6. Ceza Dairesi 2016/6035 E. , 2018/7004 K.
DİRENME
Müşteki ...'ya yönelik, sanıklar ... ve ... hakkında yağma suçundan 5237 sayılı TCK'nin 149/1-c, 31/3. maddeleri gereğince kamu davası açıldığı, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 30/11/2011 tarih, 2011/135 E., 2011/132 K. sayılı kararında; “.. Her ne kadar mağdur ...'nın soruşturma aşamasında polis karakolunda vermiş olduğu 01/08/2011 tarihli '...beni yanlarına çağırdılar, korktuğum için yanlarına gittim, gittiğim esnada direk bana yumrukla vurmaya başladılar, benden cebimdeki tüm paraları çıkartıp kendilerine vermemi istediler, direndim ise de zorla ...cebimdeki 30,00 TL paramı aldılar... ikisi birlikte beni döverek cebimdeki paramı alarak kaçtılar 'şeklinde beyanda bulunmuş ve bu beyanlara itibar edilerek sanıkların mağdura karşı birden fazla kişiyle birlikte nitelikli yağma suçunu işledikleri iddia edilerek TCK'nin 149/1-c, 31/3 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller, talimat yoluyla ve mahkememiz huzurunda dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında sanıkların mağduru yağmaladığına, döverek cebinden zorla para aldığına dair bizzat görgüye dayalı bilgilerinin olmaması, sadece bir kısım tanıkların olayın hemen akabinde mağdur tarafından paramı aldılar şeklinde bağırıldığını duyduklarını beyan etmeleri ancak bununda yine mağdurun beyanlarına bağlı bir bilgi olması, mağdurun yargılama aşamasında mahkememiz huzurunda vermiş olduğu 12/10/2011 tarihli ifadesinde ise, '...o sırada kesinlikle paramı almadılar, korktuğum için ilk ifadelerimde paramı gasp ettiler demiştim, birşey olacak diye korkmuştum, üzerimde 35,00 TL vardı kendime geldiğimde 35,00 TL'nin üzerimde olduğunu gördüm, sanıklar paramı almadılar...' şeklinde beyanda bulunmuş çelişkinin nedeni sorulduğunda '...mahkemede söylediklerim doğrudur, korktuğum için birşey olur düşüncesiyle paramı aldılar diye şikayette bulunmuştum...' şeklinde cevap vermiş olup, mağdurun sanıklar tarafından zorla parasının alındığına dair soruşturma aşamasında polis karakoluna vermiş olduğu 01/08/2011 tarihli ifadesi ile olay sırasında '30,00 TL paramı aldılar' şeklinde olay yerine gelen kişilere söylediği sözlerden öte başka bir delilin olmadığı ve ayrıca mağdurun bizzatihi kendisinin mahkememizdeki beyanı sırasında parasının alınmadığı yönünde ısrarlı beyanda bulunması, sorulduğunda gerçeğin bu şekilde olduğuna dair beyanını tekrarlaması, sanıkların savunmalarında suçlamaları kabul etmemesi, mağdurun kendilerine uygunsuz teklifte bulunması nedeniyle mağduru döverek olay yerinden kaçtıklarını belirtmeleri dikkate alındığında sanıkların kendilerine yüklenen mağdura yönelik yağma suçunu işledikleri yani mağdura karşı cebir ve şiddette bulunarak üzerinden 30,00 TL civarında para aldıkları kesin ve net bir şekilde sübuta ermediğinden ve bu hususta meselenin aydınlığa kavuşması için elde edilebilecek tüm deliller toplanmasına rağmen ve bilhassa mağdurun ilk aşamadaki beyanlarının en ciddi delil
