; mağdurun ... ... isimli iş yerinde işletme müdürü olarak çalıştığını, sanıklar ... ve ... ...’ın, kendisinin ortakları olduğunu ayrıca sanık ... ile kardeş olduklarını, mağdurun alkole düşkün bir insan olduğunu, çevreden kokain kullanmaya başladığını da duyduğunu, bu nedenle mağdurla aralarında ufak ufak şürtüşmelerin yaşanmaya başladığını, iş yerine ait tüm yetkileri mağdura bıraktıkları için müşterilerin, kendilerini değil, mağduru tanıdıklarını, aynı zamanda iş yeri sosyeteye hitap ettiği için çok sayıda tanınmış insanın geldiğini, bu insanların ağırlandığı zamanlarda dahi mağdurun alkollü olduğunu fark ettiğini, çok defa bu konuda mağduru uyardığını, son kez mağdurun Anadolu Yakasındaki bir organizasyona kendilerinden izin almaksızın katıldığını ve oradan alkollü bir şekilde telefonla arayıp işi bıraktığını söylediğini, ... ... isimli iş yerinin Andromeda Rezidansın girişinde olması ve üst katların ikamet olarak kullanılması nedeniyle mağdurun işletme müdürü olarak çalıştığı dönemlerde bu ikametlerden birinde kalmasına da izin verdiklerini, kendi iş yerlerinden ayrıldıktan sonra mağdurun tanık ... ile görüştüğünü ve devamında ... ilinde ...’ın yanında çalışmaya başladığını, ...’ı ... ... isimli iş yerine gelen müşterilerden olması nedeniyle tanıdıklarını, mağdurun ... ... isimli iş yerine ait Facebook sitesinde birtakım fotoğraflar yayınlayarak hakaret ve tehdit içeren mesajlar paylaştığını, ayrıca 4-5 siteden şirkete toplu mesaj yoluyla ... ...’un açılımının 'Şerefsiz, haysiyetsiz, o... çocuğu topluluğu' olduğuna dair iletiler gönderdiğini, bu olaylardan sonra mağdura ulaşmak istediklerini ancak mağdurun telefon aramalarına cevap vermeyerek sanık ...’ı telefon mesajları vasıtasıyla tehdit ettiğini, o sırada ... ile görüşerek mağdurun yaptıklarını anlattıklarını, ...’ın da yaşananlardan haberi olmadığını ancak bu hususu mağdurla bizzat görüşeceğini söylediğini, 23.01.2013 tarihinde saat 11.30 uçağı ile ...’dan ...’a gittiklerini, saat 13.30’da uçaktan inerek sanık ... adına araç kiraladıklarını, ...’a gitmeden önce ...’ı telefonla arayarak geleceklerini bildirdikleri için uçaktan indikten sonra da ...’la irtibat kurduklarını, onun yönlendirmeleriyle 14.00-14.30 saatleri arasında Cafe... isimli yere gittiklerini, yaklaşık 20 dakika sonra ...’ın da yanlarına gelmesiyle hep birlikte yemek yediklerini, bir yandan da ...’a mağdurun yaptıklarını anlatmaya başladıklarını, ...’ın ise anlatılan hususlarda mağduru uyardığını söyleyerek yemekler bittikten sonra ofise geçmeyi teklif ettiğini, saat 15.00 sıralarında mağdurun ...’ın ikinci katta bulunan ofisine geldiğini, hep beraber kahve içtikleri sırada mağdura, yaptıklarının çok yakışıksız olduğunu anlattıklarını ve neden bu kadar ağır ithamlarda bulunduğunu sorduklarını, mağdurun açıkça cevap veremediğini, mağdurun yazdıklarını silmesi için işleri yoğun olan ...’dan izin isteyerek ofisten çıktıklarını, o sırada ...’ın da ofisten aşağı inerek merdivenlerin bittiği yere kadar kendilerini uğurladığını, merdivenlerden inilmesi sırasında mağdurun en arkadan geldiğini, bu sırada mağdurun kolunu tutmadıklarını, benzinliğe ait marketin önünde park hâlinde olan araca hep beraber bindiklerini, mağdurdan kendilerini rahatça konuşabilecekleri bir yere götürmesini istediklerini, yol üzerinde mağdura yine tehdit ve hakaretlerinin sebebini sorduğunu, mağdurun da 'Andromeda’ki insanların gazına geldim. Onların kurbanı oldum.' diyerek cevap verdiğini, otobanın kenarında düz, boş bir arazi olduğunu gören mağdurun orada durabileceklerini söylemesi üzerine aracı durdurduklarını, mağdurdan sitelerde yer alan tehdit ve hakaret içeren paylaşımlarını silmesini istediklerini, mağdurun da, kendilerine telefonunu vererek 'Buyrun silin ağabey.' dediğini, sanık ...’