Hukuk Genel Kurulu 2018/639 E. , 2022/25 K.
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti. yönünden davanın reddine, davalı ... Petrol A.Ş. yönünden davanın kabulüne ilişkin karar davalı ... Petrol A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... Petrol A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti.’den İVECO marka aracı satın aldığını, aracın 29.05.2008 tarihinde yolda kaldığını, bunun üzerine İVECO ana bayii olan ... Otomotiv Tic. San. Ltd. Şti.'ye getirildiğini, firma tarafından motor pistonunun birinci gözünün erimiş olduğunun ve arızanın enjektör damlatmasından kaynaklandığının tespit edildiğini, arızanın norm dışı yakıt kullanımından kaynaklanması nedeniyle garanti kapsamına alınamadığını ve 9.005,93TL’nin fatura edildiğini, müvekkili şirketin ... Petrol A.Ş. ile imzaladığı taşıt tanıma sistemi sözleşmesi gereğince yakıtını ... Petrol A.Ş.’nin bayisinden aldığını, arıza yapan araçta taşıt tanıma sistemi bulunduğunu, Shell bayii dışında herhangi bir bayiden yakıt alınmadığını ileri sürerek tamirat masrafı olarak ödenen 9.005,93TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Cevabı:
5. Davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin Otoyol San. A.Ş.’nin yetkili temsilcisi olduğunu, davanın bu şirkete yöneltilmesi gerektiğini, iddia edilen gizli ayıp nedeniyle zamanaşımı süresinin dolduğunu, aracın müvekkili şirket tarafından kusursuz olarak davacıya teslim edildiğini, araçta 29.05.2008 tarihinde meydana gelen arızanın müvekkili şirkete yükletilmesinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı ... Petrol A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkili şirketin bayisinden taşıt tanıma sistemi ile yakıt aldığını, müvekkili şirketin bayilerine sattığı akaryakıt ile ilgili sorumluluğunun satış ve teslim ile sona erdiğini, davalının 29.05.2008 tarihinde yolda kaldığını belirterek 09.06.2008 tarihinde şikâyetini bildirdiğini, 10.06.2008 tarihinde araçtan alınan numune incelendikten sonra yakıtın standartlara uygun olduğu tespit edilerek mevcut durumun davacıya bildirildiğini, davacının 26.05.2008 tarihinde yakıt aldıktan üç gün sonra aracının yolda kaldığını ileri sürdüğünü, akaryakıtta sorun olması hâlinde yakıt alındıktan sonra üç gün boyunca aracın kullanılmasının mümkün olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuş, taraflar arasında imzalanan 20.10.2003 tarihli sözleşmenin 8. maddesi gereğince uyuşmazlık hâlinde Sultanahmet (İstanbul) mahkemelerinin yetkili kılındığını, bu nedenle yetki itirazının kabulü ile dosyanın İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı:
7. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.02.2009 tarihli ve 2008/548 E., 2009/17 K. sayılı kararı ile; davacı şirketin aracı ... San. A.Ş.’nin yetkili servis ve satış bayisi olan davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti.'den satın aldığı, bu nedenle borçlunun aracın asıl satışını yapan Otoyol San. A.Ş. olduğu, davanın bu şirkete karşı yöneltilmesi gerektiği, diğer davalı ... Petrol A.Ş. yönünden ise, 20.10.2003 tarihli sözleşmenin 8. maddesinde uyuşmazlık hâlinde Sultanahmet mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili kılındığı, davalı ... Petrol A.Ş.’nin ikametgâhının Şişli olduğu gerekçesiyle ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti. yönünden davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine, ... Petrol A.Ş.’nin ise yetki itirazının kabulü ile dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 21.10.2009 tarihli ve 2009/8071 E., 2009/9683 K. sayılı kararı ile;
“…1-Mahkemece davalı ... Ltd.Şti.nin sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesiyle hakkındaki davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş ise de, bir örneği dosyada bulunan Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Büro Amirliğinin 28.8.2008 tarihli cevap yazısında dava konusu aracın alındığı yer olarak ... gösterilmiştir. Bu durumda mahkemece, bu bilgi ve belgeden hareketle anılan şirketin sözleşmenin tarafı olup olmadığı yönünden ayrıntılı bir araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-HUMK.nun 9/2. maddesi uyarınca davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Bu durumda mahkemece davalı ... Ltd.Şti.nin muamele merkezinin bulunduğu yer itibariyle somut olayda belirtilen yasa hükmünün uygulama olanağının mevcut olduğu gözetilmeden davalı ...ararı:
10. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.02.2012 tarihli ve 2010/96 E., 2012/63 K. sayılı kararı ile; bozma kararına uyulduktan sonra alınan 17.10.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre, davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti.'nin sattığı araçta üretimden kaynaklı bir problem olmadığı, arızanın diğer davalı ... Petrol A.Ş.'nin istasyonundan alınan yakıttan kaynaklandığı ve anılan davalının ayıplı yakıttan dolayı sözleşmede yer alan taahhüdü nedeniyle davacıya karşı sorumlu olduğu, aracında oluşan hasarın giderilmesi için davacının yaptığı 9.005,93TL tutarındaki zararın davalı ... Petrol A.Ş.'den talep edilebileceği gerekçesiyle davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti. yönünden davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... Petrol A.Ş. hakkında açılan davanın ise kabulü ile 9.005,93TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle bu davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
11. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... A.Ş. vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
12. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 28.03.2013 tarihli ve 2013/665 E., 2013/5434 K. sayılı kararı ile;
“…Davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti. yönünden mahkemece 02/02/2012 tarihli kararın gerekçe bölümünde esasa ilişkin değerlendirme yapılarak bu davalının sorumlu tutulamayacağına dair 'davacının uğradığı zararın üretimden kaynaklanmadığı, hatalı yakıttan kaynaklandığı anlaşıldığından, aracı satan davalı ... Ltd.Şti'nin bundan dolayı sorumlu tutulamayacağı' denilmiştir. Mahkemece hüküm fıkrasında ise 'Davacının, davalı ... Otomotiv... LTD.ŞTİ hakkındaki davasının Pasif Husumet nedeniyle reddine' denilerek usule ilişkin ret hükmü kurulması, gerekçe ile hüküm arasında çelişki doğurduğundan hükmün bozulması gerekmiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre davalı ... A.Ş. vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Üçüncü Kararı:
13. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.12.2013 tarihli ve 2013/357 E., 2013/519 K. sayılı kararı ile; bozma kararına uyulduktan sonra, Özel Dairenin uyulan bozma kararı gerekçesi dikkate alındığında, davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti. hakkındaki davanın mahkemenin önceki gerekçesinde de belirtilen nedenlerle esastan reddine, diğer davalı hakkındaki davanın önceki karar gibi kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin Üçüncü Bozma Kararı:
14. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... A.Ş. vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.
15. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 01.12.2014 tarihli ve 2014/13383 E., 2014/17180 K. sayılı kararı ile;
“…Anayasanın 141/3 maddesi 'bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır' buyurucu hükmünü içermektedir. HUMK'nun 388, HMK'nun 297/ c ve 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, red ve üstün tutma nedenleri sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.