DİRENME
olmasına rağmen yargılama aşamasındaki beyanlarında yağmaya yönelik iddialarından vazgeçmesi dikkate alındığında yağma gibi sonuçları çok ağır olan bir suçtan mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için sübut yönünde oluşması gereken tam vicdani kanıya ulaşılamaması, mevcut deliller ışığında sanıkların mağduru basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde kasten yaraladıkları sabit ise de kasten yaralama eylemiyle birlikte mağdur üzerinden 30,00 TL parayı zorla aldıklarına dair kesin bir kanıya varılamadığından sanıklara yüklenen yağma suçunun sübuta ermemesi nedeniyle her iki sanığın CMK 223/2-e maddesi gereğince bu suçtan beraatine ancak bileşik suç olan yağma suçunun unsurunu teşkil eden kasten yaralama eyleminin sanıklar tarafından mağdura yönelik gerçekleştirildiği ve bu eylem sonucunda mağdurun TCK 86/2 maddesi çerçevesinde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, bu haliyle bu eylemin takibinin şikayete bağlı olduğu, mağdurun sanıklardan şikayetçi olmadığı, sanıkların da vaki şikayetten vazgeçmeyi kabul ettiği anlaşıldığından sanıklar hakkındaki kasten yaralama eylemine konu suçlamaya ilişkin davanın her iki sanık yönünden ayrı ayrı düşürülmesi” gerekçesiyle sanıkların yağma suçundan CMK 223/2- e maddesi gereğince ayrı ayrı beraatleri ile kasten yaralama suçundan ise şikayetten vazgeçme nedeniyle TCK 86/2, 73 ve CMK 223/8 maddeleri gereğince kamu davasının ayrı ayrı düşürülmesine, ilişkin verilen hükmün o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 01/12/2015 gün ve 2013/14116 Esas 2015/45531 Karar sayı ile;
“Oluşa ve dosya içeriğine göre, yakınan ...’nın olaydan hemen sonra karakolda alınan 01/08/2011 tarihli ifadesinde, sanıkların birlikte kendisini tartaklayıp yere düşürdüklerini ve dövdüklerini, cebindeki 30 TL parayı da alarak kaçtıklarını, aynı tarihli savcılık ifadesinde de benzer şekilde, sanıkların birlikte kendisini darp ederek cebindeki 30 TL parayı zorla aldıklarını belirttiği,
Tanık ...’un 31/07/2011 tarihli beyanında, olay günü annesiyle evlerine gittikleri sırada, yakınanın yerde yattığını gördüklerini ve sanıkların birlikte yerde yatan yakınanı tartaklayıp “Para ver lan” diye para istediklerini ve cebinden zorla parasını aldıklarını gördüğünü, 08/08/2011 tarihli savcılık ifadesinde ve mahkemede ise benzer şekilde, sanıkların yakınanı tartakladıklarını ve “Para ver lan” dediklerini duyduğunu, ancak parasını aldıklarını bizzat görmediğini söylediği,
Tanık... da tüm aşamalarda benzer şekilde, evine doğru gittiği sırada yakınanın yerde yattığını ve yanında da sanıkların bulunduğunu, aralarında arbede yaşandığını gördüğünü, yanlarına gittiğinde yakınanın kendisine 30 TL parasının alındığını söylediğini ifade ettiği anlaşılmıştır.
