Ceza Genel Kurulu 2018/471 E. , 2019/487 K.
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 867-234
Sanık ...’ın resmî belgede sahtecilik suçundan TCK’nın 204/1, resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan aynı Kanun’un 205/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve TCK'nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna ilişkin Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.12.2009 tarihli ve 1363-1214 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 22.10.2014 tarih ve 29964-17209 sayı ile;
“1-Sanığın, İçişleri Bakanlığı KİHBİD Başkanlığı Bilgi Toplama Yönergesi uyarınca GBT kaydında yer alan mahkûmiyet hükmüne ilişkin bilgi formunun iptali istemiyle Antalya Emniyet Müdürlüğüne verdiği 25.07.2007 tarihli dilekçe ekinde sunduğu beraate ilişkin mahkeme ilamının sahte olduğu iddiasıyla açılan kamu davasında; KİHBİD Başkanlığı sisteminden yapılan sorgulamada, ibraz edilen ilamda adı geçen mahkemeye ait aynı esas ve karar no'sunda yeralan sanık hakkındaki hükmün mahkûmiyet hükmü olduğu anlaşılarak işlem yapılmadığı gibi sahte olarak ibraz edilen ilamın incelenmesinde ilam formatına uygun olarak yazılmadığının görüldüğü, ibraz edildiğinde doğruluğunu teyit bakımından yapılacak sorgulamada sahte olduğu anlaşılacağından hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmadığı, bu nedenle iğfal kabiliyetinin de bulunmadığı gözetilmeden, suça konu belgenin iğfal kabiliyetinin ne şekilde oluştuğu karar yerinde tartışılmadan eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde resmî belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,
2-Suça konu sahte mahkeme ilamının 25.07.2007 tarihinde Antalya Emniyet Müdürlüğüne ibrazından sonra 27.07.2007 tarihinde mahkeme karar kartonunda yapılan incelemede, sanık hakkındaki hükmün mahkûmiyet olduğu tespit edilip fotokopisi alınıp onaylanarak soruşturma dosyasına eklendiği, ayrıca sanığın emniyet müdürlüğünde bulunan silah ruhsat dosyalarında da mahkûmiyet hükmünün yer aldığı, yazı işleri müdürü onaylı sahte oluşturulan beraat ilamına ilişkin mahkeme yazı işleri müdürü ve kalem personelinin ifadelerinin tespitini müteakip 24.08.2007 tarihinde mahkeme karar kartonunda yapılan incelemede ise bu kez 27.07.2007 tarihinde karar kartonunda yer aldığı tespit edilen adli sicil kaydından silinen 31.10.1994 tarihli mahkûmiyet hükmünün suça konu sahte beraat kararı fotokopisi ile değiştirildiğinin tespit edildiği iddiasıyla resmî belgeyi yok etmek suçundan açılan kamu davasında; sanığın olayla ilgili olarak ilk ifadesinin Cumhuriyet savcılığınca 03.09.2007 tarihinde tespit edildiği, bu tarihten önce resmî belgede sahtecilik suçundan yapılan soruşturmadan haberdar olduğuna ilişkin kanıt bulunmadığı, sanığın bizzat sahte ilamın bulunduğu karar kartonuna ulaşma imkanının olmadığı, beraat kararı olarak değiştirilen Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.10.1994 tarih ve 906-982 sayılı mahkûmiyet hükmünün yasal koşullarının oluşması nedeniyle adli sicil kaydından silinmesine karar verildiği, kaldı ki sanığın adli sicil kaydından silinen bu mahkûmiyet kararının varlığına rağmen olay tarihlerinden önce silah taşıma ruhsatları aldığı, bu mahkûmiyete ilişkin GBT kayıtlarının gerek silah ruhsatı alması gerekse yurt dışına giriş-çıkış gerekse diğer hukuki işlemlerde yasal olarak bir engel oluşturmayacağı için bu kayıtların silinmesi amacıyla sahte ilam oluşturma veya karar kartonundaki gerçek ilamı yok etme gibi ağır sonuçları olabilecek eylemlere tevessül etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı anlaşıldığından Emniyet Müdürlüğünde ve soruşturma dosyasında onaylı örnekleri bulunan mahkûmiyet ilamının karar kartonundaki aslını yok etmek suretiyle resmî belgeyi yok etmek suçunu bizzat işlediği veya herhangi bir kişiyi azmettirdiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delillerin bulunmadığı gözetilmeden anılan suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,' isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesi ise 26.03.2015 tarih ve 867-234 sayı ile;
