Hukuk Genel Kurulu 2014/323 E. , 2014/925 K.
MAHKEMESİ : Ankara 3.Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/01/2014
NUMARASI : 2013/1887 E-2014/57 K.
Taraflar arasındaki 'elbirliği mülkiyetin paylı mülkiyete çevrilmesi' davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 22.05.2013 gün ve 2013/824 E-2013/945 K sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesi’nin 12.09.2013 gün ve 2013/9663 E-2013/11409 K sayılı bozma ilamı ile;
(... Dava, elbirliği mülkiyetin paylı mülkiyete çevrilmesi isteğine ilişkindir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davacının dava dilekçesinde davalıların adreslerini bildirmediği için, davacı vekiline bir haftalık ihtarlı kesin süre verildiği, ancak, davacı vekilinin bu davalıların tebligata yarar açık adreslerini bildiremediği gerekçeleri ile HMK’nın 119/1–2.maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili, dava dilekçesinde adresleri gösterilmeyen davalıların adreslerini tespit edemediklerini mahkemece verilen kesin süre içerisinde mahkemeye bildirdiklerini, tebligat yapılamayan davalılara Tebligat Yasası uyarınca adres araştırması yapılıp tebligat yapılması gerektiğini ileri sürerek temyiz etmiştir.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile mümkündür. Kişinin, hangi yargı merciinde hakkında bir davanın bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
Tebligatın nasıl ve kimlere yapılacağı, adresi meçhul olanlara nasıl tebligat yapılacağı, adres araştırması ve tespiti yöntemi 7201 Sayılı Tebligat Kanununda gösterilmiş, 54 90 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 48 ve devamı maddelerinde de adres bilgilerinin tutulması, güncellenmesi ve kullanılması ile ilgili hükümler öngörülmüştür.
Somut olayda, davalıların adresleri dava dilekçesinde belirtilmemiş, mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 119/1-2.maddeleri uyarınca davacıya eksikliğin giderilmesi için bir haftalık kesin süre verilmiş, davacı mahkemece verilen kesin süre içerisinde davalıların adreslerini tespit edemediğini mahkemeye bildirmiştir. Mahkemece, davacı vekili tarafından süresinde davalıların adresleri bildirilmediğinden aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca davacının adres belirtme yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
HMK’nın 119/1-2.maddeleri dava dilekçesinde eksiklik bulunması durumunda uygulanacak usul kurallarını düzenlemektedir. Ancak bu maddenin somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanunundaki düzenlemeler gözetilerek öncelikle davalıların MERNİS'e kayıtlı adresleri araştırılarak buradaki adreslerine tebligat yapılması sağlanmalıdır. MERNİS adresleri bulunamadığı takdirde adres araştırması yapılarak adres tespiti yoluna gidilmeli ve tespit edilecek adreslerine tebligat yapılmalıdır. Tüm bu araştırmalar ile de bir sonuca varılamadığı takdirde davalılara ilanen tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlanıp davanın sonuçlandırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDENLER : Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, elbirliği mülkiyetin paylı mülkiyete çevrilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece; HMK'nun 119/2.maddesi gereğince dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurlardan olan davalıların tebligata yarar açık adreslerinin, verilen kesin süreye rağmen giderilmediği gerekçesi ile HMK'nun 119/2.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davacılar vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda; HMK'nun 119.maddesi gereğince dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurlardan olan davalıların adres bilgilerinin, verilen kesin süreye rağmen tamamlanamaması gerekçesiyle HMK'nun 119/2.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere özellikle HMK’nun 119/1-2.maddeleri dava dilekçesinde eksiklik bulunması durumunda uygulanacak usul kuralları düzenlenmiş ise de, somut olayda davalıların TC kimlik numaralarının belli olduğu, davacılar vekilinin davalıların açık adreslerini bilmediğini süresi içinde belirttiği gözetildiğinde, mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanunundaki düzenlemeler gözetilerek öncelikle davalıların mernise kayıtlı adresleri araştırılarak buradaki adreslerine tebligat yapılması, mernis adresleri bulunamadığı takdirde adres araştırması yapılarak adres tespiti yoluna gidilmesi gerektiğinden anılan maddenin uygulama yeri bulunmadığı kurul çoğunluğunca benimsenmiştir.
Yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce, 6100 sayılı HMK’nun 119/1.maddesinde, dava dilekçesinde belirtilmesi zorunlu unsurların sayıldığı, davalının ad ve soyadı ile adresinin zorunlu unsur olarak gösterildiği, 2.fıkrasında ise buna uyulmamasının müeyyidesinin belirtildiğini, HMK’nun 119/2.maddesi hükmünün uygulanmasının kamu düzenine ilişkin emredici nitelikte bir usul kuralı olduğu, Yerel Mahkeme’ce bu usul kuralı çerçevesinde işlem yapıldığından direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir.
O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından da benimsenen Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhak emeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 19.11.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacılar vekilince davalılar aleyhine açılan elbirliği halindeki mülkiyetin paylı mülkiyete çevrilmesi davasının açık yargılaması sonucunda yerel Mahkemece; HMK’nın 119/2.maddesi gereğince davalıların ad, soyadı ve adresleri bulunması zorunlu unsurlardan olup verilen kesin süreye rağmen davacılar vekilinin bu eksikliği gidermediği gerekçesiyle HMK’nın 119/2.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hükmün davacılar vekilince temyizi üzerine; Yüksek Özel Dairece; “HMK’nın 119/1-2.maddelerinin dava dilekçesinde eksiklik bulunması durumunda uygulanacak usul kurallarını düzenlediği, ancak bu maddenin somut olayda uygulama yeri bulunmadığından, mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanunundaki düzenlemeler gözetilerek öncelikle davalıların MERNİS'e kayıtlı adresleri araştırılarak buradaki adreslerine tebligat yapılmasının sağlanması, MERNİS adresleri bulunamadığı takdirde adres araştırması yapılarak adres tespiti yoluna gidilmesi ve tespit edilecek adreslerine tebligat yapılması, tüm bu araştırmalar ile de bir sonuca varılamadığı takdirde davalılara ilanen tebligat yapılmak suretiyle taraf teşkili sağlanıp davanın sonuçlandırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Yerel Mahkemece; önceki karardaki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yerel Mahkeme ile Yüksek Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; Somut olayda; HMK’nın 119.maddesi gereğince dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurlardan olan davalıların adres bilgilerinin, verilen kesin süreye rağmen bildirilmemesi durumunda mahkemece adres araştırması yapılmadan HMK.nın 119/2.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden önce konuyla ilgili yasal düzenlemelere göz atmakta fayda bulunmaktadır.
Dava, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğinden 6100 sayılı HMK.nın 316/1-a maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tâbidir. Aynı Yasanın 322/1.maddesinde “Bu kanun ve diğer kanunlarda basit yargılama usulü hakkında hüküm bulunmayan hallerde, yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı” belirtilmiştir. Yine aynı Kanun’un 317/1.maddesinde “Dava açılmasının dilekçe ile olacağı” düzenlenmiş, ancak dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar sayılmamıştır. O halde, HMK.nın 322/1.maddesi yollamasıyla basit yargılama usulündeki dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar HMK’nın 119.maddesi çerçevesinde saptanmalıdır.
6100 sayılı HMK.nın 119.maddesine göre; “ (1) Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
a) Mahkemenin adı
b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.
c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.
ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.
d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.
e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.
f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.
g) Dayanılan hukuki sebepler.
ğ) Açık bir şekilde talep sonucu.
h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası.
( 2) Birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması hâlinde, hâkim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması hâlinde dava açılmamış sayılır.”
