12. Ceza Dairesi 2020/1528 E. , 2021/430 K.
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs
Hükümler : Sanıklar hakkında TCK'nın 277/1, 277/2, 62, 53/1-2-3. maddeleri gereğince ayrı ayrı mahkumiyet
Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar ..., ..., ... ile sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Birlikte suç işlediği iddia edilen sanıklar ..., ... ve ...’ın, birbirlerini suçlayıcı ya da çıkar çatışması sonucunu doğurucu farklı savunmalarda bulunmamaları, kovuşturma evresinde sanıklar ... ve ... adına beyanda bulunup, sanıklar ..., ... ve ... adına kararı temyiz eden aynı müdafi tarafından da birisinin lehine, diğerinin aleyhine olacak biçimde savunmada zafiyete sebebiyet verilmemesi karşısında, aralarında menfaat çatışması olmadığı anlaşılan sanıkların aynı müdafinin hukuki yardımından yararlanmalarının savunma hakkının sınırlanması niteliğinde olmadığı; ayrıca, sanıklar ..., ... ve ... hakkında asliye ceza mahkemesinde görülmekte olan davanın tensip zaptını hazırlayan ve 11 oturum süren duruşmanın ilk üç oturumunu yöneten hâkimin, söz konusu davanın sanık ... hakkında ağır ceza mahkemesinde görülmekte olan davayla birleştirilmesinin ardından, ağır ceza mahkemesi başkanı olarak yargılamaya devam etmesinin ve karar vermesinin, usule aykırı olmadığı ve adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde değerlendirilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar ..., ..., ... ile sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafiilerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanıklardan ...’in oğlu olan ...’ın 22.05.2013 tarihinde şikayetçi ...’in oğlu olan ...’ye yönelik çocuğa karşı kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla açılıp, Niğde Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/196 esasına kaydedilen davanın 28.08.2013 olarak kararlaştırılan duruşma tarihinden iki gün önce, sanık ...’in oğlunun arkadaşları olan diğer sanıklar ... ve ... tarafından, soruşturma evresinde sanık ...’in oğlunun aleyhine anlatımda bulunan tanıklar ..., ... ..., ..., ..., ..., ... ve ...’in, sanık ...’in evine çağrıldığı, sanık ...’in, evinde hazır olan tanıklara; “Ölen öldü, oğlum halen hapiste, ifadenizi bu kağıtta yazanlara göre değiştirin, biraz da kendinizden bir şeyler katın, yalan söylediğiniz belli olmasın, ifadeler bittikten sonra hepinize 500-600 TL para vereceğim.” diyerek, bir örneği dosyada mevcut olan imzasız ve tarihsiz; “Olayları anlatsınlar ama anlatırken de aşağıda yazdıklarımı unutmayıp gözden geçirsinler bizim için önemli olan her defasında ilk saldıranın ... olduğudur Aslında biz olayları tam gördük ama ... ölmesi nedeniyle bizide suçlarlar diye korkumuzdan ne dediğimizi hatırlamıyoruz olayı polise dilimiz döndüğünce anlattık ilk olaydan sonraki aşamaya kadar aliyi sakinleştiremedik her karşılaşmada hakana ilk saldıran ilk vuran ... oldu. son bıçaklanma olayında da ilk yumruğu atan ... sonra üzerine sakladığı bıçağı ve yayı çıkardı hakana saldırdı bir elinde yay bir elinde bıçak vardı bir onu sallıyor bir diğerini sallıyordu ... ilk önce geri geri kaçtı sonra kaçamayınca bu sefer bıçak çıkardı ama ... sallamadı ... buna rağmen hakanın üzerine yine saldırdı bıçaklamaya çalışıyordu o esnada hakanda bir kez salladı ... yandım deyinde ... oradan kaçtı. Biz polise de böyle anlattık sanıyorduk ama ... ölümü nedeniyle herkes bizi suçladı hatta bize bizimde hapis yapacağımız filan söylenince biz ... bıçak çıkardığını salladığını bu nedenle unutmuş olabilirim. olayın aslı yukarıda söylediğimi gibidir son kavgada ilk saldıran ve ardından ilk bıçakla vurmaya çalışan sonrada saldırıya ara vermeyen ... idi ... sadece son esnada bıçağı çıkardı ama çıkarınca da ... hücum etmedi bıçak kullanmadı ta ki ... kendisine bıçakla saldırınca oda bıçağını salladı o esnada ... salladığı bıçak değdimi bilmem ama hakanın salladığı bıçak ... değmiş. ... bıçak yiyince etkisiz hale geldi o esnada ... tekrar saldırsa idi daha çok bıçak vururdu ... ... şöyle bir baktı sonra oradan uzaklaştı saldırıya devam etmedi” biçimindeki yarım sayfadan ibaret kağıtları verdiği, diğer sanıklar ... ve ...’ın da benzer sözlerle tanıkların ifadelerini değiştirmeleri hususunda baskı ve telkinde bulundukları, bu kapsamda sanık ...’ın tanıklardan ...’in iş yerine giderek, “Yalan konuşma, kağıtta yazanlar neyse git mahkemeye onu söyle, seni de yakarız, azmettirici olduğunu söyleriz” diye tehdit etmesine rağmen adı geçen tanığın şikayetçi olmaması nedeniyle bu olaya ilişkin ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, sanık ...’in aynı zamanda komşusu olan tanık ... ile de ayrıca konuşup, aynı şekilde ondan yalan tanıklık yapmasını istediği, bu sürecin ardından, ağır ceza mahkemesinde beyanları alınan ve 18 yaşından küçük olmaları nedeniyle soruşturma evrakı tefrik edilen tanıklardan ... ..., ..., ...’in soruşturma evresindeki ifadelerinin aksine kendilerine verilen yarım sayfadan ibaret kağıtta yazılanlara uygun şekilde anlatımda bulunup, ifadelerini değiştirdikleri, diğer tanıklar ..., ..., ... ve ...’in ise ifadelerini değiştirmedikleri gibi, tanık ...’in ağır ceza mahkemesindeki duruşmada, sanık ... tarafından kendisine verilen kağıdı sunarak, yalan tanıklık yapması için kendisine baskı yapıldığını beyan ettiği, böylece sanıklar ..., ... ve ...’ın TCK’nın 272/3. madde ve fıkrasında tanımlanan yalan tanıklık suçuna azmettirme suçunu işledikleri iddiasıyla asliye ceza mahkemesine dava açıldığı, 18 yaşından küçük olmaları nedeniyle soruşturma evrakı tefrik edilen ve yargılama sonunda haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen suça sürüklenen çocuklar ... ..., ..., ... hakkında yalan tanıklık suçundan açılan davanın da bu dava dosyasıyla birleştirildiği,
Avukat olan sanık ... ile ilgili ayrıca yürütülen soruşturma sonunda; Niğde Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/196 esasına kayden görülen davada sanık ... müdafii olan sanık ...’in, tanıkların soruşturma evresinde verdikleri ifadeleri değiştirmeleri için, “Olayları anlatsınlar ama anlatırken de aşağıda yazdıklarımı unutmayıp gözden geçirsinler bizim için önemli olan her defasında ilk saldıranın ... olduğudur...” şeklindeki ifadelerle başlayan yarım sayfadan ibaret kağıdı hazırladığı gibi, duruşma günü adliye koridorunda karşılaştığı tanıklardan ...'e “Ne yaptın, kağıtta yazanları ezberledin mi, gençsin, senin de başını yakmayalım, kağıttakileri oku çık” şeklinde sözler söyleyip, tanık üzerinde baskı kurmaya çalışarak, TCK’nın 257/1. madde ve fıkrasında tanımlanan görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla ağır ceza mahkemesine dava açıldığı,