Buna göre, sanıkların yakınana yönelik cebir kullanmak suretiyle 30 TL parasını aldıkları ve bu haliyle birden fazla kişi tarafından birlikte yağma suçunu işledikleri sabit olduğu gözetilmeden, yakınanın duruşma sırasında değişen ve sanıkları cezadan kurtarmaya yönelik olduğu değerlendirilen beyanlarına itibar
DİRENME
edilmek suretiyle, suç vasfında yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle sanıklar hakkında kasten yaralama suçundan şikâyet yokluğu nedeniyle yazılı şekilde düşme kararı verilmesi,
Kabule göre de;
1-Sanıkların eyleminin yağma suçunu oluşturduğu iddiasıyla kamu davası açıldığı, kasten yaralama eylemi nedeniyle açılmış ayrı bir dava bulunmadığı, ayrıca kasten yaralama suçunun yağma suçunun unsuru olduğu, bu durumda eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğundan bahisle hüküm kurulması ile yetinilmesi yerine, aynı eylem nedeniyle sanıklar hakkında hem kasten yaralama suçundan şikâyet yokluğu nedeniyle düşme, hem de yağma suçundan beraat şeklinde, kesin hüküm oluşturacak şekilde iki farklı karar verilerek kendi içinde çelişki yaratılması,
2- Suç tarihinde 18 yaşından küçük bulunan sanıklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Yasası'nın 35/1. maddesi uyarınca sosyal inceleme yaptırılıp raporunun aldırılmaması ve aynı Yasanın 3. fıkrası gereğince sosyal inceleme raporu aldırılmama nedeninin gerekçeli kararda tartışılmaması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası ... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 20/04/2016 tarih, 2016/13 E., 2016/73 K. sayılı kararı ile;
“..Her ne kadar mağdur ...'nın soruşturma aşamasında polis karakolunda vermiş olduğu 01/08/2011 tarihli '...beni yanlarına çağırdılar, korktuğum için yanlarına gittim, gittiğim esnada direk bana yumrukla vurmaya başladılar, benden cebimdeki tüm paraları çıkartıp kendilerine vermemi istediler, direndim ise de zorla ...cebimdeki 30,00 TL paramı aldılar... ikisi birlikte beni döverek cebimdeki paramı olarak kaçtılar' şeklinde beyanda bulunmuş ve bu beyanlara itibar edilerek sanıkların mağdura karşı birden fazla kişiyle birlikte nitelikli yağma suçunu işledikleri iddia edilerek TCK'nin 149/1-c, 31/3. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller, talimat yoluyla ve mahkememiz huzurunda dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında sanıkların mağduru yağmaladığına, döverek cebinden zorla para aldığına dair bizzat görgüye dayalı bilgilerinin olmaması, sadece bir kısım tanıkların olayın hemen akabinde mağdur tarafından paramı aldılar şeklinde bağırıldığını duyduklarını beyan etmeleri ancak bununda yine mağdurun beyanlarına bağlı bir bilgi olması, olay görgü tanığı ...'ın Yargıtay'ın bozma ilamından sonraki 20/04/2016 tarihli Mahkememiz huzurundaki beyanında, yaşlı şahsın darp edilmiş vaziyette yerde yatmakta olduğunu gördüğünü ve uzaklaşan şahısları kısmen gördüğünü, şahısları kaçarken arkadan gördüğünü ancak net olarak görmediğini, teşhis işlemi yapılırken de o tarafa doğru kaçan kişiler olup yakalanıp getirilen kişiler olması nedeniyle şahısları teşhis ettiğini, mağduru darp eden, gasp eden kişilerin kesin olarak teşhis ettiğim kişiler olduğunu
./..
DİRENME
söyleyemeyeceğini, duruşmadan önce kendisine kimsenin ulaşmış olmadığını, bu şekilde ifade vermesi hususunda kimsenin kendisine telkinde bulunmadığını, duruşmada bulunan SSÇ leri daha önce hiç görmediğini beyan etmiştir.
