Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2021/1773 E. , 2021/2430 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/1773
Karar No : 2021/2430
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, ortağı ve temsilcisi olduğu ...Ltd. Şti. adlı şirkete ait ...plaka numaralı araç ve sürücüsünün 11/07/2014 tarihinde cezai işlem uygulanmak üzere polis merkezine götürüldüğünü öğrenmesi üzerine gittiği ...Polis Merkezinde görevli polis memurları tarafından darp edildiği ve hayati tehlike geçirmek suretiyle yaralandığı, olaya karışan polis memurları hakkında ...Asliye Ceza Mahkemesi'nin E:...sayılı dosyası ile kamu davası açıldığı, Mahkemece polis memurları tarafından gerçekleştirilen eylemin işkence suçu kapsamında kaldığı değerlendirilerek görevsizlik kararı verilmesi üzerine yargılamaya .... Ağır Ceza Mahkemesinin E:...sayılı dosyası üzerinden devam edildiği, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından aldırılan 20/12/2017 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda, yaşamının tehlikeye sokulduğu, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve yüzde sabit eser niteliğinde olduğu hususlarının belirtildiği, uzun süre yoğun bakımda kaldığı ve günlük yaşamını idame ettiremediği, ayağa kalkamadığı, konuşamadığı ve bakıcı olmadan hayatını sürdüremeyeceği, meydana gelen olay nedeniyle çalışamadığından şirketinin zarar ettiği, kendisine malullük aylığı bağlandığı, oluşan zararın giderilmesi talebiyle yapmış olduğu 14/05/2018 tarihli başvuruya idare tarafından herhangi bir cevap verilmediği ileri sürülerek; iş gücü kaybı, bakıcı gideri, şirkete ait ticari kayıp ve tedavi giderlerinden oluşan zararların tazmini amacıyla fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak; 10.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 1.086.017,00 TL) maddi, 50.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 100.000,00 TL) manevî tazminatın olay tarihi olan 11/07/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ...İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla; İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 31/10/2018 tarihli raporu uyarınca davacının yaralanmasının; '1) Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, 2) Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, 3) Kişi hakkında düzenlenmiş tıbbi belgelerde tarif edilen ve kişinin 24/05/2017 tarihinde kurulumuzda yapılan muayenesinde; boyunda trakeostomi nedbesinin ve sağ gözde dışa bakışın ayrı ayrı belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden, ilk bakışta fark edildiğine göre, yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, 4) Kişide nörodefisitle karakterize klinik tablonun iyileşme ihtimali bulunmayan hastalık niteliğinde olduğu, 5) Vücudundaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi Hafif (1), Orta (2-3) ve Ağır (4-5-6) olarak sınıflandırıldığında; şahısta saptanan kırığın hayat fonksiyonlarını Ağır (4) derecede etkileyecek nitelikte olduğunun' belirtildiği, davacı ile ilgili olarak Nevşehir Devlet Hastanesi tarafından verilen 15/03/2018 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda, davacının tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %97 olduğunun belirlendiği, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının yaralanması olayı ile ilgili olarak; polis memurları ..., ..., ..., ...ve ...'in basit yaralama suçundan, diğer memurlar ... ve ...'in ise neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçundan mahkumiyetlerine dair ...tarih ve K:...sayılı kararın verildiği, yapılan ceza yargılaması sonucunda verilen karar ile de ortaya konulduğu üzere, davacının polis merkezinin nezarethanesine götürüldüğü esnada merdivenlerden düşerek yaralanması ve sonrasında oluşan zararlardan, polis memurlarının kusurlu eylemleri ile sorumluluklarının bulunduğu ve dolayısıyla meydana gelen olayda idarenin, görevi başındaki polis memurları tarafından sebebiyet verilen zararlardan ötürü sorumlu olduğu, aynı ceza yargılamasında, davacının da görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmiş ise de; ceza dosyasında alınan ifadelerden, davacı tarafından gerçekleştirilen direnme fiilinin, polis merkezi dışında meydana gelen arbedeye ilişkin olduğu, davacının her iki koluna polis memurları tarafından girilerek suretiyle polis merkezi içerisindeki nezarethaneye götürülmesi esnasında, davacının direnç gösterdiğine ilişkin bir tespite yer