Ceza Genel Kurulu 2017/658 E. , 2021/482 K.
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Hükümlü ...'ın, tedavi amacıyla hastanede bulunduğu dönemde cep telefonu kullandığı gerekçesiyle 5275 sayılı CGTİHK'nın 44. maddesinin 2. fıkrasının (g) bendi uyarınca 1 gün süreyle hücre disiplin cezası ile cezalandırılmasına dair ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 17.04.2015 tarihli ve 101 sayılı kararına karşı, hükümlü tarafından yapılan itirazın kabulü ile disiplin cezasının kaldırılmasına ilişkin...İnfaz Hâkimliğinin 07.05.2015 tarihli ve 153-157 sayılı kararına karşı Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan itiraz üzerine inceleme yapan...Ağır Ceza Mahkemesince 08.05.2015 tarih ve 328 sayı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
Bu karara yönelik olarak ... Bakanlığının 01.09.2015 tarihli ve 94660652-105-12-6763-2015-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebi ve bu talep üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.10.2015 tarihli ve 310843 sayılı ihbarnamede;
'...Dosya kapsamına göre, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 44. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde, 'Her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracım kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak.' hücreye koyma cezasını gerektirdiğinin belirtilmesi karşısında, hükümlünün tedavi amaçlı olarak bulunduğu hastane odasında da hükümlülük hâlinin ve cezanın infazının devam ettiği gözetildiğinde, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.' gerekçesiyle kararın kanun yararına bozulması istenmiştir.
Dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.12.2015 tarih ve 17075-7466 sayı ile;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden,...Ağır Ceza Mahkemesinin 08.05.2015 tarih ve 2015/328 değişik ... sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına...' karar verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği...Hâkimliğince 22.02.2016 tarih ve 53 ve 70 sayı ile;
'Dosyanın kül halinde incelenmesinde; hükümlü ... hakkında Mahkememizin 07.05.2015 tarihli, 2015/153 esas ve 2015/157 sayılı kararıyla...Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 17.04.2015 tarih ve 2015/101 sayılı kararı ile verilen 1 gün süreyle hücreye koyma cezasının kaldınlmasına karar verildiği, karara yapılan itiraz üzerine...Ağır Ceza Mahkemesinin 08.05.2015 tarih ve 2015/328 değişik ... sayılı kararı ile itirazın kesin olarak reddine karar verildiği; her ne kadar kesin nitelikteki karar Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 01.12.2015 tarihli, 2015/17075 esas ve 2015/7466 değişik ... sayılı kararı ile CMK'nın 309. maddesi gereğince kanun yararına bozulmuş ise de, CMK'nın 309/4-c maddesinde; 'Bozma nedenleri davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışındaki hükümlere ilişkin ise, aleyhte sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez' hükmünün bulunduğu, bozma ilamı karşısında hükümlü yönünden sübut bulan disiplin cezasının hükümlü aleyhine sonuç doğurmayacak olması...' gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiş ve söz konusu bu karar itiraz kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 12.01.2017 tarih ve 971 sayı ile;
'Hükümlünün ceza infaz kurumu dışında yaptığı disiplin cezasını gerektiren eylemler nedeniyle disiplin cezası verilip verilemeyeceği konusunda Yargıtay'ın 1, 7, 9, 10, 11, 19. Ceza Daireleri arasında görüş ayrılığı vardır. Şöyle ki, Yargıtay'ın 1. (06/04/2016 gün ve 2016/1807 K), 7. (01/12/2014 gün ve 2014/20582 K), 10 (07/04/2014 gün ve 2014/2406 K), 9. (14/04/2011 gün ve 2011/2308 K), 19. (18/06/2015 gün ve 2015/3019 K; 28/05/2015 gün ve 2015/2113 K ve 2115 K) Ceza Daireleri değinilen kararlarıyla ceza infaz kurumu dışında (hastane, adliye, nakil vasıtası gibi) gerçekleştirdiği eylemler nedeniyle hükümlüye disiplin cezası verilemeyeceğine hükmetmişken; Yargıtay 10. (06/07/2015 gün ve 2015/32129 K), 11. (13//2013 gün ve 2013/16650 K) Ceza Daireleri değinilen kararlarıyla cezaevi dışında da gerçekleştirdiği eylemler nedeniyle hükümlüye disiplin cezası verilebileceğine hükmetmiştir.
Disiplin cezasının niteliği ve uygulanma koşullarını düzenleyen 5275 sayılı Yasa'nın 37. maddesine göre;
'(1) Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.
(2) Suç oluşturan eylemlerden dolayı açılan kamu davası, disiplin soruşturması yapılmasını ve cezanın uygulanmasını engellemez' şeklindedir.
5275 sayılı yasanın 37. maddesinde açıkça 'kurumda' ibaresi kullanıldığı için hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumu dışında örneğin duruşmaya veya hastaneye götürülürken nakil vasıtasında, tedavi amaçlı hastanede yatarken hastane odasında, açık ceza infaz kurumunda kalan hükümlülerin izinli oldukları süre içinde disiplin cezasını gerektiren eylem gerçekleştirmeleri hâlinde disiplin cezası verilemeyecektir. Kurum içi disiplini amaçlayan yasal düzenlemenin, ceza infaz kurumu dışında gerçekleşip biten eylemi cezalandırmayı amaçlamadığı ortadadır. Zira kurum dışında gerçekleşip biten eylem ile kurumda disiplin ve düzen bozulmaz.