ın telefonu alarak mağdura şifresinin aynı olup olmadığını sorduğunu, mağdurun aynı şifreyi kullandığını söylemesi üzerine sanık ...’ın telefonu mağdura uzatarak yayınladığı tehdit ve hakaret içeren mesajları silmesini istediğini, söz konusu mesajları silmeye başlayan mağdura hâlen ... ...’un şifrelerini kullandığını, fotoğraflarının olduğunu söylediğini, mağdurun da bir anda '... benim her şeyimdi.' diyerek sinirlendiğini, o sırada arka koltukta hem kendisi hem de mağdurun sigara içmekte olduklarını, mağdurun arka koltukta hareketlenmesi üzerine elindeki sigaranın mağdurun alnına hafifçe değdiğini, mağdurun elindeki sigaranın da, kendisinin montuna geldiğini, devamında mağdurdan iş yerine ait müşterilerin telefon numaralarını da silmesini istediğini, mağdurun kartını çıkardığını ancak kime verdiğini görmediğini, aralarındaki konuşma ve yaşanan arbede sırasında ağabeyi ...’nun, kendisini telefonla arayarak ne yaptıklarını sorduğunu, ...’in, kendilerinin ...’a geldiklerini bildiğini, devamında uçak saati yaklaştığından mağduru aldıkları yere bırakmak istediklerini ancak mağdurun bu teklifi kabul etmeyerek araçtan indiğini, kendisinin de mağdurun peşinden inerek 'Çok alkol alıyorsun. Yaptığının farkında değilsin. ...’a bile ... sayesinde geldin.' şeklinde sözler söylediğini, mağdurun hiçbir şey söylemeden kafasını önüne eğdiğini ve 'Büyük suç işledim.' diyerek otobana doğru yürüdüğünü, kendilerinin de araçla yola devam ettiklerini, olay sırasında mağdurun araca kendi isteğiyle bindiğini ve araç içerisinde konuştuklarını, zaten mağdurun tarif ettiği yöne gittiklerini, atılı suçlamaları kabul etmediğini.
Önceki beyanına ek olarak Savcılıkta ve tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; mağdurun ... ... isimli iş yerinden ayrılmasından sonra muhasebe kayıtlarında alacak verecek hesabının yapılması için mağduru iş yerine çağırdıklarını, mağdurun yaklaşık 1 hafta iş yerine gelmesine rağmen hesabın içinden çıkamadığını ve neyin ne olduğunu kendilerine tam olarak aktaramadığını, iş yerinde çalıştığı dönemde ikamet etmesi amacıyla mağdura bir ev de tuttuklarını, iş yerinden ayrıldıktan sonra dahi mağdurun bu evde kalmaya devam ettiğini, sonrasında da kendileriyle ve iş yeriyle ilgili olarak Twitter, Facebook, Foursquare gibi sitelerde hakaret ve tehdit içeren paylaşımlarda bulunduğunu, bütün bu paylaşımların nedenini sormak için gittileri ... ilinde tanık ...’na ait ofiste mağdurla konuşmaya başladıklarını, ...’ın oda seçimleri nedeniyle çıkması gerektiğini bildirmesi üzerine farklı bir yere giderek konuşmaya karar verdiklerini, ...’ın iş yerinde konuşmanın o sırada akıllarına gelmediğini ve hep beraber sanık ...’ın kullandığı araca bindiklerini, sorulması üzerine; mağdurun gözüne çakmak tutma eylemini kimin gerçekleştirdiğini bilmediğini ancak mağdurun her şeyi yapabileceğini, söz konusu olayın iftira mahiyetinde olduğunu düşündüğünü, ayrıca ...’ın, kendilerine ait şirketin işlettiği '...' isimli içkili gazinoyu satın almak istediğini ancak istedikleri rakamı veremediği için satışın gerçekleşmediğini, bu nedenle mağdurun, kendilerine husumet beslediğini, zira ...’ın iş yerini satın alması hâlinde mağdurun da bu iş yerinin başına geçmeyi arzuladığını, kendilerinin bu iş yerini satmamaları üzerine mağdurun sosyal medyada iş yeri aleyhine kötü yazılar paylaşmaya başladığını,
Mahkemede; suçlamaların yalan ve iftira olduğunu, aracın içerisinde sinirlenerek bağırıp çağıran kişinin mağdur olduğunu, yine araç içerisinde mağdurla arasında bir itiş kakış yaşandığını ve o esnada mağdurun yaralandığını, mağdura yangın tüpüyle vurmadığını, zaten yangın tüpünün üzerinde çıkan parmak izinin sanık ...’a ait olduğunu, mağduru araca zorla bindirmediklerini, istediği hâlde inmesini de engellemediklerini, diğer sanıklarla beraber uçağa binecekleri için mağdurun yarı yolda araçtan indiğini, mağdurun fotoğrafını çekip internette de yayınlamadıklarını, tartışmanın sebebinin ...’daki iş yerlerinde müdür olarak çalışan mağdurun bu iş yerinden ayrıldıktan sonra kendilerinden alacağı olduğunu iddia etmesi ve bu konuda internette hakaret içeren yazılar yazması olduğunu, mağdurun internetteki bu paylaşımlarına bir son vermesini sağlamak amacıyla onunla bu meseleyi konuşmak üzere ...'a gittiklerini ve bu konuyu aralarında konuşmak için araca bindiklerini, yolda da bunları konuştuklarını, hatta kendilerini ...’a tanık ...’nun davet ettiğini,
Sanık ... Kollukta; mağdurun yaklaşık 1 yıl süreyle ... ... isimli iş yerinde işletme müdürü olarak çalıştığını ve kendi isteğiyle ayrıldığını, mağdurun kendilerinden herhangi bir alacağı ve borcunun da olmadığını, 23.01.2013 tarihinde saat 11.30’da uçağa binerek diğer sanıklarla beraber ...’a gittiklerini, havaalanında sanık ... adına kiraladıkları araçla tanık ...’nun iş yerine gittiklerini, Cafe... isimli iş yerine vardıklarında ...’ın olmadığını öğrendiklerini, bir süre çay, kahve içtikten sonra ...’ın, yanlarına geldiğini, hep beraber yemek yediklerini ve mağdurun ... ... isimli iş yerinden ayrıldıktan sonra sosyal medya hesabında kendileri ve iş yerleri hakkında yaptığı tehdit ve hakaret içeren paylaşımları ...’a anlattıklarını, ...’ın da mağdurla bu hususu konuştuğunu ve onu uyardığını ifade ettiğini, yemekten sonra ...’ın ikinci katta bulunan ofisine çıktıklarını, yaklaşık 5-10 dakika sonra ise mağdurun, bulundukları yere geldiğini, bir süre daha hep beraber oturup çay ve kahve içtiklerini, sohbet sırasında konunun mağdurun ... ... isimli iş yerinden ayrıldıktan sonra sosyal medyada yaptığı paylaşımlara gelmesi üzerine bulundukları yerin uygun olmadığını düşünerek mağdurdan, kendilerini daha rahat konuşabilecekleri bir yere götürmesini istediklerini, mağdurun da kendilerini otoban gibi bir yere götürdüğünü, burada hep beraber mağdura söz konusu paylaşımların nedenini sorduklarını, mağdurun 'Ağabey Andromeda’daki insanların gazına geldim. Onların kurbanı oldum.' şeklinde sözlerle cevap verdiğini, bu konuşmaların otobanda araçla gezerken gerçekleştiğini, devamında mağdurun, kendilerini otobanın kenarında düz, boş bir araziye götürerek orada konuşabileceklerini söylediğini, aracı boş arazide durdurduktan sonra mağdurdan sosyal medyadaki paylaşımlarını silmesini istediklerini, mağdurun da telefonunu vererek 'Buyrun silin ağabey.' demesi üzerine sanık ...’