verilmediği değerlendirildiğinden, davacının zararın meydana gelmesinde müterafik kusurunun bulunmadığı sonucuna varıldığı, davacının maddi ve manevi zararlarının kusur sorumluluğu çerçevesinde davalı idarece tazmini gerektiği gerekçesiyle Mahkemece davacının zararının belirlenmesine ilişkin yaptırılan bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte bulunarak; 1) Davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile; a) 968.214,00 TL iş göremezlik tazminatının, 10.000,00 TL'sinin davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihinden, 958,214,00 TL'sinin ise miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarih olan 23/12/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, b) 117.803,00 TL bakıcı giderlerinin, 10.000,00 TL'sinin davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihinden, 107.803,00 TL'sinin ise miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarih olan 23/12/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, c) Bakıcı giderlerinin karar tarihinden itibaren ödenecek kısmına ilişkin olarak ise; ilgili yıldaki brüt asgari ücret üzerinden ve davacının yaşadığı belgelendirilmek kaydıyla, her takvim yılının başında yıllık peşin olarak davalı idare tarafından, davacıya ödenmesine, 2) Davacının manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne, kısmen de reddine; hükmedilen 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 50.000,00 TL manevi tazminat istemi ile fazlaya dair faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla; İdare Mahkemesince maddi tazminat açısından kurulan hükümde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmeyip kararın maddi tazminata ilişkin kısımlarına yönelik istinaf istemlerinin reddine, dava konusu olayda davacının meydana gelen zararlandırıcı eylem nedeniyle dosyada mübrez Nevşehir Devlet Hastanesi tarafından verilen 15/03/2018 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporu ile tespit edilen %97 oranındaki engellilik durumu dikkate alındığında, davacı açısından sonradan oluşan veya öğrenilen yeni bir olgu bulunmadığından ıslah yoluyla manevi tazminat tutarının artırılmasına olanak bulunmadığı, davacının davaya konu eylem nedeniyle duyulan elem ve ızdıraptan dolayı sebepsiz zenginleşmeye yol açmayacak şekilde bir manevi tazminat miktarına hükmedilmesi gerekirken İdare Mahkemesince bu duruma uygun olmayan manevi tazminata hükmedilmesinde isabet görülmediği, taleple bağlı kalınarak hükmedilecek en çok manevi tazminatın 50.000,00 TL olabileceği davacının davaya konu eylem nedeniyle duyduğu sıkıntıdan dolayı 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davacı istinaf isteminin reddine, davalı idare istinaf isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, .... İdare Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararın, davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile 968.214,00-TL iş göremezlik tazminatının, 10.000,00 TL'sinin davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihinden, 958,214,00 TL'sinin ise miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarih olan 23/12/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, 117.803,00 TL bakıcı giderlerinin, 10.000,00 TL'sinin davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihinden, 107.803,00 TL'sinin ise miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarih olan 23/12/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, bakıcı giderlerinin karar tarihinden itibaren ödenecek kısmına ilişkin olarak ise; ilgili yıldaki brüt asgari ücret üzerinden ve davacının yaşadığı belgelendirilmek kaydıyla, her takvim yılının başında yıllık peşin olarak davalı idare tarafından, davacıya ödenmesine ilişkin kısmının onanmasına, davacının manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne, kısmen de reddine; hükmedilen 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 50.000,00 TL manevi tazminat istemi ile fazlaya dair faiz talebinin reddine ilişkin kısmının kaldırılmasına, manevi tazminat istemi yönünden yeniden incelenen davada; davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, emsal ücret araştırması yapılmaksızın yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenen maddi tazminat tutarının hatalı olduğu, yaşanan olay neticesinde %97 malul olması karşısında hükmedilen manevi tazminat tutarının yetersiz olduğu ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu olayın 11/07/2014 