Açıklanan nedenlerle hükümlülerin ceza infaz kurumu dışında gerçekleştirecekleri eylemler nedeniyle haklarında disiplin cezası verilemeyeceğine dair...İnfaz Hakimliğinin kararı ile bu karara vaki itiraz üzerine...Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın reddine dair kararının usul ve yasalara uygun olduğu...' görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Dairesince 12.04.2017 tarih ve 66-950 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hakkında verilen kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün infazı için ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ...'in, 06.01.2015 ve 06.03.2015 tarihleri arasında tedavi amacıyla...Devlet Hastanesinde bulunduğu sırada cep telefonuyla görüşme yaptığının sabit olduğu dosyada; disiplin soruşturmasına konu edilen söz konusu bu eylemin gerçekleştirildiği hastane odasının ceza infaz kurumu sayılıp sayılmayacağının, bu bağlamda adı geçen hükümlü hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun uyarınca disiplin cezası uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/4456 sayılı soruşturma dosyasına, ... Bakanlığı...Açık Ceza infaz Kurumu Müdürlüğünün 14.04.2015 tarihli yazısına ve aynı kurumun Disiplin Kurulu Başkanlığının 17.04.2015 tarihli kararına göre;
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.09.2012 tarihli ve 344-317 sayılı kararı ile uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezasına mahkûm edilen ve kesinleşen söz konusu bu cezanın infazı için ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ...’in, 06.01.2015 ile 06.03.2015 tarihleri arasında tedavi amacıyla...Devlet Hastanesinde bulunduğu sırada, ... Karakoç adına kayıtlı olan 0538 247 28 52 numaralı GSM hattından, ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumunda infaz ve koruma görevlisi olan ve hakkında...Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/4456 sayılı soruşturma dosyası kapsamında CMK'nın 135. maddesi gereğince iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması kararı bulunan şüpheli ...nin kullanımındaki 0546 248 26 54 numaralı GSM hattını aradığının telefon görüşme tutanaklarından tespit edildiği, söz konusu bu durumun...Cumhuriyet Başsavcılığının 10.04.2015 tarihli ve 4456 sayılı yazısıyla ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne bildirildiği, bunun üzerine söz konusu kurum tarafından hükümlü hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un; “Her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokma, bulundurmak, kullanmak” hükmünü içeren 44. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendi uyarınca disiplin soruşturmasının başlatıldığı ve bu kapsamında hükümlünün savunmasının alındığı,
Yürütülen disiplin soruşturması neticesinde ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığınca 17.04.2015 tarih ve 101 sayı ile; 06.01.2015 ve 06.03.2015 tarihleri arasında tedavi amacıyla...Devlet Hastanesinde bulunduğu sırada, ... Karakoç adına kayıtlı bulunan 0538 247 28 52 numaralı GSM hattı üzerinden şüpheli ...nin kullanımındaki 0546 248 26 54 numaralı GSM hattını arayıp adı geçen şüpheli ile görüştüğü, gerek...Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/4456 sayılı soruşturma dosyasındaki iletişimin tespiti tutanakları, gerekse şüpheli ...nin...Cumhuriyet Başsavcılığında alınan ifadeleri ile sabit olan hükümlü ...’in, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un; “Üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak” hükmünü içeren 44. maddesinin 2. fıkrasının (g) bendi uyarınca 1 gün süreyle hücreye koyma disiplin cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği,
Hükümlünün 30.04.2015 havale tarihli dilekçesiyle söz konusu disiplin cezasına itiraz etmesi üzerine inceleme yapan...İnfaz Hakimliğince 07.05.2015 tarih ve 153-157 sayı ile; cep telefonuyla görüşme yapılan yerin hastane olduğu, bu hâliyle disiplin cezasına konu eylemin açık ceza infaz kurumunun dışında gerçekleştiği gerekçesiyle, hükümlünün itirazının kabulüne, ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 17.04.2015 tarihli ve 101 sayılı, 1 gün süreyle hücreye koyma disiplin cezası kararının kaldırılmasına hükmedildiği,
Bingöl İnfaz Hâkimliğinin bu kararına karşı...Cumhuriyet Başsavcılığınca 07.05.2015 tarihinde; “...Hükümlü ...’in,...Devlet Hastanesinde tedavi gördüğü zaman zarfında hükümlülük sıfatının ve cezasının infazının devam ettiği, bu nedenle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un disiplin cezalarının hükümlü hakkında uygulanabileceği, hücre cezasının kaldırılmasına ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğu...” gerekçesiyle itiraz kanun yoluna başvurulduğu, itiraz merci...Ağır Ceza Mahkemesince 08.05.2015 tarih ve 328 sayı ile; itirazın reddine kesin olarak karar verildiği,