ın telefonu aldığını, mağdura şifresinin aynı olup olmadığını sorduğunu, mağdurun aynı şifreyi kullandığını söylemesi üzerine sanık ...’ın bu defa telefonu mağdura uzatarak tehdit ve hakaret içeren paylaşımları silmesini istediğini, mağdurun bu mesajları silmeye başladığı sırada aralarında tartışma ve arbede yaşandığını, o sırada araç içindeki herkesin sigara içmekte olduğunu ve sanık ...’ın elinde tuttuğu yanmakta olan sigaranın mağdurun alnına hafifçe değdiğini, mağdurdan telefonunda kayıtlı olan ... ... isimli iş yerine ait müşterilerin telefon numaralarını da silmesini istediklerini, mağdurun sim kartı telefonundan çıkartıp çıkartmadığını kendisinin görmediğini, daha sonra uçak saati yaklaştığı için mağduru aldıkları yere bırakmak istediklerini, mağdurun ise bu teklifi kabul etmeyerek araçtan indiğini, mağdurun araca kendi isteğiyle bindiğini ve araç içerisinde konuştuklarını, zaten mağdurun tarif ettiği yere gittiklerini, mağdurun telefonunu ve içerisindeki hattı zorla almadıklarını, araç içerisinde mağduru darp etmediklerini, mağdurun Facebook hesabına girip profilinde resim ya da mesaj yayınlamadıklarını, atılı suçlamaları kabul etmediğini,
Önceki beyanına ek olarak Savcılıkta ve tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; mağdurun daha önceki tarihlerde ... Yöndemir isimli iş adamının fotoğraflarını da sosyal medya hesabında yayınlayıp fotoğrafların altına 'Bu adam beni dolandırdı. Paramı gasp etti.' şeklinde mesajlar yazdığını, mağdurun gözlerinin çakmakla kapatılması eyleminin kim tarafından gerçekleştirildiğini bilmediğini, söz konusu eylemin mağdur tarafından yapılarak bu şekilde yansıtılmış olabileceğini,
Mahkemede; diğer sanıkların savunmalarına aynen katıldığını,
Sanık ... Kollukta; mağdurun yaklaşık 1 yıl süreyle, diğer sanıklarla beraber sahibi olduğu ... ... isimli iş yerinde işletme müdürü olarak çalıştığını ve kendi isteğiyle ayrıldığını, iş yerlerinin üst katında bulunan rezidansta kalması nedeniyle yaklaşık 1 yıldır tanıdıkları tanık ...’nun daveti üzerine 23.01.2013 tarihinde saat 11.50’de uçağa binerek diğer sanıklarla beraber ...’a gittiklerini, havaalanında kendisi adına kiraladığı araçla ...’ın iş yerine gittiklerini, Cafe... isimli iş yerine vardıklarında ...’ın olmadığını gördüklerini, bir süre çay ve kahve içtikten sonra ...’ın, yanlarına geldiğini, hep beraber yemek yediklerini ve günlük iş sohbeti yaptıklarını, yemekten sonra ...’ın ikinci katta bulunan ofisine çıktıklarını, yaklaşık 10-15 dakika sonra ise mağdurun, bulundukları yere geldiğini, bir süre daha hep beraber oturup çay ve kahve içtiklerini, sohbet sırasında konunun mağdurun ... ... isimli iş yerinden ayrıldıktan sonra sosyal medyada yaptığı paylaşımlara geldiğini, ...’ı rahatsız etmemek ve işlerini engellememek için ondan izin isteyerek mağdurdan kendilerini daha rahat konuşabilecekleri bir yere götürmesini talep ettiklerini, benzinliğe ait marketin önünde park hâlinde bulunan araca geçtiklerini, ...’