Görüldüğü üzere, HMK’nın 119.maddesinin birinci fıkrasının (b), (c), (ç), (ğ) ve (h) bentlerinde gösterilenler dilekçede bulunması zorunlu unsurlar olup, bu unsurlar eksik ise davacıya eksikliği gidermesi için 1 haftalık kesin süre tanınması, buna rağmen eksiklik giderilmezse davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
HMK’nın 119/2.maddesindeki bu hüküm, kamu düzenine ilişkin emredici nitelikte bir hüküm olduğundan hakimin bu konuda takdir hakkı bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, davalıların adresleri mahkemece verilen kesin süreye rağmen bildirilmez ise hakim re’sen adres araştırması yapmamalı, davanın açılmamış sayılmasına karar vermelidir.
HMK.nın 119.maddesinde düzenlenen dava dilekçesi, dilekçede bulunması gereken unsurların niteliği itibariyle belirleyici bir dava dilekçesidir ve yargılamanın muhtevasını tespit ederek çerçevesini çizer. Dava dilekçesinde tarafların açık ve doğru bir şekilde belirtilmesi bütün usul kanunlarında aranılan bir unsurdur. Alman Usul Kanunu’nun 253.paragrafına göre, davacı dava dilekçesinde tarafları açıkça belirtmelidir. İsviçre Usul Hukuku’nda da davada tarafların açıkça gösterilmesi bu davayı diğerlerinden ayıran, davanın kimliğini, mahiyetini, ayırıcı özelliğini, bu ihtilafı hayattaki diğer ihtilaf ve yargılamalardan ayıran en önemli unsurlardan biridir. Davada taraflar şimdiye kadar hep hukuk doktrin ve uygulamasında davanın ve dilekçenin zorunlu unsuru olarak kabul edilmiştir (Prof.Dr.Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku Ders Kitabı 2.Baskı, İstanbul 2011, Sh.414-415).
Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince; davacı vekili dava dilekçesinde davalıların isim ve adresleri ile birlikte TC kimlik numaralarını bildirmiş, isimleri altına (mernis adresi) ifadelerini eklemekle birlikte davalıların açık adreslerini bildirmemiştir. Mahkemece davalıların açık adreslerinin bildirilmesi için yedi günlük kesin süre verildiğine ilişkin olarak HMK’nın 119/2.maddesi uyarınca davacı vekiline muhtıra tebliğ edilmiş, davacı vekili mahkemeye hitaben yazdığı dilekçede davalıların adreslerinin bilinmediğini açıklamıştır. Davalıların mernis adreslerinin de bulunmadığı dosyadaki resmi yazı cevabından anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, HMK’nın 119/1-b maddesinde zorunlu unsur olarak belirtilen davalıların açık adresleri aynı yasanın 119/2.maddesi uyarınca verilen kesin süreye rağmen mahkemeye bildirilmediğinden emredici nitelikteki anılan yasa hükmüne göre davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Yüksek Özel Daire’nin bozma gerekçeleri, dava dilekçesinde davalıların adreslerinin bildirilmiş olmasına rağmen bu adreslere tebligat yapılamaması hallerinde uygulanacak usuli işlemler yönünden isabetli kabul edilebilirse de, dava dilekçesinde hiç adres bildirilmemesi halinde isabetli olmayacağı düşünülmektedir. Zira, aksi düşüncenin kabulü, yargılamanın hızlı ve adil biçimde yürütülmesi, davaların sürüncemede bırakılmasının önlenmesi amacıyla getirilen HMK.nın 119/2.maddesindeki usul kuralının hiçbir zaman uygulanamayacağı sonucunu doğurur ki bu da yasanın temel amacına ve ruhuna ters düşer.
HMK’nın 33.maddesine göre; “Hakim, Türk Hukuku’nu re’sen uygular”. Bu uygulama sırasında hakim, yoruma açık olan hukuk kuralları ile ilgili olarak yorum yoluna da gidebilir. Ancak, yorumu gerektirmeyecek kadar açık ve emredici nitelikteki hukuk kurallarını olduğu gibi uygulamak zorundadır. İşte HMK’nın 119/2.maddesi hükmü uygulanması zorunlu, kamu düzenine ilişkin emredici nitelikte bir usul kuralı olup, somut olay bakımından yerel mahkemece bu usul kuralı çerçevesinde işlem yapılıp yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmadığından hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılamıyoruz.