4. Ceza Dairesi 2019/958 E. , 2019/4733 K.
Hakaret, görevi yaptırmamak için direnme ve tehdit suçlarından şüpheliler ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28/12/2017 tarihli ve 2017/706 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Kayseri 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/09/2018 tarihli ve 2018/432 Değişik İş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 21/01/2019 gün ve 94660652-105-38-16764-2018-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/01/2019 gün ve 2019/8268 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
Somut olayda, 30/08/2017 tarihinde gerçekleşen yaralama eylemi sebebiyle Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığınca 28/09/2018 tarihli ve 2018/491 sayılı iddianame ile kamu davası açılan olayla ilgili soruşturma işlemlerinin gerçekleştirilmeye çalışıldığı esnada, şüpheli ...’nin, dinlenen tanıkların da doğruladığı şekilde müşteki ...'a hitaben “yine ne olmuş buraya geldiniz anasını avradını si...ğimin adamı ölmemiş mi, o savcıya da göstereceğim, iki ay önce mahkememiz olmuştu ne oldu ki, o savcıyı da şikayet edeceğim', şeklinde gerçekleşen sözleri karşısında belirlenebilir kişilere karşı gerçekleşen söz konusu eylemi nedeniyle şüpheli olarak ifadesinin alınmaması ve müştekilerin delillerinin araştırılmamasında, ayrıca şüpheli ...’nin müşteki ...'a hitaben “sen kim oluyorsun da babama sesini yükseltiyorsun bende uzman çavuşum bu işleri senden daha iyi biliyorum, sen sesini yükseltemezsin” ve şüpheli ...'ın müşteki ...'ye hitaben “sen hele bir dur sen üstlerine saygıyı bilmiyorsun” diyerek başını sallaması şeklinde gerçekleşen olay karşısında şüphelilerin savunması ile müştekilerin delillerinin araştırılmaması neticesinde, ortada cezalandırılmayı gerektirecek eylem olmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; müşteki ve şüphelilerin söz konusu olaylar hakkında ifadelerinin alınması, atılı suçlamaları kabul edip etmediklerinin sorularak şüphelilerin hukukî durumlarının tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturmaya ve değerlendirmeye dayalı verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik yapılan itirazın belirtilen gerekçelerle kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Hakaret, görevi yaptırmamak için direnme ve tehdit suçlarından şüpheliler ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28/12/2017 tarihli ve 2017/706 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Kayseri 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/09/2018 tarihli ve 2018/432 Değişik İş sayılı kararının, müşteki ve şüphelilerin söz konusu olaylar hakkında ifadelerinin alınması, atılı suçlamaları kabul edip etmediklerinin sorularak şüphelilerin hukukî durumlarının tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturmaya ve değerlendirmeye dayalı verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik yapılan itirazın belirtilen gerekçelerle kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hakaret, görevi yaptırmamak için direnme ve tehdit suçlarından şüpheliler ..., ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28/12/2017 tarihli ve 2017/706 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Kayseri 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/09/2018 tarihli ve 2018/432 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, 'Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. '2. fıkrasında, 'Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.' 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.' 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
CMK'nın 173. maddesi; ' (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu Madde hükmü uygulanmaz.
(6) (Değişik fıkra: 2/1/2017 - 680 S.K.H.K./11. md) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.' biçimindedir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli mahkemenin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İncelenen dosyada;
Olay tarihinde bir tarafta şikayetçi ..., şikayetçi şüpheliler ..., ... diğer tarafta şikayetçi şüpheli ... olduğu halde meydana gelen tartışma üzerine yürütülen soruşturma neticesinde şüpheli ... hakkında '......’ın müşteki şüpheli ...’ye “sen hele bir dur sen üstlerine saygıyı bilmiyorsun” diyerek başını sallaması şeklinde gerçekleşen olayın tehdit suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, TCK’nın 106. maddesinde düzenlenen tehdit suçunda mağdura bildirilen kötülüğün gerçekleşmesi hususu failin iradesine bağlı olması gerektiği, ayrıca suçun oluşması için failin tehdidi iletme kastıyla hatreket etmesi gerektiği bu haliyle somut olayda tehdit niteliğinde bir eylemin olmadığının görüldüğü ayrıca zorunlu unsur olan failin kötülüğü gerçekleştirme iradesinin de bulunmadığının anlaşıldığı bununla birlikte kafa sallama şeklindeki eylemin tehdit anlamına gelebileceğinin somut olay itibariyle değerlendirilmesinin mümkün olmadığı eylemi gerçekleştirmedeki saikin bu haliyle değerlendirilmesinin ve ortaya çıakrılmasının mümkün olmadığı,' biçimindeki gerekçeyle Bünyan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 28/12/2017 tarihli ve 2017/706 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği, anılan karara şikayetçiler... ve ... tarafından itiraz edildiği, şikayetçi...'nin itiraz dilekçesinin dosya içerisinde yer almadığı, Kayseri 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/09/2018 tarihli ve 2018/432 Değişik İş Sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiği, olaya ilişkin ...'ın savunmasının alınmadığı, ayrıca ifadelerde isimleri geçen tanıkların beyanlarının tespit edilmediği, şüpheli ...'ın, kendisinin gıyabında babası olan ...'ye söylediğini iddia ettiği 'o savcı ile de görüşeceğiz' biçimindeki sözler açısından kovuşturmaya yer olmadığına dair ek kararda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı,Olayın tarafları ve gelişimi nazara alındığında şikayetçiler... ve ...'nin itirazının, şüpheli ... hakkında kurulan kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karara ilişkin olduğu,
Anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya dosyada yer alan delillerin itirazla ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi için yeterli olmadığı durumlarda soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
5237 sayılı TCK'nın 106. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde, bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişinin altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı belirtilerek tehdit suçunun temel şekli düzenlenmişken, anılan fıkranın ikinci cümlesinde malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit düzenlenmiş ve failin mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Bu düzenlemeden hareketle hayat, vücut dokunulmazlığı, cinsel dokunulmazlık ve malvarlığı değerlerine yönelik tehdit dışında kalan bir ifadenin, sair tehdit olarak kabul edilebilmesi için açık bir kötülük bildirimi ve kastını içermesi veya oluşa göre tereddüde mahal vermeyecek şekilde bu yönde algılanması gerekmektedir. Bu nedenle, özellikle haksız bir fiil veya hukuksuz bir uygulamaya tepki olarak ortaya konulan ve yasal yollara başvuruyu da içinde barındırabilecek tarzda yorumlanabilecek ifadeler, sözlerin sarfedildiği doğal ortamın
bütünlüğü içerisinde değerlendirildiğinde, tehdit suçunun oluşması için aranan uygunluk, elverişlilik, yeterlilik koşullarını içermeyecektir. Sair tehdit eyleminde hukuka aykırılık öğesinin oluşması bakımından olayda hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması da zorunludur. TCK'nın 26. maddesinde 'hakkını kullanan kişiye ceza verilmez' hükmü yer almaktadır. Anayasanın 36. maddesinde ise, herkesin yargı merciileri önünde iddia ve savunmada bulunma hakkının bulunduğu belirtilmiştir. Ayrıca, gerçek kişiler veya resmi mercilerin hukuka aykırı işlem ve eylemleri nedeniyle kişilerin şikayet hakları da hak arama özgürlüğü kapsamında bu madde içerisinde değerlendirilmektedir. Şikayet hakkının kullanılması, kişilerin veya kamu görevlilerinin yasaya uygun davranmadıkları iddiasıyla idare veya yargı makamlarınca denetlenmelerine olanak sağlamaktadır. Şikayet edilen kişinin suç işlediği için cezalandırılması veya kamu görevlisinin hukuka aykırı davranışı nedeniyle disiplin işlemine ya da yargılamaya tabi tutulması sair kötülüğe uğratılması anlamına gelebilecek ise de, yasal hakkın kullanılması nedeniyle kişi cezalandırılamaz. Hukuksuz bir muameleye maruz kalan kişinin bu haksızlığı icra eden sivil veya kamu görevlisi olan kişiye, hukuk önünde hesaplaşması anlamına gelen sözleri söylemesi tehdit olarak düşünülmemelidir. Zira bu halde Anayasayla güvence altına alınan (m.74) şikayet hakkının kullanımı söz konusudur. Bu kişinin ilgili makamlara müracaat etmesi de, kendiliğinden hak alma ya da tehdit düşüncesiyle değil, şikayet hakkının kullanılması amacıyla hareket ettiğinin göstergesi olmaktadır.Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez. Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur. Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir. Tehdit suçunun şarta bağlanması durumunda mahkumiyet kararı verilebilmesi için sanığın iradesinin söz konusu şartın gerçekleşmesi hususunda etkili olması gerekir. Sanığın iradesinin söz konusu şartın gerçekleşmesi yönünde ne şekilde etkili olacağı tartışılıp açıklanmalı eğer sanığın şartın gerçekleşmesi için herhangi bir etkisinin olmayacağı açıksa suçun unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmelidir.
Somut olaya gelince; şikayetçi...'nin, şüpheli ...'ın, kendisinin gıyabında babası olan ...'ye söylediğini iddia ettiği 'o savcı ile de görüşeceğiz' biçimindeki sözler açısından kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda değerlendirme yapılmadığı, yine olaya ilişkin ...'ın savunmasının alınmadığı, ayrıca ifadelerde isimleri geçen tanıkların beyanlarının tespit edilmediği anlaşılmıştır. Bu açıklamalar karşısında; şüpheli ...'ın savunmasının alınması, ayrıca ifadelerde isimleri geçen tanıkların beyanlarının tespit edilmesi, bu suretle eksik yapılan soruşturmanın neticelendirilmesinden sonra, şüpheli ...'ın şikayetçi ....'ye yönelik 'o savcı ile de görüşeceğiz' biçimindeki sözleri açısından da değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeden kurulan, kovuşturmaya yer olmadığına dair ek kararda ve bu karara yönelik şikayetçiler tarafından yapılan itirazın reddine dair mercii Kayseri 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/09/2018 tarihli ve 2018/432 Değişik İş sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, mercii Kayseri 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/09/2018 tarihli ve 2018/432 Değişik İş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK'nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 20/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.