ın da aracın yanına gelerek kendilerini uğurladığını, mağdurun tarifleri üzerine araçla otoban gibi bir yere doğru gittiklerini, o sırada da mağdura paylaşımlarının nedenini sorduklarını, mağdurun bu soruya net bir cevap veremediğini ancak gücendiğini söylediğini, devamında mağdurun, kendilerini otoban kenarında düz, boş bir araziye götürerek orada konuşabileceklerini söylediğini, aracı boş arazide durdurduktan sonra mağdurdan sosyal medyadaki paylaşımları silmesini istediklerini, mağdurun telefonunu vererek 'Alın silin.' demesi üzerine telefonu aldığını ancak hemen sonra telefonu mağdura verdiğini ve 'Bizim sana verdiğimiz iş yeriyle ilgili mail hesaplarını hâlen kullanıyor musun?' diye sorduğunu, mağdurun hâlen kullandığını bildirmesi üzerine 'Sil onları. Şu anda senin kulanmaman gerekiyor.' dediğini, mağdurun da bu hesapları telefonundan sildiğini, kendisinin araç içerisinde mağdurla kavga etmediğini ve mağdura yönelik fiziksel bir temasta bulunmadığını ancak yaklaşık 5 dakika süren çok hararetli bir tartışmanın yaşandığını, araç içerisinde 5 dakikadan daha uzun bir süre kaldıklarını, mağduru araca zorla ya da silahla tehdit etmek suretiyle bindirmediklerini, mağdurun rızasıyla araca bindiğini, zaten mağdurun tarif ettiği yere gittiklerini ve araç içerisinde konuştuklarını, mağdurun telefonunu ya da içindeki hattı zorla almadıklarını, mağduru darbetmediklerini, Facebook hesabına girip resim ya da mesaj paylaşmadıklarını, isnat edilen suçlamaları kabul etmediğini, mağdurun sosyal medyada yaptığı paylaşımlar ve kendisine gönderdiği telefon mesajlarıyla hem şahsi itibarını hem de şirketin itibarını zedelediğini,
Önceki beyanına ek olarak Savcılıkta ve tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; iş yerinden ayrılmasından sonra çağırdıkları mağdura muhasebede hesapları teslim etmesi gerektiğini bildirdiklerini, mağdurun yaklaşık 10 gün sonra geldiğini, hatta 2-3 gün aralıklarla birden fazla defa muhasebeye geldiğini ancak hesabı tam olarak teslim edemediğini, sonrasında tatil bahanesiyle ortadan kaybolduğunu, akabinde mağdurun sosyal medyada gerek kendileri gerekse iş yeri aleyhine aşağılayıcı, hakaret içeren paylaşımlar yaptığını öğrendiklerini, bu durumu mağdurla konuşmak istediğini ancak mağdurun telefonlara cevap vermediğini, bir defasında da telefonu açarak 'Elinden geleni ardına koyma.' şeklinde tehdit içeren sözler söylediğini, paylaşımlarına devam eden mağdurla görüşmek istediğini ancak başarılı olamadığını, bir süre sonra da mağdurun '... ...' isimli iş yerinin müşterilerinden olan tanık ...’nun yanında çalışmaya başladığını öğrendiklerini, olay sırasında çevredeki insanları rahatsız etmeme düşüncesiyle mağdurla başbaşa görüşmek istediklerini, mağdurun da bu talebi olumlu karşıladığını, hatta mağdura dilerse kendileriyle gelmeyebileceğini söylediklerini, ...’ın da mağdura 'Bir sıkıntı olur mu?' diye sorduğunu ancak mağdurun olmayacağını ifade ederek kendi rızasıyla araca bindiğini, aracı durdurdukları yerin yan tarafında bir apartman bulunduğunu, açık alan olduğunu, çevreden rahatlıkla göründüğünü, jandarma aracının da bulundukları yerden defalarca geçtiğini, dolayısıyla mağdurun zorla tutulmasının söz konusu olmadığını,
Mahkemede; sanık ...'ın savunmalarına aynen katıldığını, mağdurun personele dağıtması için kendisine verilen 7.500 TL parayı da kendi uhdesinde tutarak iş yerinden ayrıldığını, buna rağmen kendilerinden alacaklıymış gibi internette paylaşımlar yaptığını, telefonla kendisine hakaret ettiğini, sorulması üzerine; olay sırasında kullandıkları aracın kiralık olduğunu, teslim ederken her şeyin eksiksiz olduğunu göstermek için yangın tüpüne dokunduğunu ve bu nedenle yangın tüpü üzerinde kendisine ait parmak izinin bulunmuş olabileceğini,
Savunmuşlardır.