tarihinde gerçekleştiği, davanın zamanaşımına uğradığı, dava konusu olayda hizmet kusuru bulunmadığı, polis memurlarının şahsi kusuru bulunduğu, davalı idare aleyhine tazminata hükmedilemeyeceği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından davacının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuş, davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkeme kararının davanın maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının onanması, manevi tazminat istemi ile maddi tazminata işletilecek faiz başlangıç tarihlerine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten, dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosyanın tekemmül ettiği görülmekle davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, ortağı ve temsilcisi olduğu ...Ltd. Şti. adlı şirkete ait ... plaka numaralı araç ve sürücüsünün, 11/07/2014 tarihinde cezai işlem uygulanmak üzere polis merkezine götürüldüğünü öğrenmesi üzerine gittiği Derinkuyu Polis Merkezinde görevli polis memurları tarafından darp edildiği ve hayati tehlike geçirmek suretiyle yaralandığı, olaya karışan polis memurları hakkında ...Asliye Ceza Mahkemesi'nin E:...sayılı dosyası ile kamu davası açıldığı, Mahkemece polis memurları tarafından gerçekleştirilen eylemin işkence suçu kapsamında kaldığı değerlendirilerek görevsizlik kararı verilmesi üzerine yargılamaya .... Ağır Ceza Mahkemesinin E:...sayılı dosyası üzerinden devam edildiği, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından aldırılan 20/12/2017 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda, yaşamının tehlikeye sokulduğu, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve yüzde sabit eser niteliğinde olduğu hususlarının belirtildiği, uzun süre yoğun bakımda kaldığı ve günlük yaşamını idame ettiremediği, ayağa kalkamadığı, konuşamadığı ve bakıcı olmadan hayatını sürdüremeyeceği, meydana gelen olay nedeniyle çalışamadığından şirketinin zarar ettiği, kendisine malullük aylığı bağlandığı, oluşan zararın giderilmesi talebiyle yapmış olduğu 14/05/2018 tarihli başvuruya, idare tarafından herhangi bir cevap verilmediği ileri sürülerek; iş gücü kaybı, bakıcı gideri, şirkete ait ticari kayıp ve tedavi giderlerinden oluşan zararların tazmini amacıyla fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak; 10.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 1.086.017,00 TL) maddi, 50.000,00 TL (miktar artırım dilekçesiyle 100.000,00 TL) manevî tazminatın olay tarihi olan 11/07/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.
Davacının yaralanmasına sebebiyet veren olayla ilgili olarak yargılanan polis memurları ..., ..., ..., ...ve ...'in basit yaralama suçundan, diğer memurlar ...ve ...'in ise neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçundan mahkumiyetlerine dair .... Ağır Ceza Mahkemesince ...tarih ve E:..., K:...sayılı karar verilmiştir.
İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 31/10/2018 tarihli raporu uyarınca davacının yaralanmasının; '1) Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, 2) Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, 3) Kişi hakkında düzenlenmiş tıbbi belgelerde tarif edilen ve kişinin 24/05/2017 tarihinde kurulumuzda yapılan muayenesinde; boyunda trakeostomi nedbesinin ve sağ gözde dışa bakışın ayrı ayrı belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden, ilk bakışta fark edildiğine göre, yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, 4) Kişide nörodefisitle karakterize klinik tablonun iyileşme ihtimali bulunmayan hastalık niteliğinde olduğu, 5) Vücudundaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisi Hafif (1), Orta (2-3) ve Ağır (4-5-6) olarak sınıflandırıldığında; şahısta saptanan kırığın hayat fonksiyonlarını Ağır (4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu' belirtilmiş, davacı ile ilgili olarak Nevşehir Devlet Hastanesi tarafından verilen 15/03/2018 tarihli Engelli Sağlık Kurulu Raporunda, davacının tüm vücut fonksiyon kaybı oranının %97 olduğu belirlenmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
A- Temyize Konu Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davanın Maddi Tazminat İsteminin Kabulüne Yönelik İdare Mahkemesi Kararına Karşı Yapılan İstinaf Başvurusunun Reddine İlişkin Kısımının İncelenmesi:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı, usul ve hukuka uygun olup, taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.
B- Temyize Konu Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davanın Maddi Tazminat İsteminin Faiz Başlangıç Tarihlerine Yönelik İdare Mahkemesi Kararına Karşı Yapılan İstinaf Başvurusunun Reddine İlişkin Kısımının İncelenmesi:
İdare Mahkemesince davacının iş gücü kaybı ve bakıcı giderlerine ilişkin talep ettiği maddi tazminat miktarının belirlenmesine yönelik yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenen tutarlar üzerinden hüküm kurularak 968.214,00 TL iş göremezlik tazminatının, 10.000,00 TL'sinin davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihinden, 958,214,00 TL'sinin miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarih olan 23/12/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, 117.803,00 TL bakıcı giderlerinin, 10.000,00 TL'sinin davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihinden, 107.803,00 TL'sinin miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarih olan 23/12/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, bakıcı giderlerinin karar tarihinden itibaren ödenecek kısmına ilişkin olarak ise; ilgili yıldaki brüt asgari ücret üzerinden ve davacının yaşadığı belgelendirilmek kaydıyla, her takvim yılının başında yıllık peşin olarak davalı idare tarafından, davacıya ödenmesine dair verilen kararın maddi tazminata ilişkin kısımlarına yönelik istinaf istemlerinin reddi yolunda Bölge İdare Mahkemesince karar verildiği görülmektedir.
Ancak, dava dilekçesinin ve miktar artırım dilekçesinin incelenmesinden davacının maddi tazminata yönelik istemi dava tarihi itibarıyla 10.000,00 TL olup, 968.214,00 TL iş göremezlik tazminatının, 10.000,00 TL'sinin davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihinden, 958,214,00 TL'sinin miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarih olan 23/12/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, 117.803,00 TL bakıcı giderlerinin miktar artırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği tarih olan 23/12/2019 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine, bakıcı giderlerinin karar tarihinden itibaren ödenecek kısmına ilişkin olarak ise; ilgili yıldaki brüt asgari ücret üzerinden ve davacının yaşadığı belgelendirilmek kaydıyla, her takvim yılının başında yıllık peşin olarak davalı idare tarafından, davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, temyize konu kararda davacının dava dilekçesinde maddi tazminat isteminin toplam 20.000,00 TL gibi değerlendirilerek kurulan hükmün faiz başlangıç tarihlerine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
C- Temyize Konu Bölge İdare Mahkemesi Kararının, Davanın Manevi Tazminat İsteminin Kısmen Kabulüne Yönelik İdare Mahkemesi Kararına Karşı Yapılan İstinaf Başvurusunun Kabulüne İlişkin Kısımının İncelenmesi:
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.
Dava konusu olay nedeniyle yapılan ceza yargılamasında; davacı tarafından gerçekleştirilen polise karşı direnme fiilinin, polis merkezi dışında meydana gelen arbedeye ilişkin olduğu, davacının her iki koluna polis memurları tarafından girilmek suretiyle polis merkezi içerisindeki nezarethaneye götürülmesi esnasında davacının direnç gösterdiğine ilişkin bir tespite yer verilmediği değerlendirmesi, olay neticesinde davacının %97 oranında daimi maluliyeti olması, bu durumun davacının hayatının geri kalan kısmında yaşam kalitesini düşüreceği, bakıcı olmadan hayatını sürdüremeyeceği, yaşayacağı acı ve üzüntü nedeniyle davacının manevi varlığında meydana gelen zararın giderilebilmesi için, Bölge İdare Mahkemesince davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile takdir edilen 5.000,00 TL manevi tazminatın çok düşük kaldığı ve yetersiz olduğu sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1) Davacının ve davalı idarenin temyiz istemlerinin kısmen kabulü ile ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının; .... İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü yolundaki kısmına karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusunun kabulü yönündeki kısmı ile maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının faiz başlangıç tarihleri yönünden davalı idarenin istinaf başvurusunun reddi yolundaki kısmının BOZULMASINA,
2) Davalı idarenin temyiz isteminin kısmen reddi ile ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının; .... İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminat isteminin kabulü yolundaki kısmına karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusunun reddi yönündeki kısmının ONANMASINA,
3) Kararın bozulan kısmına yönelik olarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 20/05/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AİHM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla; olayda, davacıya ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, davalı idareye başvuru tarihi olan 14/05/2018 tarihi olduğu, dolayısıyla mahkeme kararının bu yönüyle de hukuka aykırı olduğu, kararın bu kısmının da belirtilen gerekçe ile bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.