Dairemizin 2013/665 E., 2013/5434 K. sayılı ve 28.03.2013 tarihli bozma kararı ile yerel mahkemenin verdiği 2010/96 E., 2012/63 K. sayılı ve 02.02.2012 tarihli kararı ortadan kalkmıştır. Mahkemece gerekçesi oluşturulmak suretiyle bozma kararına uygun yeni bir karar verilmesi gerekirken, bozma kararı ile ortadan kalkan kararın gerekçesine atıf yapılarak hüküm tesisi Anayasanın 141, HUMK'nun 388 ve HMK'nun 297/c ve 27/c maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma nedenine göre davalı ... A.Ş. vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
16. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.03.2015 tarihli ve 2015/149 E., 2015/279 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeli karar incelendiğinde Özel Dairenin bozma kararına uygun şekilde yeni bir hüküm kurulduğu, bozmaya konu gerekçeli kararda da açıklandığı üzere davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti. hakkındaki davanın Özel Dairenin bozma kararı gerekçesi uyarınca esastan ret edildiğinin açıkça belirtildiği, bozma kararı ile ortadan kalkan kararın gerekçesine atıf yapılarak hüküm tesis edilip edilmediği yönünden ise, 'atıf' kelimesinin sözlük anlamı ile 'gönderme yapma, yollama yapma, yöneltme, bağlama vs' anlamlarına geldiği, daha önce verilen ve bozma ile ortadan kalkan kararın gerekçesine değinilmeksizin sadece bu karar gerekçesine atıf yapılmakla yetinilmesinin kararın gerekçeli yazılması kuralına aykırı olacağı, Özel Dairenin bozma gerekçesinin ancak dış gönderme-yollama hâlinin söz konusu olması durumunda kabul edilebileceği, iç atfın, mahkeme ve Yargıtay kararlarında sık sık başvurulan bir yöntem olup 'az yukarıda açıklandığı üzere, yukarıdaki gerekçelerle, yukarıda açıklandığı üzere veya gibi, şu tarihli Yargıtay dairemiz emsal kararında veya HGK kararında veya İB kararında da belirtildiği üzere vs' şeklinde kullanıldığı, bozmaya konu mahkemenin gerekçeli kararında yapılan atıfların iç atıf niteliğinde olup yazı veya kararın daha iyi anlaşılmasını sağlamaya yönelik olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
17. Direnme kararı süresi içinde davalı ... A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
18. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Özel Dairenin 28.03.2013 tarihli ve 2013/665 E., 2013/5434 K. sayılı bozma kararı üzerine mahkemece Özel Dairenin bozma kararına uyulduktan sonra verilen 05.12.2013 tarihli ve 2013/357 E., 2013/519 K. sayılı kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297. maddesine aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
19. Bilindiği üzere 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nın 297. maddesi bir mahkeme hükmünün neleri kapsaması gerektiğini açıklamıştır. Buna göre;
“(1) Hüküm 'Türk Milleti Adına' verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir'.
20. Anılan düzenlemeye göre bir mahkeme kararında, tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.
21. Kararın açık ve gerekçeli olması hukukî dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde karar, hukukî dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır.
22. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçesiz bir kararın üst mahkeme tarafından denetlenmesi de mümkün değildir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez.
23. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları tatmin etmez (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder: Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 472).
24. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 141. maddesinin üçüncü fıkrasında, 'Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır' hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
25. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddî olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
26. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Aksi hâlde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Yeri gelmişken maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı açıklamayan sadece yapılan yargılamayı özetleyen gerekçenin de yeterli olmadığı ve doktrinde zahiri gerekçe (görünürde gerekçe) olarak adlandırıldığı unutulmamalıdır.
27. Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2021 tarihli ve 2017/3-3097 E., 2021/1050 K., sayılı kararında da bu ilkeler benimsenmiştir.
28. Nitekim 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 E., 1976/3 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.
29. Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ve aynı yönde bir düzenleme içeren HMK’nın 297. maddesi işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
30. Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukukî ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
31. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece 02.12.2012 tarihli ve 2010/96 E., 2012/63 K. sayılı karar ile, Özel Dairenin 21.10.2009 tarihli ve 2009/8071 E., 2009/9683 K. sayılı bozma kararına uyulmasından sonra, gerekçe bölümünde davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti. yönünden, alınan bilirkişi raporuna göre satılan araçta üretimden kaynaklı bir problem olmadığı belirtilmesine rağmen, davalı ... Otomotiv Tic. ve San. Ltd. Şti. yönünden davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... A.Ş. hakkında ise, bu davalının bayisinden alınan yakıttan kaynaklanan sorun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
32. Özel Dairenin 28.03.2013 tarihli ve 2013/665 E., 2013/5434 K. sayılı bozma kararından sonra mahkemece verilen 05.12.2013 tarihli ve 2013/357 E., 2013/519 K. sayılı kararın incelenmesinde, önceki kararın gerekçesinin bu karara da taşındığı, önceki hükümde yer alan gerekçelerin kararda işlendiği anlaşılmaktadır.
33. Bu nedenlerle mahkemece, kararın gerekçeli olduğu yönünde verilen direnme kararı yerindedir.
34. Ne var ki, Özel Dairece davalı ... A.Ş. vekilinin esasa yönelik temyiz itirazları incelenmediğinden dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararı yerinde olup, davalı ... A.Ş. vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440-III/1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 20.01.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.