Hukuk Genel Kurulu 2015/2951 E. , 2016/9 K.
##########
MAHKEMESİ : Yargıtay ..Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
##########
##########
##########
##########
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay ...Hukuk Dairesince;
“DAVA : Dava dilekçesinde, davacının kuyumculuk işi yaptığı; dava dışı kişilerin beyanı üzerine, hırsızlık malını satın aldığı gerekçesiyle soruşturma yapıldığı, gözaltına alındığı ve hakkında kamu davası açıldığı; yargılama sonucunda beraat kararı verildiği; soruşturmayı yürüten ve iddianame düzenleyen Cumhuriyet Savcısı'nın tek taraflı delil topladığı; ayrıca, suç isnat eden kişiler hakkında iftira soruşturması sonucunda da takipsizlik kararı verildiği ileri sürülerek; 1.000,00-TL maddi ve 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi, talep ve dava olunmuştur.
CEVAP: Cevap dilekçesinde, dava şartları ve sorumluluk koşullarının oluşmadığı savunulmuştur.
GEREKÇE : Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğu hükümlerine dayalı olarak maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Davanın usulden reddine dair verilen dairemiz kararı,temyiz istemi üzerine Hukuk Genel Kurulu'nun 12/11/2014 gün ve 2014/4-1434;888 sayılı ilamı ile, görev konusunun değerlendirilmesi gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyulmakla usuli kazanılmış hak oluşturan bozma ilamı doğrultusunda, aşağıdaki biçimde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçe uyarınca;
1-6545 Sayılı yasanın 70.maddesi ile değişik CMK.nun 141/3.maddesi ile 142. maddesi uyarınca mahkememizin görevsizliğine,
2-Dosyanın talep halinde görevli .... Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine,
3-Takdiren para cezası tayinine yer olmadığına,
4-Yargılama giderlerinin görevli mahkemede gözetilmesine,,”
Dair oybirliği ile verilen 24.03.2015 gün ve 2015/10 E., 2015/22 K. sayılı karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
##########
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Davacı tarafın temyiz isteminin süresinde olduğunun anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Dairece, 6545 sayılı Kanunun 70. maddesi ile değişik CMK'nun 141/3 ve 142. maddeleri uyarınca görevsizlik karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
ÖNSORUN:
İşin esasına geçilmeden önce 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 86. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 8. maddenin eldeki davaya etkisi önsorun olarak tartışılmıştır.
İlgili madde;
“GEÇİCİ MADDE 8- (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyalar mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyalar ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderilir. Bu davalar ağır ceza mahkemelerince, Ceza Muhakemesi Kanununun 141 inci ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanır.”
şeklindedir.
Madde metnindeki “gönderilir” kelimesi dikkate alındığında, Yargıtay ....Hukuk Dairesince verilen temyiz istemine konu kararın 6100 sayılı HMK 20 ve devamı maddelerinde düzenlenen görevsizlik kararı niteliğinde olmadığı, söz konusu kararın kanun gereği “gönderme” kararı niteliğinde olduğu, gönderme kararı olduğunun kabulü halinde ise kararın temyiz edilebilir nitelikte bir karar olmadığı ileri sürülmüştür.
Bu görüşü savunan ve azınlıkta kalan üyeler; 6545 sayılı Kanun’un yayın tarihi olan 28.06.2014 tarihinden önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyaların mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine kanun gereğince gönderilmesi zorunlu olduğuna göre, mahkemelerce verilen kararın teknik manada bir görevsizlik kararından ziyade gönderme kararı olduğunu, bu tip kararların ise kanun gereği verildiği için temyize tabi olmadığını, verilen gönderme kararı gereği dosyanın resen ilgili görevli mahkemeye gönderilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Bu görüş Kurul çoğunluğunca; 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesinde verilecek karar “gönderme” olarak ifade edilmiş ise de, bu ifadenin kullanılmasındaki amaç Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce açılmış derdest davalarda nasıl hareket edilmesi gerektiğini düzenlemektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri çerçevesinde bir dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi ancak görevsizlik kararı ile mümkündür. Ayrıca verilen kararın kesin olduğuna dair bir düzenleme bulunmadığına göre Özel Daire kararının temyize tabi olmadığının kabul edilmesi de mümkün değildir, gerekçesiyle kabul edilmemiştir.
Ön sorun aşılıp verilen kararın 6100 sayılı HMK 20. maddesinde düzenlenen görevsizlik kararı olduğu kabul edildikten sonra işin esasına geçilmiştir.
Mülga 1086 sayılı HUMK 573 ve devamı maddelerinde, “hakim ve icra reisi” aleyhine 573. maddede düzenlenen yedi bent ile sınırlı olmak üzere tazminat davası açılabileceği, 25.03.1931 gün ve 19/35 sayılı İBK kararı ile ceza hakimlerinin de hakim kavramı içinde olduğu, Mülga 1086 sayılı HUMK 573 ve devamı maddelerinin, hakim ve icra reisi ile ceza hakimlerine yargısal faaliyet nedeni ile oluşan zararlardan dolayı sınırlı sorumluluk halleri getirerek koruma sağladığı, Cumhuriyet savcılarının ise başlık ve madde metni dikkate alındığında 1086 sayılı HUMK 573 ve devamı koruması içine alınmadığı, Cumhuriyet savcıları aleyhine genel hükümler çerçevesinde tazminat davası açılabileceği içtihatlar ile kabul edilmekteydi.
09.02.2011 gün ve 6110 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesi ile mülga 1086 sayılı HMUK’nın 573. maddesinde değişiklik yapılmış, hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği düzenleme altına alınmış, 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’na 93'üncü maddeden sonra gelmek üzere 93/A maddesi eklenmiş; Cumhuriyet savcıları da Devlet koruması altına alınmış, hakim ve Cumhuriyet savcıları aleyhine kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa tazminat davası açılamayacağı düzenlenmişti. Ne var ki, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununun 93/A maddesinin de kaldırılması ile birlikte bu konuda sadece HMK 46 ve devamı maddeleri ile CMK 141 ve devamı maddeleri kalmıştır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 46. maddesi gereğince hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilecektir. Madde gerekçesinde 'Hükümde geçen “hâkim” kavramının genel anlamda kullanıldığı, buna yargı yetkisini kullanan tüm hâkimlerin dahil olduğu, ilk derece mahkemesi hâkimleri, bölge adliye mahkemesi hâkimleri, Yargıtay, Danıştay başkan ve üyeleri keza ceza mahkemesi hâkimlerinin de buraya dahil” olduğu ifade edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 47. maddesine göre, aynı Kanun’un 46. maddesine istinaden Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde açılacak ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülecektir.
Bu arada, 21.02.2014 gün ve 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununun 93/A maddesi yürürlükten kaldırılmıştır. Böylelikle “hukuk hakimleri” dışındaki hakimler ve Cumhuriyet savcıları aleyhine açılacak tazminat davalarında görevli mahkemenin neresi olduğu sorunu ortaya çıkmıştır.
5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun “Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat” başlıklı 141. maddesinde suç soruşturması veya kovuşturması sırasında, 141. maddenin 1. fıkrasında düzenlenen haller nedeni ile zarar gördüğünü iddia eden kişilerin maddî ve manevî her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri, 142. maddesinde ise koruma tedbirleri nedeni ile tazminat isteminin, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanacağı düzenlenmiştir.
18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141'inci maddesine;
“(3) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.”
şeklinde 3. ve 4. fıkralar eklenmiştir.
Ayrıca aynı Kanun ile “ceza hakimleri” ve “Cumhuriyet savcıları” hakkında açılmış derdest olan davalar hakkında 5320 sayılı Kanun’a geçici madde eklenmiş; bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hâkimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve hâlen derdest olan tazminat davasına ilişkin dosyaların mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyaların ise esası incelenmeksizin, ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceği ve bu davaların ağır ceza mahkemelerince, Ceza Muhakemesi Kanununun 141'inci ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda davacı, ihbar edilen Cumhuriyet savcısının yargısal faaliyeti nedeniyle manevi tazminat istemiştir. Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değiştirilen 5271 sayılı CMK 142 maddesi dikkate alındığında ceza mahkemesi hakimlerinin yargısal faaliyetleri ilgili bu tip davalarda görevli mahkemenin CMK 142 maddesi gereğince ağır ceza mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay.... Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
SONUÇ: Davacının temyiz itirazlarının reddi ile ...Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 20/01/2016 gününde sonucunda oybirliği, gerekçesinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Yargıtay ....Hukuk Dairesi'nin (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla) vermiş olduğu görevsizlik kararı, 6545 sayılı Kanunla değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141'nci maddesinin (3.) fıkrası hükmüne ve 142'nci maddesine dayanmaktadır. 6545 sayılı Kanunun 86'ncı maddesiyle 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna ilave edilen Geçici 8'nci madde hükmüne göre; 'Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce suç soruşturması ve kovuşturması sırasında yapılan her türlü işlem veya alınan karar nedeniyle hakimler ve Cumhuriyet savcıları hakkında hukuk mahkemelerinde açılan ve halen derdest olan tazminat davalarına ilişkin dosyalar mahkemesince, Yargıtay incelemesinde bulunan dosyalar ise esası incelenmeksizin ilgili dairece yetkili ağır ceza mahkemesine gönderilir. Bu davalar ağır ceza mahkemelerince, Ceza Muhakemesi Kanununun 141'nci ve devamı maddeleri uyarınca Devlet aleyhine yürütülmek suretiyle karara bağlanır.' 6545 sayılı Kanun, 28.6.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanmış, yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.(m.104) Anılan Kanunla 5320 sayılı Kanuna ilave edilen Geçici 8'nci madde, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte halen derdest olan tazminat davalarına ilişkin dosyaların mahkemesince yetkili ağır ceza mahkemesine gönderileceğini hükme bağladığına göre, Yargıtay .... Hukuk Dairesi'nin (ilk derece mahkemesi sıfatıyla) verdiği bu kanuna dayanan görevsizlik kararı, kanundan dolayı 'gönderme kararı' niteliğindedir.Dolayısıyle görevsizilik kararlarının usulüne tabi değildir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/1'nci maddesine göre, mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir. Gönderme kararları, usule ilişkin nihai karar niteliğinde olmadığına göre temyizi kabil değildir. (24.4.1967 tarihli 12/3 sayılı Yargıtay İçt. Bir. Kararının gerekçesi) Temyiz dilekçesinin bu sebeple reddine karar verilmesi gerekir. Bu bakımdan sayın çoğunluğun kararına iştirak edemiyorum.
##########