Bingöl Ağır Ceza Mahkemesinin kesin nitelikteki söz konusu kararına yönelik ... Bakanlığının kanun yararına bozma talebi ve bu talep üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.10.2015 tarihli ve 310843 sayılı ihbarname ile; CGTİHK’nın, 44. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendindeki; “Her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokma, bulundurmak, kullanmak” şeklindeki düzenleme karşısında, tedavi amacıyla bulunulan hastane odasında da hükümlülük hâlinin ve cezanın infazının devam ettiği, bu nedenle...İnfaz Hâkimliğinin kararına yönelik yapılan itirazın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı düşüncesiyle kararın kanun yararına bozulmasının istenmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.12.2015 tarih ve 17075-7466 sayı ile; ihbarnamedeki istemin kabulüne,...Ağır Ceza Mahkemesinin 08.05.2015 tarihli ve 328 sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasına karar verildiği,
Dosyanın gönderildiği...İnfaz Hâkimliğince 22.02.2016 tarih ve 53-70 sayı ile; CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca bozma nedeninin, davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışındaki hükümlere ilişkin olması hâlinde aleyhe sonuç doğmayacağının ve bu durumun yeniden yargılamayı gerektirmeyeceğinin anlaşılması karşısında, sübut bulan disiplin cezasının hükümlü aleyhine sonuç doğurmayacak olması gerekçesiyle hükümlü ...’in talebi hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığı hükmedildiği, söz konusu bu kararın itiraz kanun yoluna başvurulmaksızın 09.03.2016 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
İnceleme dışı şüpheli Cihat Anlı; ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumunda infaz ve koruma memuru olarak görev yaptığını, kendisine okunan iletişimin tespiti tutanaklarında ismi geçen Tuna adlı şahsın,...Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan ... olduğunu, adı geçen ile farklı tarihlerde telefonda görüştüğünü, söz konusu bu görüşmeleri yaptıkları sırada hükümlü ...’nın tedavi amacıyla hastanede bulunduğunu, adı geçenin telefon ile kendisini araması nedeniyle herhangi bir tutanak düzenlemediğini, bu durumu amirlerine bildirmediğini beyan etmiştir.
Hükümlü ..., ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığında; Yenişehir Devlet Hastanesine tedavi amacıyla 06.01.2015 tarihinde yatışının gerçekleştirildiğini, hastaneden 20.02.2015 tarihinde taburcu edilerek açık ceza infaz kurumuna getirildiğini, 0538 247 28 52 numaralı GSM hattının hastanede bulunduğu dönemde kendisine “Always” adlı lokantadan yemek getiren ... Karakoç adlı şahsa ait olduğunu, adı geçenin söz konusu lokantada çalıştığını, hastanede çıkan yemeğini yiyemediği için dışarıdan yemek söylediğini, hastanede ankesörlü telefon bulunmadığı için birkaç kez ... Karakoç’a ait cep telefonunu kullanarak, akrabası olan şüpheli Cihat ile görüştüğünü, hastanede telefon bulundurulmasının ve kullanılmasının yasak olduğunu bildiğini, ancak acil durumlarda telefon kullanılmasının yasak olduğunu bilmediğini,
Mahkemede; hakkında verilen disiplin cezasının hukuka aykırı olduğunu, hastanede kaldığı dönemde kullanabileceği ankesörlü ya da kontörlü telefon bulunmadığı için, kendisine lokantadan yemek getiren arkadaşı ... Karakoç’a ait cep telefonuyla birkaç kez görüşme gerçekleştirdiğini, bu yolla kanunların kendisine tanıdığı haberleşme hakkını kullandığını, bunun cezayı gerektirir bir eylem olduğunu bilmediğini, kesinlikle hastanede bulunduğu zaman zarfında yanında cep telefonu bulundurmadığını, hakkında verilen disiplin cezasının kaldırılmasını talep ettiğini,
Savunmuştur.
Yargı mercileri tarafından hakkında hükmolunan cezası kesinleşen ve bu ceza süresini doldurmak ya da verilen cezaya katlanmak zorunda bulunan hükümlü ile idare arasında, işlenen suç nedeniyle doğan birtakım hak ve yükümlülüklerin bulunduğu bir ilişki söz konusudur. Bu kapsamda hükümlü, idarenin cezayı çektirme işlevini yerine getirmesine engel olmamak, bu konuda her türlü davranıştan kaçınmak ve kanunlarda belirtilen esas ve kurallar dâhilinde infaz rejimine uygun davranışlar içinde bulunmak ile yükümlüdür. Bu yükümlülüklerin ihlali durumunda hükümlü hakkında infaz hukuku kapsamında öngörülen disiplin ceza ve tedbirleri uygulanacaktır.
İnfaz hukukuna ilişkin disiplin ceza ve tedbirleri, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un birinci kitabının, ikinci kısmının, “Disiplin Ceza ve Tedbirleri, Ödüllendirme” başlığı altındaki sekizinci bölümününde düzenlenmiş olup uyuşmazlık konusuna ilişkin olan çocuklar haricindeki hükümlüler hakkında uygulanabilecek disiplin cezaları, ağırlık derecelerine göre aynı Kanun’un, “Disiplin cezaları ve tedbirleri” başlıklı 38. maddesinde; “a) Kınama, b) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma, c) Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma, d) Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama, e) Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma, f) Hücreye koyma.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Gerçekleştirilen eylemin niteliğine ve ağırlığına göre hükümlüler hakkında uygulanması söz konusu olan bu disiplin cezalarının amacı, niteliği, sınırları ve uygulanma koşulları ise 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinde açıklığa kavuşturulmuştur.
5275 sayılı Kanun’un, “Disiplin cezalarının niteliği ve uygulanma koşulları” başlıklı 37. maddesinin disiplin soruşturmasına konu eylem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâli;
“(1) Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.
(2) Suç oluşturan eylemlerden dolayı açılan kamu davası, disiplin soruşturması yapılmasını ve cezanın uygulanmasını engellemez.” biçiminde düzenlenmiş,
Madde gerekçesinde; “Ceza infaz kurumlarında düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması, hükümlülerin haklarını kullanabilmeleri ve yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri yönünden gerekli, iyileştirme programlarının uygulanabilmesi ve başarıya ulaşılabilmesi için de ön koşuldur. Bu nedenle, maddede, disiplin cezalarının niteliğine ve uygulama koşullarına ilişkin kural belirtilmiş, kurala kusurlu olarak aykırı davranışın nitelik ve ağırlık derecesine göre disiplin cezalarının uygulanacağı, suç oluşturan eylemlerden dolayı kamu davası açılmasının, disiplin soruşturmasının ertelenmesini, uygulamasını önlemeyeceği açıklanmıştır.” hususlarına yer verilmiştir.
09.07.2018 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 700 sayılı Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararname'nin 160. maddesiyle yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasındaki “tüzük” ibaresi madde metninden çıkarılmış, 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe 7242 sayılı Kanun'un 23. maddesiyle de birinci fıkranın sonuna; 'Hükümlünün duruşma, ..., eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak kurum dışında bulunduğu yerler de bu fıkranın uygulanması bakımından kurum olarak kabul edilir.' cümlesi eklenmiştir.
Bu değişiklikler sonrasında, 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesi;
“(1) Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, (...) yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır. Hükümlünün duruşma, ..., eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak kurum dışında bulunduğu yerler de bu fıkranın uygulanması bakımından kurum olarak kabul edilir.
(2) Suç oluşturan eylemlerden dolayı açılan kamu davası, disiplin soruşturması yapılmasını ve cezanın uygulanmasını engellemez.” olarak mevcut hâlini almıştır.
15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun'un 23. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinin birinci fıkrasına son cümlenin eklenmesine ilişkin gerekçe; 'Hükümlünün duruşma, ..., eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak ceza infaz kurumu dışında bulunduğu yerlerde gerçekleştirdiği disipline aykırı eylem ve sözleri nedeniyle de disiplin yaptırımlarının uygulanabilmesine imkân tanınmaktadır. Örneğin, hastanede bulunduğu sırada kamu görevlilerine karşı gerçekleştirdiği disiplin cezası gerektiren eylemlerinden dolayı da hükümlü hakkında disiplin cezası uygulanabilecektir. Böylelikle, hükümlülerin geçici olarak ceza infaz kurumu dışına çıkarıldıklarında da düzenli bir yaşam sürdürmesi ile güvenliğin ve disiplinin sağlanması amaçlanmaktadır.” biçiminde açıklanmıştır.
İnfaz hukukuna ilişkin disiplin ceza ve tedbirleri bakımından genel hüküm niteliğinde olan 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesi uyarınca; hakkındaki kesinleşmiş cezanın yerine getirilmesine katlanma mükellefiyeti altında bulunan hükümlü, ceza infaz kurumlarında düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından, mevzuat ile idarenin uygulanmasını emrettiği ya da gerekli kıldığı davranış ve tutumu sergilemekle yükümlüdür. Devletin, kontrolü altındaki ceza infaz kurumlarında gerekli disiplini sağlama ve buradaki hükümlülerin güvenlikleri ile ruh ve beden sağlıklarını koruma yükümlülüğü dikkate alındığında; kanunlarda belirtilen esas ve kurallar dâhilinde infaz rejimine uygun davranışlar içinde bulunmak ile yükümlü olan hükümlülerin ceza infaz kurumununda diledikleri gibi hareket etme özgürlükleri bulunmamaktadır. Aksi hâlde, eyleminin niteliğine ile ağırlık derecesine göre CGTİHK’nın 38. maddesinde hüküm altına alınmış disiplin cezaları uygulanacaktır. 7242 sayılı Kanun'un 23. maddesi ile yapılan değişiklikten sonrasını kapsayan dönemde ise bu cezalar hükümlülerin duruşma, ..., eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak ceza infaz kurumu dışında bulunduğu yerlerde gerçekleştirdiği disipline aykırı eylem ve sözleri nedeniyle de uygulanabilecektir. Geçici nedenlerle bulunulan ceza infaz kurumu dışındaki yerlerde de hükümlülük sıfatı ile cezanın infazının devam ettiği ve bu hâliyle hükümlülerin buralarda da infaz rejimine uygun tutum ve davranışlar sergilemekle yükümlü oldukları dikkate alındığında, söz konusu düzenlemenin yerinde olduğunu ifade etmek gerekir.
Buraya kadar yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile yapılan değişiklik öncesinde, 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinin birinci fıkrasındaki “kurumda” ibaresinin dar yorumlanıp uygulandığı, bu bağlamda disiplin cezasını gerektiren eylemlerin ceza infaz kurumu içinde gerçekleştirilen fiillerle sınırlı tutulduğu, kanun koyucu tarafından yalnızca infaz kurumundaki düzen ve disiplini bozucu eylemelerin cezalandırmasının amaçlandığı, kurum dışında gerçekleştirilen eylemler bakımından herhangi bir disiplin cezasının öngörülmediği, 7242 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası, diğer bir ifadeyle 15.04.2020 tarihinden itibaren ise disiplin cezaların uygulanma alanının genişletildiği ve bu kapsamda duruşma, ..., eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak bulunulan yerlerin de infaz hukukuna ilişkin disiplin cezaları bakımından kurum sayılacağı sonucuna ulaşmak yanlış bir değerlendirme olmayacaktır.