TCK’nın 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' başlıklı 109. maddesi;
'(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.' şeklinde düzenlenmiş iken,
14.07.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7133 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile;
'(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2)...
(3)...
e) Üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
(4)...
(5)...
(6)...',
Hâlini almıştır.
Maddenin birinci fıkrasında; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi ve üçüncü fıkrasında ise; altı bend halinde, suçun silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi nitelikli hâller olarak yaptırıma bağlanmış, dördüncü fıkrasında; suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hâline, beşinci fıkrasında; cinsel amaçla işlenen özgürlüğü kısıtlama suçuna yer verilmiş, altıncı fıkrasında ise; suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun sonucu itibarıyla ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi hâlinde, ayrıca bu suça ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında nitelikli hâl olarak sayılan cebir, kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zorlayıcı bir etki meydana getirilmesidir. Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır.
Tehdit, Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğü’ne göre, “gözdağı verme” anlamına gelmekte olup bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. Bu nedenle tehdit suçu, söz, yazı veya herhangi bir işaretle işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır (M.Emin Artuk- A.Gökcen- M.Emin Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Kitabevi, ... 2019, 18. Bası, s. 405.).
Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olması yeterli olup, saldırının kişinin veya başkasının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belirli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına veya bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik olması gereklidir. Suçun oluşabilmesi için de mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmadığının veya mağdurun bundan korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan failin tehdidi oluşturan fiili 'korkutmak amacıyla' yapmış olmasıdır (MAJNO, C.II, s.127; A.Pulat Gözübüyük, Mukayeseli Türk Ceza Kanunu, 5. Bası, C.II, s. 517 ve 873.).
Hile ise, söz, hareket veya diğer davranışlarla bir kişinin bilerek aldatılması ve yanıltılmasıdır. Hile ile kendisinde yanlış düşünce uyandırılan kişi belli bir davranışa sürüklenmekte ve buna zorlanmaktadır. Hilenin alıkoyma veya kaçırmaya yönelik olması gerekir. Ayrıca hile aldatıcı nitelikte de olmalıdır. Vaad ile hile birbirine karıştırılmamalıdır. Ancak mağdurun yaşı, tecrübesizliği, içinde bulunduğu korku ve endişe hâli gibi nedenlerle esasen hür iradesi ile kabul etmeyeceği bir hususun vaad edilerek iradesinin kırılması durumunda hilenin varlığı kabul edilmelidir. Bu nedenle bir şeyin hile olup olmadığı her somut olaydaki koşullara göre değerlendirilmeli ve failin kandırılarak direncinin kırılıp kırılmadığı belirlenip sonuca ulaşılmalıdır.
Öğretide 'Hile, kişiyi kandırmak için kullanılan bir yöntemdir. Hile, gerçek olmayanı gerçekmiş gibi göstererek failin kandırılmasını sağlar. Kandırılmış olan kişi de, gerçeği bilseydi yapmayacağı bir davranışı yapar. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda kullanılan hileyle kandırılan kişi, bir yerden diğer bir yere kendi iradesiyle gider veya gitmez. Ancak, bu irade, kandırılmış olduğundan özgür irade değildir.' şeklinde görüşlere yer verilmiştir (Serap Keskin Kiziroğlu, Özel Ceza Hukuku, 3. Cilt, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2018, s. 86-87.).
Bu suç tipi ile bireylerin hareket özgürlüğünün hukuka aykırı biçimde kaldırılması veya sınırlanması eylemleri cezalandırılmak istenmiştir. Nitekim bu husus madde gerekçesinde; 'Bu suç ile korunan hukuki değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir' şeklinde belirtilmiştir. Suçun maddi unsuru, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Bu fiil, failin doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanılarak gerçekleştirilebilir. Sonuç ise mağdurun hareket etme ya da yer değiştirme özgürlüğünün kaldırılması biçiminde kendini gösterir.
Fail, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasına yönelik fiili, doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanarak gerçekleştirebilir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, serbest hareketli bir suç olduğundan, bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması neticesini doğurabilecek her türlü hareket ile işlenebilecektir. Maddede sadece 'bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmak' tan söz edilmiş, fiilin işleniş şekli, yeri, zamanı ve süresi konusunda bir sınırlama yapılmamıştır. Bu nedenle suç mağdurun bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünün ihlal edilmesi sonucunun doğması kaydıyla, her zaman her yerde işlenebilir. Fiilin herkesin girebileceği bir yerde, özel, kapalı veya açık alanda gerçekleştirilmesinin yahut uzun veya kısa süreli olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Suçun oluşması için mutlaka mağdurun bir yere kapatılmış olması gerekmeyip aleni bir yerde tutma veya böyle bir yere götürme hâlinde dahi diğer unsurlar da var ise kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşacaktır. Kesintisiz bir suç olması sebebiyle suçun tamamlanma ve bitme zamanları farklı olabilmektedir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlanması ile suç tamamlanır, ancak sona ermez. Mağdurun tekrar hürriyetine kavuştuğu an suçun sona erme zamanıdır. Suç tamamlandıktan sonra kısa sürede sona erdirilebileceği gibi günlerce de sürdürülebilir. Öte yandan özgürlükten yoksun bırakma kavramı, anlık olmayan bir süreyi zorunlu olarak içerdiğinden, suçun tamamlanması için fiil ile sonucun hukuken kabul edilebilecek bir zaman müddetince sürmesi gerekmektedir. Sürenin çok kısa olup olmadığı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma niteliği taşıyıp taşımadığı, hareketin ağırlığı, önemi ve ciddiyeti ile birlikte hâkim tarafından değerlendirilip belirlenecektir. Sonuç ise, mağdurun bir yere gitme ya da bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması biçiminde ortaya çıkmaktadır.
Suçun manevi unsuru; failin, mağduru şahsi özgürlüğünden yoksun bırakmaya yönelik hareketleri gerçekleştirmeyi bilmesi ve istemesi, yani genel kasttır. Kanun'un metni ve ruhundan anlaşılacağı üzere, suçun temel şeklinin oluşumu için saik (özel kast) aranmamıştır. Nitekim bu görüş öğretide (Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Çetin Özek-Sahir Erman, ... 1994, s. 130; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ayhan Önder, 4. Bası, ... 1994, s. 31; Teorik-Pratik Ceza Hukuku, Durmuş Tezcan-Mustafa Ruhan Erdem-... Önok, ... 2008, s. 363; Ceza Hukuku Özel Hükümler, Mehmet Emin Artuk-Ahmet Gökcen, ... 2018 Adalet Yayınevi, 17. Baskı, s. 368) ve yargısal kararlarda da (Ceza Genel Kurulunun 29.06.2010 tarihli ve 110-161, 23.01.2007 tarihli ve 275-9, 03.12.2002 tarihli ve 288-419 sayılı ile bu güne kadar süreklilik arz eden çok sayıdaki kararları) benimsenmiştir. Suçun oluşabilmesi için kişiyi hürriyetinden yoksun kılma yönündeki ihlalin hukuka aykırı olarak yapılması, diğer bir deyişle eylemde hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması zorunludur. Hukuka aykırılık, öğretide genel olarak hukuk düzeninin izin vermediği hâlleri ifade etmektedir.