'...Suça konu sahte oluşturulan ve Mahkeme yazı işleri müdürü tarafından aslı gibidir diye onaylanan kararın ilam formatına uygun olarak yazılmadığı Yargıtay 11. Ceza Dairesi kararında belirtilmiş ise de bozma kararında yapılan yargılama sırasında suça konu belge adli emanetten getirtilerek Mahkememizce incelenmiş, ayrıntıları duruşma tutanağında yazılı olduğu üzere belgenin karar formatına ve şablonuna uygun olarak yazıldığı açıkça görülmüş, sahte düzenlendiğine dair belge üzerinde herhangi bir bulgu olmadığı, sahteliğinin ancak yapılacak araştırma sonucunda ortaya çıkabilecek durumda olduğu, bu nedenle belgenin iğfal kabiliyetini taşıdığını kabul etmek zorunlu olup, Mahkeme yazı işleri müdürü olan ...'da belgenin aslına uygun olduğunu onaylaması sırasında herhangi bir kuşkuya da düşmemiş ve onaylama işlemini yapmıştır. Yazı işleri müdürlüğü görevini yapan kişinin dahi bu belgenin sahte olabileceğine dair herhangi bir kuşkuya düşmemesi de göstermektedir ki belge Yargıtay kararında belirtildiğinin aksine, ilam formatında yazılmıştır ve belgenin aldatma yeteneği bulunmaktadır. Üstelik suça konu belgenin aldatma yeteneği taşıyıp taşımadığı hususunun Mahkemece bizzat yapılacak inceleme ile ortaya konması gerektiği Yargıtay kararlarında kabul edildiğinden ve Mahkememizce yapılan inceleme sonucunda da belgenin aldatma yeteneğini taşıdığı tespit edildiğinden, belgeyi bizzat görmeyen ve incelemeyen Yargıtay kararındaki eleştirinin yersiz olduğu kanaatine varılmıştır.
Yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından, sanık ...’ın ruhsatsız silah taşıma suçundan Antalya 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.10.1994 tarihli ve 906-982 sayılı kararı ile 6136 sayılı Yasa'nın 13/1, 647 sayılı Yasa'nın 4. ve TCK'nın 72. maddeleri gereğince sonuç olarak 3.870.000 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın 08.11.1994 tarihinde kesinleştiği, sanığın daha sonradan almış olduğu silahlara ruhsat almış olmasına rağmen aynı tarihli ve sayılı yine Mahkemenin karar şablonuna uygun şekilde gerçeğe aykırı olarak düzenlenmiş Hâkim yerine sahte imza benzetilip mühürleme işlemi de yapılmış hâlde oluşturulan kararın fotokopisinin mahkeme yazı işleri müdürü ...’a 25.07.2007 tarihinde aslı gibidir diye tasdik ettirip üzerine 26 Temmuz 2007 havale tarihli dilekçeyi de ekleyerek emniyet müdürlüğüne sunduğu ve 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan açılan davadan beraat ettiğini bildirip fiş kaydının iptalini istediği, emniyete dilekçe ekinde sunulan kararın kayıtlardaki ile uyumsuz olması nedeniyle mahkeme yazı işleri müdürü ile görüşüldüğü karar kartonunda mahkûmiyet kararının görülmüş olması nedeniyle ibraz edilen tasdikli beraat kararı fotokopisinin sahte olabileceği söylenip gereği için mahkemeye gönderilmesinin istenildiği ve soruşturma açıldığı daha sonra emniyet müdürlüğü kayıtları ile mahkeme kayıtlarının karşılaştırılması ile görevli Mahkememizce tanık olarak dinlenen polis memuru ...’ın 4. Asliye Ceza Mahkemesinin karar kartonunu incelemesi sırasında daha önceden bulunan mahkûmiyete dair gerçek karar yerine de emniyete sunulan sahte oluşturulmuş beraat kararının bir suretinin konulmuş olduğunu görüp durumu yazı işleri müdürlüğüne bildirdiği ve tutanak düzenlenip ayrı bir soruşturma açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda izah edildiği gibi gerek sahte oluşturulan mahkûmiyet kararı gerekse mahkeme kalemindeki karar kartonunda bulunan gerçek kararın yok edilerek yerine sahte oluşturulan beraat kararının konmuş olması sanık ... tarafından yapılmış veya onun azmettirmesi sonucu yaptırılmıştır. Sanık ...'ın üzerine atılı sahte resmî belge düzenleme ve resmî belgeyi yok etmek eylemlerini bizzat yapmamış olsa dahi, başkalarıyla iş birliği içerisinde veya başkalarını azmettirmesi sonucu ortaya çıkan suçlardan sorumlu olduğunu kabul etmek gerekir. Yargıtay 11. Ceza Dairesinin kararında silinme koşulları oluşan mahkûmiyet kararının karar kartonundaki aslını sanığın yok etmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve belgeyi bizzat yok ettiği veya başkasını bu konuda azmettirdiğine ilişkin kanıt bulunmadığı ileri sürülmüş ise de sanıkla ilgili Mahkeme kalemindeki karar kartonunda olan mahkûmiyet kararı aslının sahte oluşturulmuş beraat kararı örneği ile değiştirilmesinde sanık dışında başka birisinin yararı olması mümkün değildir. Sanıkla ilgili kararı başka birisi ne amaçla yok edebilir ki? Bu kararın yok edilip değiştirilmesi sanık tarafından bizzat yapılmamış olsa dahi başka birisi ile birlikte veya azmettirdiği kişi aracılığıyla bu eylemi gerçekleştirmesi mümkün olduğundan, bu hâlde de suça asli iştirak nedeniyle ortaya çıkan somut olaydan sorumlu kabul edilmesi gerektiği anlaşılmış, adli sicilden silinme kararı verilmiş olsa dahi emniyetteki GBT kayıtlarında sanığın ruhsatsız silah taşıma suçunda hakkında kamu davası açıldığı ve cezalandırıldığı yolunda kayıt bulunması gerçeği karşısında bu mahkûmiyet kararı yeniden silah ruhsatı almasına, yurt dışına giriş çıkış yapmasına, yasal bir engel oluşturmasa dahi hakkında herhangi bir işlem veya soruşturma sırasında bu kaydın karşısına çıkması nedeniyle, sanığın duyduğu rahatsızlıktan dolayı emniyetteki kaydın silinmesini sağlamak amacıyla üzerine atılı eylemleri gerçekleştirdiği yolunda Mahkememize tam bir vicdani kanaat geldiğinden, her iki suçla ilgili eylemler Mahkememizce sabit kabul edildiğinden, sanığın atılı suçlarından cezalandırılmasına dair Mahkememizce verilen mahkûmiyet kararının yasal ve yerinde bulunduğu...' şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek sanığın önceki hükümler gibi mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.07.2018 tarihli ve 209788 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesiyle değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 26.09.2018 tarih ve 4783-7280 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnmenin kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında resmî belgede sahtecilik ve resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Resmî belgede sahtecilik suçuna konu mahkeme ilamının iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının,
2- Sanığa atılı resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun sabit olup olmadığının,
Belirlenmesine ilişkin ise de resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan Yerel Mahkeme kararının “yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığının Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- Resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan Yerel Mahkeme kararının “yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığı;
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtay'ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairece, suça konu belgenin iğfal kabiliyetinin ne şekilde oluştuğunun karar yerinde tartışılmaması nedeniyle sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün bozulduğu, bunun üzerine Yerel Mahkemece 26.03.2015 tarihli oturumda suça konu mahkeme ilamının getirildiği, yapılan incelemede, ilamın tüm mahkemelerde kullanılan karar formatına uygun olduğu, sahteliğine dair görünürde hiçbir bulgu bulunmadığı ve bu hâliyle sahteliğin iğfal kabiliyetini haiz olduğunun tespit edilip anılan inceleme sonucundaki tespitler gerekçeli karara aktarıldığı, böylece bozma kararına konu eksikliklerin giderilerek önceki hükümde yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmeyen yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı niteliğinde olmayıp bozma ilamında tartışılması gerektiği belirtilen hususlar tartışıldıktan sonra 'Eylemli uyma neticesi verilen yeni bir hüküm' niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Resmî belgede sahtecilik suçuna yönelik ön sorun bu şekilde çözümlendikten sonra, bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyelerince resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan kurulan direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün bu aşamada incelenmesinin mümkün olup olmadığının tartışılması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine öncelikle bu husus değerlendirilmiştir.
Sanık hakkındaki direnme kararına konu her iki suçun da birbiriyle bağlantılı olduğu, bu nedenle direnme kararına konu resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün bu aşamada incelenemeyeceği, Özel Dairece, sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesi yapıldıktan sonra resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenebileceği kabul edilmelidir.
Ulaşılan sonuç karşısında; sanığa atılı resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık konusu bu aşamada değerlendirilmemiştir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
Antalya 7. Asliye Ceza Mahkemesince resmî belgede sahtecilik suçundan verilen 26.03.2015 tarihli ve 867-234 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın öncelikle anılan hükme yönelik temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmesi ve temyiz incelemesinden sonra da sanık hakkında resmî belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan kurulan direnme kararına konu mahkûmiyet hükmü yönünden inceleme yapılmak üzere Ceza Genel Kuruluna iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.06.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.
.