4. Ceza Dairesi 2018/4425 E. , 2018/15159 K.
Tehdit suçundan sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-2, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2015 tarihli ve 2014/180 esas, 2015/246 sayılı kararını müteakip, adı geçen sanığın denetim süresi içerisinde alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçunu işlediğinden bahisle önceki hükmün açıklanarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2 ve 62/1 maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2017 tarihli ve 2017/124 esas, 2017/248 sayılı kararı, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 28/05/2018 gün ve 94660652-105-64-3209-2018-Kyb istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/06/2018 gün ve 2018/48772 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daireye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesindeki “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” düzenleme nazara alındığında, Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2015 tarihli ilk kararında, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-2, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi karşısında, bu cezanın sanık için kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında deneme süresinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle yapılan yargılamada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2 ve 62/1 maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezasına hükmedilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-2, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2015 tarihli ve 2014/180 esas, 2015/246 sayılı kararını müteakip, adı geçen sanığın denetim süresi içerisinde alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçunu işlediğinden bahisle önceki hükmün açıklanarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2 ve 62/1 maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2017 tarihli ve 2017/124 esas, 2017/248 sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesindeki “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” düzenleme nazara alındığında, Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2015 tarihli ilk kararında, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-2, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi karşısında, bu cezanın sanık için kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında deneme süresinde yeni bir suç işlemesi nedeniyle yapılan yargılamada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2 ve 62/1 maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezasına hükmedilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Tehdit suçundan sanık ...'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 106/1-2, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2015 tarihli ve 2014/180 esas, 2015/246 sayılı kararını müteakip, adı geçen sanığın denetim süresi içerisinde alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma suçunu işlediğinden bahisle önceki hükmün açıklanarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2 ve 62/1 maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2017 tarihli ve 2017/124 esas, 2017/248 sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK'nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanunun 7. maddesiyle 'sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.' cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesiyle 'Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez' cümlesi eklenmiştir.
CMK'nın hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kenar başlıklı 231. maddesinin onuncu, on birinci ve on ikinci fıkraları ' (10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.)Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir. (11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir. (12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.' biçimindedir.
Bu düzenlemeler dikkate alındığında, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, hakkındaki mahkûmiyet hükmü açıklanacak, yükümlülüklerin yerine getirilememesi durumunda da, kısmen infaza karar verilebileceği gibi koşulları bulunmakta ise, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesi suretiyle yeni bir mahkûmiyet hükmü de tesis edilebilecektir. Ceza Genel Kurulu'nun 05.12.2017 tarih ve 2014/8-811 esas, 2017/523 sayılı kararında belirtildiği üzere, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlenmesi halinde yerel mahkemece, CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca hükmün açıklanması sırasında önceki hükümde değişiklik yapılarak, daha ağır bir cezaya karar verilemeyecektir. Ayrıca hüküm açıklanırken Ceza Genel Kurulu'nun 22.04.2014 tarih ve 2013/3-752 esas, 2014/200 sayılı kararında açıklandığı üzere, 5237 sayılı TCK’nun 50/3. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu gibi hususlar dikkate alınabilecektir.
İncelenen dosyada;
Sanık ... hakkında hakaret, tehdit ve birden fazla kişi tarafından birlikte konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2015 tarihli ve 2014/180 esas, 2015/246 sayılı kararıyla sanığın hakaret ve birden fazla kişi tarafından birlikte konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından cezalandırılmasına tehdit suçundan TCK'nın 106/1-2, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince bütün hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına, denetim süresi içerisinde herhangi bir yükümlülük yüklenmesine yer olmadığına karar verildiği, anılan kararın kesinleşmesini müteakip sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi üzerine sanığın, Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2017 tarihli ve 2017/124 esas, 2017/248 sayılı kararıyla hakaret ve birden fazla kişi tarafından birlikte konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından cezalandırılmasına, tehdit suçundan 'Her ne kadar Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/180 Esas 2015/246 Karar sayılı ilamında ...'in ...'a yönelik TCK. 106/1-2. Cümle suçundan hapis cezası verilip Adli Para Cezasına çevrilerek neticede Hagb kararı verilmesi neticesinde; TCK. 106/1-2. Cümlede ceza için hapis ve adli para cezasının seçenek olarak belirlendiği ve hagb kararı verilen belirtilen dosyada hapis cezası tercih edildiğinden TCK. 50/2 de adli para cezasına çevirme yasağı bulunması sebebi ile ilk hükümdeki C bendi değiştirilerek ilk hükümde hapis cezası tercih edildiğinden aşağıda da hapis cezası temel alınarak adli para cezasına çevirme hukuka aykırılık teşkil edeceğinden paraya çevirme tedbiri çıkarılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. ' biçimindeki gerekçeyle bu kez TCK'nın 106/1-2 ve 62/1 maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına karar verildiği, hükümlerin kanun yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği, tehdit suçundan kurulan hükmün kanun yararına bozmaya konu edildiği, sanığın suç tarihi itibariyle sabıkasız olduğu anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
CMK'nın 231. maddesinin on birinci fıkrasında denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi halinde veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemenin hükmü açıklayacağının ancak mahkemenin, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabileceğinin hüküm altına alınması, incelemeye konu tehdit suçundan sanık ... hakkında kurulan Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 18/03/2015 tarihli ve 2014/180 esas, 2015/246 sayılı kararıyla sanığın TCK'nın 106/1-2, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, denetim süresi içerisinde herhangi bir yükümlülük yüklenmesine yer olmadığına karar verilmesi ve sanığın denetim süresi
içerisinde kasıtlı suç işlemesi karşısında; hükmün aynen açıklanmasıyla yetinilmesi gerekirken, sanığın TCK'nın 106/1-2 ve 62/1 maddeleri uyarınca 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sanık hakkında TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına dair Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2017 tarihli ve 2017/124 esas, 2017/248 sayılı kararında isabet bulunmamaktadır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, tehdit suçundan kurulan, Banaz Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2017 tarihli ve 2017/124 esas, 2017/248 sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2)Karardaki hukuka aykırılık sanığa daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair önceki karara ilişkin mahkemenin takdiri nazara alınarak aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrası uyarınca,
Sanığın tehdit suçundan mahkumiyetine dair hüküm fıkrasının,
'a)Sanık ...'in katılana karşı sair tehdit suçunu işlediği sabit görüldüğünden eylemine uyan TCK'nın 106/1-2. cümlesi uyarınca suçun işleniş şekli, sanığın şahsi, sosyal ve ekonomik durumu, göz önüne alınarak takdiren 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,
b)Sanık ...'nın duruşmadaki iyi hali lehine takdiri indirim nedeni sayılıp cezasından TCK'nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak sanığın 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına,
c)Sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının, 5237 Sayılı TCK'nın 50/3 maddesi yollamasıyla 50/1-a maddesi uyarınca sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre adli para cezası seçenek yaptırımına çevrilmesine,
d)Sanığa verilen adli para cezasının beher günü, TCK'nın 52/2 maddesi uyarınca sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınıp takdiren 20 TL' den hesaplanarak sanığın 25 gün karşılığı olarak 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına,
e)Sanığın ekonomik ve şahsi halleri göz önüne alındığında sanığa verilen 500 TL adli para cezasının, 5237 Sayılı TCK'nın 52/4 maddesi uyarınca birer (1'er) aylık taksitler halinde 5 eşit taksitte ödenmesine, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse cevrileceğinin ihtarına,'
şeklinde DÜZELTİLMESİNE,
İnfazın bu hüküm üzerinden yapılmasına, bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 20/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.