Mağdurun yargılama aşamasında mahkememiz huzurunda vermiş olduğu 12/10/2011 tarihli ifadesinde ise, '...o sırada kesinlikle paramı almadılar, korktuğum için ilk ifadelerimde paramı gasp ettiler demiştim, birşey olacak diye korkmuştum, üzerimde 35,00 TL vardı kendime geldiğimde 35,00 TL'nin üzerimde olduğunu gördüm, sanıklar paramı almadılar...' şeklinde beyanda bulunmuş çelişkinin nedeni sorulduğunda '...mahkemede söylediklerim doğrudur, korktuğum için birşey olur düşüncesiyle paramı aldılar diye şikayette bulunmuştum...' şeklinde beyanda bulunduğu, yine Yargıtay bozma ilamından sonraki 02/03/2016 tarihli Mahkememiz huzurundaki beyanında, olay sırasında 16-18 yaş gurubundaki genç kişilerin kendisine darp edip cebinden para almaya çalıştıklarını, olay sırasında parayı yere düşürdüğünü ancak bu parayı alıp cebine koyduğunu, bu şahıslardan hiçbirinin parasını almaya muvaffak olamadığını, parasını alanın olmadığını, olayın hemen akabinde şahısların getirilip teşhis ettirildiğini ancak kendisinin olayın şokunda olduğunu, ancak sonradan düşündüğünde Mahkeme huzurundaki SSÇ lerin kendisine saldıran kişiler olmadığına kanaat getirdiğini, kendisine saldıran kişilerin SSÇ lerin olmayabileceğini, orada bali içenlerin olduğunu beyan etmiştir. Mağdurun sanıklar tarafından zorla parasının alındığına dair soruşturma aşamasında polis karakoluna vermiş olduğu 01/08/2011 tarihli ifadesi ile olay sırasında '30,00 TL paramı aldılar' şeklinde olay yerine gelen kişilere söylediği sözlerden öte başka bir delilin olmadığı ve ayrıca mağdurun bizzatihi kendisinin mahkememizdeki beyanı sırasında parasının alınmadığı yönünde ısrarlı beyanda bulunması, sorulduğunda gerçeğin bu şekilde olduğuna dair beyanını tekrarlaması, sanıkların savunmalarında suçlamaları kabul etmemesi, mağdurun kendilerine uygunsuz teklifte bulunması nedeniyle mağduru döverek olay yerinden kaçtıklarını belirtmeleri dikkate alındığında sanıkların kendilerine yüklenen mağdura yönelik yağma suçunu işledikleri yani mağdura karşı cebir ve şiddette bulunarak üzerinden 30,00 TL civarında para aldıkları kesin ve net bir şekilde sübuta ermediğinden ve bu hususta meselenin aydınlığa kavuşması için elde edilebilecek tüm deliller toplanmasına rağmen ve bilhassa mağdurun ilk aşamadaki beyanlarının en ciddi delil olmasına rağmen yargılama aşamasındaki beyanlarında yağmaya yönelik iddialarından vazgeçmesi dikkate alındığında yağma gibi sonuçları çok ağır olan bir suçtan mahkumiyet hükmü kurulabilmesi için sübut yönünde oluşması gereken tam vicdani kanıya ulaşılamaması, mevcut deliller ışığında sanıkların mağduru basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde kasten yaraladıkları sabit ise de kasten yaralama eylemiyle birlikte mağdur üzerinden 30,00 TL parayı zorla aldıklarına dair kesin bir kanıya varılamadığından, mağdur ve tanık beyanlarında aşamalarda çelişkiler olduğu, dolayısıyla kuvvetli bir şüphenin olduğu, 'Şüpheden de sanık yararlanır' ilkesi gereği ve SSÇ'lere yüklenen yağma suçunun sübuta ermemesi, kasten yaralama suçunun da yağma suçunun unsuru olması nedeniyle her iki SSÇ'nin CMK 223/2-e maddesi gereğince ayrı ayrı atılı suçtan beraatine”
./..
DİRENME
gerekçesi ile bozma ilamına uyulmasına karar verildiği halde, gerekçe değiştirilmeden ilk hükümde olduğu gibi sanıkların yağma suçundan beraatlerine karar verilerek eylemli direnme gösterilerek hüküm kurulmuştur.
Bu hükmün o yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemize gönderilen dosya, yeniden incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
“Oluş ve dosya içeriğine göre; yanlarına çağırdıkları mağduru döverek yere düşürdükten sonra para ver lan diyerek cebinde bulunan 30,00 TL parasını aldıklarının mağdur ve tanık beyanlarından anlaşılması karşısında; sanıkların eyleminin birden fazla kişiyle birlikte yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kanıtların takdirinde ve suç vasfında yanılgıya düşülerek yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı biçimde hüküm kurulması, ” isabetsizliğinden bozulmasına dair;
Dairemizin 01/12/2015 gün ve 2013/14116 Esas 2015/45531 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 20/04/2016 tarih, 2016/13 Esas, 2016/73 Karar sayılı ilamındaki eylemli direnme kararı yerinde görülmediğinden,
CMK'nin 307/3. maddesi gereğince, mahkemenin eylemli direnme kararı konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 19/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.