Nitekim, 7242 sayılı Kanun'un 23. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki döneme ilişkin olan Anayasa Mahkemesinin; “İnfaz hukukuna ilişkin disiplin suç ve cezaları, 5275 sayılı Kanun'un sekizinci bölümünde düzenlenmiş, bu çerçevede uygulanacak disiplin suç ve cezalarının amacı, mahiyeti, kapsamı, sınırları ve uygulanma koşulları Kanun'un 37. maddesinde açıklığa kavuşturulmuştur. Kanun'daki disiplin suç ve cezaları yönünden genel hüküm niteliğindeki bu madde uyarınca, bu Kanun kapsamındaki bir disiplin suçunun oluşabilmesi ve cezasının uygulanabilmesi için sadece her bir disiplin suçu yönünden belirlenen özel hükümdeki şartların gerçekleşmesi yeterli olmayıp ayrıca 37. maddedeki şartların da gerçekleşmesi gerekmektedir. Kanun'un 37. maddesine göre, hükümlü hakkında ceza infaz kurumunda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanacaktır. Kanun'un 40. maddesinin (2) numaralı fıkrasının itiraz konusu (g) bendinde ceza infaz kurumlarında gerçekleştirilecek olan açlık grevi eyleminin bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma disiplin cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, Kanun'un 37. maddesi de dikkate alındığında ceza infaz kurumunda tek başına açlık grevi eylemi yapılması itiraz konusu kuralda yer alan disiplin suçunun oluşabilmesi için yeterli olmayıp bu eylemin ceza infaz kurumundaki güvenliği veya disiplini bozacak ya da düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.” ifadelerinin yer aldığı 10.10.2013 tarihli ve 6-111 sayılı ve “...Kanun’da yer alan herhangi bir disiplin suçunun oluşabilmesi için özel hükümde belirtilen eylemlerin 37. madde gereği, ceza infaz kurumunda ‘düzenli bir yaşamın sürdürülmesi’ni veya ‘güvenliğin’ ya da ‘disiplinin’ sağlanmasını kusurlu olarak engelleyecek şekilde işlenmesi gerekmektedir. Buna göre, kurula konu disiplin suçunun oluşabilmesi için sadece slogan atılması veya marş söylenmesi yeterli olmayıp bu eylemlerin cezaevindeki güvenliği veya disiplini bozacak ya da cezaevindeki düzenli yaşamın sürdürülmesini önleyecek şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.” açıklamalarını içeren 26.12.2013 tarihli ve 67-164 sayılı kararlarında da, 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinin birinci fıkrasındaki “kurumda” ibaresinin dar yorumlanıp uygulandığı, bu bağlamda söz konusu maddenin kapsam ve uygulama alanının, yalnızca ceza infaz kurumunda gerçekleştirilen ve buradaki düzenli yaşamı, güvenliği ve disiplini bozan söz ve davranışlarla sınırlı olduğu açıkça vurgulanmıştır.
Bu hususta öğretide de; “15.04.2020 gün ve 31100 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 14.04.2020 tarih ve 7242 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklik öncesinde Yargıtay içtihatları, Anayasa Mahkemesi kararları ve 5275 sayılı Kanun’un 37/1 madde metni dikkate alındığında, madde de belirtilen ‘kurumda’ ibaresinin dar uygulanması gerektiği, kanun koyucunun amacının kurumda gerçekleşen eylemler yönünden disiplin cezasının uygulanması, kurum dışında gerçekleşen ve suç teşkil eden eylemler yönünden genel hükümlere göre soruşturma yapılması olduğunu kabul etmemiz gerekmektedir.” (Çetin Akkaya, Cezaların İnfazı ve İnfaz Hukuku, ... Yayınevi 2021, s.966-967) şeklinde görüş ileri sürülmüştür.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşılabilmesi bakımından, 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinde geçen “kurum” kavramı ile aynı Kanun’un 44. maddesinde hüküm altına alınan “hücreye koyma” disiplin cezası üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
Ceza infaz kurumlarının yönetimine ve ceza ve güvenlik tedbirlerinin ne şekilde yerine getirileceğine dair usul ve esasları düzenleyen, 20.03.2006 tarihli ve 10218 sayılı Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün, “Kısaltmalar” başlıklı 3. maddesi;
“(1) Bu Tüzükte yer alan;
a) Bakan: ... Bakanını,
b) Bakanlık: ... Bakanlığını,
c) Genel Müdür: Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürünü,
d) Genel Müdürlük: Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünü,
e) Cezaevi Tabibi: Ceza infaz kurumlarında görev yapan hekimleri,
f) Kurum: Ceza infaz kurumlarını,
g) Ceza infaz kurumları: Kapalı, yüksek güvenlikli kapalı, kadın kapalı, çocuk kapalı, gençlik kapalı, açık ceza infaz kurumları ile gözlem ve sınıflandırma merkezleri ve çocuk eğitimevlerini,
ifade eder.” ,
“Kurumların türleri ve kurulması” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrası ise;
“(1) Kurumlar; kapalı, yüksek güvenlikli kapalı, kadın kapalı, çocuk kapalı, gençlik kapalı, gözlem ve sınıflandırma merkezleri ile açık ceza infaz kurumları ve çocuk eğitimevleridir.”,
Şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre, 5275 sayılı Kanun’da tanımına yer verilmeyen kurum kavramından; kapalı, yüksek güvenlikli kapalı, kadın kapalı, çocuk kapalı, gençlik kapalı, gözlem ve sınıflandırma merkezleri ile açık ceza infaz kurumları ve çocuk eğitimevleri adı altında türleri bulunan, iaşe, ..., eğitim ve çalışma gibi hizmetlerin sunulduğu, özgürlüğü kısıtlanan tutuklular ile hükümlülerin barındırıldığı, iç ve dış tedbirleri bakımından özel tedbirlerin alındığı, devletin denetimi ve kontrolü altında olan kamu binası niteliğindeki ceza infaz kurumları anlaşılacaktır.
Öğretide de ceza infaz kurumuna ilişkin olarak; “İnfaz kurumu denildiğinde daha çok cezanın yani özgürlüğü bağlayıcı cezanın infazı ifade edilmeye çalışılmaktadır. Hâlbuki infaz kurumu sadece cezanın yerine getirildiği yeri yani, ceza infaz kurumunu (cezaevi) değil, tutukevi, çocuk eğitimevi terimlerini de içine alan üst bir terim olarak anlaşılmalıdır. Bu çerçevede infaz kurumu, tutuklular ile mahkûmiyet kararları kesinleşmiş hükümlülerin barındırıldığı, kendilerine iaşe, ..., eğitim, iyileştirme, spor ve çalışma hizmetlerinin sunulduğu, belirleyici güvenlik kriterleri ve ayrı bir idari örgütlenmesi ile personeli olan kamu kurumları şeklinde tanımlanabilir.” (Veli ... Özbek, İnfaz Hukuku, Seçkin Yayınları, ... 2020, s.277); “Cezaevlerinden, mahpusluğun etkili olarak icra edilmesi veya hükmedilen hürriyeti bağlayıcı cezanın infazı için bazı insanların kişisel özgürlüklerinin kısıtlandığı, çalıştırıldıkları ve eğitildikleri devlet binaları anlaşılır.” (Timur Demirbaş, İnfaz Hukuku, Seçkin Yayınları 2003, s.31-32) şeklinde tanımlara yer verilmiştir.
5275 sayılı Kanun’un “Hücreye koyma” başlıklı 44. maddesinin disiplin soruşturmasına konu eylem tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâli;;
“(1) Hücreye koyma cezası, hükümlünün eylemlerinin nitelik ve ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar, açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılmasıdır.
(2) Bir günden on güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:
a) Kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek.
b) Tünel kazmaya teşebbüs etmek.
c) Firara teşebbüs etmek.
d) Hükümlü ve tutukluları idareye karşı kışkırtmak veya isyana kalkışmak.
e) Hükümlü ve tutukluları daha az cezayı gerektiren şekilde kasten yaralamak.
f) Hükümlü ve tutuklular üzerinde baskı kurarak çıkar sağlamak, özel işleriyle başka işlerde kullanmak, bunlara kalkışmak veya bu amaçları gerçekleştirmek için oluşturulan gruplara katılmak veya bunlarla dayanışma içinde olmak.
g) Üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak.
h) Sayım ve aramalar ile 43 üncü maddenin (e) bendinde belirtilen faaliyetlere şiddet kullanarak engel olmak veya buna kalkışmak.
ı) Kurum görevlileri ile dış güvenlik görevlilerine rüşvet teklif etmek veya vermeye kalkışmak.
j) Kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak.
k) Kuruma, kurum görevlilerine veya hükümlü ve tutuklulara ait şeyleri çalmak veya bunlara kasten zarar vermek. 9231
l) İzin süresini özürsüz olarak en fazla iki gün geçirmek.
m) Hükümlü ve tutukluların beslenmelerini engellemek, açlık grevine ve ölüm orucuna teşvik veya ikna etmek, bu yolda talimat vermek.
(3) Onbir günden yirmi güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:
a) İsyan çıkartmak.
b) Kuruma ağır zarar vermek.
c) Kasten yangın çıkarmak.
d) Adam öldürmek veya öldürmeye kalkışmak.
e) Hükümlü ve tutukluları kasten veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamak ile görevlileri her türlü kasten yaralamak.
f) Cinsel saldırıda veya çocuklara karşı cinsel istismarda bulunmak, bu suçlara kalkışmak veya cinsel tacizde bulunmak.
g) Her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak.
h) Görevlileri veya hükümlü ve tutukluları rehin almak.
ı) Firar etmek veya tünel kazmak.
j) Hükümlü ve tutuklular üzerinde baskı kurarak çıkar sağlamak, özel işleriyle başka işlerde kullanmak, bunlara kalkışmak veya bu amaçları gerçekleştirmek için nüfuz kullanarak grup oluşturmak.
k) Suç örgütlerine ait her türlü yayın, bez afiş, pankart, resim, sembol, işaret ve benzeri eşyayı kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek.
l) Suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak.
m) Kurum görevlileri ile dış güvenlik görevlilerine rüşvet vermek.