Asliye ceza mahkemesindeki dava ağır ceza mahkemesinde birleştirilerek, ağır ceza mahkemesince yapılan yargılama sonunda, sanıklar ..., ... ve ...’ın atılı eylemleri işlemediklerine dair savunmalarının aksine, sanık ...’ın ağır ceza mahkemesindeki 21.12.2015 tarihli duruşmada tanık sıfatıyla alınan beyanı, tanık ...’in soruşturma evresindeki ve kovuşturma evresinde de yalan tanıklığın suç olduğunun bildirilmesi üzerine düzelttiği oluşa uygun anlatımları, tanıklar ... ile ...’in iddiayı doğrular nitelikteki beyanları, tanıklara dağıtılan kağıdın “Olayları anlatsınlar ama anlatırken de aşağıda yazdıklarımı unutmayıp gözden geçirsinler” cümlesiyle başladığı dikkate alındığında kağıdın onu dağıtandan başka bir kişi tarafından hazırlanmış olması, ceza infaz kurumundan henüz tahliye edilen sanık ...’ın evde yapılan toplantı esnasında korkutucu bir güç olarak diğer sanıklar ... ve ...’ın yanında yer alıp, sanıklar ..., ... ve ...’ın fiil üzerinde ortak hakimiyet kurmasından dolayı tanıkların korkması ve herhangi bir karşılık vermeksizin sessiz kalmaları karşısında, sanıklar ..., ..., ... ve ...’a yüklenen eylemlerin sabit olduğu değerlendirilerek, sanıklar ..., ..., ... ve ...’ın, görülmekte olan davada gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek ve maktul ...’nin meşru savunma kapsamında öldürüldüğü şeklinde haksız bir olgu oluşturmak amacıyla, çocuğa karşı kasten öldürme suçundan yargılanan sanık ...’in oğlu ...’ın lehine sonuç doğuracak bir karar verilmesi için, tanıkları hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs etmeleri biçiminde sübut bulan eylemlerinin, TCK’nın 257/1. madde ve fıkrasında tanımlanan görevi kötüye kullanma ve TCK’nın 272/3. madde ve fıkrasında tanımlanan yalan tanıklık suçuna azmettirme suçlarını değil, ek savunmaları alınan TCK’nın 277/1. madde ve fıkrasındaki yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu oluşturduğu kabul edilerek, sanıkların, “...Ezberledin mi verdiğim kağıdı, herşey çok güzel olacak, gençsin, senin başını da yakmayalım, beni kendinle uğraştırma, sana sıkıntı olurum, kağıttakileri oku çık, soğukkanlı ol...”, “...Ölü ile ölünmez, içerdeki arkadaşlarımızı çıkaralım, ifadenizi bu şekilde verin, ... çok ceza alırsa hepinizi sinkaf ederim, hepinizi tek tek bulur döverim...” sözleriyle tanıkları tehdit edip, onlara hakaret etmeleri nedeniyle sanıklara hükmedilen temel cezalarda TCK'nın 277/2. madde ve fıkrası uyarınca artırım yapılarak, sanıklar hakkında yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan mahkumiyet kararı verildiği olayda;
Dosyada mevcut olan imzasız ve tarihsiz; “Olayları anlatsınlar ama anlatırken de aşağıda yazdıklarımı unutmayıp gözden geçirsinler...” biçimindeki yarım sayfadan ibaret kağıdı hakkında başlatılan soruşturma esnasında gördüğünü ve bu kağıt parçasını tanıklara dağıtmadığını beyanla üzerine atılı suçlamayı kabul etmeyen sanık ... tarafından, karar tarihinden sonra hüküm mahkemesine verilen dilekçelerde, söz konusu kağıdın, kendisini ve oğlunu seven siyasilerin yardımıyla danışılan hukukçular tarafından hazırlandığını ve evinde yapılan toplantı esnasında sorulduğunda siyasilerin ismini vermemek için tanıklara sanık ...’in ismini verdiğini, söz konusu dilekçenin hazırlanış anına ilişkin görüntü kayıtlarını sunabileceği gibi, ismini bildirdiği tanıkların dinlenilmesi halinde de bu hususun ortaya çıkacağını ifade etmesi, sanık ...’in eşi olan ve Cumhuriyet Başsavcılığınca 24.03.2015 tarihinde tanık olarak beyanı alınan ...’nin de eşinin ifadelerini doğrular nitelikte dilekçe sunması, duruşmadan önce adliye koridorunda karşılaştığı sanık ... tarafından, “Ne yaptın, kağıtta yazanları ezberledin mi, gençsin, senin de başını yakmayalım, kağıttakileri oku çık” şeklinde tehdit edildiğini ifade eden ve aşamalarda da çelişkili anlatımları olan tanık ...’in, karar tarihinden sonra hüküm mahkemesine verdiği dilekçesinde, kız arkadaşıyla bürosuna gittiğinde kendisini dışarı atıp kız arkadaşının yanında rezil etmesinden kaynaklanan önceye dayalı husumeti nedeniyle sanık ...’i suçladığına ve tamamen asılsız olan önceki ifadelerinin aksine adı geçen sanığın masum olduğuna dair beyanları, adliye koridorunda gerçekleştiği iddia olunan tehdit olayına ilişkin görüntü kayıtlarının zamanında temin edilip, dosyaya konulmamasından dolayı güvenlik kamerası görüntülerinin elde edilemediğine dair bilgisayar işletmeni imzalı 26.04.2016 tarihli tespit karşısında,
Maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi amacıyla; sanık ... ile sanık ...’in eşi olan tanık ... ve tanık ...’in karar tarihinden sonra hüküm mahkemesine verdiği dilekçeleri kapsamında ayrıntılı beyanları alınıp, ifadeleri arasındaki çelişki giderildikten sonra, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu birlikte işledikleri kabul edilen sanıkların hukuki durumlarının yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
2- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde müşterek fail olarak yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu işledikleri kabul edilmesine rağmen TCK’nın 37/1. madde ve fıkrasının uygulama maddesi olarak gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. madde ve fıkrasına uyulmaması,
b) Sanık ...’in evinde gerçekleşen toplantıya, toplantıda hazır olanlarca tanınan ve birçok sabıkası bulunan sanıklar ... ve ...’ın, sanık ... tarafından özellikle çağrıldığı, tanıkların da kendilerinin gözünü korkutmak amacıyla sanıklar ... ve ...’ın toplantıda hazır edildiklerini söyledikleri, sanık ...’in, sanıklar ... ve ...’ın korkutucu etkilerinden yararlanarak, avukatı olan sanık ... tarafından hazırlandığını söylediği kağıtları her bir tanığa dağıtıp, onlara, “Bu kağıttaki şekilde ifade vereceksiniz, yoksa hepinizi azmettirici olarak mahkemeye veririm, herkes bu şekilde konuşacak, farklı konuşursanız siz de suçlu olabilirsiniz” şeklinde sözler söylediği ve benzer ifadelerin sanıklar ... ve ... tarafından da tekrar edildiği, hatta sanık ...’ın, “Ölü ile ölünmez, içerdeki arkadaşımızı çıkartalım, ifadenizi bu şekilde verin, ... çok ceza alırsa, hepinizi sinkaf ederim, hepinizi tek tek bulur döverim” şeklinde tehdit içerir beyanlarda bulunduğu, ceza infaz kurumundan henüz tahliye edilen sanık ...’ın korkutucu bir güç olarak diğer sanıklar ... ve ...’ın yanında yer alarak, sanıklar ..., ... ve ...’ın fiil üzerinde ortak hakimiyet kurmasından dolayı tanıkların korkup, sessiz kaldıklarının kabul edilmesi karşısında, iddianamede sanıklar ..., ..., ...’a yüklenen fiiller ve adı geçen sanıkların olaydan önceki, olay esnasındaki, olaydan sonraki tutum ve davranışlarına göre, sanıklar ..., ... ve ...’ın sübut bulan eylemlerinin TCK'nın 106/2-c madde, fıkra ve bendinde düzenlenen ve iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası yaptırımı öngören birden fazla kişi tarafından birlikte tehdit suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılarak, sonucuna göre sanıklar ..., ... ve ...’ın hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
c) TCK'nın 53/1-e madde, fıkra bendindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediği kabul edilen ve Niğde Barosuna kayıtlı avukat olarak görev yapan sanık ... hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
d) T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK'nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK'nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının değerlendirilmesi gerekliliğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar ..., ..., ... ile sanıklar ..., ..., ... ve ... müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 20.01.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.