Öte yandan 'Kasten yaralama' suçu 5237 sayılı TCK’nın 86. maddesinde;
'(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır' şeklinde iken; 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle, 86. maddenin 3. fıkrasına 'f' bendi eklenerek kasten yaralama suçunun 'canavarca hisle işlenmesi' de bir nitelikli hâl kabul edilip madde yeniden düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılmış, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonuçları doğurmaya elverişli her türlü hareketle kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanıkların sahibi olduğu ... ... isimli iş yerinde yaklaşık bir yıl işletme müdürü olarak görev yapan mağdurun 2012 yılı Kasım ayında işletmeden ayrılarak tanık ...’nun ... ilinde faaliyet gösteren Cafe... isimli iş yerinde çalışmaya başladığı, bu süreçte sanıklardan tahsil edemediğini iddia ettiği alacaklarını temin etmek maksadıyla iş yerinin ve kendisinin Facebook hesaplarında sanıkları ve işletmeyi küçük düşürücü nitelikte bir kısım paylaşımlarda bulunduğu, mağdurun söz konusu paylaşımlarına son vermek amacıyla ...la iletişim kuran sanıkların 23.01.2013 tarihinde ...’dan ...’a geldikleri, havaalanında sanık ... adına kiraladıkları otomobille ...’ın Cafe... isimli iş yerine giderek burada ...'la beraber yemek yedikleri ve mağdurun durumu hakkında konuştukları, ...’ın mağduru telefonla arayarak bulundukları yere çağırdığı, bir müddet sonra mağdurun, sanıklarla ...’ın bulunduğu işletmenin müdüriyet bölümüne geldiği ve sanıklarla görüştüğü, konuşmaya başka bir yerde devam etme kararı aldıktan sonra sanıkların üzerinde silah bulunduğuna dair endişesini paylaştığı ...’ın, sanıkların güvenilir insanları araya soktuklarına dair söylemlerine itibar eden mağdurun sanıklarla birlikte kiralık otomobile bindiği ve otobana doğru ilerledikleri, otomobil içinde sanıkların, mağduru paylaşımları nedeniyle tehdit etmeye ve mağdura hakaret içeren sözler söylemeye başladıkları, mağdurun parmaklarına yangın tüpüyle vurmak, yüzünde sigara söndürmek suretiyle adli raporda da belirtildiği gibi basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanmasına neden oldukları, mağdurun Facebook’ta yer alan aşağılayıcı ve karalayıcı mahiyetteki paylaşımlarını sildirdikten sonra darp edilmiş hâlde çektikleri fotoğraflarını, altında hakaret içeren ve mağdur tarafından yazıldığı kanaatini uyandıracak şekilde yorumlarla beraber mağdurun sosyal medya hesabında paylaştıkları, akabinde mağduru boş bir arazide otomobilden atarak havaalanı istikametine doğru yola devam ettikleri, caddeye çıkarak otostop çekmek yoluyla durdurduğu bir kamyona binen mağdurun Kekliktepe Kavşağı’na ulaştıktan sonra bir petrol ofisinde bulunan telefonla ...’ı arayarak yardım istediği, ...’ın, bulunduğu yere gelerek kendisini almasından sonra da adli makamlara müracaat ederek sanıklar hakkında şikâyetçi olduğu anlaşılan olayda;
Sanıkların, sosyal medya hesaplarında yer alan paylaşımları konuşacaklarını söylemek suretiyle otomobile binmesini sağladıkları mağdura otomobile bindiği andan itibaren basit tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaralanması sonucunu doğuracak mahiyette cebir uygulamaları ve tehdit içeren sözler söylemeleri, otomobilde bulunduğu sırada inmesini de engelleyecek biçimde kendisine cebir uygulanan mağdurun rızasının varlığından söz edilemeyecek olması, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun niteliği gereği temadi eden bir suç olması, başta cebir veya tehdit kullanılmadan hürriyetinden yoksun bırakılan mağdura temadi süresince cebir veya tehditte bulunulması hâlinde suçun niteliki hâlinin gerçekleştirilmiş olacağı, bu hususun madde metninde de 'Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa...' şeklinde açıkça ifade edilmesi, mağdurun yaralanmalarına ilişkin olarak düzenlenen adli tıp raporunun içeriği ile mağdurun Facebook hesabında paylaşılan fotoğraflar, mağdurun arabaya bindirildiği yer ile bırakıldığı mevkii birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların eylemlerinin silahla, birden fazla kişi birlikte, cebir ve tehdit kullanmak suretiyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2) Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 19.10.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.