(4) Hücre, yaşamsal gereksinmeleri karşılayacak biçimde düzenlenir.
(5) Hücreye konulan hükümlünün, resmî ve yetkili merciler ve avukat ile görüşmesine engel olunmaz.” şeklinde iken; 15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe 7242 sayılı Kanun'un 25. maddesiyle, maddenin ikinci fıkrasına (m) bendinden sonra gelmek üzere, “n) Kuruma alkol sokmak, kurumda alkol bulundurmak veya kullanmak.” bendi eklenmiştir.
5275 sayılı Kanun’un 38. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen disiplin cezalarından en ağırı olan hücreye koyma cezası, hükümlünün, disiplin soruşturmasına konu eylemin nitelik ve ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar, açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılmasıdır. Hücre cezasını gerektiren eylemler 44. maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında tek tek sayılmak suretiyle belirlenmiş ve disiplin soruşturmasına konu eylemin nitelik ve ağırlığına göre de, bir günden on güne kadar ve on bir günden yirmi güne kadar hücre cezasını gerektirenler olmak üzere ikiye ayrılarak düzenlenmiştir. 5275 sayılı Kanun’un 44. maddesindeki disiplin suçlarının oluşabilmesi ve bunun karşılığı olan hücreye koyma disiplin cezasının uygulanabilmesi için madde metninde belirtilen eylemlerin, aynı Kanun’un 37. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, kurumda düzenli bir yaşamın sürdürülmesini, buradaki güvenliğin ve disiplinin sağlanmasını engelleyecek bir şekilde işlenmesi gerekmektedir. Bu noktadan hareketle, 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinin birinci fıkrasına ilişkin yukarıdaki parağraflarda yapılan açıklamalar hücreye koyma disiplin cezası için de geçerli olup 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 23. maddesi ile yapılan değişiklik öncesinde, yalnızca ceza infaz kurumunda gerçekleştirilen eylemler yönünden hücreye koyma cezası tatbik edilebilecek, geçici nedenlerde bulunulan kurum dışındaki yerlerde işlenen fiiller bakımından söz konusu disiplin cezası uygulanamayacak, 7242 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında ise duruşma, ..., eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak bulunulan kurumu dışındaki yerler de, hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler bakımından ceza infaz kurumu olarak kabul edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.09.2012 tarihli ve 344-317 sayılı kararı ile; uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezasına mahkûm edilen ve kesinleşen söz konusu bu cezanın infazı için ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumunda bulunan hükümlü ...’nın, 06.01.2015 ile 06.03.2015 tarihleri arasında tedavi amacıyla...Devlet Hastanesinde bulunduğu sırada, ... Karakoç adına kayıtlı olan 0538 247 28 52 numaralı GSM hattından, ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumunda infaz ve koruma görevlisi olan ve hakkında...Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/4456 sayılı soruşturma dosyası kapsamında CMK'nın 135. maddesi gereğince iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması kararı bulunan şüpheli ...nin kullanımındaki 0546 248 26 54 numaralı GSM hattını aradığının, gerek söz konusu soruşturma dosyasındaki iletişimin tespiti tutanaklarından gerekse hükümlünün disiplin soruşturması kapsamında alınan savunması ile adı geçen şüphelinin...Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadesinden tespit edildiği, bunun üzerine hükümlü hakkında ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünce, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un; “Her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokma, bulundurmak, kullanmak” hükmünü içeren 44. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendi uyarınca disiplin soruşturmasının başlatıldığı, yürütülen disiplin soruşturması neticesinde ... Bakanlığı...Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığınca 17.04.2015 tarih ve 101 sayı ile; hükümlünün 5275 sayılı Kanun’un; “Üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak” hükmünü içeren 44. maddesinin 2. fıkrasının (g) bendi uyarınca bir gün süreyle hücreye koyma disiplin cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği,
Hükümlünün söz konusu disiplin cezasına itiraz etmesi üzerine,...İnfaz Hâkimliğince 07.05.2015 tarih ve 153-157 sayı ile; disiplin cezasına konu eylemin açık ceza infaz kurumunun dışında hastanede gerçekleştirildiği gerekçesiyle itirazının kabulüne ve Disiplin Kurulu Başkanlığının 17.04.2015 tarihli ve 101 sayılı, bir gün süreyle hücreye koyma disiplin cezası kararının kaldırılmasına hükmedildiği, söz konusu bu karara karşı...Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz kanun yoluna başvurulması üzerine, itiraz merci...Ağır Ceza Mahkemesince 08.05.2015 tarih ve 328 sayı ile itirazın reddine kesin olarak karar verildiği, kesin nitelikteki bu kararına yönelik ... Bakanlığının 01.09.2015 tarihli kanun yararına bozma talebi ve bu talep üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.10.2015 tarihli ve 310843 sayılı ihbarname ile; 5275 sayılı Kanun’un 44. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendi uyarınca, tedavi amacıyla bulunulan hastane odasında da hükümlülük hâlinin ve cezanın infazının devam ettiği, bu nedenle...İnfaz Hâkimliği kararına yönelik yapılan itirazın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı düşüncesiyle, itiraz merci hükmünün kanun yararına bozulmasının talep edildiği, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 01.12.2015 tarih ve 17075-7466 sayı ile; istemin kabulü ile...Ağır Ceza Mahkemesinin 08.05.2015 tarihli ve 328 sayılı kararının CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasına karar verildiği, dosyanın gönderildiği...İnfaz Hâkimliğince 22.02.2016 tarih ve 53-70 sayı ile; sübut bulan disiplin cezasının hükümlü aleyhine sonuç doğurmayacak olması nedeniyle hükümlü hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiği, söz konusu bu kararın itiraz kanun yoluna başvurulmaksızın 09.03.2016 tarihinde kesinleştiği dosya kapsamında;
Hükümlüler hakkında uygulanacak disiplin cezalarının amacını, niteliğini ve uygulanma koşullarını düzenleyen ve bu anlamda disiplin cezaları açısından genel hüküm niteliğinde olan 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinin birinci fıkrasının, disiplin soruşturmasına konu eylemin gerçekleştirildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan hâli; “Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.” şeklinde olup madde metninden de anlaşılacağı üzere, düzenli bir yaşamın, güvenliğin ve disiplinin sağlanacağı yerin tarifi yapılırken açıkça “kurumda” ibaresinin kullanılmış olması, bu düzenlemeye ilişkin madde gerekçesindeki; hükümlülere ilişkin hakların kullanılabilmesi, yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi ve iyileştirme programlarının uygulanıp başarıya ulaşabilmesi koşulunun, ceza infaz kurumlarında düzenli bir yaşamın sürdürülmesine, güvenliğin ve disiplinin sağlanmasına bağlı olduğuna ilişkin açıklamalardan, kanun koyucunun amacının da sadece ceza infaz kurumunda gerçekleştirilen eylemler hakkında disiplin cezası uygulanması olduğunun anlaşılması, İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 3. maddesinin (f) bendinde “kurum” ibaresinin ceza infaz kurumu olarak tanımlanmış olması, Anayasa Mahkemesinin, 7242 sayılı Kanun ile İnfaz Kanunu’nda yapılan değişiklik öncesi döneme ilişkin kararlarında tartıştığı 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinin kapsamını ve uygulama alanını, yalnızca ceza infaz kurumunda gerçekleştirilen ve buradaki düzenli yaşamı, güvenliği ve disiplini bozan eylemlerle sınırlı tutacak şekilde dar yorumlaması, duruşma, ..., eğitim ve çalışma gibi nedenlerle geçici olarak bulunulan kurum dışındaki yerlerin de disiplin soruşturmasını gerektiren eylemler bakımından kurum sayılacağına ilişkin olan ve bu anlamda disiplin cezaların uygulanma alanını genişleten 7242 sayılı Kanun değişikliğinin, hükümlü ...’nın hastane odasında cep telefonuyla görüşme yaptığı zaman aralığı olan 06.01.2015 ile 06.03.2015 tarihlerinden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe girmesi, söz konusu bu değişiklik olmasa dahi duruşma, ..., eğitim ve çalışma gibi geçici nedenlerle kurum dışında bulunulduğu sırada da hükümlülük hâli ve cezanın infazı devam ettiği için söz konusu yerlerde gerçekleştirilen eylemlerin, tıpkı ceza infaz kurumlarında gerçekleştirilmiş fiiller gibi disiplin cezasına konu olabileceğine ilişkin görüşün, disiplin cezasını gerektiren eylemleri yalnızca ceza infaz kurumu içinde gerçekleştirilen fiillerle sınırlayan 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinin 7242 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi metninin, kanun koyucunun öngörmediği bir şekilde kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanması sonucunu doğuracağının ve bu şekildeki bir uygulamanın infaz ve disiplin hukukunda da geçerli olan kanunilik ilkesine açıkça aykırı olacağının anlaşılması karşısında; 5275 sayılı Kanun’un 37. maddesinin birinci fıkrasının, hükümlü ...’nın hastane odasında cep telefonu ile görüşme yaptığı 06.01.2015 ilâ 06.03.2015 tarihleri arasında yürürlükte bulunan metnine göre, yalnızca ceza infaz kurumunda gerçekleştirilen eylemlerin disiplin cezasına konu edilebileceği, adı geçenin söz konusu zaman aralığında tedavi amacıyla bulunduğu hastane odasının, 5275 sayılı Kanun’un 37 ve devamı maddelerinde hüküm altına alınan disiplin cezalarının uygulanma alanı dışında kaldığı, bu nedenle hükümlü hakkında anılan Kanun’un 44. maddesinde düzenlenen hücreye koyma disiplin cezasının uygulanamayacağı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararı ile bozma sonrası...İnfaz Hâkimliğince kurulan ve hukuki değerden yoksun olduğu anlaşılan hükmün kaldırılmasına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.10.2015 tarihli ve 310843 sayılı kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 01.12.2015 tarihli ve 17075-7466 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Özel Daire bozma kararı sonrası kurulan ve hukuki değerden yoksun bulunan...İnfaz Hakimliğinin 22.02.2016 tarihli ve 53-70 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.10.2015 tarihli ve 310843 sayılı kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 19.10.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
...
...
...
İtiraz Ret
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
Yazı İşleri Müdürü.
A.A.